Netflix’in erotik gerilim filmi 365 Gün’ü (365 Dni) izleyen bazı izleyiciler sosyal medyada filme tepki gösterdi.
Polonya yapımı filmde baş karakterin kaçırıp hapsettiği kadını kendine aşık etmesi, ilişkinin ortaya çıkış şekli itibarıyla izleyicilerin eleştirilerinin hedefi oldu. İzleyiciler hikayenin kaçırılma ve duygusal bir ilişki için zor kullanmayı romantize ettiğini savundu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Başrollerinde Michele Morrone ve Anna Maria Sieklucka’nın yer aldığı filmin konusu şöyle:
Tutkusuz bir ilişki yaşayan bir kadın, dominant bir mafya babasının eline düşer. Adam kaçırıp hapsettiği kadına, ona aşık olması için bir yıl verir.
We Got This Covered’da yer alan habere göre filmdeki kadının, istismarcısına aşık olmasını Stockholm sendromunu yüceltmek olarak niteleyen izleyiciler tepkilerini Twitter’da dile getirdi.
Bir kullanıcı, “Lütfen unutmayın, kurguyla gerçek arasında çok büyük bir fark var. Eğer bir erkekseniz, lütfen bu fikirlere kapılmayın. Hiçbir kadın kaçırılıp aşık edilmek istemiyor” derken, bir başka kullanıcıysa filmin Stockholm sendromunu yücelttiğini belirterek, bunu tuhaf bulduğunu söyledi.
#365dni please remember that there is a huge difference between fantasy and reality. If you are a guy, pls don't get any ideas. No girl wants to be kidnapped and made to fall in love.
— Adiel de Villiers (@Adielie1) June 7, 2020
Bir kullanıcıysa şu ifadeleri kullandı:
365 DNI iki saat boyunca Stockholm sendromunu yüceltmekten ibaret.
365 DNI is just two hours of glorifying stockholm syndrome
— Carolina (@courvillec13) June 10, 2020
Bir kullanıcı da, “Sizi kaçıran kişiye aşık olduğunuzda buna ne denir biliyor musunuz? Stockholm sendromu denir. Aşk denmez” ifadelerini kullandı.
365 Gün, Polonyalı yazar Blanka Lipinska’nın aynı adlı romanından uyarlandı.
Independent Türkçe, We Got This Covered