Kârerli Mehmet Efendi'nin anılarında Koçgiri ve Dersim olayı

Faik Bulut Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

19 Kasım günü Dersim hadisesinin failleri diye tutuklanıp idam edilen Seyit Rıza ve arkadaşlarının ölüm yıldönümüdür.

Bu münasebetle olaya daha farklı ama içeriden bakan bir anı kitabından söz edeceğim.
 

Karerli Mehmet Efendi.jpg
Karerli Mehmet Efendi / Fotoğraf: "Kârerli Mehmet Efendi: 1. Dünya Savaşı, Koçgiri, Şeyh Said ve Dersim'e Dair Yazılmayan Tarih ve Anılarım" kitabı

 

Anıların yazarı Kârerli Mehmet Efendi, 1887'de Bingöl'ün Kiğı ilçesine bağlı Kârer beldesinin Sağyan köyünde dünyaya gelmiştir.

İlk, ortaokul ve lise öğrenimini Elazığ'da tamamlayıp İstanbul'da tıp eğitimine başlamış, gözündeki rahatsızlık nedeniyle verilen çürük raporu sonucu okuldan çıkarılmıştır. Bunun üzerine Avrupa ile ABD'de altı ay tedavi görmüştür.

1912-1913 yıllarında memleketi Kiğı'da Sandık Eminliği görevine başlamış; Osmanlı-Rus savaşı sırasında milis olarak cepheye gitmiştir. Savaş sonrasında Elâzığ'a yerleşerek ticaret ile uğraşmış, ilaveten Muhacereyen (Göçmen) Yerleştirme Komisyonunda çalışmıştır.

1919 yılında Sivas Divan-ı Örfisi'ne sevk edilmiş, üç ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılmıştır. Sivas Kongresi'ne izleyici olarak katıldıktan sonra memleketine dönmüştür. 
 

2.jpg
 Fotoğraf: "Kârerli Mehmet Efendi: 1. Dünya Savaşı, Koçgiri, Şeyh Said ve Dersim'e Dair Yazılmayan Tarih ve Anılarım" kitabı

 

1925 Şeyh Said olayına olayına fiilen katılmadığı halde Kürt birliklerin Elazığ'ı ele geçirmesi sırasında dönemin Dersim Mebusu Hasan Hayri ile birlikte silahlı hareketin sorumlusu Şeyh Şerif'i ziyaret etmesi yüzünden İstiklal Mahkemesi'ne sevk edilerek idam istemiyle yargılanmıştır.

Mahkemedeki etkili savunması neticesinde son anda idamdan dönerek 101 yıl ceza verilmiş ve Afyon Cezaevi'ne sürgüne gönderilmiştir.

1927 yılında çıkarılan af dolayısıyla cezaevinden çıkarak memleketine giden Mehmet Efendi çeşitli baskı, zulüm ve acı anılarla dolu bir yaşantının sonunda 1959 yılında hayatını kaybetmiştir.
 

 

Kitabın tam adı şöyle: Kârerli Mehmet Efendi: 1. Dünya Savaşı, Koçgiri, Şeyh Said ve Dersim'e Dair Yazılmayan Tarih ve Anılarım 1915-1958. 

Ali Rıza Erenler'in yayına hazırladığı kitabın basımı Kalan Yayınlarınca Ağustos 2007 yılında gerçekleştirilmiştir.
 

4.jpg
Fotoğraf: "Kârerli Mehmet Efendi: 1. Dünya Savaşı, Koçgiri, Şeyh Said ve Dersim'e Dair Yazılmayan Tarih ve Anılarım" kitabı

 

Sait Elçi, Ali Rıza Erenler, Eşref Yıldız, 1950'li yıllar.jpg
Sait Elçi, Ali Rıza Erenler, Eşref Yıldız, 1950'li yıllar / Fotoğraf: "Kârerli Mehmet Efendi: 1. Dünya Savaşı, Koçgiri, Şeyh Said ve Dersim'e Dair Yazılmayan Tarih ve Anılarım" kitabı

 

Kârerli Mehmet Efendi, aslında Mustafa Kemal ve arkadaşları tarafından kurulan Cumhuriyet rejimi taraftarıdır. Ayrıca Mustafa Kemal ile İsmet İnönü'nün hayranıdır.

Çelişkili görülse bile 1925 Şeyh Said hareketi nedeniyle sonradan idam edilecek olan Dersim Mebusu Hasan Hayri'nin de onun hayatında paha biçilmez bir önemi vardır.
 

Hasan Hayri Bey'in oğlu Naci Bey (1938'de Karaman'a sürgün edildi).jpg
Hasan Hayri Bey'in oğlu Naci Bey (1938'de Karaman'a sürgün edildi) / Fotoğraf: "Kârerli Mehmet Efendi: 1. Dünya Savaşı, Koçgiri, Şeyh Said ve Dersim'e Dair Yazılmayan Tarih ve Anılarım" kitabı

 

İnanç olarak Alevidir. Bingöl, Dersim, Varto, Elazığ ve çevresinde yaşanan toplumsal olayları, aşiret ilişkilerini, mezhep çatışmalarını belki de bu yüzden Alevi-Sünni çekişmesi ekseninde değerlendirmiştir.

Mehmet Efendi'nin hem ezilen halka, hem de yoksul köylülere bakışı olumludur. Bazı devlet yetkilileri ile kurumların köylülere reva gördükleri baskı, zulüm ve sömürüyü eleştirmiş; durumun düzeltilmesi maksadıyla Ankara'daki milletvekili, hükümet yetkilileri ve bazı bakanlarla (Şükrü Kaya gibi) görüşmüştür.

Esasen onun tek parti CHP ve üst düzey yetkilileriyle ilişkileri süreklidir. Bu sayede en üst makamlara ulaşıp hem kendine hem de halka yönelik haksızlıkları ortadan kaldırmaya çalışmıştır.
 

Hasan Hayri Bey'in oğlu Naci Bey, eşi, ve kızı, Yıl 1942.jpg
Hasan Hayri Bey'in oğlu Naci Bey, eşi, ve kızı, Yıl 1942 / Fotoğraf: "Kârerli Mehmet Efendi: 1. Dünya Savaşı, Koçgiri, Şeyh Said ve Dersim'e Dair Yazılmayan Tarih ve Anılarım" kitabı

 

Kârerli Mehmet Efendi'nin anılarında, kendisinin bireye ve topluma "evrensel ölçekte" bir gözle baktığı söylenebilir. Bu durumda cümlelerinde geçen "ırk" (Türk ırkı veya Kürt ırkı) kavramının kullanılması elbette yanlıştır.

Zira kavimler ve etnik toplulukların sınıflandırılmasında "ırk" kelimesini kullanmak mevcut insan hakları bildirgelerinde "ırkçılık ve ayrımcılık" olarak değerlendirilmektedir.

"Kürt olduğunu" iftiharla ve resmi düzeyde (gerek İstiklal Mahkemesi önünde gerekse üst düzey politikacılarla sohbetlerinde) çekinmeden dile getiren Mehmet Efendi içinden çıktığı halkına olan aidiyetini "Kürt" olarak tanımlayıp bununla övünmektedir. 
 

Sarı Saltık aşiretinden Karacali Seyit Seyfi. 1938'de başı ezilerek öldürüldü.jpg
Sarı Saltık aşiretinden Karacali Seyit Seyfi. 1938'de başı ezilerek öldürüldü / Fotoğraf: "Kârerli Mehmet Efendi: 1. Dünya Savaşı, Koçgiri, Şeyh Said ve Dersim'e Dair Yazılmayan Tarih ve Anılarım" kitabı

 

Gelgelelim "Türklerin ve Kürtlerin kardeş olup aynı ırktan-soydan geldiklerini" de iddia etmiştir ki, tarihi gerçekler bunu onaylamıyor.

Kendisi o dönemde Kürtlerin tarihine ilişkin yeterli bilgi ve kaynakların azlığı nedeniyle böyle bir tespit yapmış olmalıdır.

Anı kitabında, tarih boyunca baskı, zulüm, asimilasyon ve katliamlara maruz kalan Kürtlerin bütün bunlara rağmen yok olmayan yaşama dirençlerini takdir eden cümleler yer almaktadır.

Şah İsmail-Yavuz Sultan Selim ve sonrasındaki savaşların hem Türkler hem de Kürtler arasında mezhepçilik tohumları ektiği kanısındadır yazar.

Cumhuriyet döneminde Muğla, Elbistan, Maraş, Çorum, Sivas, Malatya gibi bölgelerde Alevilere yönelik saldırı ve katliamlar da bu onun bu tespitini doğrulamaktadır.

Osmanlının tarafında yer alan İdris-i Bitlisi siyasetinin Kürt toplumu ve aşiretleri arasında günümüze kadar süren mezhepsel bölünmelere yol açtığını da belirtmektedir Kârerli Mehmet Efendi. Kanımca yabana atılmaması gereken bir tespittir bu.

Nitekim Kürt Alevilerin belli bir kesiminin etnik kimlikten ziyade inançsal kimliğe sarılarak "Şafii Kürt-Kızılbaş Kürt" ayrımına rağbet etmesi ve buna karşılık Sünni Kürtlerin ise Alevi inançlı Kürt kardeşlerine bağnaz İslamcıların gözüyle bakmaları 500 yıllık mezhepçi politikaların günümüzdeki olumsuz yansımalarıdır.
 

Koçuşağı aşireti reisi İdare'nin oğlu Lulo Ağa (solda), Kureşanlı İbrahim Çavuş (sağda).jpg
Koçuşağı aşireti reisi İdare'nin oğlu Lulo Ağa (solda), Kureşanlı İbrahim Çavuş (sağda) / Fotoğraf: "Kârerli Mehmet Efendi: 1. Dünya Savaşı, Koçgiri, Şeyh Said ve Dersim'e Dair Yazılmayan Tarih ve Anılarım" kitabı

 

Anı kitabında Koçgiri Hadisesi özetle şu şekilde değerlendirilmiştir:

Aslında Koçgiri'de bir isyan olmamıştır. Gerek Ankara'daki bazı politikacılar gerek bölgedeki Sünni feodal ağalar gerekse bölgedeki kimi askeri-sivil yöneticiler, yöre halkına sürekli zulmetmişlerdir.

Halkın şikâyet ve tepkileri kimi zaman silahla kendini savunma şeklinde olmuştur. Ancak Ankara'ya gönderilen raporlarda bunlar "isyan" şeklinde tanımlanıp askeri operasyonlar yapılmıştır.

Topal Osman ve etrafındakilerin bölgede yaptığı vahşet, katliam ve zulüm barbarlık düzeyindedir. Dönemin Sivas Valisi Hazım Tepeyran açıkça belirtmiştir:

"Lüzumsuz şiddeti mazur göstermek için Komutan (Sakallı Nurettin) Paşa isyan diye hadiseyi büyüttü. Sonra da katliamın üstünü örttü…"
 

3.jpg
1-Tanerli Loto Hasan Ağa, 2- Bezavutlu Ağa, 3- Kerseli Temür Ağa, 4- Mehmet Ali'nin oğlu Yusuf, 5- Koçağa'nın oğlu Salman, 6- Koçağa'nın oğlu Hıdır, 7- Temür Ağa'nın oğlu Yusuf, 8- Ağvesili Hasan, 9- Ağvesili Haydar, Hadise kurbanları / Fotoğraf: "Kârerli Mehmet Efendi: 1. Dünya Savaşı, Koçgiri, Şeyh Said ve Dersim'e Dair Yazılmayan Tarih ve Anılarım" kitabı

 

ŞAdilli aşireti liderlerinden Kızılkaleli Hasan Ağa (Hesse Miki).jpg
Şadilli aşireti liderlerinden Kızılkaleli Hasan Ağa (Hesse Miki) / Fotoğraf: "Kârerli Mehmet Efendi: 1. Dünya Savaşı, Koçgiri, Şeyh Said ve Dersim'e Dair Yazılmayan Tarih ve Anılarım" kitabı

 

 

Kitapta, "vahşet ve barbarlık" kavramlarını kullanan TBMM milletvekillerinin isimleri ve sözlerini de bulmak mümkündür.

Örneğin dönemin Erzincan Milletvekili Emin Bey, "Tüyler ürpertici zulüm" derken; Erzurum Milletvekili Durak Bey, "Afrika barbarlığının kabul etmeyeceği derecede, Yunanlılarca da yapılan mezalim gibi ahalinin karısına, malına mülküne el konulmuştur…" ifadelerini Meclis'te dile getirmiştir.

Dersim'deki yağma ve talan Erzincan, Erzurum ve Kars'ta bile "Dersim zenginleri" olarak tanımlanan vurguncu kesimlerin ortaya çıkmasına yol açmıştır.

Topal Osman çetesi ve benzerleri tarafından Koçgiri'deki yağma, talan ve soygunculuk o raddeye varmıştır ki, Karadeniz'deki bazı illerin varlıklı kesimi ile esnafı adeta "ilk sermaye birikimi"ni bu sayede elde etmişlerdir.
 

Şirkli Süleyman Ağa, 1938'de öldürüldü.jpg
Şirkli Süleyman Ağa, 1938'de öldürüldü / Fotoğraf: "Kârerli Mehmet Efendi: 1. Dünya Savaşı, Koçgiri, Şeyh Said ve Dersim'e Dair Yazılmayan Tarih ve Anılarım" kitabı

 

Mehmet Efendi'ye göre Koçgiri isyan değildir: Yörede görevli olanların kışkırtması sonucunda gerçekleşen tedip ve tenkil operasyonlarından ibarettir.

Kendisinin verdiği örnek, dönemin Dersim Milletvekili Hasan Hayri Bey ile dönemin valisi Sabit Sağıroğlu arasındaki geçen sohbetten alınmıştır.

Vali S. Sağıroğlu, şunları söylemiştir: 

Alınan haberlere göre, Dersim'e gelen Koçgirili Alişan ve Haydar Beyler, aşiret reisleriyle yaptıkları toplantıda, İngiliz desteğiyle Doğu Anadolu'da bir Kürdistan devleti kurulacağını tezini ortaya atmıştır.

Aşiret reislerinden, kendilerini ve hatta davayı desteklemelerini isteyen bu kişiler, yaptıkları vaatler yanında hazırladıkları harekât planlarını da şöylece açıklamışlardır:

1-) Dersim güçlerinin Harput'u işgali
2-) Daha sonra Palu güçleriyle birleşip Malatya'ya hareket.
3-) Malatya'da güney güçleriyle birleşip Sivas'a doğru yürümek…

 

1- Karacali Yüzbaşı Haydar (Saltık) 1937'de öldürüldü, 2- Karacali Yüzbaşı Haydar efendinin kardeşi Ali.jpg
1- Karacali Yüzbaşı Haydar (Saltık) 1937'de öldürüldü, 2- Karacali Yüzbaşı Haydar efendinin kardeşi Ali / Fotoğraf: "Kârerli Mehmet Efendi: 1. Dünya Savaşı, Koçgiri, Şeyh Said ve Dersim'e Dair Yazılmayan Tarih ve Anılarım" kitabı

 

Elazığ'a gitmeden önce Koçgiri bölgesine uğrayıp yörenin iki lideri olan Haydar ve Alişan Beyler ile görüşüp gerçeği öğrenen Hasan Hayri Bey ise Vali Sağıroğlu'nun sözlerini "hezeyan" olarak niteleyerek kendisini azarlamıştır.

Kârerli Mehmet Efendi'nin kitabında aktardığına göre:

Hasan Hayri Bey Ankara'da Meclis'e gitmiş; Mustafa Kemal'in konuşmasından sonra söz alıp kürsüye çıkarak; Vali Sabit Sağıroğlu'nun Dersim'de devlet adına uygulamayı düşündüğü katliam hakkında anlattıkları ile devletin Aleviler üzerinde estirdiği terör, baskı ve soykırıma varan katliamlarına değinmiş; Devlet ve hükümetin zaman zaman Doğu Anadolu'da uyguladığı böylesi icraatlara rağmen hükümet ve devlet adına konuşanların, yüce meclis üyelerinin gözlerinin içine baka baka yurtta sulh ve sükundan bahsetmelerinin bir aldatmaca olduğunu söylemiştir.
 

(1938 öncesi) Rehber ve jandarma komutanı.jpg
(1938 öncesi) Rehber ve jandarma komutanı / Fotoğraf: "Kârerli Mehmet Efendi: 1. Dünya Savaşı, Koçgiri, Şeyh Said ve Dersim'e Dair Yazılmayan Tarih ve Anılarım" kitabı

 

Hasan Hayri Bey sözlerini şöyle bitirmiştir:

Bugün Koçgiri'de işlenen cinayetlerin bir benzerini Dersim'e uygulama hazırlığı içinde olan hükümet afaki söz ve yalanlarla meclisini uyutmaya çalışacak, siz de buna uyum sağlayacaksınız. Yurtta sulhu halkın çoğunu imha etmekle tesis etmeye çalışmanın sonu hüsrandır…


Hasan Hayri'nin arkasından söz alan Bursa Mebusu, "Memleketin salah ve selameti uğruna yapılan tedip ve tenkil sonucu ne idüğü belli olmayan bir Kürdün Koçgiri'de öldürülmesi olayını mesele haline getirilmesini kınıyorum" diyerek Hasan Hayri'yi ikiyüzlülük ve yalancılıkla itham edip özür dilemesini isteyince, Hasan Hayri tabancasını çekerek Bursa Mebusunun üstüne yürümüştür.

Araya girenler Hasan Hayri'yi engelleyip sakinleştirirken, başkaları da Bursa Mebusunu dışarı çıkarmışlar.

Yazar, Dersim olayını da bu eksende değerlendirmektedir. Mesela "provokatör devlet görevlileri, Haydaran ve Yusufan aşiretleri arasında kurulmuş olan ahşap Gâhmut Köprüsünü tahrip ederek suçu her iki aşiret üzerine yıkmak istemişler. Yöre halkının kendi arasında yaptığı tahkikat sonucu, anılan köprünün jandarma tahriki sonucu Ermeni asıllı biri tarafından yıkıldığını açığa çıkarıp bunu bir dilekçeyle ilgililere bildirmiştir."

Bilhassa bazı valiler (Dersim halkının kutsal simgelerini atının ayağıyla çiğneten Vali Deli Fahri Bey gibi), 4. Umum Müfettişlik bünyesinde çalışanlar; General Alpdoğan, Kazım Orbay, Binbaşı Kemal ve komutasındaki subaylar ile sıradan askerler başından beri aşiretleri birbirine düşürme politikası izlemiş; sivillere, köylülere olmadık zulüm yapıp kadınlara tecavüze varan kötü muamelelerde bulunmuş; çeşitli tertip ve kışkırtmalarla halkı kendini savunmak için silaha sarılmaya zorlamışlardır.

Silaha sarılanlar ise "eşkıya ve isyancı" olarak görülüp imha yoluna gidilmiş; on binlerce masum insan tutuklanıp katledilmiştir.

Kitapta dikkatimi çeken birkaç noktaya da değinmekte var. Şöyle ki:

  • Cibranlıların oluşturduğu Hamidiye Alayları Varto yöresindeki Alevi inançlı Hormek ve Lolan aşiretlerine zulmetmişlerdir. 
     
  • Cibranlı Miralay Halit Paşa, Osmanlı ordusunun Dersim'e sefer yaptığı süre içinde yöre halkına baskı ve haksızlıklar (Pülümür'deki katliam gibi) yapmıştır. Hasan Hayri, bu hususta kendisine uyarı-nasihat mektubu göndermiştir.
     
  • Bu konu, yanlış anlamaya müsait bilgilerle dolu. Birincisi; Hamidiye Alayları komutanı Miralay Cibranlı Halit Paşa ile Osmanlı subayı Binbaşı Halit Bey'in bölgedeki faaliyetleri karıştırılmaktadır. Miralay Halit Paşa askeri okul mezun değil, alaylıdır. Bölgedeki varlığı 1915-16 diye kayda geçmiştir.

    Halbuki Binbaşı Halit Bey ise Kürt Azadi örgütünün kurucusu olup Dersim'e gelişi 1919'dur. M. Nuri Dersimi "Kürdistan Tarihinde Dersim" kitabında bu tarihi vermiştir. 

    Bazı yazılarda 1917 yılında Rusların bölgeden çekilmesinden sonra Seyit Rıza ile Halit Bey'in birlikte dolaştıklarından bahsedilmektedir.

    Araştırmacı yazar Aso Zagrosi (açıkmeydan.com) internet sitesinde "Erzincan hükümeti ve bazı eleştirel notlar" isimli makalesinde adı geçen Halit'in Cibranlı Halit Bey değil, Çerkes kökenli Deli Halit Bey (Paşa) olduğunu belgeleriyle ortaya koymuştur
Hasan Hayri Bey'in kızı Naciye Hanım ve Karerli Mehmet Efendi'nin oğlu Ali Rıza Erenler. (Öndeki) Nacci Bey'in kızı Ayten.jpg
Hasan Hayri Bey'in kızı Naciye Hanım ve Karerli Mehmet Efendi'nin oğlu Ali Rıza Erenler. (Öndeki) Naci Bey'in kızı Ayten / Fotoğraf: "Kârerli Mehmet Efendi: 1. Dünya Savaşı, Koçgiri, Şeyh Said ve Dersim'e Dair Yazılmayan Tarih ve Anılarım" kitabı

 

  • Sivas'a gelişi sırasında Malatya Valisi Ali Galip ve diğer Kürt birimlerinin Atatürk'e yönelik suikastını önleyenlerin başında Dersim aşiretleri ile Hasan Hayri bulunmaktadır.
     
  • Dersim meselesini kökünden halletme planı Ankara yönetimi tarafından önceden planlanmıştır. Ancak dönemin Valisi Cemal Bardakçı, sorunun şiddet ve silahla değil; Dersim halkının Elazığ ve Malatya gibi verimli tarım alanlarına yerleştirilerek reformcu bir yöntemle çözülmesini talep edince, General Alpdoğan gibi sertlik yanlıları Ankara'ya baskı yaparak kendisini Konya'ya vali olarak tayin ettirmiş; yerine ırkçı ve şiddet yanlısı görevlileri getirmişlerdir.
Konya Valisi Cemal Bardakçı'nın, KArerli Mehmet Efendi'ye yazdığı 18 Ağustıs 1935 tarihli mektup.jpg
Konya Valisi Cemal Bardakçı'nın, KArerli Mehmet Efendi'ye yazdığı 18 Ağustıs 1935 tarihli mektup / Fotoğraf: "Kârerli Mehmet Efendi: 1. Dünya Savaşı, Koçgiri, Şeyh Said ve Dersim'e Dair Yazılmayan Tarih ve Anılarım" kitabı

 

  • Daha önce Cemal Bardakçı'nın ikna edip Elazığ'a getirerek iskân ettirdiği Dersimli topluluklar, onun Konya'ya tayin edilmesinden sonra sertlik yanlısı Alpdoğan Paşa ve yanındakiler tarafından Elazığ'dan çıkarılıp Dersim'e geri gönderilmiştir.
     
  • İsmet İnönü "Şimdiye kadar yapılan askeri operasyonlar bu meselenin sarpa sarmasına ve başımıza bela olmasına yol açmıştır" demesine rağmen görüşünü kabul ettiremeyince, Atatürk'ün talebi üzerine istifa etmiştir.
  • Yerine şiddet yanlısı Celal Bayar ve ekibi getirilmiştir.
     
  • Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak "Dersim isyan ediyor" yolundaki raporlara inanmamış ancak makamı ve görevi icabı bu operasyonun planını onaylayıp yapılmasını emretmiştir.
     
  • Operasyon dar kabinede alınan gizli karar gereğince kademe kademe gerçekleştirilmiştir.
     
1- Bahtiyar aşiretinden Yusuf Ağa'nın oğlu Şahan, 2- Rehber ve adamları.jpg
1- Bahtiyar aşiretinden Yusuf Ağa'nın oğlu Şahan, 2- Rehber ve adamları / Fotoğraf: "Kârerli Mehmet Efendi: 1. Dünya Savaşı, Koçgiri, Şeyh Said ve Dersim'e Dair Yazılmayan Tarih ve Anılarım" kitabı

 

  • Mehmet Efendi'nin bilgilerine göre; "Seni, Atatürk ile görüştüreceğiz" denilerek Erzincan'a davet edilen Dersim lideri Seyyit Rıza, gitme konusunu yakın dostları ve aşiret reislerine danışmıştır. 

    Sözgelimi Bahtiyar aşireti reisi Şahin Ağa, Erzincan'a gitmemesi için Seyyit Rıza'yı uyarmakla kalmamış; "Gidersen seni vururum" demiş, hatta birkaç kez silahını Dersim liderine doğrultmuştur. 

    Şahin Ağa'nın gerekçesi şudur: "Verilen söze inanıp teslim olduğun an, inan ki seni yaşına başına bakmadan sorgusuz sualsiz öldürürler. Mustafa Kemal ile görüştürmezler…"
Dersimli bir silahşör (solda), Bahtiyar aşiretinden Şahan Ağa (sağda).jpg
Dersimli bir silahşör (solda), Bahtiyar aşiretinden Şahan Ağa (sağda) / Fotoğraf: "Kârerli Mehmet Efendi: 1. Dünya Savaşı, Koçgiri, Şeyh Said ve Dersim'e Dair Yazılmayan Tarih ve Anılarım" kitabı

 

  • Yine Mehmet Efendi'nin yazdıklarına bakılırsa; Seyyit Rıza, tutuklanıp Elazığ'a gönderilerek hapsedilmiştir.

    İstiklal Mahkemesi'nin verdiği kararı gereğince Seyyit Rıza ile Hüseyin Bit Pazarı olarak bilinen meydanda, Hapishane Camisinin yanında ve İl Jandarma Komutanlığının karşısında; diğer iki kişi Odun Pazarı'nda, kalan üç kişiyse Buğday Pazarı'nda asılmışlardır.
(Ortadaki) Seyit Rıza, (sağdaki) kardeşinin oğlu Teslim, (soldaki) Misi Sur'un torunu Efendi.jpg
(Ortadaki) Seyit Rıza, (sağdaki) kardeşinin oğlu Teslim, (soldaki) Misi Sur'un torunu Efendi / Fotoğraf: "Kârerli Mehmet Efendi: 1. Dünya Savaşı, Koçgiri, Şeyh Said ve Dersim'e Dair Yazılmayan Tarih ve Anılarım" kitabı

 

  • İnfaz pazar gecesinin pazartesine bağlayan saat 03.00-05.00 arası yapılmış; pazartesi öğleye kadar halka teşhir edildikten sonra cesetler kaldırılıp Malatya yolu üzerinde Yanmış Mektep diye bilinen bir yerde yakılarak imha edilmişlerdir.
1.jpg

1- Koç Ağa, 2- (…), 3- (…), 4- (…), 5 Baytar Nuri, 6- (…), 7- Köseoğlu Süleyman Ağa, 8- Zeynel Çavuş, 9- (…), 10- Çukur Ağalarından Hasan Ağa, 11- İzollu Veli Haki, 12- Miço Ağa, 13- (…) Ergenli İbrahim Ağa, 14- Karaballı Mehmet Ali Ağa, 15- Çemişgezek Kaymakamı, 16- Cemal Bardakçı, 17- Cemşi Ağa, 18- (…), 19- Yusufanlı Kamer Ağa / Fotoğraf: "Kârerli Mehmet Efendi: 1. Dünya Savaşı, Koçgiri, Şeyh Said ve Dersim'e Dair Yazılmayan Tarih ve Anılarım" kitabı

 

Mehmet Efendi'nin Şeyh Said hadisesi nedeniyle yargılandığı İstiklal Mahkemesi üyesi yargıç Ali Ursavaş'ın soruları arasında ısrarla sorduğu bir tanesi bilhassa dikkat çekmektedir:

Sen de (Hz.) Ali'yi seven ve ona Allah diyenlerden misin?

Bu soru, laik olduğunu ileri süren bir yönetimin değil; zümreci ve mezhepçi bir anlayışın ürünüdür.

Bu da Dersimlilerin sadece Kürt kimliği nedeniyle değil, aynı zaman "Rêa Heq" (Hak Yolu, Hakikat Aleviliği) diye bilinen özgün inançları nedeniyle de imha ve asimilasyona maruz kaldıklarını göstermektedir.
 

Rehber'in oğlu Ali Haydar (silah tutan) ve Ağa'nın oğlu Hıdır.jpg
Rehber'in oğlu Ali Haydar (silah tutan) ve Ağa'nın oğlu Hıdır / Fotoğraf: "Kârerli Mehmet Efendi: 1. Dünya Savaşı, Koçgiri, Şeyh Said ve Dersim'e Dair Yazılmayan Tarih ve Anılarım" kitabı

 

Toplam 400 sayfalık kitapta ayrıntılı bilgiler yer almaktadır. Araştırmacılarla ilgilisine yarayabilecek 50'ye yakın nitelikli değerlendirme bulunmaktadır.

Gerek Koçgiri gerekse Dersim'e müdahale, dönemin yönetiminin siyasetleri doğrultusunda kararlaştırılmış; devletin sertlik yanlısı kesimlerince planlanıp tertiplenmiştir.

İletilen yanlış raporlar, yönlendirmeler ve militarist anlayışlarla yapılan müdahaleler sonuçta kapsamlı katliamlara dönüşmüştür.
 

5.jpg
Fotoğraf: "Kârerli Mehmet Efendi: 1. Dünya Savaşı, Koçgiri, Şeyh Said ve Dersim'e Dair Yazılmayan Tarih ve Anılarım" kitabı

 

Koçgiri ve Dersim ahalisi kendisini, namusunu, toprağını ve hayatını korumak üzere silaha sarılmak zorunda kalmıştır.

Bilhassa Sünni ağalar ve zenginler militarist mantıkla hareket eden 4. Umum Müfettişlik yetkililerini hem mezhepsel hem de siyasal temelde kışkırtmış; bundan büyük vurgunlar elde etmişlerdir. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU