İsrail'in Hamas'la işi bittiğinde Gazze'yi kim kontrol etmeli?

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas'ın Gazze'nin yönetiminde merkezi bir rol oynamasını istiyor. Fakat yeni bir lider dayatmak muazzam derecede problemli olur

Abbas 2005'te Filistin Yönetimi'nin başkanlığını kazandığında pek çok kişi onu, hareketi içinde bulunduğu durgunluktan çıkaracak bir reformcu olarak görüyordu (Reuters)

Eskiden Ortadoğu'daki sorumlu siyasetçiler arasında, Ebu Mazen'in [Mahmud Abbas diye de bilinen Filistin Yönetimi Başkanı] iktidarı ele geçirmek üzere "İsrail tankının üstünde Gazze'ye gönderilmemesi gerektiği" yönünde fikir birliği vardı.

Oradaki halka kusurlu Filistin Yönetimi'nin dayatılmasının, toplum tarafından derin bir öfkeyle karşılanacağına inanılıyordu.

Fakat artık normal zamanlarda yaşamıyoruz ve İsrail'in, Hamas'a ağır darbe indireceği tehdidini gerçekleştirmesinden sonra Gazze'ye ne olacağı uluslararası toplumu derinden ilgilendiren bir mesele.

Gazze savaşlarının en kanlısı 5. haftasına girerken diplomatlar arasında bundan sonra ne olacağına dair senaryolar yazılıyor. Binyamin Netanyahu hükümeti savaş sonrası Gazze'nin yönetiminde hiçbir rol oynamayacağını defalarca duyurarak bölgenin etrafına "duvar örmekten" söz ediyor.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın bu çatışma sona erdiğinde Filistin Yönetimi'nin, Gazze'nin yönetiminde merkezi bir rol oynaması gerektiğini bir toplantıda Abbas'a [Ebu Mazen] telkin ettiği bildirildi.

Öte yandan böyle bir görev devri muazzam derecede problemli olur. Abbas 2005'te Filistin Yönetimi'nin başkanlığını kazandığında pek çok kişi onu, hareketi içinde bulunduğu durgunluktan çıkaracak, yolsuzluk ve verimsizliğe yönelik artan şikayetlerle ilgilenecek bir reformcu olarak görüyordu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Geniş çevrelerce ve haklı bir şekilde barış adamı olarak görülen ve İkinci İntifada'daki şiddeti kınayan Abbas, Oslo barış sürecinin kilit isimlerinden biriydi; bu süreç o zamanlar titrek çözüm umutlarını da beraberinde getirmişti.

Amerikalılar ve İsrailliler onu iş yapabilecekleri biri gibi görüyordu. Oslo'yu hararetle destekleyen Avrupalı devletler, Filistinlilerin eksikliğini duyduğu devlet adamı olduğunu söyleyerek Abbas'ı öne çıkarıyordu.

Abbas'ın, selefi Yaser Arafat kadar karizmatik olmadığı doğruydu ama pragmatizmi ve sağduyusunun istikrarlı bir geleceğe giden yolu açacağı düşünülüyordu.

Ama bütün bunlar uzun zaman önceydi. Oslo süreci zayıflarken Batı Şeria'yı yöneten Filistin Yönetimi kısa süre içinde yeniden yolsuzluk ve beceriksizlikle suçlanıyordu. Seçildiğinde zaten 70 yaşında olan Abbas, çok yaşlı ve dünyadan çok kopuk biri gibi görülmeye başlandı.
 


2006'daki Filistin Yasama Konseyi seçimlerini kazanan Hamas, İsmail Haniye'yi başbakanlığa aday gösterdi. Abbas'ın El Fetih partisiyle ulusal birlik hükümeti kurulsa da iki grup arasındaki şiddetli çatışmaların ortasında bu hükümet çöktü. Abbas yönetimindeki Filistin Yönetimi, Batı Şeria'yla sınırlı kaldı.

O zamandan beri İsrail'le yaşanan her çatışmada Hamas'ın Batı Şeria'daki popülaritesi arttı. Son dönemlerde İsrail güçleri ya da Yahudi yerleşimcilerle çıkan çatışmalarda öldürülenlerin cenazelerinde Hamas'ın yeşil bayrağı, Filistin Yönetimi'nin sarı bayrağını gölgede bırakıyor.

El Fetih'in önde gelen aileleri işaretleri görüyor. Birinci ve İkinci İntifada'nın lideri ve Filistinli bir kahraman kabul edilen, El Fetih'in hapisteki lideri Mervan Barguti'nin 33 yaşındaki oğlu Arab Barguti, katıldığımız bir protesto yürüyüşünde bana şöyle dedi:

Halk, İsrail'in bu baskı ve şiddet döngüsüne karşılık vermenin tek yolunun direniş ve dayanışmadan geçtiğini anladı. Uluslararası toplum tarafından tamamen terk edildiklerini hissediyorlar.

Hamas'ın burada popülarite kazandığına şüphe yok. Hiç kimse Hamas saldırısı sırasında yapılan bazı korkunç şeyleri görmezden gelemez. Ama halk, Hamas'ın bir şeyler yaptığını görüyor ve Filistin Yönetimi'nin halkı savunduğuna dair bir şey görmüyor.

Gazze'nin uğradığı ve çatışma sona erene kadar da uğramaya devam edeceği korkunç yıkımın ardından, muazzam büyüklükte uluslararası fonlarla desteklenen Filistin Yönetimi kısa vadeli bir çözüm olabilir. Ama büyük ve anlamlı bir reformdan geçmeden bölgenin yönetimsel sorunlarına uzun vadeli bir çözüm getirmesi pek muhtemel değil.



https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Büşra Ağaç

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU