Hamas'tan sonra Gazze... Erken mi, yoksa gerçekçi senaryolar mı?

Gözlemciler, İsrail’in askeri başarısı ile Arapların güvenlik ve yardım alanında önemli bir role hazır olması arasında doğrudan bir ilişki olduğunu söylüyor

Fotoğraf: AFP

Gazze savaşı, evlerin, hastanelerin, okulların ve hayatta kalan her şeyin yıkıntıları arasında, belirsiz bir geleceğin trajik sahnelerinin yanı sıra, çatışmaların aylarca, belki de bir yıl süreceğini teyit eden açıklamalar eşliğinde ikinci ayına girerken, Washington ve Tel Aviv'deki yetkililer, savaştan sonra, daha doğrusu Hamas'ın yenilgisinden sonra Gazze'nin geleceğine ilişkin planları tartışmak için devreye girdi.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, bir aydan kısa bir süre içinde ikinci kez İsrail ve Ortadoğu'yu ziyaret etti.

Ancak ABD basınında yer alan haberlere göre bu kez, Gazze'ye yönelik savaş sonrası planları görüşmek istedi. 

Bölgeye yapacağı ziyaret öncesinde Blinken, ABD ve diğer ülkelerin, İslami Direniş Hareketi'nin (Hamas) kontrolünden çıkarılması durumunda Gazze Şeridi'nin geleceği için çeşitli potansiyel alternatifler üzerinde çalıştıklarını söyledi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Dün Senato Ödenek Komitesi'nin oturumu sırasında Blinken, Hamas'ın yoğun nüfuslu Gazze Şeridi'nden sorumlu olduğu mevcut durumun devam edemeyeceğini dile getirdi.

Tel Aviv'in de Gazze'yi yönetmek istemediği belirten Blinken, üzerinde çalışılan bir takım olası alternatiflere değindi.

Bu bağlamda İsrail'in Gazze Şeridi'nin geleceğine ilişkin bir pozisyon oluşturmak için çalışmak üzere iki bakanlık komitesi oluşturduğu belirtildi. 

ABD medyasında konuşulan planlar arasında, ABD güçlerini de içerebilecek çok uluslu bir gücün konuşlandırılması (Washington daha sonra bunu yalanladı) veya Gazze'nin geçici olarak Birleşmiş Milletler (BM) denetimi altına alınması yer alıyor.

Blinken, Gazze'yi yönetecek etkili ve yenilenmiş bir Filistin otoritesinin varlığının bir noktada daha mantıklı olacağına inanırken, ancak bunun mümkün olup olmadığı yönünde soru işaretleri mevcut. 

ABD Dışişleri Bakanı, Kongre önünde yaptığı konuşmada "Eğer bunu yapamazsak, bölgedeki diğer bazı ülkeleri de içerebilecek başka geçici düzenlemeler de mevcut. Düzenlemeler, güvenlik ve yönetişimin sağlanmasına yardımcı olan uluslararası kuruluşları içerebilir" dedi. 


"Ertesi günü" düşünmek

Ancak Hamas'ın İsrail saldırılarına sürekli tepki vermesiyle savaş şiddetlendikçe ve yoğunluğu arttıkça şu soruları sormak meşru:

İsrail'in kara saldırısının hedeflerine ulaşıp ulaşamayacağını ve nasıl ulaşacağını bilmek için çok mu erken?

Hareket sonrası Gazze'ye yönelik planların tartışılması, 2007'den beri Gazze'nin yönetimini üstlenmesinden bu yana Hamas'ın ortadan kaldırılması ya da zayıflatılması konusunda bir tür aşırı iyimserlik mi?

İsrail, yalnızca Hamas değil, aynı zamanda İslami Cihad gibi diğer silahlı gruplar da dahil olmak üzere otomatik silahlar, roket güdümlü el bombaları ve tanksavar füzeleri kullanmak üzere eğitilmiş en az 20 bin direniş askerinin olduğuna inanıyor.

ABD'nin Ortadoğu'dan sorumlu Merkez Kuvvetler Komutanlığı'nın eski komutanı David Petraeus'un Irak Savaşı sırasında sorduğu sorunun aynısını da sormak gerekir:

Bu savaş nasıl bitecek?


Daha önce bölgedeki barış sürecinde bir ABD ekibinde çalışmış olan Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü Direktörü Robert Satloff, Independent Arabia'ya yaptığı açıklamada "İsrail'in savaş hedefleri, aslında ABD'nin Irak ve Suriye'de El-Kaide ve IŞİD'e karşı hedeflerine benzer şekilde ulaşılabilir niteliktedir. Bir fikri öldüremeyeceğinizi söyleyen bazıları çıtayı çok yükseğe koyuyor" dedi. 
 

İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki bombardımanının yarattığı büyük yıkımın etkileri AFP.jpg
İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki bombardımanının yarattığı büyük yıkımın etkileri / Fotoğraf: AFP

 

Satloff, "İkinci Dünya Savaşı'nda ABD, Nazizm fikrini öldürmedi ama biz Nazi rejimini yıkıp yerine bambaşka bir şey getirdik. Bu bugün Hamas'la başarılabilecek bir şey" dedi. 

Satloff, eski ABD Başkanı Barack Obama'nın eski asistanı Dennis Ross ve Washington Enstitüsü'nün Ortadoğu Barış Süreci Projesi Direktörü David Makovsky, savaşın 'ertesi günü' hakkında düşünmek için henüz çok erken olmadığı konusunda hemfikir.

Onlara göre Gazze'de geçici bir yönetim için ön planlama, İsrailli liderlerin hedeflerini netleştirmeye, Amerikan desteğini sürdürmeye, Filistinliler için daha olumlu bir alternatif gelecek sağlamaya ve Arap müttefiklerine daha yapıcı bir rol için gerekçe sağlamaya yardımcı olacak.

Ross ve Makovsky, koşullar yol boyunca bir değişikliği zorunlu kılsa bile, sonucu şimdi belirlemenin ve bunun için planlamaya başlamanın mantıklı olduğuna inanıyor.

Onlara göre açık ve pratik bir hedefin varlığı, bu savaşın tek amacının Hamas'tan intikam almak olduğu yönündeki eleştirileri hafifletecek.

Ayrıca İsrail'in müttefiklerinin davasını savunmak için bir araya gelebileceği bir sancak da sağlayacak.

Atlantik Konseyi'nin şu anki üyelerinden ve Irak'ın Geleceği Girişimi üzerinde çalışan eski Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Thomas Warwick'e göre ise savaş sonrası Gazze için acil bir plan yapılması gerekiyor.

Bu konuda kalkınma yönüne odaklanan Warwick, ABD'nin Irak ve Afganistan'a yönelik planlama çabalarından alınacak tek dersin, savaş sonrası planlamanın insani yardım sağlanana kadar bekleyemeyeceği olduğunu söyledi.

Warwick, "Savaş sonrası planlamanın hazırlık süresi haftalar ve aylar gibi çok uzundur ve ateş kesildiğinde ihtiyaçlar anında ortaya çıkar. İnsani yardım ve savaş sonrası planlama çabaları paralel ilerlemelidir. Her ikisinin de kısa vadede milyonlarca dolara ihtiyacı olacak ve muhtemelen önümüzdeki birkaç yıl içinde de milyarlarca dolara ihtiyaç duyacak. Tüm yerel hizmetler yeniden sağlanıncaya kadar, her ikisinin de yerel düzeyde çalışması için birden fazla milletten binlerce kişiye daha ihtiyacı olacak" dedi. 


Çimleri biçmekten yok etmeye

ABD merkezli RAND Güvenlik Araştırmaları Merkezi'nin geçen yıl yayınladığı bir araştırmaya göre İsrail, Hamas'ı askerî açıdan yenilgiye uğratabilir, ancak Gazze'yi yönetmek için daha aşırıcı bir örgütün ortaya çıkma olasılığını riske atmadan hareketi çökertemez.

Aynı şekilde İsrail, çatışma sonrası oluşan yönetim boşluğu nedeniyle Gazze Şeridi'nin yönetiminin sorumluluğunu da üstlenmek istemiyor.

Bu nedenle Tel Aviv'in son yıllardaki stratejisi, çimleri biçmek, yani İsrail Savunma Kuvvetlerinin sorunu kesin olarak çözemeyeceğini kabul etmek ve bunun yerine sürekli olarak Filistin askeri örgütlerinin liderlerini hedef almak etrafında dönüyordu. 

7 Ekim'de Hamas'ın bin 400 kişinin ölümüne ve 240'tan fazla kişinin esir alınmasına yol açan saldırısıyla bu strateji tamamen değişti.

Öyle ki İsrail, Batılı müttefiklerinin desteğiyle hareketi ortadan kaldırmaya kararlı hale geldi.

Saldırının ardından İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu iki hedef açıkladı; Hamas'ı yok etmek ve rehineleri geri almak. 

Washington da bu konuda Tel Aviv'e tam destek sağlıyor. ABD Dışişleri Bakanı'nın geçen cumartesi günü Amman'da Arap mevkidaşlarıyla yaptığı görüşmede Gazze'de derhal ateşkes uygulanmasını reddettiği açıklamalarında da bu açıkça görülüyor.

Bakan, "Böyle bir ateşkes, şu an Hamas'ın saflarını yeniden düzenlemesine ve İsrail'e yeniden saldırmasına olanak tanıyacaktır" ifadelerini kullanmıştı. 

Washington'daki Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi'nin onursal başkanı Anthony Cordesman, İsrail'in Gazze'yi kontrol altına alıp Hamas'ı önemli ölçüde zayıflatabileceğinin neredeyse kesin olduğunu söyledi.

Ona göre en iyi ihtimalle İsrail, Gazze'yi ele geçirmek ve kontrol etmek için güç kullanabilir.

Ancak bu kontrol, Gazze halkı tarafından asla kabul edilemeyecek ve başarılı bir kalkınma ya da insana yakışır bir yaşam sunamayacak.

Cordesman, İsrail'in eylemlerinin, Gazzeliler, Filistinliler ve Araplar arasında İsrail'e yönelik düşmanlığın keskin bir şekilde artmasına yol açtığını ve Hamas'ın saldırısı sonrasında kazandığı sempati ve desteği baltaladığını söyledi.

Öyle görünüyor ki İsrail saldırılarının en iyi sonucu, Tel Aviv'i ya düşman Gazze Şeridi'nin en azından kısmi işgalcisi olarak bırakmak ya da çok daha geniş bir dizi güvenlik bariyeri kurup bunu sürdürmek olacaktır. 

Gözlemciler, Hamas'ın yönetimine son verilmesinin, hareketin her destekçisinin ya da nüfuzunun her simgesinin ortadan kaldırılması anlamına gelmediğini kabul ediyor.

Ancak özellikle sahadaki iki büyük engelin ışığında bunun büyük bir hedef olduğunu da söylüyorlar.

Bu engellerin biri, Hamas ve diğer gruplar tarafından alıkoyulan 200'den fazla tutuklu.

Diğeri ise; Hareketi yok etmek, hem yüzeyde hem de bubi tuzaklı tünel sisteminde Gazze'nin her yerine uzun bir süreye yayılan devasa bir askeri çabayı gerektirecektir.

İsrail işgalinin hedeflerine ulaşıp ulaşamayacağını veya nasıl ulaşacağını, Hamas'ı ve Filistin'deki İslami Cihad Hareketi'ni tamamen yok etme girişiminden daha az hedef belirlemek için planlarda değişiklik yapılıp yapılmayacağını, İsrail'in insani sınırları nasıl uygulayacağını ve Filistin hareketinin kabul etmeye hazır olduğu zararın boyutunu bilmek için henüz çok erken.

Ancak Cordesman, İsrail'in Hamas'ı ve Gazze'deki diğer hareketleri başarılı bir şekilde yenilgiye uğratmasının ve liderlerinin başarılı bir şekilde iktidardan uzaklaştırılmasının, onların yerine eşit veya daha kötü bir şeyin gelmesine yol açacağının daha muhtemel olduğuna dikkati çekti.

Anthony Cordesman'a göre İsrail, açık hava hapishanesini andıran Gazze'deki durumu daha da kötüleştirerek karşılık verecek.
 

İsrail bombardımanı Gazze savaşının başlamasından bu yana bir aydır devam ediyor AFP.jpg
İsrail bombardımanı Gazze savaşının başlamasından bu yana bir aydır devam ediyor / Fotoğraf: AFP

 

Washington'da iyimserlik azalıyor

İki hafta önce Reuters'a konuşan ABD'li bir kaynağa göre Washington'da İsrail'in Hamas'ı tamamen yok edebileceğine dair iyimserlik azalıyor.

ABD'li yetkililer, İsrail'in Gazze'nin herhangi bir bölgesinin kontrolünü elinde tutmak isteyeceğine pek ihtimal vermiyor.

Aynı kaynak, en olası senaryonun İsrail güçlerinin mümkün olan en fazla sayıda Hamas üyesini öldürmesi veya yakalaması, tünelleri ve füze atölyelerini havaya uçurması olduğunu, ancak daha sonra İsrail'in kayıplarının artacağını ve Tel Aviv'in zafer ilan edip çekilmenin yolunu arayacağını söyledi. 

George Washington Üniversitesi'nde siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler profesörü Nathan Brown, Hamas'ın yok edilmesinin pek olası olmadığına, ancak şüphesiz ağır kayıplar vereceğine dikkat çekti. 

Hareketin siyasi kanadının yer üstünde faaliyet göstermesi nedeniyle, kısmen yer altında faaliyet gösteren aşırıcı askeri kanattan daha kolay bir hedef olabileceğini de belirten Brown, "Askeri kanadın hareket üzerindeki kontrolünü artırması ve hareketi hedef alan herhangi bir savaş sonrası hükümetin, İsrail'in onu ortadan kaldırma çabalarıyla işbirliği yaptığının düşünülmesi güçlü bir ihtimal" dedi.


Filistin yönetiminin dönüşü

Gözlemciler, 'ertesi gün' planlarının Gazze'deki devlet kurumlarının gözetim ve kontrolüne odaklandığını, BM kurumlarının ve uluslararası sponsorluğundaki kuruluşların daha fazla katılımıyla ve belki de Filistin Yönetimi veya Arap devletlerinin bir miktar katılımıyla hizmet sunumunu önemli ölçüde genişletebileceğini belirtti.

Zira Blinken'in açıklamaları, tüm bu olasılıkları tek bir olasılıkta birleştirdi.

Ancak Filistin Yönetimi'nin Gazze'de meşru bir hükümet olarak geri dönüşü konusunda İsrail- ABD ve daha geniş anlamda Batı'da bir anlaşma var gibi görünüyor.

Ancak bu seçenek, ilk süreci yönlendiren bir Arap yönetimine veya çabasına bağlı.

Geçen pazar günü Reuters'a konuşan üst düzey bir ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisine göre Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas ile yaptığı görüşmede Blinken, Filistin Yönetimi'nin Gazze'de bundan sonra olacaklar konusunda çok önemli bir rol oynaması gerektiğini söyledi.

Ancak Abbas'ın yanıtı, bu rolün kabulünün Filistin meselesine yönelik daha geniş bir siyasi çözümle bağlantılı olduğu yönündeydi.

Bu, İsrail tanklarının üzerinde Gazze Şeridi'ne dönüyor gibi görünmek istemeyen Filistin Yönetimi'nin bu misyonu kabul ederken karşı karşıya kalacağı zorluğun doğasını yansıtan bir yanıt. 

Filistin Başbakanı Muhammed İştiyye, İngiltere merkezli The Guardian gazetesine verdiği röportajda, "Filistin Yönetimi'nin sanki bir F-16 uçağıyla ya da İsrail tankıyla havalanıyormuş gibi, Batı Şeria için siyasi bir çözüm olmaksızın Gazze'ye gidip işlerini yönetmesini mi istiyorsunuz? Ben bunu kabul etmiyorum. Başkanımız bunu kabul etmiyor. Hiçbirimiz bunu kabul etmeyeceğiz" dedi. 

Ayrıca Nathan Brown, Filistin Yönetimi'nin 2007 öncesindeki kurumsal ve yasal çerçevesini geri kazanmasının pek mümkün olmadığını söylerken, ilk olarak İsrail'in uzun zamandır devam eden, Gazze'yi Batı Şeria'dan ayırma ve Şerid'e siyasi ve idari açıdan tamamen yokmuş gibi davranma politikasının değişmesi gerektiğini, ki bunun da pek mümkün görünmediğini ifade etti. 

Brown, "İkinci olarak, Filistin Yönetimi her şeyden önce halk desteğinden yoksundur. İsrail işgaline ve intihara yakın olabilecek Amerikan suç ortaklığına taraf olarak görülmeyi kabul etmeyecektir. Dahası, potansiyel Filistin Yönetimi, Batı Şeria'daki C Bölgesi'ne benzer şekilde Tel Aviv'in tam güvenlik kontrolü altında olacak. Bu tam kontrolün, Filistin Yönetimi'nin İsrailli bir 'müteahhit' olduğu imajını güçlendirmesi muhtemeldir. Gazze'de idareyi üstlenebilecek ve güvenliği sağlayabilecek bir Filistin Yönetimi'nin, kabul edilebilir bir ufuk içerisinde seçimleri ve çok sağlam bir diplomatik süreci gerçekleştirmesi gerekecektir" açıklamasında bulundu.
 


Hazırlık niteliğindeki Arap rolü

ABD'nin perspektifinden bakıldığında, İsrail'in askeri misyonunun bitiminden hemen sonra Gazze'yi terk etmesi ve bölgenin kontrolünü tekrar ele geçirmekten kaçınması gerekiyor.

Ayrıca nihai hedef, Filistin Yönetimi'nin Gazze'de meşru hükümet olarak geri dönmesi olmalıdır.

Bu nedenle durum, Gazze, Batı Şeria ve Filistin diasporasındaki bir grup teknokrattan oluşan ve onlara uluslararası bağışçıların ve BM'nin desteğini sağlayan Şerid'i yönetecek geçici bir sivil idarenin kurulmasını gerektiriyor.

Bunu başarmak için Washington'daki pek çok kişi, sektörü yönetebilecek güçlü bir Filistin otoritesinin hazırlanmasında bir başlangıç olarak Arap rolüne güveniyor.

Washington Enstitüsü Direktörü Robert Satloff, "Ortadoğu'daki herkes, İsrail'in bu savaşta neler başaracağını görene kadar savaş sonrası planlama konusunda ciddi tartışmalardan kaçınıyor" dedi. 

Satloff, İsrail'in savaş alanındaki başarısı ile Arap ülkelerinin çatışma sonrası aşamada yönetim, güvenlik, yardım ve rehabilitasyon konularında önemli bir rol oynamaya hazır olmaları arasında doğrudan bir ilişki olduğunu belirtti. 

Washington Enstitüsü'nün vizyonuna göre kamu güvenliği ve kolluk kuvvetleri, İsrail ile barış anlaşmaları imzalayan 5 Arap ülkesinden (Mısır, Ürdün, BAE, Bahreyn ve Fas) oluşan bir konsorsiyum tarafından yönetilebilir.

Bu gücün işgalci güç olarak görülmemesine özellikle dikkat edilmelidir. Ayrıca bu, hem katkıda bulunan ülkeler hem de yerel Filistinliler tarafından reddedilecektir. Ancak bir kamu güvenliği gücü olarak tanıtılmalı ve organize edilmelidir.

Bu amaçla, katkıda bulunan ülkelerin düzenli askeri birlikler yerine polis veya jandarma mensupları göndermesi ve bu gücün başında Fas gibi Filistin bölgeleriyle bölgesel bağlantısı olmayan bir ülkeden bir subayın bulunması gerekiyor.

Daha sonra İsrail ve Mısır ordularıyla irtibat büroları kurulabilir. Öyle ki Mısır, Gazze'nin yakın Arap komşusu olarak Kahire'nin benzersiz konumunu yansıtan özel bir rol oynayacak ve bu ofisler, sınır sorunları ve mal ve insan akışı konularında işbirliği için bir forum sağlayacak.

Ancak Satloff'un aksine Brown, Arap ülkelerinin hiçbir zaman Gazze'nin sorumluluğunu almak istemediklerini, muhtemelen bu seçeneğe bağlı kalacaklarını ve başkalarının düşüncesizliğinden kaynaklandığını düşündükleri bir sorunu yönetmek için bir araya gelme ihtimallerinin düşük olduğunu belirtti.

Ona göre Arap ülkelerinin barışı koruma veya güvenlik düzenlemelerine çok taraflı katılımına ilişkin az sayıdaki deneyim olumlu modeller sunmuyor.

Özetle, Arap devletlerinin bir rolü kabul etmesi muhtemel değil. Eğer müdahale etmeye ikna edilirlerse, ki bu pek olası değil, bu tür bir katılımın bırakın güvenliği, yönetişimi sağlamada bile etkisiz olması muhtemeldir.

 

 

Independent Arabia

DAHA FAZLA HABER OKU