Javier Milei (3): Suikast otopsisinden çıkan neosağ

Özgür Uyanık Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Luis Robayo/AFP

1 Eylül 2022 akşam 21.00 sularında Arjantin Devlet Başkan Yardımcısı Cristina Fernandez de Kirchner, Recoleta'daki evinin önüne vardığında onu kalabalık bir grup parti üyesi bekliyordu.

Hakkında açılan davalar sebebiyle orada bulunan destekçileriyle selamlaşmak için arabasından indi. Bu Cristina'nın her zaman yaptığı "ritüellerden" biriydi. 

2007-2015 yılları arasında iki kez devlet başkanlığı yapan ve halen başkan yardımcılığı koltuğunda oturan Cristina'nın resmi bir koruma ordusu yok.

Ayrıca militanlarıyla beraberken araya kimsenin girmesine izin vermez.

O akşam da arabasından indiğinde etrafında destekçileri dışında onu koruyacak kimsesi yoktu. 

Kalabalığın arasına karışmış Fernando Sabag Montiel, devlet başkan yardımcısıyla karşı karşıya kaldığı anda 7,65 çapındaki tabancanın tetiğine iki defa bastı.

Fakat namlusuna kurşun sürülmediği daha sonra anlaşılan silah patlamadı. Bir anda yüzüne doğrulmuş namluyu gören Cristina çökerek kendini korumaya çalıştı. 
 


Devlet başkan yardımcısına yönelik saldırı sağ cephe tarafından "münferit" bir vaka olarak tanımlandı.

Geçen ağustosta başkanlık yarışına giren iki sağcı aday Patricia Bullrich ve Javier Milei "geçmiş olsun" mesajı göndermedi; Cristina'yı şov yapmakla suçladı.

Brezilya kökenli 35 yaşındaki suikastçı Montiel, olay yerinde yakalandı.

Yanından kaçan sevgilisi Brenda'nın "Bir dahaki sefere ben gider ve tetiği çekerim, Montiel başarısız oldu" mesajı attığı Nicolas Carrizo'nun grubun lideri olduğu ve silah sağladığı ortaya çıktı. Her ikisi de birkaç gün sonra yakalandı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu üçü, bir pamuk şekeri arabasıyla Cristina'nın evinin etrafında kalabalığa karışarak kendilerini kamufle etmişti. Gruba "pamuk şeker"den esinlenerek "Los Copitos" çetesi adı verildi. 

Bu grup "Revolución Federal" adlı neosağcı bir hareketle ilişkiliydi. 

"Revolución Federal" başkanlık ofisi "Casa Rosada" önünde giyotin, ceset torbaları ve Cristina'ya ölüm tehditleri içeren pankartlarla yapılan bir dizi gösteriyle tanındı.
 

1.jpeg
Fotoğraf: Ramiro Digier

 

Giderek radikalleşen Arjantin neosağının uç unsurları olarak görülüyorlardı ve herhangi bir partiyle doğrudan ilişkili gibi değillerdi.

Suikastçı ve sevgilisinin "Revolución Federal"in eylemlerine aktif olarak katıldıkları instagram hesabından yaptıkları paylaşımlara yansıdı.

Hareketin artık kapatılmış olan instagram hesabında da iki sevgili görünüyordu.

Ayrıca hareketin liderleri Jonathan Morel ve Leonardo Sosa'nın Twitter Spaces sohbet odasında Cristina Kirchner'in mutlaka öldürülmesini teşvik ettikleri tespit edildi.

Suikasttan kastten sonra yapılan incelemede "Revolución Federal"in lider ve üyelerinden 4 kişinin saldırıdan bir hafta önce Cristina'nın evinin yakınlarında polise mukavemet ettiği ortaya çıktı.

Bu dört kişi kısa süreliğine tutuklanıp haklarında "başta mevcut yönetimin kamu görevlileri olmak üzere siyasi fikirleri nedeniyle belirli kişilere karşı zulüm ve nefreti teşvik ve tahrik ettikleri" soruşturması açılarak serbest bırakıldılar. 

"Revolución Federal" lideri Jonathan Morel'in -eylemlerde kullanılan giyotinin de yapıldığı- küçük bir marangoz atölyesi olan ortağının hesabına suikastten birkaç ay önce 6,5 milyon dolar yatırıldığı rapor edildi.

Para sağ cephenin başkan adayı Patricia Bullrich'le çalışan ve Maurio Macri hükümetinde maliye bakanlığı yapmış Luis Caputo'nun kardeşlerine ait inşaat şirketlerinden (Caputo Hermanos) havale edilmişti.

Her ne kadar şirket ödeneğin inşaat işi için aktarıldığını söylese de küçük bir marangozun ne yaparak bu parayı hak ettiği anlaşılamadı. 

Bu sırada, suikast girişiminden birkaç gün önce Gerardo Milman adında bir milletvekilini bir kafede iki kadınla konuşurken "O öldüğünde Atlantik sahilinde gidiyor olacağım" dediğini duyan bir tanık ortaya çıktı.

Milman aynı zamanda sağ cephenin başkan adayı Patricia Bullrich'in sağ kolu. 

Milman'ın bu sözleri edip etmediği kanıtlanamadı. Kadınların cep telefonlarının değiştiği savcılık incelemesinde görüldü.

Milletvekili ise dokunulmazlık sebebiyle halen telefonunu teslim etmedi. 

Fakat asıl ilginç olanı Milman'ın suikasttan iki hafta önce "Cristina'yı mağdur etmek için onun şahsına yönelik sahte bir saldırıdan" bahsettiği bir önerge sunmasıydı.

Bu tuhaf önergede "aydınlanmış bir öncünün, şiddet ortamından faydalanarak içinden çıkamadığı davalardan kurtarmak için sahte bir saldırı düzenleyebileceği" ifade ediliyordu.

Saldırı girişiminin ilgi çeken bir diğer kahramanı ise Delfina Wagner adında 20 yaşında bir kadın. Delfina'nın belirgin bir mesleği ya da meşguliyeti yok.

Bir televizyon kanalında "yorumculuk" yapıyor ama gazeteci değil ve bir sosyal medya fenomeni sayılmaz; Twitter'da kendisini "panelist" olarak tanımlıyor.

"Revolución Federal" hareketinin eylemcilerinden biri olan Delfina'nın, Caputo kardeşlerin şirketiyle de  yakınlığı var.

Ayrıca Cristina'ya yapılan saldırıdan tutuklanan Brenda'yla da arkadaş. Daha da tuhafı Cristina Kirchner'in Juncal ve Uruguay sokaklarının birleştiği köşede yaşadığı binadaki bir komşusuyla da arkadaş. Kirchner'in yaşadığı binada zaman zaman kalıyormuş. 

Delfina birkaç gün önce Kirchner'in komşusuyla birlikte Milei'in yardımcısı Victoria Villaruel'in mecliste düzenlediği "Terörizm kurbanlarına saygı" toplantısına katıldı. 

Cristina Kirchner'e saldırıyla açılan sahnede ilk göze çarpan aktörler bunlar. 

Bu tablo bize Arjantin sağındaki dönüşümü gösteriyor. 

Komşuları Brezilya, Şili, Uruguay ve Paraguay'dan farklı olarak Arjantin'de 1976 cuntasının "ulusal reorganizasyon" iddiasını gerçekleştirememesi ve 1983 Falkland (Malvinas) savaşında İngiltere'ye yenilmesiyle başlayan süreçte sağ; 1990'ların neoliberalizmiyle beraber toprağa yayılmış devlet örgütlenmesinin de ortadan kalkmasıyla kurumsal bağlarını yitirdi.

2001 krizinden sonra iktidarsızlaştı, tek başına yönetemez hale geldi. Mauricio Macri'nin sermaye ve ABD destekli hükümeti de kendi projesini uygulama konusunda yeterince cesur davranamadığı için inandırıcılığını yitirdi. 

Bu süreçte sağ birbirinden çok farklı gruplara bölündü, her kafadan bir ses çıkar hale geldi.

Neosağcılığın dağınık, tutarsız ve "anarşist" yapısı Arjantin sağına egemen oldu.
 

Javier Milei, seçim kampanyası döneminde sık sık Donald Trump'la kıyaslanmıştı (AFP).jpg
Javier Milei / Fotoğraf: AFP

 

Javier Milei'in irrasyonel ve bir bütünlükten yoksun söylemlerinin Arjantin sağının bu parçalanmış yapısına denk düştüğünü tespit edebiliriz.

Buna karşılık Kirchnerizm'in son 20 yıldır hem solu hem de hem de Peronizmi domine eden güçlü yapısı Arjantin sağındaki nefreti büyüttü.

Bugün ortak hiçbir somut hedefe sahip olmayan Arjantin sağını Milei'in arkasında toplayan etken, Kirchnerizme ve somutta Cristina Kirchner'e karşı duyulan nefrettir. 

Cristina kendisine duyulan nefretin Arjantin sağını konsolide etmemesi için son 3 seçimdir aday olmuyor.

Yerine belirlediği aday da soldan olmuyor. Biraz da Peronist hareketin sağa kaymasını engellemek için kendi sağcı adayını çıkarıyor. 

Cristina, 2015'te Daniel Scioli ile seçimi kaybettiğinde bu formülün tutmayacağı anlaşılmış fakat 2019'da Alberto Fernandez'le kazandığında bir olasılık belirmişti.

Ancak Cristina'nın başkan yardımcısı olarak görev aldığı bu hükümet onun amaçlarına hizmet etmedi.

Cristina da bu aracın karşı cepheye hizmet etmesine engel oldu. İki güç arasında sıkışan Fernandez belki de Arjantin tarihinin en etkisiz başkanı oldu.

Görünen o ki Cristina'nın sağı ehlileştirmek için yaptığı hamleler sadece oyalayıcı bir etki yarattı.

Kazanmış gibi görünse de aslında hem zaman kaybetti hem de hedeflerinden uzaklaştı. 

Oysa Kirchnerizm, 2001 ekonomik çöküşünün ardından ulusal paraya değer kazandıran, enflasyonu düşüren ve refahı yükselten politikalarla yükselmişti.

Şimdi ise tek varlık sebebi sağı frenlemek gibi görünüyor. 
 


Cristina, liberal bir siyasetçi olan Sergio Massa'yı 2023 Ekim seçimlerinde başkan adayı olarak Peronist harekete kabul ettirdi ve ön seçimlerde ilk kez bir Peronist aday 3.sırada yarışı tamamladı.

Massa solun oy vermekten imtina edeceği ve sağın ilgi duymadığı bir adaydan başka bir şey değil. 

Şimdi Kirchnerizmin beklentisi Massa'nın Milei ile  ikinci tura kalması. Ancak bu durumda Massa'nın kazanmak için hiçbir şansının olmadığı herkes tarafından biliniyor.

Kirchnerizmin esas stratejisi ise Milei ile yükselen neosağcı dalganın liberal sağı yutması (somutta PRO Partisinin ortadan kalkması). 

Böylece Kirchnerizm, Milei'e karşı tek muhalif güç olarak kalacak ve Brezilya'da Lula'nın Bolsonaro'ya karşı yaptığı gibi Cristina da neosağa karşı oluşacak cepheye liderlik edebilecek.

Bilindiği gibi Milei herhangi bir örgütlenmeye ve kadroya sahip olmayan bir tür "yalnız kurt".

Fakat yalnız bir başkanın en fazla Alberto Fernandez kadar etkili olabildiği görüldü.

Hiçbir başkan mecliste, senato ve eyaletlerde güç sahibi olmadan Arjantin'i yönetemez.

Bu durumda Milei Peronist, eski PRO ve aşırı sağ unsurlardan kurulu bir yapı kuracak demektir.

Milei'in kişiliği ve fikirleri bir tarafa onun liderlik edeceği kozmopolit neosağcı birliği kendi içinde çatışma ve dengesizliklere yol açacak.

Cristina'nın gelecekte beliren bu dengesizlik üzerine kurduğu oyun ne kadar işleyecek göreceğiz.

Fakat süreç Brezilya'daki kadar kolay işlemeyebilir ve Cristina uzun bir süre hapis ya da sürgünde kalabilir. 

Neosağcı dalgaya karşı sol-sosyal hareketler direnmeye hazır bekliyor. Ama sorun şu ki Cristina gibi güçlü bir çekim merkezi yaratan liderliğin yokluğunda, sol bir dağılma sürecine girebilir.

90'ların neoliberal yıllarında olduğu gibi irili ufaklı mücadele gruplarının hareketine tanıklık edebiliriz ama bunları bir iktidar hedefine doğru birleştiren karargah olmazsa neosağ yönetimler farklı biçimlerde kendini sürdürebilir.

Ya da kısa süre içinde Milei üzerindeki baskıya dayanamayıp, eğilimlerine uygun bir refleksle, bir "otodarbe" ya da "meclisi feshetmek" gibi bir hata yapar.

O zaman taşlar yeniden düzenlenir ve belki de Cristina'nın üzerindeki yargı kılıcı da kalkar.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU