İtalya'da kadınlar kendilerini güvende hissetmiyor ve artık öfkelerini gösteriyorlar

Francesca Casonato, bir genç kadın daha öldürülürken ülkenin dört bir yanındaki protestoları ve neden "her şeyi yakıp yıkmanın" sistematik değişim çağrısı haline geldiğini inceliyor

22 yaşındaki biyomedikal mühendisliği öğrencisi Giulia Cecchettin, 18 Kasım'da ölü bulundu (AFP)

Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nde kadınlar Avrupa'nın dört bir yanında sokaklara dökülürken, İtalya'daki gösterilerden yeni bir slogan yükseliyor: "Her şeyi yakıp yıkın".

Bu, 18 Kasım'da ölü bulunan 22 yaşındaki biyomedikal mühendisliği öğrencisi Giulia Cecchettin'in kız kardeşinin yaydığı bir mesaj.

Giulia, eski erkek arkadaşıyla Venedik'teki yerel bir McDonald's'ta akşam yemeği yedikten sonra kaybolmuştu. Bir hafta süren hummalı arama çalışmalarının ardından cesedi bir göl kenarında bulundu.

Giulia'nın eski erkek arkadaşı Almanya'da tutuklandı. Bir mahkeme İtalya'ya iadesini onayladı. Cumartesi günü İtalya'ya vardığında gözaltına alınacak ve bir sorgu hakimi tarafından sorgulanacak.

Giulia'nın ölümünü öğrenen kız kardeşi Elena Cecchettin, İtalyan TV programı Dritto e Rovescio'da yaptığı çağrıyla tartışmayı alevlendirdi: 

Giulia için bir dakikalık saygı duruşunda bulunmayın. Giulia için her şeyi yakıp yıkın.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Perulu aktivist Cristina Torres-Cáceres'in bir şiirinden esinlenen bu ifade, aralarında Giulia'nın 5 gün sonra biyomedikal mühendisliği diplomasını alacağı Padua Üniversitesi'nin de olduğu çeşitli okullarda düzenlenen bir dakikalık gürültü de dahil İtalya çapında protestolara yol açtı.

Peki ama "her şeyi yakıp yıkmak" tam olarak ne anlama geliyor?

Öğrencilerin şu anda protesto düzenledikleri sokaklarda yürümüş bir İtalyan kadın olarak, ne yazık ki cevabı biliyorum.

Elena, İtalyanlara partnerinin telefonunu takıntılı bir şekilde kontrol etmek, sahiplenici olmak ve hatta sözlü tacizde bulunmak gibi "kadınların özgürlüğünü kısıtlamayı amaçlayan eylemler üzerine kurulu tecavüz kültürünü" yıkmaları çağrısında bulundu.

Bu sistemin neye benzediğini ilk elden tecrübe ettim. Erkek meslektaşlarımın istenmeyen ilgisi, cinsiyetçi yorumları ve hatta göğüslere "kazara" dokunmalarını.

Birçok kadın arkadaşım sokaklarda sarhoş erkek grupları tarafından nasıl taciz edildiklerini, henüz 15 yaşındayken bir yabancının trende bacaklarına nasıl dokunduğunu ya da kıskançlığın gözlerinin önünde nasıl aile içi şiddete dönüştüğünü geçen hafta benimle paylaştı.

Tüm bu eylemler aşırı şiddet olaylarına yol açmasa da kadınlar olarak kendimizi asla gerçekten rahat hissetmediğimiz bir ortam yaratıyor.

25 Kasım'daki 1 dakikalık gürültüyü organize eden Padua Üniversitesi Öğrenci Birliği üyesi ve başkanı Emma Ruzzon, The Independent'a "Kız öğrenciler olarak kendimizi güvende hissetmiyoruz" dedi.

Gece tek başlarına evlerine dönerken, hatta gündüz bile barlarda, üniversite koridorlarında tacize uğrayan kadın arkadaşlarımız ve sınıf arkadaşlarımız olduğunu biliyoruz.

Ayrıca [tacizi] bildirmeyen çok sayıda kadın da var. Kolluk kuvvetlerine güven sıfıra yakın.

Eğer bu size çok tanıdık geliyorsa, bunun nedeni taciz ve istismarın sadece İtalya'ya özgü bir sorun olmaması.

İçişleri Bakanlığı'nın verilerine göre Giulia, 2023'te İtalya'da ölen 103. kadındı.

Bu sayı, 2023'te şu ana kadar 109 kadının öldürüldüğü Birleşik Krallık'tan (BK) çok da uzak değil. Sarah Everard ya da daha yakın zamanda polise ihbar ettikten sonra ısrarlı takipçisi tarafından öldürülen Gracie Spinks gibi vakaların ardından polise duyulan güven de azalıyor.

Ancak Giulia'nın ölümü İtalya'da (kelimenin tam anlamıyla) her zamankinden daha fazla ses getiriyor, çünkü yıllardır büyüyen bir balonu patlatıyor.

2016'da Birleşik Devletler sinema endüstrisini derinden sarsan #MeToo hareketi İtalya'da hiçbir zaman tam anlamıyla başlamadı ve benim gibi kadınların taciz ve istismarı nasıl bildirecekleri ya da tanımlayacakları hakkında çoğu zaman kafaları karıştı.

Giulia'nın kız kardeşinin eylem çağrısı beni ve diğer pek çok İtalyan'ı etkilerken bizi cinsiyetçilik ve taciz tartışmasını yeniden alevlendirmeye itti. Daha da önemlisi, erkeklerden kendilerinin ve arkadaşlarının eylemlerinden sorumlu olmalarını istedi.

Ancak değişim kurumların içinden de gelmeli.

İtalya'nın başbakanı olmadan önce kendisi de bir ısrarlı takipçiyle uğraşmak zorunda kalan Giorgia Meloni, şiddetle mücadele planına, okullarda duyarlılık kampanyalarına ve taciz ve şiddet mağdurları için bir yardım hattının tanıtılmasına daha fazla fon aktarılacağını açıkladı bile.

Bu "sistemi yakıp yıkmak" için yeterli mi? Değişim çabasının Giulia'yla birlikte ölmeyeceğini garanti edemediğimiz sürece yeterli olmayacak. İtalya'da, aynı zamanda BK'de ve dünyanın dört bir yanında her birimiz, gelecek 25 Kasım'da ülkelerinde öldürülen kadınların listesinin çok daha kısa olmasını sağlamak için her gün çalışma yükümlülüğüne sahibiz.



https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Çağatay Koparal

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU