Üçüncü yılına giren Ukrayna savaşının yansımaları

Gülru Gezer Independent Türkçe için yazdı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 24 Şubat 2022'de başlattığı Ukrayna savaşının üçüncü yılına girdi / Fotoğraf: AFP

Rusya'nın 24 Şubat 2022'de Ukrayna topraklarını işgaliyle başlayan savaş üçüncü yılına girdi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 2007 Münih Güvenlik Konferansı'nda yaptığı konuşmayı ve sonrasında verdiği tüm mesajları doğru biçimde okumakta zorlanan Batı, Rusya'nın Ukrayna sınırına 100 binden fazla asker yığmasını bile bir savaş hazırlığı olarak görmemiş ve Kremlin'in savaş başlatabilme ihtimalini ciddiye almamıştı. 

24 Şubat gününe panikle uyanan Batı ülkeleri, bu defa Rusya'nın birkaç gün içerisinde Kiev'i alma olasılığına karşı büyükelçiliklerini hızlıca Lviv'e taşımış, Ukrayna'nın birkaç gün içerisinde teslim bayrağını çekeceğini düşünmüşlerdi. 


Ukrayna'daki gelişmeler

Gelinen noktada, her ne kadar resmi rakamlar bilinmese de karşılıklı olarak kombinlerce kişinin hayatını kaybettiği, milyonlarca insanın yerlerinden edildiği, binlerce çocuğun Rusya'ya kaçırıldığı, Ukrayna'daki sivil altyapının hasar aldığı bir tablo var karşımızda. 

Batı'nın sağladığı silah yardımıyla hala topraklarının yaklaşık yüzde 80'ine hakim olan Ukrayna 1bin kilometrelik bir cephe hattının korumakta artan oranda zorlanmaya başladı.

Nitekim, 2 hafta önce Ukrayna ordusu Donbas'ta 35 bin kişilik bir kasaba olan Avdiyivka'dan çekilmek durumda kaldı.

Öte yandan, Ukrayna ordusu son iki yılda Rusya'nın Karadeniz filosuna ciddi zararlar verdi ve Rusya'nın içlerine kadar girerek insansız hava araçlarıyla saldırılar düzenleyerek Rusya gibi bir süper güçle mücadele edebileceğini gösterdi. 

Dünya Bankası verilerine göre, savaşın maliyeti zaten uzun yıllardır ekonomik sıkıntılar yaşayan Ukrayna'da 152 milyar ABD doları civarında.

Ülkenin yeniden ayakları üzerinde durması tabiatıyla zaman alacak. Bu noktada Avrupa'nın ve Türkiye de dahil başka ülkelerin Ukrayna'nın yeniden imarı için şimdiden bazı adımlar attığı biliniyor.

Ukrayna savaş sonrasında hem AB'ye hem de NATO'ya üyelik başvurusunda bulundu. AB Aralık 2023 Zirvesi'nde Ukrayna'yla müzakerelere başlanması konusunda bir karar aldı, ancak Ukrayna'nın karşılaması gereken tüm kriterler henüz yerine getirilmediği için müzakerelere ne zaman başlanacağı ve ne kadar süreceği belirsiz.

AB'nin sınır ihtilafı olan bir ülkeyi AB'ye alması kendi müktesebatına aykırı. Fakat AB bu kuralı zaten Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ni tam üye yaparak ihlal etti.

Bu açıdan bakıldığında Moldova ve Gürcistan'daki durum da farklı değil. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

NATO, Finlandiya ve İsveç'i alma kararıyla kendini konsolide etti, ancak Ukrayna'nın NATO üyeliğini sürüncemede bıraktı.

NATO Genel Sekreteri ve ABD'li yetkililer yaptıkları açıklamalarda Ukrayna'nın savaş bittikten sonra üyeliğinin ele alınacağı yönünde mesajlar veriyor.

Doğu Avrupa ülkeleri Ukrayna'nın ittifaka hemen üye yapılması gerektiğini savunurken Almanya ve ABD başta olmak üzere Batı Avrupalı müttefikler temkinli davranarak savaş sonrası döneme işaret ediyor.

Nitekim, Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta yapılan son NATO Devlet/Hükümet Başkanları Zirvesi'nde Ukrayna'nın NATO üyeliği için somut bir takvim sunulamadı.  

Diğer yandan, G-7 ülkeleri Vilnius Zirvesi marjında yayınladıkları ortak bildiride Ukrayna'yla ayrı ayrı uzun vadeli güvenlik anlaşmaları üzerinde çalışacaklarını açıkladı.

Bugüne kadar Kanada, Fransa, Almanya ve İtalya Ukrayna ile bu çerçevede ikili anlaşmalar imzaladı.  

Her hâl ve kârda, Ukrayna'nın Batı kurumlarına entegrasyonu bugünden yarına olmayacak.

Sürecin ne şekilde evrileceği ise savaşın hangi koşullarda biteceğine bağlı olarak değişiklik gösterecektir. 


Dize getirilemeyen Rusya

Savaşın başında birçok analist Rusya'nın kağıttan kaplan olduğunu ve Batı'nın peş peşe uygulamaya soktuğu yaptırımlar karşısında ağır darbe alacağı varsayımı üzerine hareket etti.

Rusya birçok açıdan savaştan olumsuz etkilendi. ABD Savunma Bakanlığı Pentagon'un tahminlerine göre savaşın şu ana kadar Rusya'ya maliyeti 211 milyar ABD doları civarında.

Rusya'nın Batı'yla enerji alanı başta olmak üzere neredeyse tüm ticari bağları koptu. Ancak Rusya kendine yeni pazarlar bulma konusunda hızlı davrandı.

Savaşla birlikte Çin'le ilişkilerini daha da geliştirdi. Hindistan, Çin ve Brezilya başta olmak üzere doğalgazını başka ülkelere ihraç etmeye başladı. İran ve Kuzey Kore'yle savunma sanayi alanında işbirliğini artırdı. 

Bu süreçte ayrıca, Rusya'da atıl kalan bazı tank ve uçak fabrikaları tam kapasite çalışmaya başladı. Bu da ülkenin farklı bölgelerine yayılan silah fabrikalarına istihdam sağlanmasına katkıda bulundu.

Ekonomik daralmayı engelledi. Savaşa rağmen Rus ekonomisinin 2024 yılında yüzde 2,6 oranında büyümesi öngörülmektedir. 

Öte yandan, ABD ve AB'nin savaşın yıldönümünde kabul ettiği kapsamlı yaptırımların bazı üçüncü ülkeleri de içermesi Rusya'yla ticaretini sürdüren ülkeler üzerinde caydırıcı olması, savaşın uzaması halinde de Rus ekonomisinin artan oranda etkilenmesi söz konusu olacaktır. 

Kısmi seferberlik ilan edildiğinde ülke genelinde alışık olunmadığı şekilde gösteriler düzenlendi. Fakat halkın büyük kısmı özünde savaşa karşı çıkmadı.

Batı'nın Ukrayna'ya her türlü silah tedarikinde bulunması da Kremlin'in elini güçlendirdi ve Rusların kardeşleri olan Ukraynalılarla neden savaşıldığını anlamayan Rus halkına savaşın esasında Ukrayna ile olmadığı NATO ile olduğu yönünde Kremlin'in yarattığı algının belirli ölçüde yerleşmesini sağladı.  

Haziran 2023'te uzun bir süredir Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in sağ kolu olarak görülen Wagner şirketinin sahibi Yevgeniy Prigojin savaşın yürütülüş biçimine karşı çıkarak önce Rusya Savunma Bakanı Sergei Shoygu ve Genelkurmay Başkanı Valery Gerasimov'a meydan okudu, sonra da beraberindeki bazı Wagner savaşçılarıyla Moskova'ya ilerlemeye başladı.

Putin'in koltuğunun ilk kez sallantıda olduğu iddialarına karşılık, Belarus'un "devreye girmesiyle" olay yatıştırıldı. Olaydan tam iki ay sonra Prigojin'i taşıyan uçak düştü. 

Savaşın başından itibaren Rusya'nın düzenlediği "özel askeri operasyon" konusunda farklı fikirlere sahip 20'ye yakın oligarkın şüpheli ölümünün üzerine Wagner'in kurucusunun da hayatını kaybetmesi, Putin'in hiçbir çatlak sese tahhümül etmeyeceğini ve koltuğundan kimsenin onu kolay kolay edemeyeceğini ortaya koydu. 

Son olarak, 2017 devlet başkanlığı seçimlerinde Putin'e karşı yarışan ve 2020'de zehirlenen Batı destekli Rus muhalif lider Aleksey Navalni'nin "doğal sebeplerden dolayı" kutup bölgesindeki kolonide ölmesi de Putin'in seçimler öncesinde işi şansa bırakmayacağını ve Batı'ya meydan okumaya devam edeceğini göstermiş oldu. 

Rusya'nın savaşla birlikte dünyada izole olması da söz konusu olmadı. Rusya, Latin Amerika ve Afrika ülkeleri başta olmak üzere birçok ülkeyle işbirliğini ve diyaloğunu sürdürdü.

Bu noktada Rusya'yı tecrit eden taraf daha ziyade Batı ülkeleri ve Avustralya ile Japonya gibi müttefikleri oldu. 

Neticede, savaş Rusya'yı yorsa ve yıpratsa da yıkmadı. Rusya yine barış müzakerelerine dönüleceği noktada masaya güçlü bir şekilde oturacaktır. 
 


ABD başkanlık seçimleri ve Avrupa'nın tehdit algısı

ABD'de başkanlık seçimleri yaklaşırken Biden yönetimi ve Demokratlar Rusya'ya karşı demokratik dünyanın değerlerini savunduğu için Ukrayna'ya destek vermeye devam edeceklerini ifade ediyorlar.

Fakat özellikle eski ABD Başkanı ve Cumhuriyetçi Parti'nin aday adayı Donald Trump yanlısı ulusalcı Cumhuriyetçiler önceliğin ABD'nin güneyindeki düzensiz göçmen krizine verilmesi gerektiğini, Ukrayna'ya sonu belli olmayan bir savaş için sınırsız maddi destek sağlanamayacağını savunuyorlar.

Bu nedenle, Ukrayna'ya ilişkin yardım paketi hala Temsilciler Meclisi'nde onay bekliyor. 

Trump da seçim kampanyası sırasında yaptığı konuşmalarda Ukrayna'daki savaşı bir günde bitirebileceğini, NATO yükümlülükleri çerçevesindeki savunma harcamalarını yerine getirmeyen ittifak üyelerini desteklemeyeceğini, hatta Rusya'yı söz konusu ülkelere saldırması konusunda teşvik edeceğini söylüyor.

Kendi başkanlık döneminde dünyada savaş çıkmadığını övünerek söyleyen Trump'ın seçilmesi halinde Ukrayna savaşını bitirme yönünde adım atması olası.

Ancak burada en önemli soru savaşın hangi parametreler çerçevesinde bitirilmesinin öngörüldüğü. Trump bu konuda detaylı bir açıklama yapmış değil.

ABD başkanlık seçiminde yaşanan bu gelişmeler Avrupa'yı tedirgin ediyor.

Almanya başta olmak üzere bazı Avrupa ülkeleri Rusya'dan gelen tehdidin ciddi olduğunu ve kendilerini Rusya'yla ileriki dönemde savaşmaya hazır hale getirmeleri gerektiğini savunuyor.

Trump'ın yeniden başkan seçilme ihtimalinin giderek artması da bu endişeleri pekiştiriyor. 

Bu noktada, ABD'ye kıyasla Avrupa ülkelerinin sıranın kendilerine gelme ihtimaline binaen Ukrayna'ya daha kararlı bir destek verdiği görülüyor.

Bununla birlikte, Ukrayna'nın ihtiyacı olan destek açıklamalarından ziyade askeri yardım. 

Yaza doğru Ukrayna'ya teslim edilmesi öngörülen F-16'lar Rusya'nın savaşın başından bu yana sağladığı hava üstünlüğünü belirli ölçüde kıracaktır, ama her hal ve karda savaşın seyrini ciddi anlamda etkilemeyecektir. 

Ayrıca, Moldova'nın doğusundaki Transdinyester'in Rusya'ya bağlanması amacıyla bahse konu bölgede referandum yapılması gündemde.

Transdinyester'in Rusya'ya katılma yönünde bir karar alması halinde Ukrayna'ya Batı'dan da bir cephe açılması ihtimal dahilindedir. Belarus'ta bulunan Rus nükleer silahları da unutulmamalıdır. 

Savaşın tarafların mutlak zaferiyle sonuçlanma ihtimali çok düşük.

Havaların düzelmesi sonrasında Ukrayna'nın bir kez daha taarruza geçmesi ve başarı elde edememesi halinde Batı'nın artık Ukrayna'ya müzakere masasını göstermesi olası. 

Ukrayna'nın topraklarının tamamını geri alamayacağı bir senaryoda da barışın bugünden yarına tesisi mümkün olmayacak, sorun 2014 sonrasında Donbas bölgesinde olduğu gibi bir donmuş ihtilafa dönecektir.

Bu durumda savaşın kazananı olmayacaktır.   

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU