BAE'nin Telegraph'ı satın alma teklifine koparılan yaygara riyakarlık ve kişisel çıkar kokuyor

Olası satın almanın basın özgürlüğüne bir tehdit olduğunu mu düşünüyorsunuz? Alternatifi görmelisiniz

(Reuters)

The Daily Telegraph ve The Spectator'ın Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) tarafından finanse edilmesini engellemek için Muhafazakar Parti'nin sağ kanadı tarafından yürütülen toplu girişimden daha amansız gaddarlıkla yürütülen çok az kampanya vardır.

The Spectator'ın mevcut editörü Fraser Nelson, BAE'nin özgür basına tehdit oluşturduğunu savunuyor.

The Daily Telegraph, The Spectator ve The Sunday Telegraph'ın eski editörlerinden Charles Moore ise teklifin medya baronu Jeff Zucker tarafından verildiğini çünkü onun döneminde "CNN'in agresif bir şekilde solcu bir haber ağına dönüştüğünü" belirtiyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Telegraph ve The Spectator'ın değerli ulusal kurumlar olduğu konusunda Moore ve Nelson'a (ve diğer pek çok görüşe) katılıyorum. Ayrıca BAE'nin sahipliğinin ifade ve basın özgürlüğü hakkında hayati meseleleri gündeme getireceğinde de onlarla hemfikirim.

Ancak teşhislerine itiraz ediyorum. Bu gazetelerin Paul Marshall tarafından satın alınması gerçekten de bir felaket olur. Marshall, BAE'nin teklifi engellenirse Telegraph'ın neredeyse kesin olarak eline düşeceği, rakip teklifi veren kişi.

Kendisi, Muhafazakar Parti'nin Trumpçı sağının perspektifinden taraflı ve kışkırtıcı yayınlarıyla bilinen kalitesiz kanal GB News'un sahibi olan koruma fonunun yöneticisi. Standartlarının son derece gevşek olduğu biliniyor.

Finanse etmeyi seçtiği kuruluşlara bakılırsa Marshall, Telegraph'ın eskiden meşhur olduğu sorumlu ve gerçeklere dayalı habercilikten ziyade kültür savaşlarını desteklemekle ilgileniyor gibi görünüyor. Marshall'ın içerik üzerinde hiçbir editöryal kontrolü olmamasına rağmen, GB News'un temsil ettiği tık tuzağı kültürü, Barclay kardeşlerin 10 yıllık kötü yönetimi nedeniyle zaten zayıflamış olan Telegraph'ı kesinlikle yok edecektir. The Daily Telegraph için daha kötü olası sahipler düşünebilirim ama çok sayamam.

Buna karşın, Zucker liderliğindeki Abu Dabi destekli yatırım fonu RedBird IMI'ın, bir zamanlar orta İngiltere'nin güçlü ve saygın sesi olan bu muhteşem gazeteyi yeniden yaratması ve belki de ileri taşıması için en azından bir şans var.

İlk neden finansal. Barclay kardeşler 2004'te gazete için çok fazla para ödedikten sonra nakitleri tükendi ve iyi gazeteciliğe yatırım yapmayı bıraktılar. Telegraph'ın kıdemli editör ekibinin programı bir arada tutma biçimini takdir ediyorum ancak bu kronik yatırım eksikliği gazeteye güvenin neden bu kadar düşük olduğunu açıklıyor.

Bu durum değişebilir. BAE'li yatırımcılar kulübü Britanya'nın ve muhtemelen dünyanın en iyi futbol takımına dönüştürene kadar yerel rakibinin gölgesinde kalan, zor durumdaki ve mali açıdan sıkıntılı bir kulüp olan Manchester City'yi düşünün. Bu şaşırtıcı başarıya harika bir menajer tutarak ve en iyi oyunculara ve altyapıya yatırım yaparak ulaştılar.

Her nedense Telegraph'ın en kıdemli yazarları BAE destekli teklifi durdurmaya kararlı. Özel sohbetlerden anladığım kadarıyla daha alt düzeydeki bazı çalışanlar aynı fikirde değil. BAE'nin yeni yatırımıyla GB News'un ortağı olmaktan çok daha iyi bir iş güvencesine, daha heyecan verici beklentilere ve çok daha saygın bir ürüne sahip olacaklarını düşünüyorlar.

Telegraph'ın bir futbol kulübü değil bir gazete olduğunu kabul ediyorum. Siyasi ağırlığı var ve bazı muhabirlerinin Britanya güvenlik kurumlarının üst düzeylerine erişime sahip. Yabancı bir devletin sahipliğine yönelik itirazlar, özellikle BAE'nin basın özgürlüğü sicili nedeniyle daha da ciddi ve gerçek.

Burada iki noktaya dikkat çekilebilir. Son yıllarda Britanyalı basın patronları, en hafif tabirle, aziz değillerdi. Aralarında en az bir dolandırıcı, bir pornocu ve hapse giren ünlü bir gazete sahibi vardı. Diğerlerinin de muhtemelen ona katılması gerekirdi. BAE'ye yönelik koparılan bu yaygara riyakarlık kokuyor.

Sadece riyakarlık da değil. Aynı zamanda kişisel çıkar. Barclay kardeşlerin uzun süren yıpranmışlığı gazetenin rakipleri için bir nimet oldu. Murdoch imparatorluğunun ya da Daily Mail gazetelerinin isteyeceği son şey, düzgün finanse edilmiş bir Daily Telegraph'ın yeniden ciddi bir rekabet yaratması. Onların bakış açısına göre gazetenin GB News'a bağlanması çok daha iyi olur.

Dahası, BAE'nin yeni sahipleri editöryal bağımsızlık konusunda sağlam garantiler vermek zorunda kalacaktır. Durum böyle olmasa bile, Telegraph'ı BAE'nin çıkarları için bir araç haline getirerek itibarını zedelemek istemeyeceklerdir.

Geçen hafta sonu bu gazetede ustalıkla kaleme alınan bir makalede Simon Nixon, bu korkuların özel sermaye sektörünün nasıl işlediğini anlamamaktan kaynaklandığını zekice ortaya koydu. Ayrıca "küçük İngilterecilik" saldırısına da işaret etti. Britanya, Avrupa'ya sırtını döndü. Dünyanın geri kalanından kopmak mı istiyoruz?

Hayatım boyunca Telegraph'ı tanıyan ve seven biri olarak yazıyorum. II. Dünya Savaşı'nda Üstün Hizmet Nişanı kazanmış emekli bir yarbay olan büyükbabam Tom Oborne, örnek bir Telegraph okuruydu. Kahvaltı masasında özel bir rafı vardı ve sucuk ve yumurtasının üzerinde gazeteyi dikkatle okur, editöryal yazılara özel bir ilgi gösterirdi.

Yıllar sonra ben de Telegraph'ta gazetecilik yapacak kadar şanslı olduğumda sık sık büyükbabamı düşündüm ve bazen yazdıklarımı onaylamamış olabileceğinden endişe ettim.

Şeffaflık adına, 2015'te Telegraph'ın baş siyasi yorumculuğundan istifa ettiğimi belirtmeliyim çünkü Telegraph'ın HSBC Bank'la ilgili yolsuzluk iddialarına dair haberleri, bankayla olan değerli bir reklam hesabını korumak amacıyla bastırdığına inanıyordum.

Ardından Telegraph'ın sahiplerini "okurlarına sahtekarlık" yapmakla suçladım. Telegraph, 2015'te The Independent tarafından yayımlanan bir açıklamayla tüm iddialarımı reddetti.

Moore, kasımda Telegraph'ın BAE'nin eline geçme ihtimaline karşı sert bir çıkış yaparak, "editöryal açıdan" Barclay kardeşlerin "editörlerine ne yazacaklarını söylemedikleri için iyi birer sahip olduklarını" yazdı. Benim deneyimim kesinlikle böyle değildi.

Bildiğim kadarıyla, onların sahipliğinde reklamverenlerin editöryal konular üzerinde uygunsuz etkide bulunmalarına izin verildi. 2015'te istifa ettiğimde de söylediğim gibi, Telegraph'ın kârlı China Watch eki aracılığıyla Çin devletinin bu işten faydalananlardan biri olduğuna dair güçlü kanıtlar vardı. BAE'nin sahipliğinde aynı şeyin olacağını sanmıyorum. Dünyanın gözü önünde böyle bir şey olursa kıyamet kopar.

Telegraph en iyi haliyle, Britanya halkının sessiz nezaketini ve pragmatizmini temsil ediyor. Tam bir Britanya paradoksu olarak, BAE yatırımcılarının büyük bir kurum olan Telegraph'ı kurtarmak için çok daha iyi bir olasılık sunduğundan eminim.

Mükemmel bir dünyada yaşamıyoruz. Gazetenin Lord Hartwell'e ait olduğu, editörlüğünü çok sevilen Bill Deedes'in yaptığı ve lider konferanslarının çörek ve ikindi çayı eşliğinde keyifli bir şekilde gerçekleştirildiği günlere geri dönmeyi çok isterdim. Bu hüzünlü seçenek artık mevcut değil.

Eğer hâlâ Telegraph'ta çalışan bir gazeteci olsaydım, en yüksek kalitede gazeteciliği finanse etmek için sağlıklı bir işletmeye yönelik ihtiyacın farkında olarak, BAE'yi isterdim. Zengin Birleşik Arap Emirlikleri, The Daily Telegraph'ı bir zamanlar olduğu ve yeniden olabileceği büyük ulusal gazeteye dönüştürmek için GB News'un sahibinden çok daha fazla şansa sahip.



https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Çağatay Koparal

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU