4 soruda İran füzelerinin verdiği mesajlar: "Kuşatma"yı yarma atışları mı, içe-dışa gözdağı provaları mı?

Mayis Alizade Independent Türkçe için yazdı: Eski bakanın New York'taki daireleri bu işlerin neresinde?

Fotoğraf: Reuters

4 soruda İran füzelerinin verdiği mesajlar: 

1. Irak Kürdistan Bölgesi'ni (IKB) vurduktan sonra Pakistan'a yönelerek Belucistan bölgesine füzeler gönderen İran, bunu, kendisine karşı yöneldiğini iddia ettiği hangi tehditleri bertaraf etme amacıyla yaptı?

Son 10 yılda İran kendisinin ABD ve İsrail tarafından çeşitli coğrafyalar üzerinden kuşatıldığını iddia ediyor.

Burada haklılık payının olup olmadığını veya ne derecede olduğunu süreçleri yakından takip edenler biliyor.

Onun için Tahran'ın açısından Kuzey Irak'a ve Belucistan bölgesine fırlatılan füzeleri "İsrail kuşatmalarına uyarı atışları" olarak nitelendiriyor.

Nitekim özellikle Kuzey Irak bölgesine saldırıdan sonra yapılan açıklamalarda bunu saklamadı.

Belucistan halihazırda Tahran rejimine sıkıntı çıkaran ve ilerleyen dönemde sıkıntının dozunu yükseltebilecek bölgelerin başında geldiği için rejim bir anlamda gelecekteki kalkışmaların ağır şekilde cezalandırılacağının mesajını vermeye çalışıyor.

Arapların yaşadığı Güney bölgeleri de aynı potansiyeli taşıdığı için Tahran rejimi muhaliflerin dışarda takibini de ihmal etmiyor.

İsveç'te yaşayan  Arap kökenli muhalif aktivistlerden birinin yaklaşık üç sene önce vaatlerde bulunarak Türkiye'ye getirilmesi ve buradan İran'a kaçırılması bunun örneklerinden biriydi.

Türkiye güvenlik güçlerinin gerçekleştirdiği operasyon sonucunda ciddi bir yapı çökertilmişti.


2. İran, birkaç senedir aynı iddiaları Azerbaycan Cumhuriyeti'ne karşı da ileri sürüyor. 44 günlük savaştan sonra Azerbaycan-Ermenistan sınırında Yahudi devletinin "Akıllı Köy" adı altında kendi istihbarat istasyonu kurarak güvenliğini tehdit ettiğini savunan Tahran rejimi, alelacele sınırın Ermenistan tarafındaki Kafan kentinde konsolosluk açtı. Bir dizi karşı hamleler söz konusu. Nasıl değerlendirilmeli?


44 günlük savaştan çok önce Azerbaycan'ın İsrail ile ilişkilerini askeri ve güvenlik alanlarında geliştirmesi Tahran rejimini rahatsız ediyor ve rejim bunu saklamıyordu.

İşin ilginç yanı Tahran'dan yönetilen "Bölgeyi karıştırmak isteyen Siyonistlerle işbirliği" suçlamalarına Bakü de çoğu zaman "Evet, bölgemizi karıştırmak isteyenlere karşı işbirliği yaparak mücadele etmemiz gerekir" mealinde yanıtlar veriyordu.

Ancak 2022 yılının yaz aylarında Azerbaycan Devlet Başkanı bir anda İran'ın mevcut yönetimini hedef almakla yetinmeyip oradaki "40 milyonun hakkını sonuna kadar savunacağını" ifade etti.

Sayın Aliyev, İran'ın Azerbaycan bölgelerinde kendi ana dilinde eğitim göremeyen vatandaşları kastediyordu kuşkusuz.

"Destek" kelimesini duyan içerdeki ve dışardaki açıkgözlüler hemen kafalarını çıkardılar ve bir miktar para alıp Azerbaycan'da, Türkiye'de ve Avrupa'da İran'a salvolar salladıktan sonra paranın arkası gelmedi ve "40 milyonun haklarını savunma histeriği" de tarihe karıştı.

Zaten Tahran rejimi ne Bakü'dekilerden ne de dışardakilerden asla tedirgin değil. Rejimi İsrail'in (aynı zamanda ABD'nin) çok geniş alana yaymaya çalıştığı "kuşatma girişimleri" rahatsız ediyor ve karşı saldırılarla bu kuşatmaları bertaraf etmeye çalışıyor.


3. Azerbaycan topraklarında da bir "Siyonist kuşatması" olduğunu iddia eden İran'ın herhangi bir tasarrufu söz konusu olabilir mi?

Şimdiki aşamada bunun olacağına asla ihtimal vermemek gerekir. Çünkü Bakü ile Tahran arasındaki ilişkiler yeniden eski rayına oturmuş gibi gözüküyor (Bakü artık "40 milyonun haklarını sonuna kadar savunma retoriğini terk etmiştir).

Öte yandan 44 günlük savaş İran'ın Azerbaycan bölgelerindeki insanların Karabağ'ın işgalden kurtarılması konusunda Bakü'ye büyük manevi desteğinin olduğunu gözler önüne serdi.

Tahran rejimi de bunu çok iyi analiz ediyor ve kendi sınırları içindeki Azerbaycan bölgelerinin milli duygularının uyanmasını istemiyor.

Onun için Azerbaycan Cumhuriyeti topraklarında bulunduğunu iddia ettiği Yahudi devleti objelerine karşı şu aşamada herhangi bir şey düşünmesinin beklenmemesi gerekir.

Ve bir de Rusya faktörü vardır elbette. Geldiğimiz aşamada Azerbaycan-Rusya ilişkileri tarihinin altın döneminde olduğu gibi aynı şey Tahran-Moskova ilişkileri için de söz konusu.

Tüm bu dengeleri Tahran'ın hesaba katmaması imkansız. Örneğin Irak Kürdistan Özerk Bölgesi Başbakanı Neçrivan Barzani birkaç ay önce Bakü'de devlet başkanı gibi karşılandığında bölgeyi yakından izleyenler Tahran'ın buna bir tepkisinin olup-olmadığını merak etmiş ancak herhangi bir yorum yapılmamıştı.


4. Son bir asırlık periyot içinde Kafkasya ve Ortadoğu'da İran ile Rusya'nın asla sarsılmamış bir müttefikliği söz konusu. Moskova ile Tahran bölgedeki Türk devlet yapılanmalarını işgal etmekle yetinmeyerek kurucularının Azerbaycan Cumhuriyetinde ve İran topraklarında barınmasına izin vermediler. "Siyonistler tarafından kuşatıldığını" iddia eden İran'ın bu kuşatma iddialarına karşı mücadele girişimlerini Rusya ne ölçüde destekliyor?

Rusya ile İran arasında tarihten gelen işbirliği şu anda zirve noktasındadır dersek, yanılmayız.

Bunun bir nedeni de bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti'nin Batı'yla ilişkilerinin gelişmesini engellemek ve İran'ın Azerbaycan bölgelerindeki Türk etnik kimliğinin başkaldırı ihtimallerine asla zemin oluşturmamaktadır.

44 günlük savaştan sonra gerçekleşmesi için çaba harcanan projelerin başında SSCB dönemindeki tren yollarının yeniden devreye sokulmasıdır. Ki bu durumda Rusya-İran ilişkileri daha da gelişecektir.

Tüm alanlarda gelişen Moskova-Tahran ilişkileri aynı zamanda bölgesel örgütlerde de en üst düzeydeki işbirliği şeklindedir.

Tüm bunları bir yana koyup sadece Hazar Denizi üzerinden yapılan işbirliğine baktığımızda Ortadoğu'ya gönderilen Rusya silahlarının öncelikle Hazar Denizi üzerinden İran'a sevk edildiği görünüyor.

Hazar'a kıyısı olan beş ülkeden sadece İran ve Rusya'nın donanması olduğu için Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan'ın buna itiraz etme gücü bulunmamaktadır.

Kuruluşuna SSCB'nin destek verdiği İsrail'in,1977'de Camp David Anlaşması'nı imzalamasından sonra yürüttüğü ABD yanlısı politikanın şu anda az daha entegrasyon düzeyine gelmesi Moskova'yı da rahatsız eden bir husustur.

Onun için Ortadoğu'dan Pakistan'a, Hindistan'a, Çin'e ve Orta Asya'ya kadarki bölgelerde Rusya-İran işbirliği dinamizmini hep koruyor.

15 Temmuz 2016'da FETÖ darbe girişiminden birkaç hafta sonra Rusya'nın çeşitli bölgelerinde okulların kapatılmasından doğan boşluğu doldurmak için İran hamle yapmış ve belirli bölgelerde okullar açmıştı.

2006 yılında Bakü-Tahran ilişkileri gerildiğinde İran'ın üst düzey yetkilileri "Hazar Denizi'nde Azerbaycan'a mahsus petrol kuyularını bombalamakla" tehdit etmiş, dönemin etkili gazetelerinden biri bunu yazınca dönemin Dışişleri Bakanı Elmar Mammadyarov istihbarat kurumuna ve  savcılığa dilekçeler vererek "Bakü'deki Batılı ülke büyükelçiliklerinin gazetenin haberinden ciddi rahatsızlık duyduğunu" ifade etmiş, daha sonra tutuklanan gazete genel yayın yönetmeninin soruşturma dosyasında Bakan Mammadyarov'un şikayet dilekçesi de yer almıştı.

Hapisteyken dünyanın prestijli insan hakları örgütleri gazeteciye ödüller verirken dört senelik cezaevi hayatından sonra adam iktidarın safına geçerek kurtulmuştu.

16 sene bakanlık yaptıktan sonra Temmuz 2020'de Devlet Başkanı Aliyev, "Bakanı 24 saat arayıp ulaşamadığını" ifade etmiş ve başbakanı, ulusal güvenlik konseyi sekreterini sözlerine tanık yapmıştı.

Görevinden uzaklaştırılan Elmar Mammadyarov'un, iki oğlunun adına Nyu York'ta tanesi 2,1 milyon dolara aldığı iki daire ortaya çıkınca "24 saat aranmasına rağmen ulaşılamayan" eski dışişleri bakanı kendini "Evet, evlatlarımı düşünmek zorundayım, tanesi 2,1 milyon dolardan New York'ta kendilerine iki daire aldığım doğrudur" diye savunmuştu.

Bakanın evlatlarının daire olayını "Sır, bilgi veremeyiz" diye savunan dönemin Dışişleri sözcüsü ise daha sonra Azerbaycan'ın Paris Büyükelçisi görevine atandı.

Sayın okurlarımız kusurumuza bakmasın, "Hazar Denizi'nde kuyu bombalama" tehdidinin nelere vesile olduğunu görmeleri  açısından biraz uzattık.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU