Trump'ın hem yanında hem karşısında

Bu, ABD’de hukukun aynı anda hem zirvede hem de zayıf olduğu demokrasi krizlerinden bir kriz ya da çıkmazdır

Donald Trump / Fotoğraf: AP

Sayın Donald Trump'ın hayranı değilim. Olacağımı da hiç sanmıyorum.

İster dünyanın en büyük ülkesinde bir başkan, ister en küçük ülkesinde bir bakan olsun, devlet adamlarına karşı farklı bir bakış açısına sahibim.

O da değerlere, ılımlılığa, başkalarına saygıya dayalı, klasik, gerici, köhne bir bakış açısı. Şartlarım basit, ne zor ne de karmaşık.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bunlar genellikle Roosevelt'ten Jimmy Carter ve Ronald Reagan'a kadar Amerikan başkanlarını seçkin kılan özelliklerdi.

Birincisi, gerçekten bir savaş kahramanıydı, ikincisi 99 yaşında ve hâlâ bir çiftçi hayatı yaşıyor, üçüncüsü, iki başkanlık dönemini de dikkat eksikliği ve zayıf hafızası hakkında şakalar yaparak geçirdi.

Hiçbir ilgimiz olmamasına rağmen Trump'ın davranışlarındaki kibir ve büyüklenme itici.

Bir ilgimizin olmadığını söyledik ama bu gezegenin insanları, politikacı ABD'nin, Rusya'nın veya Hindistan'ın başkanı olduğunda kendilerini ilgilendirdiğini düşünüyorlar.

Bu başkanlar istesek de istemesek de her gün hayatımıza giren şahsiyetler. Bizden ne kadar uzakta olursa olsunlar kimi zaman ruh halimizi bozuyor kimi zaman da insanlığa huzur ve güven veriyorlar.

Ama Trump ikinci kategoriden değil. O Amerikalıların "buldozer" dediği türden bir şahsiyet.

Yoluna çıkan her şeyi kendisiyle sürükleyen bir buldozer. Konuşuyor ve dinlemiyor. Karar veriyor ve danışmıyor. Bu, devlet adamı ya da sorumluluk sahibi bir insan için temel bir kusurdur.
 


Bunların hepsi bir tarafta dursun, diğer tarafta Donald Trump'ın mahkemeden mahkemeye, siyasi bir davadan emlak ve pornografik davalara kadar bu şekilde peşinin bırakılmaması Amerikan adaleti konusunda şüphe uyandıran bir konu.

Bu bana Watergate skandalı nedeniyle ölümüne kadar Richard Nixon'un peşinin bırakılamamasını hatırlatıyor.

Nixon bu skandal sebebiyle yargılandı, mahkûm edildi ve başkanlıktan istifaya zorlandı ama medya yalnızlığında ve çekildiği köşede de onun peşini bırakmadı.

Oysa medya onu sistemden ve hayattan uzaklaştırmıştı. Artık kimse kapısını çalmıyor, ona selam vermiyordu. Ölümüne kadar kaba ve bayağı alayların konusu oldu.

Amerikan siyasi sistemi Joe Biden'ın oğlunu da yargılayacak kadar cesur ve soyut olabilir. Aynı şekilde yasaları kişisel ve partizan nefretler için kullanarak sert ve katı da olabilir.

Trump'a yönelik bu hukuki kovalamaca seçim savaşında belki de ona fayda sağlıyor ve insanların ona sempati duymasına neden oluyor, ama ABD böylelikle ölüme kadar intikam almaktan ve hesap sormaktan vazgeçmeyen bir ülke imajı veriyor.

Bu tür vakalara siyasette, sinemada, ticarette ve partilerde tanık oldum. Onlara eşlik eden trajediler ve üzüntüler bir yana, ahlaki yaşamı yok eden vakalar bunlar.

Elbette Donald Trump'ın da bu genel karakterin bir parçası, bir modeli olduğunu unutamayız, ancak bu ona karşı aynı yönteme başvurmayı haklı çıkarmaz.

Trump'ın Beyaz Saray'a dönmesinden korkan bir "derin grup" veya bir grup güç olduğu açık. Sandık yoluyla yeniden seçilmesi korkusuyla onun tekrar aday olmasını engellemeye çalışıyorlar.

Bu, ABD’de hukukun aynı anda hem zirvede hem de zayıf olduğu demokrasi krizlerinden bir kriz ya da çıkmazdır.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU