ABD'nin insani işlerden sorumlu elçisi: Gazze'deki durum trajik Hamas sivillerin hayatını umursamıyor

David Satterfield: Rehinelerin serbest bırakılmasına yönelik bir anlaşma olmadan ateşkesi desteklemiyoruz

David Satterfield sempozyumda

ABD’nin Orta Doğu İnsani Meselelerden Sorumlu Özel Temsilcisi, eski Büyükelçi David Satterfield, ABD’nin İsrail hükümetine verdiği desteği ve İsrail ve ABD’nin Gazze'deki sivil halkın hayatlarını umursamamakla suçladığı Hamas hareketini ortadan kaldırma planlarını savundu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Başkan Biden yönetiminin, Hamas'ın zafere ulaşmasına izin verilmeden rehinelerin serbest bırakılmasına ve ateşkesin uzatılmasına yol açma yönündeki önceliğini vurguladı. Ayrıca Lübnan ile İsrail sınırındaki çatışma risklerine ve Husilerin ticari gemilere yönelik saldırı riskine rağmen geniş bir bölgesel savaşın çıkma olasılığını dışladı.

Carnegie Uluslararası Barış Vakfı tarafından cuma günü düzenlenen çevrimiçi konferansta,

 Usta siyasetçi Aaron David Miller insani durum, Filistinli sivillere yönelik sağlık hizmetleri ve insani yardım sağlamanın önündeki engeller hakkında sorular sordu. İsrail'in yürüttüğü operasyonun 21. yüzyıldaki en şiddetli operasyonlardan biri sayıldığına Filistinli ölümlerinin sayısında büyük bir artışa yol açtığına dikkat çekti. Refah'ta 2 milyondan fazla insani bir felaket için ne gerekçe olabilir?

ABD’nin çabaları

Bu sorulara verdiği cevapta ABD'nin Filistinlilere yardım etme çabalarına odaklanan Satterfield, 7 Ekim olayları ardından İsrail'in Gazze'yi kuşattığını ve içeri bir damla su veya bir damla yakıt dahi sokmayı reddettiğini vurguladı.

Aynı zamanda, “Bakan Antony Blinken'in ziyareti sırasında 21 Ekim'den beri günde 20 tır insani yardım gönderebildik. Bugün Kerem Şalom kapısı ve kontrol noktaları açıldı ve çalışır durumda. 2 milyon Gazzeliyi beslemek için 250 ila 300 yardım kamyonu nakledilebilir. Bu büyük bir başarıdır. ABD’nin bu yöndeki çabaları takdire şayandır. Ancak hala yapılması gereken çok şey var. İnsani yardım Gazze'nin her yerine daha güvenli bir şekilde ulaşmalı. Ancak sağlık durumu trajik. Bu çatışmalarda sağlık tesisleri zarar gördü. Zirâ buralar Hamas'ın eğitimi amacıyla kullanıldı. İsrail'in aktardığına göre Nasır Hastanesi'nde yapılan operasyonda 7 Ekim saldırılarına katılanların birçoğu ortaya çıktı” açıklamalarında bulundu. 

Satterfield, Gazze’deki zor sağlık durumunu, siviller için barınak eksikliğini, onları korumanın ve kuzey Gazze Şeridi'ne geri göndermenin zorluğunu itiraf etti. İsrail ordusunun Gazze'nin kuzeyinde operasyonlar yürüttüğünü, Hamas hareketinin ise orduya meydan okuduğunu belirtti. Yollardaki hasara rağmen Başkan Joe Biden'ın kuzeye ulaşıp insani yardım yapabilmeleri gerektiğini söylediğini anlattı.

Ateşkes Hamas'a bir hediye

Satterfield, sivilleri korumanın ve mevcut duruma çözüm bulmanın anahtarının, rehinelerin serbest bırakılmasına yönelik anlaşma kapsamında kalıcı bir ateşkes olduğunu vurguladı. Aynı zamanda, “Biz bağımsız olarak ateşkesi desteklemiyoruz. Zirâ bu, Hamas'a hediye olacaktır. Rehinelerin serbest bırakılması, uzun bir ateşkes veya ateşkesin sürekli uzatılmasıyla birlikte bir anlaşma çerçevesinde olmalıdır. Bu, uluslararası topluluğa Gazze'nin her yerine insani yardım ulaştırma ve rehineler serbest bırakıldığında İsrail'e destek olma fırsatı verecektir” vurgusunda bulundu.

Satterfield, İsrail ile Hamas arasındaki müzakerelerin ilerlemesinin önündeki engellerin niteliği ve Ramazan ayının her iki tarafın anlaşmaya varma çabalarını hızlandırmada bir husus teşkil edip etmediği konusunda:

“Anlaşmaya varmanın mümkün olduğuna inanıyorum, henüz anlaşmaya varmadık ama başarılabilir bir şey olarak görüyoruz. Bu anlaşmanın tamamlanmasıyla ilgili zor konular var. Hamas, İsrail'in savaşta kaydettiği ilerlemeden ve İsrail'in liderlik yapıları ve Hamas'ın çalışma şekli hakkında daha iyi bilgiye erişebilmesinden sıkıntı çekiyor. Rehineleri serbest bırakmanın bir bedeli olduğunun farkına varıldı. Ben de bunun ödenmesi gereken bir bedel olacağını anlıyorum. Ancak bu bedelin, elde edilenlerle ölçülü olması gerekiyor.

Amerikalı yetkili, İsraillilerin büyük çoğunluğu 7 Ekim saldırısını gerçekleştirenlerin yakınlarını esir aldığına, insani yardım hizmetinden yararlandığına inanıyor. ABD ve uluslararası toplum, Gazze'de insani destek sağlamanın stratejik hedeflere ulaşılacağına inanıyor.2,2 milyon insanın acısını hafifletmek ahlaki olarak doğru. Bu, Amerikalılar için olduğu kadar İsrail için de gelecekte önemli.” ifadelerini kullandı.

Satterfield ABD ile İsrail arasındaki ilişkiler ve Biden yönetiminin İsrail'e olağanüstü desteği hakkında ise “Başkan Biden bunun ahlaki açıdan doğru olduğuna inanıyor. 7 Ekim'de yaşanan Yahudi katliamının, bunun bir daha yaşanmasını önleyecek ve Hamas'ın zafere ulaşmasını engelleyecek bir karşılıkla cevaplanması gerektiğine inanıyor. Ayrıca ABD’nin daha kapsamlı çıkarları adına bunun yapılacak doğru şey olduğuna inanıyor” şeklinde konuştu.

Aaron David Miller, Biden'ın İsrail'i desteklemek ile sivillerin acılarına odaklanmak arasında korumaya çalıştığı zor dengeyi sordu. Denge terimini kullanmayı reddeden Satterfield ise “Tam bir ahlaki netlik, zirâ her ölüm acıya neden olur. Bakan Blinken son İsrail ziyaretinde 7 Ekim saldırıları ve rehinelerle Hamas'ın insanlıktan çıktığını, ancak İsrail'in insanlıktan çıkmamasının önemli olduğunu anlattı” vurgusunda bulundu.

Satterfield, ABD'nin İsrail'e yaptığı askeri yardımın kısıtlanması yönündeki çağrıları açıkça reddetti. Aynı zamanda, “Bu, herhangi bir başkanın bu koşullar altında yapması gereken hesaplamalar meselesidir. Zirâ Hamas'ı ortadan kaldırma, İsrail ve tüm bölge için tehdit oluşturacak şekilde Gazze'de kalma kabiliyetini sınırlandırma hedefine ulaşmada neyin etkili olduğuyla ilgili. Rehinelerin çıkarılması gerekli. Daha yüksek bir öncelik yok. Başkan askeri yardımı dondurmayı veya askıya almayı reddetme hakkına sahip. Zirâ bu, şu an İsrail'e verilen desteğin temelini tehdit ediyor. Askeri yardımımızı durdurmak ahlaki açıdan yanlış olur. Ulaşmak istediğimiz hedeflerin tamamen tersi sonuçlara yol açacaktır” ifadelerini kullandı.

Bölgesel savaş korkusu

Satterfield; Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen'de birden fazla gerilim cephesinin yer aldığı bölgesel bir savaşın çıkması korkusu hususunda ABD ile İran arasındaki savaş dahil olmak üzere, bölgesel bir savaşa yol açacak daha geniş bir çatışma olasılığını dışladı. Bunun Yahya Sinvar için büyük bir hayal kırıklığı olduğunu ifade eden Satterfield aynı zamanda, “Direniş ekseni kapsamında dayanışma göstermek amacıyla sembolik adımlar atan Hizbullah, sınıra roket attı. Ancak bu füze bombardımanının kapsamı ve boyutu genişleyerek ölümlere neden oldu. Birisinin hata yapacağına dair bir uyarı var. Ancak Hamas'ın beklediği gibi İsrail'e karşı çok sayıda cephenin açılmasından çok uzak. Husilerin gemilere yönelik saldırıları çok tehlikeli. Yanıt vermek için birden fazla adım atılacak ve bu, savaşın veya bölgesel çatışmanın patlak vermesi anlamına gelmiyor” açıklamalarında bulundu.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Şarku'l Avsat'ın haberlerine ulaşmak için tıklayın

DAHA FAZLA HABER OKU