Edward Said'i reddettikleri gün

İsrail, onlarca yıl Edward Said gibi kişileri ve akımları görmezden gelip küçümsedikten sonra bir gün Gazze'de 7 Ekim sabahına uyandı

Batı Şeria'daki "Ayırım Duvarı"ndaki Edward Said'in posteri / Fotoğraf: Wikipedia

Edward Said'in anılması için silahların bağırışı, çocukların ağlayışı ve annelerin haykırışıyla dolu bu açık cehennemin yaşanması gerekiyor.

Kendisiyle üç gün boyunca röportaj yapan Maariv gazetesi yazarı Said'i, "Batı'nın en meşhur Filistinli entelektüeli ışık saçıyor" ifadesiyle tarif ediyor.

Said, bir Doğu turunun ardından New York'a dönmüştü. Turu esnasında ziyaret ettiği yerlerden biri de İsrail ordusunun taşlandığı yer olan Fatima Kapısı idi.

Bunu neden yaptı?

Kendisi söylesin:

Bu, İsraillilerin reddedilmesidir. Topraklarımızı 22 yıl işgal ettikten sonra gittikleri duygusunu tatmaktır. Burada vazgeçiş duygusu da söz konusu. Yani oradan ayrılmakla kalmıyorsunuz, geri dönüşü olmayacak şekilde gidiyorsunuz. Geri dönmenizi istemiyoruz. Bir zafer duygusu hâkim. Hayatımda ve Fatima Kapısı önünde toplanan insanların hayatında ilk kez biz kazandık. Bir şey olsun kazandık.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

O dönemde "Yersiz Yurtsuz" (Out of Place) adlı otobiyografik eseri yayımlanmıştı.

Eser, onun hayatının Filistin, Mısır ve Lübnan'daki ilk zamanlarını anlatıyor.

Peki, "yersiz yurtsuz" ne demek?

Kendisinden öğrenelim:

Geri dönememek. Bu beni sarıp sarmalayan güçlü bir duygu. Hayatımı bir gidiş-geliş dizisi olarak tanımlayabilirim. Ancak gidiş, sürekli oluyor; dönüş ise daima belirsiz ve şüpheli. Bu yüzden kısa bir yolculuğa çıktığımda hep bana lazım olandan fazlasını yanıma alırım. Geri dönememekten korkarım çünkü. Her zaman aidiyetsiz hissederim. Hiç ait değilim. Çünkü buralı değilim. Biri geliyor ve benim geldiğim yerin bana değil, kendisine ait olduğunu söylüyor. Yani geldiğim yer düşüncesi bile sürekli bir taarruz altında.


Edward Said, bildiğimiz Filistinli, yani mülteci örneği değildi. Zira Columbia Üniversitesi'nde profesördü.

Ayrıca aristokrat bir aileden geliyordu ve klasik müzik sevgisi ve Batı zarafetini sonuna kadar sürdürmek gibi burjuva alışkanlıklarına sahipti.

Filistinlilerin ABD'ye, İsrail'e ve Batı'ya sundukları model buydu. Ama İsrail, Sinvar modelinin peşinde koşmaya ve Gazze halkında yakıcı duygular büyütmeye devam etti.

Onlarca yıl Edward Said gibi kişileri ve akımları görmezden gelip küçümsedikten sonra bir gün Gazze'de 7 Ekim sabahına uyandı.

Ve yine onlarca yıl Oslo'yu reddettikten sonra karşısında Gazzeli Gazzelileri buldu.

Ancak dünyanın öngördüğü tüm çılgınlığa, sinir bozukluğuna ve histeri nöbetine rağmen, kimse bu korkunç katliamları beklemiyordu.

Ne Filistin davasını canlandırmada ne de İsrail modelini ve halet-i ruhiyesini tasvir etmede, hiç kimse Netanyahu kadar başarılı olamadı.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Muhammed Furkan Yeşil

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU