3 padişah 8 cumhurbaşkanı gören isim: İhsan Sabri Çağlayangil

Rıfat Özcan Independent Türkçe için yazdı

Türk siyasetçi ve diplomat İhsan Sabri Çağlayangil (1908-1993)

Atatürk ile cumhuriyetin 10. yıl kutlamalarına katılmış, İnönü ile hem cumhurbaşkanı hem de başbakan iken ilişkiler geliştirmiş, Celal Bayar ile onun doğum günlerini beraber geçirecek kadar yakınlık kurmuş, Adnan Menderes ile vali iken sert tartışmalara girmekten çekinmemiş, Süleyman Demirel ile uzun bir siyasi birliktelikleri olmuş müstesna bir isim; İhsan Sabri Çağlayangil.

Dersim Olaylarını bölgede görevlendirilen içişleri bakanlığı memuru iken, 27 Mayıs'ı Bursa valisi iken, 12 Mart'ı dışişleri bkanı iken ve 12 Eylül'ü de cumhurbaşkanı vekili iken yaşar.

i.jpg

Cumhuriyetin kurucu isimleri ve sonraki yöneticilerinin meclislerinde bulunmuş, yakın tarihimizde yaşanan kritik önemdeki siyasi olaylara tanıklık etmiş olan Çağlayangil'in anı kitabı bu yazının konusu olacaktır..

Bu yazıda, Türkiye'de 30 yıl içişleri, 10 yıl dışişleri bürokrasisinde, sonrasında uzun yıllarca siyasette görev yapmış olan İhsan Sabri Çağlayangil'i ve anılarını yazmaya çalışacağım.

Kısaca hayat hikayesinden bahsettikten sonra önemli bulduğum birkaç anısına değineceğim. İlgi çekici olan bu anıları merak edenler elbette tamamını okuyacaklardır.


Çağlayangil'in hayatı

Çağlayangil'in ailesi 93 Harbi'nde Kafkasya'dan Anadolu'ya göç eder ve devlet tarafından babası reji idaresinde göreve başlatılır. Memleketin birçok yerini de ailesi ile bu görev esnasında gezer.

Çağlayangil, devlet memuru bir ailenin oğlu olarak 1908'de İstanbul'da dünyaya gelir.

Abdülhamit döneminde İstanbul'da doğanlar askere alınmadığı için annesi Manisa'dan İstanbul'a gelerek orada doğum yapar.

Osmanlı'nın son dönemi ve Cumhuriyet'in ilk yıllarını yaşayan Çağlayangil, İstanbul Erkek Lisesi'nde başladığı lise hayatını Ankara Erkek Lisesi'nde tamamlar ve sonrasında da İstanbul Hukuk Fakültesi'nden mezun olur.

Kendi deyimi ile bir emrivaki ile de içişleri bürokrasisinde göreve başlar. Malatya Emniyet Müdürlüğü, çeşitli kaymakamlıklar ve Yozgat, Çanakkale, Bursa, Sivas gibi illerin de valiliğini yapar.

İhsan Sabri Çağlayangil w.jpg
İhsan Sabri Çağlayangil

Demokrat Parti (DP) döneminde Bursa Valisi olan Çağlayangil, darbe sonrası önce Yassıada sonra da Balmumcu'da hapishanede yatar ve sonuç olarak suçunuz yok denilerek tahliye edilir.

1961 yılında Adalet Partisi'nden Bursa Senatörü seçilir, aynı yıl Çalışma Bakanı 1965 yılında da Dişişleri Bakanı olur ve toplamda bu görevi on yıl sürdürür. O güne kadar Tevfik Rüştü Aras'tan sonra en çok görevde kalan dişişleri bakanı olur.

Senato'ya başkanlık eder, senato başkanı iken 1980'de cumhurbaşkanlığı seçimleri sonuçsuz kalınca 6 ay boyunca Cumhurbaşkanlığı'na vekalet eder.

Vekaleti sürerken de 12 Eylül Darbesi olur. Diğer siyasiler gibi o da Zincirbozan'a gönderilir.

Emniyet müdürlüğü, kaymakamlık, valilik, çalışma ve dışişleri bakanlığı, senato başkanlığı, cumhurbaşkanı vekaleti görevlerini ifa ederek devletin en kritik kademelerinde görev almıştır.

Ülkede üst siyasi pozisyonlarda başbakanlık dışında her görevi yapan Çağlayangil kendi veciz ifadesiyle; "kader bizi una değil, üne itti" demektedir.

Atatürk, İnönü, Bayar, Menderes, Demirel, Gürsel, Sunay, Korutürk, Evren, Özal… Hepsi ile belirli düzeylerde beraber görev yapmış ve ilişkiler geliştirmiştir.

Atatürk ile beraber 10. yıl etkinliklerine katılmış, Dersim operasyonunda da özel olarak görevlendirilmiştir.

Dolayısıyla öldüğü 1994 yılına kadar cumhuriyetin kurucusu ve ondan sonraki cumhurbaşkanları ve başbakanlarla yakın mesai içinde çalışmıştır.

Süleyman Demirel'in aktarımına göre "3 padişah 5 cumhurbaşkanı gördüm" diye söze başlarmış. Bu anı kitabının önsözünde Demirel, farklı yıllarda iki giriş yazısı da yazar.
 

 

Süleyman Demirel'den

'Ben Çağlayangil', böyle çıkardı telefona. O sesi ne kadar özledim.
 

O bir Osmanlı beyefendisi, hakeza Çelebi; ben bir cumhuriyet çocuğu idim.
 

1 Ocak 1994'te onu elimle Zincirlikuyu'daki mezarına bıraktım. Allah rahmet eylesin. Söyleyeceklerim bundan ibaret değildir, şimdilik bu kadar.
 

Anılar

Anılarını yazmaya karar veren Çağlayangil'e gazeteci Tanju Cılızoğlu ulaşır ve iki yıl boyunca onun da yardımıyla bu anılar derlenir.

Anıların yazıldığı yıllarda başbakan olan Özal için "Özal şu an zor durumda. Ben bu kadar zor durumda olan bir insanla ilgili konuşmam" der ve sadece şu değerlendirmeyi yapar:

Özal, birinci sınıf ikinci adam, fraklı Erbakan.
 

2.jpg
Fotoğraf arkası notu: Elaziz [Elazığ], Seyid Rıza ve oğlu Şeyh Hüseyin ve diğer sergerdeler mahkemeye giderlerken, 1. Demenan Aşiret Reisi Hiso Seydo, 2. Seyid Rıza'nın oğlu Şeyh Hüseyin, 3. Seyid Rıza (Foto: Hasan Saltık Arşivi)

 

Dersim Olayları

Anılarda yakın dönem siyasi tarihimize dair ilk önemli tanıklığı, Dersim Olayları olduğu için ilk olarak o yıllara ait tanıklıkları ile başlamak isterim.

Malatya Emniyet Müdürlüğü'nden Ankara'ya tayini çıkan Çağlayangil sonrasında ise bölgeye gönderilir. Harekatı takip eder.

Harekat bittikten sonra Emniyet genel müdürlüğü bölgeye Atatürk'ün Singeç köprüsünü açmaya geleceğini söyler ve Seyit Rıza'nın asılmaması için taraftarları Atatürk'ün yoluna çıkarak ricacı olacakları haberi alınır.

Yetkililere de onların Atatürk'ün önüne çıkmasını engelleyin diye talimat verilir.

Bu talimat verildiğinde cumartesidir, Atatürk ise pazartesi Elazığ'a gelecektir. Onlardan istenen ise Atatürk gelmeden asılacak olanların asılmasıdır.

Mahkemeler cumartesi tatil olduğundan bunu nasıl yapacaklarını bilemezler. Bir şekilde hakim- savcı ikna edilmeye çalışılır. Hakim de pazartesi toplanır karar veririz, salı günü de idam tasdik olunur der.

Ama pazartesi Atatürk geleceği için yine anlaşamazlar. Sonuç olarak hakim ikna edilir, istediği tüm şartlar sağlanır. Gece 12'de mahkumlar hapishaneden alınıp mahkemeye götürülür, idam kararları alınır sonra da idamlar için yola koyulurlar.

Seyit Rıza'nın bindirildiği otomobilde hemen yanında Çağlayangil vardır. Türkçe bilmedikleri için çoğu kişi idam kararı verildiğini başta anlamaz.

Seyit Rıza otomobilde gelirken idam sehpalarını görünce asılacağını anlar. Çağlayangil'e "Ankara'dan beni asmak için mi geldin" diye sorar.

Savcı ona son sözünü sorunca şu yanıtı veriri:

Kırk liram ve saatim var. Oğluma verirsiniz.


İdam sehpasına doğru giderken sanki büyük bir kalabalık onu dinliyormuşçasına şunları söyler:

Evladı Kerbelayıh. Bi hatayıh. Ayıptır. Zulümdür. Cinayettir.


Sonra idam sehpasına çıkarak ipi kendi boyuna geçirip celladı beklemeden sandalyeyi tekmeler.

Çağlayangil bunların hepsini otele geldiği gibi not edecektir.

Çağlayangil ile 1986 yılında bugün CHP Genel Başkanı olan Kemal Kılıçdaroğlu'nun Dersim Olayları üzerine yaptıkları görüşmede alınan ses kaydı için Soner Yalçı'nın ilgili yazısını okuyabilirsiniz. 1
 

3.jpg
Bursa Hakimiyet Gazetesi, 17 Ekim 1989

 

Adnan Menderes ile

Menderes döneminde Bursa valisi iken kendisine bir subayın eşi tarafından gönderilen imzasız bir mektupta darbenin günü haber veriliyordu.

Bunu hemen başbakana ulaştırır ama istediği sonucu alamaz. Ankara, bu durumun bu aralar çok yaşandığını söyleyerek çok önemsemez.

Sonra darbe gecesi telefonu çalar ve arayan Menderes'tir. Darbe haberini verir. Hazırlanıp daha vilayete gitmeden radyodan "NATO'ya CENTO'ya bağlıyız. Silahlı kuvvetler idareye el koymuştur" anonsunu duyar.

Sonra önce Ankara'ya oradan Yassıada'ya ve en son da Beşiktaş Balmumcu'ya getirilir. Sonuç olarak suçsuz bulunarak serbest bırakılır.

27 Mayıs Darbesi ve genel olarak siyasete müdahale ile ilgili şu değerlendirmelerde bulunur:

Yassıada, 27 Mayıs ve siyasi darbeler… Şunu söylemek isterim ki, zor hiçbir şeyi halletmez. Kaba kuvvetle bir yere varılmaz. Osmanlı'da 200'ün üzerinde sadrazam gelip geçmiş. 67'sini asmış, bir o kadarını da alaşağı etmişiz.

Hepsinin de gerekçesi, memleket uçurumdan yuvarlanıyordu. 110 defa bu tekrarlanmış. Müdahale bunu kurtardı. Bu ne biçim davadır ki, bu ne biçim uçurumdur ki 110 defa kenarına geliyorsunuz içine yuvarlanmıyorsunuz veya iyileşemiyorsunuz.


Menderes, Çağlayangil Çanakkale valisi iken yaklaşan 54 seçimlerinde tehlikede olan Sivas'ta seçimleri kazanmak için onu Sivas'a vali atar ve karşılığında da onu mebus yapacağı sözü verir.

seçim kazanılır ama son dakikada Menderes onu mebus yapmaktan vazgeçer.

Menderes'e kendisi şu mektubu yazacaktır:

Ben sizden mebusluk istemedim. Siz bana önerdiniz ve Çanakkale'de toplanan il kongresinde 'valinizi Sivas'a alıyorum. Çanakkale'den de mebus yapacağım' dediniz. Bu sözleriniz alkışlandı. Buna rağmen sürenizin dolmasına on dakika kala Çanakkale listesini getirtip beni sildiniz. Başkasının şeref ve haysiyetine saygılı olmayanlar, şeref ve haysiyetten nasibini almayanlardır.'


Sonrasında Menderes kendisine PTT Genel Müdürlüğü teklif etmesine rağmen kabul etmez ama Bayar kendi memleketi olan Bursa'ya sizi vali olarak münasip gördük deyince de kendisini kırmaz ve 6 yıl boyunca Bursa valiliğini yapacaktır.

Bursa Valisi iken Ahmet Vefik Paşa Tiyatro salonunu yaptırmak ister ama gerekli kaynağı bulamaz.

Mecbur Ankara'dan destek isteyecektir ama parti tiyatroya karşıdır. Bunu Menderes'e de ulaştırırlar.

Sonrasında Menderes ile aralarında şöyle bir konuşma geçer:

- Sen ne yapıyormuşsun Çağlayangil?

- Ne yapıyormuşum efendim?

- Tiyatro yapıyormuşsun.

- Yapıyorum efendim.

- Sen o işten vazgeç. Başka işler yap.

- Mesela ne gibi işler yapayım sayın Başbakanım.

- Ne bileyim, yol yap, cami yap, okul yap, çeşme yap.

- Siz okul yapacak, cami yapacak, çeşme yapacak çok vali bulursunuz ama tiyatro yapacak pek vali bulamazsınız. Bırakınız, müsaade ediniz de bu girişimi tamamlayayım.

- Beş para yardım etmem.

Daha sonra Yapı Kredi Bankası müdürünün desteği ile bu tiyatro yapılacaktır.


Celal Bayar ile

İlk tanıştıkları dönemde Bayar, 1946 yılında Çağlayangil'e Çanakkale mebusluğunu teklif eder fakat kendisi kabul etmez.

Bayar'ın da ailesi onun gibi 93 Harbi sonrası Anadolu'ya göç eder. Daha sonra Çağlayangil Bayar'ın memleketi olan Bursa'ya vali olur ve bu görevi 1954–60 arasında ifa eder.

75. yaş gününü Bayar, Bursa'da baba evinde geçirmek ister. Çağlayangil de vali olarak onu en güzel şekilde ağırlar.

O gece Bayar çocukluk anılarını ve siyasete de nasıl girdiğini anlatır ona. 25 yaşında bir banka memuru iken ona İttihat ve Terakki'nin Bursa temsilciliği teklif edilir.

Daha yeni evlidir eşini bu tehlikeye atmak istemeyen Bayar ondan boşanmak ister. Ama eşinin kendisine net desteğini açıklaması üzerine de bundan vazgeçer. Eşi de tüm hayatı boyunca onu destekleyecektir.

Daha sonra bir gün eşinin Bursa'da yaptırdığı ilkokulun açılışından sonra Bayar ile aralarında şöyle bir konuşma geçer:

- Vali Bey, 100 yaşıma da beraber girelim

- İnşallah

- Niye öyle tereddütlü konuşuyorsun. Ben kendimden eminim. Sen o zamana kadar yaşamaya bak. Kendine göz kulak ol.


Gerçekten de bu olur ve Bayar yüz yaşına girdiğinde o günü beraber geçireceklerdir. İkinci bir anlaşma yaparlar.

Çağlayangil'in 100 yaşında da beraber olacaklardır ama Çağlayangil daha 75 yaşındadır ve zaten 4 yıl sonra da Bayar vefat edecektir.


Süleyman Demirel ve İsmet İnönü ile anılar

Demirel ile ilk olarak 1956 yılında o Bursa valisi iken Demirel de Devlet Su İşleri genel müdürü görevinde bulunurken tanışırlar.

60'lı yıllarda ikisi de aynı partide politikaya atılacaklardır ve siyasi hayatının sonuna kadar da Demirel'in yanında yer alacaktır. O genel müdürün genel başkanlık, başbakanlık ve cumhurbaşkanlığını görecektir.

Demirel'in yeni genel başkan seçildiği dönemde Cemal Gürsel'in Çankaya'da topladığı Huzur Toplantısına katılırlar.

Konu genelkurmay başkanı Cevdet Sunay'ın direkt olarak parti başkanlarına bir mektup yazarak ordu hakkında ileri geri konuşulmamasını istemesidir.

Nasıl oluyor da başbakan emrinde olan genelkurmay başkanı yasamaya bunu söyleyecek cüreti buluyordu?

Başbakan İnönü'nün askeri suçlamadan konuşması üzerine Çağlayangil bir konuşma yapar:

… bastığınız yeri kontrol etmeden adım atmazsınız. Ama tarih liderleri yalnız yaptıklarıyla değil, yapmadıklarıyla da muhakeme eder. Elinizde bu ikiye bölünmüş, düşman kamplara ayrılmış Türk milletini kardeşlik potasında eritmek için bütün imkanlar vardı. Hiçbirini yapmadınız.

Parti, fırka demek düşüncede ayrılmak demektir. Kamplaşmak değildir. Demokrasi, farklı düşünenleri sever; ama çelme takanlardan hoşlanmaz.


Buna çok sinirlenen İnönü "Ben parlamentonun desteği ile buradayım. Bir hesap soracaksanız bunu mecliste yapınız" der.

Azınlık hükümetinin başbakanı olan İnönü, bütçe oylamasında kendi partisi dışında kimseden destek alamayınca bunu haysiyet sorunu olarak görerek istifa eder.

Bu da o dönem ki son Huzur Toplantısı olmuştur. Sonrasında yapılacak 65 seçimlerinde de Demirel tek başına iktidar olmuştur.

Daha önce de 1950 seçimleri sırasında Yozgat valisi iken şehri ziyaret eden Cumhurbaşkanı İnönü ile karşılaşırlar.

Tüm valilerin aksine seçimin durumunu İnönü'nün ona sormasına rağmen Yozgat'ın CHP'nin kalesi olduğunu ve kazanacağını söylememiştir.

50 seçimleri sırasında şehre gelen Demokrat Partili iki adayı kış günü vasıta bulamadıklarından aracına alınca CHP tarafından eleştirilir.

Seçimden sonra da DP'nin büyük başarısı olur ve o gece hala Maarif bakanı olan zat Sivas'tan Ankara'ya giderken Yozgat'ta konaklamak için bir otele yerleşir ama yenilgiden dolayı valiye haber vermemiştir.

Vali bunu duyunca gidip kendisini alır ve vali konağında misafir eder. Bu sefer de misaifir ettiği DP'lilerden olan Samet Ağaoğlu tarafından aranarak eleştirilir:

Biz seni İstanbul valisi yapacaktık. Kendin ettin.


Dış dünya ve Çağlayangil

Dünya liderleri ve ünlü simalarla da sık sık temas halinde olmuştur.

Papa, Butto, Thatcher, Tito, Kissinger, De Gaulle, Şah Pehlevi, Çavuşesko, Indrha Gandhi, Yaser Arafat… Bu isimlerden en öne çıkanları.
 

4.jpg
İhsan Sabri Çağlayangil ve Papa Jean Paul

 

Papa ile görüşme

Papa ile görüşmesinde Çağlayangil, Kıbrıs meselesinden dolayı Makarios'u şikayet eder.

Papa "Ben de şikayet edeceğim siz neden benim İzmir'e gönderdiğim rahibi işe başlatmadınız" der.

"Lozan'a göre seçilmesi gerekiyor" cevabı verilir ama Papa "Ben atadıktan sonra seçilmesini kabul edemem" diyecektir.

Tartışma uzar ve Çağlayangil Osmanlı'dan bugüne gayri müslimlere ne kadar höşgürülü bir ülke olduklarını ve isterlerse kendilerinin de gelip görebileceklerini söyler.

Papa "Beni davet mi ediyorsunuz" der. Çağlayangil şaşırır. Davet etme yetkisi yoktur ama artık olan olmuştur.

"Mukaddes peder kendileri buyururlarsa niçin olmasın" diye cevap verir.

Planlanandan uzun süren görüşmeden hemen sonra bunları Demirel'e aktarır.

Demirel de "İster misin tam seçim zamanı gelsin" diye espri yapar.

3 ay sonra Papa Türkiye'ye gelir, ülkeyi ziyaret eden ilk papadır ve ziyareti esnasında Efes'te bir ayin de gerçekleştirir.

Otomobille durdukları bir yerde Müslüman bir kadın otomobile yaklaşıp camdan kafasını sokarak, "Evladım koca papaz hanginiz" diye sorar.

Çağlayangil alınır:

- Teyze, bende papaza benzer bir hal var mı?

- Celallenme evladım sana papazsın demiyorum. Ortalıkta bir sürü papaz dolaşıyor. Ben kocamanını arıyorum.

- Papayı mı görmek istiyorsun?

- Evet.

- Ne yapacaksın?

- Şuncağıza (küçük kızını göstererek) havale hastalığı gelmişti. Meryem Ana'nın evindeki yazmadan su içir geçer dediler. Kendine geldi ama dili açılmadı. Şimdi de koca papazın elini öptür diyorlar. Ona çalışıyorum.

- Sen Müslüman değil misin? O Katoliklerin başı nasıl olacak bu?

- Evladım, hepimiz tek Allah'a tapıyoruz. O aynıdır. Orada birleşiyoruz. Neden olmasın?

Papa kendisinden bahsedildiği anlar ne olduğunu sorunca Çağlayangil konuyu açıklar ve Papa da çocuğa elini öptürür.


Butto ile

Pakistan ziyaretlerinden birinde Butto odada olan genelkurmay başkanına biraz sert şekilde çıkmasını emreder.

Bundan Çağlayangil'in rahatsız olduğunu görünce şöyle konuşur:

Onun önünde iki kıdemli orgeneral vardı. Onu genelkurmay başkanı yapmak için ikisini emekliye ayırdım.


Çağlayangil, "Keşke yapmasaydınız, askerler hassas olurlar" der.

Butto, ''Reformlar yapmayı tasarlıyorum orduyu yanımda görmek istedim. Bu adam bana çok sadık'' diye cevap verir.

Bu kişi Ziya-ül Hak'tır. Çok güveniyorum dediği bu kişi ona darbe yapacak, onu cinayetle suçlayacaktır.  

Çağlayangil'e eğer idam kararı çıkarsa Butto için af yetkimi kullanacağım demesine rağmen Butto'yu idam ettirecektir.

Burada anılardan kesitler aktarmayı bırakıyorum, fazlasıyla ilgi çekici olan bu anıları merak edenler elbette kitabı okuyacaklardır. 

 

 

1. https://www.hurriyet.com.tr/kilicdaroglu-sordu-caglayangil-yanitladi-konu-dersim-15608090

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU