Hizbullah kamplardaki Filistinlileri silah altına alıyor mu?

Pek çok grubun İsrail'e yönelik operasyonlara ve füze fırlatma faaliyetlerine katılacağını duyurması nedeniyle güneyde aktif olan tek grup bu değil

21 Mayıs 2023'te İsrail sınırındaki Armta'da askeri tatbikat yapan Hizbullah üyeleri / Fotoğraf: AFP

Gazze'deki savaşın 7 Ekim’de başlamasından bu yana, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın güney cephesinin Şerid’de devam eden savaşa “destek cephesi” olduğunu açıklamasının ardından Lübnan’ın güneyi, İsrail'in geniş çaplı bir savaş ilan etmesi durumunda Lübnan genelindeki durumun nasıl olacağını yansıtan küçük bir sahaya dönüştü.

Hizbullah, güneydeki gerilimi artırma operasyonunda inisiyatif alan tek grup değil, bazı silahlı Filistin örgütlerinin yanı sıra ona bağlı gruplar da zaman zaman ona katılıyor. Bu bağlamda dikkat çeken, kendisine İzzetu’l-İslam Tugayları adını veren grubun 14 Ocak'ta yayınladığı bildiriydi. Bu bildiride, "Bir grup mücahidimiz, işgal altındaki Şebaa Çiftlikleri'ndeki sınır çitini geçmeyi başardı ve burada Ruveysat el-Alem bölgesi yakınında Siyonist düşman devriyesiyle sıfır mesafeden çatıştı. Çatışma teyit edilmiş kayıplarla sonuçlandı" ifadelerine yer verildi. Bildiride, grubun 12 Ocak 2023 Cuma sabahı ‘işgal altındaki Şeba Çiftlikleri'ndeki karargâh alanının yakınında bir keşif görevinde 35 saat geçirdikten sonra, Siyonistlere ait bir insansız hava aracı tarafından hedef alınmaları sonucu üç kişinin öldüğünden’ bahsedildi. Ayrıca, eylemin Filistinlilerle dayanışma ve Beyrut'ta ‘Salih el-Aruri, Samir Fendi ve kardeşlerinin’ suikastlarına yanıt olarak gerçekleştirildiği belirtildi. Öte yandan İsrail Ordusu, güney Lübnan'dan Duf Dağı bölgesine sızan dört militanın öldürüldüğünü duyurdu. İsrail Yayın Kurumu, geçtiğimiz 13 Ocak’ta Lübnan'ın güneyinden Şeba Çiftlikleri'ne sızmayı başaran bir grup savaşçıyla gerçekleştirilen silahlı çatışmada yaralanan beş İsrail askerinin Hayfa'daki Rambam Hastanesi'ne nakledildiğini bildirdi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

‘İzzetu’l-İslam Tugayları’ yalnız değil

İzzetu’l-İslam Tugayları adlı grup, güney sahasında aniden ortaya çıkan tek grup değil, ondan önce Fecr Güçleri adlı Cemaat-i İslami’ye bağlı askeri kanat yer alıyordu. Geçtiğimiz ekim ayında İsrail hedeflerine füze saldırısı düzenlemek için birden fazla duyuru yapmıştı. Bunun yanı sıra İslami Cihad, Kudüs Tugayları ve Hamas'ın İsrail'e sızma ve roket fırlatma operasyonlarına ilave çeşitli eylemler gerçekleştirmişti. Tüm bunlar, Suriye Sosyal Milliyetçi Partisi’nin (SSMP), Hizbullah’ın 2023 yılının Mayıs ayı sonunda gerçekleştirdiği askeri manevradan kısa bir süre sonra ‘savaş alanına’ dönüşe ilişkin açıklamasından ayrı düşünülemez. Parti, Lübnan’ın güneyinde İsrail sınırındaki Kasırga Kartalları’na ait askeri bölgelerden birini gezen kendisine bağlı bir liderlik heyetinin fotoğraflarını ve videolarını yayınladı. Suriye Sosyal Milliyetçi Partisi’nin Medya Sorumlusu Mahir ed-Dena, Şarku'l Avsat gazetesine verdiği röportajda, partisinin ‘önceki liderlik tarafından görevden alındıktan ve siyasi kazançlar için takas edildikten sonra, bizim ve (Hizbullah)'ın sonuçta tek bir vücut ve İsrail düşmanıyla karşı karşıya olduğunu göz önünde bulundurarak, direniş çalışmalarını yeniden faaliyete geçirdiğini’ açıklamıştı. Buna karşılık, Lübnan şubesi ‘Arap Sosyalist Baas Partisi’, Genel Sekreteri Ali Hicazi aracılığıyla ‘Baas Güçleri’ adı altında askeri kanadın kurulduğunu duyurmuştu.

Hamas, geçen aralık ayında gönüllülerin, ‘Aksa Tufanı İzcileri’ olarak bilinen birliğe katılmak için başvurabileceklerini duyurmasının ardından şiddetli eleştirilerle karşılaştı. O dönemdeki açıklaması, özellikle bu adımın, " Filistin halkının, nerede olursa olsun, mevcut ve meşru tüm yollarla işgale direnmedeki rolünü vurgulayarak, Aksa Tufanı'nda ulaşılan başarının devamı olarak, erkeklerimizin ve gençlerimizin işgale karşı direniş projesine katılmaları, bilimsel ve sanatsal enerji ve kabiliyetlerinden yararlanmaları çabasıyla gerçekleştirildiğini ifade edilmesi bir endişe dalgası oluşturdu. Bu adım, Filistinli örgütlerin geri dönüşü ya da ‘silahlı mücadele’ olgusunun Lübnan topraklarına dönmesiyle ilgili endişe ve korkulara kapıyı ardına kadar açtı. Hamas'ın Lübnan temsilcisi Ahmed Abdulhadi, "Gençlerin ilgisi bizi onların ulusal ve dini kişiliklerini inşa etmek için bu örgütü kurmaya sevk etti" dedi. Hamas, Lübnan'daki çeşitli partilerin kınayıcı tepkilerinin ardından, Aksa Tufanı İzcileri’nin askeri bir örgüt olmadığını açıklamak zorunda kaldı.

Bütün bunlar, hiçbir şey yapmayan, sınırları ve ülkeyi güvenlik ve siyasi fırtınalarla sarsılmış halde bırakan Lübnanlı yetkililerin gözü önünde gerçekleşiyor. Bununla birlikte, Lübnan'ın savaş liderlerinin tehdit etmekten vazgeçmediği İsrail tarafından işgal edilmesi tehlikesiyle karşı karşıya.

924421-1679314161_0.jpg
İsrail ordusunun 24 Aralık 2023'te sınırdaki bir bölgeyi bombalamasının ardından güney Lübnan'ın Nakura bölgesindeki tepelerden yükselen dumanlar / Fotoğraf: AFP​​​​​​​

 

İzzetu’l-İslam Tugayları gerçekten var mı?

Hamas, İslami Cihad ve Cemaati İslam tarafından İzzetu’l-İslam Tugayları’nın kendilerine tabi olduğuna dair herhangi bir açıklama yapılmadı. Lübnan medyası, Hizbullah ve Lübnan Ordu istihbaratının İzzetu’l-İslam Tugayları’nın arkasında kimin olduğunu öğrenmeye çalıştığını bildirdi. Bazı Lübnan kaynakları, Hizbullah’a yakın olduğu bildirilen kaynaklardan Hizbullah'ın bu fraksiyonun kimliğini bilmediğini, çünkü partinin sınır muhafızı olmadığını, Şeba ve Kefr Şuba gibi sınır köylerinin demografik dağılımının, bu köylerde neler olduğunu bilmelerini zorlaştırdığını belirtti. Ancak, Lübnan'ın güneyinde ve Hizbullah'ın nüfuz alanlarında dolaşanlar çok iyi bilirler ki unsurları sivil kıyafetlerle dolaşsa bile, herhangi bir Lübnan vatandaşının Hizbullah'ın bilgisi olmadan dolaşması mümkün değildir. Peki, ya ‘yabancı’ ve silahlı unsurların, Hizbullah’ın denetimi ve yardımı olmadan sınıra ulaşması nasıl mümkün olabilir?

Filistin ve Hizbullah’a yakın, Lübnanlı bilgi sahibi bir kaynak şunları belirtiyor: “İzzetu’l-İslam Tugayları adında bir grup yok, bu da hayali bir grup olduğu anlamına geliyor. Şu ana kadar sızma operasyonunda hayatını kaybedenlerin ve taziye dilenenlerin isimleri açıklanmadı. İzzetu’l-İslam Tugayları olarak bilinen örgüt hakkında bir açıklama yapma meselesi askeri olmaktan çok siyasi; Parti Lübnan'a giderek yeni hareket gruplarının ortaya çıktığını söylüyor, dışarıda sahneyi kontrol edenin kendisi olduğunu ama bir noktada kaçak olabileceğini söylüyor.”  Aynı kaynak, 1980'lerde "Hizbullah’ın (sahte örgütler oluşturma) sürecinde ileri bir konumda olduğunu ve Fransızlar, Amerikalılar ve Ruslar dahil olmak üzere yabancıların ve diplomatların kaçırıldığı veya öldürüldüğü o dönemde, bu grupların sahte isimler altında faaliyet gösterdiğini hatırlattı. “Bunu bir taraf yapıyordu, o da Hizbullah, ancak o dönemde geçerli olan şu anda geçerli olmaz” değerlendirmesinde bulundu.

Hizbullah kendi kontrolü dahilinde silah altına alıyor

Bazı Lübnanlı internet siteleri ve basında çıkan haberlerde, mülteci kamplarında yaşayan bir grup Filistinlinin savaşmak üzere silah altına alınacağından bahsediliyordu. Körfez ve Arap dünyası konularında uzman yazar ve gazeteci Tarık Ebu Zeyneb, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada " Kaynaklara göre, Lübnanlıların bu Filistinli grupların askeri çalışmalarının genişletilmesine ilişkin korkuları arasında, diaspora kamplarında Hizbullah üyeleriyle birlikte ve onun koruması altında savaşmak üzere çok sayıda kişi ve grup hazırlanıyor. Özellikle İzzetu’l-İslam Tugayları da dahil olmak üzere bilinmeyen grupların Lübnan’ın güneyinden sızma operasyonları gerçekleştirdiğini ilk kez duyurmasının ardından, bölgede askeri operasyonlar gerçekleştiren birçok güç, güvenlik nedeniyle gizli kaldı” şeklinde konuştu. Lübnan'ın güneyinde kendisini hedef alan İsrail baskını sonrasında bir grupla birlikte ölen Kassam Tugayları'nın Lübnan'daki Komutan Yardımcısı Halil Hamid el-Harraz'ın, aralarında Trabluslu üç Lübnanlının da bulunduğu dört kişiyle birlikte öldürülmesine değinen Ebu Zeyneb, “Ama şaşırtıcı olan yanlarında Türk uyruklu bir kişinin de bulunmasıydı” dedi.

Ebu Zeyneb, birçok gönüllü savaşçının, 1982 öncesi duruma geri dönme ve savaşın genişlemesi halinde Güney Lübnan cephesine doğru hareket etmeye hazır olduğuna dair medya sızıntıları olduğunu belirtti. Bu durumun, kontrol dışı bir kaosa ve İsrail'in savaşın Lübnan'ın güneyinde genişlemesi halinde Lübnan'ı etkileyecek kapsamlı bir karmaşaya yol açabileceğine dikkat çekti. Gazeteci, Lübnan hükümetinin yaşananlarla ilgili olarak nerede durduğunu ve ülkenin bölgesel bir çatışmaya sürüklenme ihtimaliyle neden ciddi şekilde ilgilenmediğini sorguladı.

Ayn el-Hilve mülteci kampından adının belirtilmesini istemeyen bir kaynağa göre, "Filistinlilere göre gruba katılan unsurların çoğu Suriye'den kovulmuş Filistinliler, çünkü kamptaki Filistinliler birbirlerini tanıyor. Hizbullah belirli kontroller dahilinde, kendi yönetimi ve denetimi altında eleman alıyor, dolayısıyla bu grupların yerlerini ve güneyde kalacakları süreyi belirleyen de kendisi oluyor. Filistinli unsurlar Hizbullah araçlarıyla güneye gidiyor, çünkü Filistinlilerin Lübnan ordusunun kontrol noktalarından geçmek için izne ihtiyacı var. Ayn el-Hilve kampındaki Filistinlilere göre silah altına almanın amacı, onlara sınırda yürütülen operasyonda ortak oldukları ve grubun da ortak olduğu hissini vermek. Uzun zamandır direnişin tekelinde olduğunu ve İsrail'e karşı savaş bayrağını yükseltenin kendisi olduğunu açıkladıktan sonra Hizbullah olup bitenlerden ve dikkatleri üzerine çeken Gazze'deki çatışmalardan çok rahatsız...”

'Gerçek bir ortaklık değil'

Hizbullah'a yakın gazeteler, Filistin direniş grupları ve Direniş Ekseni güçleriyle ortak operasyon odası, veri alışverişi yapılırken sürekli, yoğun ve tam koordinasyon içinde çalıştığını belirtmişti. Lübnan ve Filistin cephesinde atılması gereken adımlar konusunda da fikir birliğine varıldı ve iki alandaki saha çalışması, operasyon odasının sahadaki duruma ve mevcut siyasi adımlara ilişkin alacağı kararlara bağlı hale geldi. Lübnan medyasında çıkan haberlere göre gözlemciler, İsrail ile parti arasındaki ‘angajman kuralları’ olarak bilinen kuralların çökmesi ve ‘er-Rıdvan’ (Hizbullah'ın elit bölümü) liderlerini hedef alan suikastlar ve Hamas lideri Salih el-Aruri'nin Hizbullah’ın kalesinde suikasta uğraması ardından, bölgenin, bölgesel savaşlara liderlik edecek merkezi bir operasyon odasına dönüştürülmesinden korkuyorlar. Hizbullah Yürütme Konseyi Başkanı Haşim Safiyuddin Filistinli gruplara seslenerek, “Silahlarımız, füzelerimiz sizinle. Şu anda İsrail işgaline karşı yürütülen savaşta tarafsız değiliz...” dedi.

Aynı kaynak, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada " Güney sahasından dönen Filistinliler olup bitenlerden rahatsızlar, çünkü bunun bir oyun olduğunu, yani gerçek ortak olmadıklarını düşünüyorlar. Filistinli askerin rahatsızlığı, onun sabit bir unsur olarak gitmesinden, yani partinin emirlerine göre hareket etmesinden, savaşa ortak olmamasından ve karar verme özgürlüğüne sahip olmamasından kaynaklanıyor” değerlendirmesinde bulundu. Kaynak, bunun nedenlerini şöyle açıklıyor: "Hizbullah, güney cephesini açamaz ve Filistin fraksiyonlarına alanlarında hareket özgürlüğü veremez. Çünkü bu durumda ritmi kontrol etme gücünü kaybeder. Ayrıca, 1980'lerde mülteci kampları savaşında Filistinlilere karşı savaşan Şii çevre, "yabancı" olarak gördüğü Filistinli grupların geri dönüşüne, köy ve kasabalarında  dolaşmalarına veya roket fırlatmalarına ve İsrail ile savaş hazırlığı yapmalarına karşı rahat değil” şeklinde konuştu.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

 

Şarku'l Avsat'ın haberlerine ulaşmak için tıklayın

DAHA FAZLA HABER OKU