Askeri bir kavram olarak onur!

Bu onurun, mecbur kaldığı takdirde savaşma ve kendini savunma konusunda bile askeri haysiyetten daha yetenekli olması muhtemel

İllüstrasyon: Taylor Callery

Arap Doğu tarihinin şu anki anını anlatırken belki pek çok sıfat kullanılabilir.

Ancak bunlara bir sıfat daha ekleyebiliriz: İki "onur" kavramı arasındaki mücadele.

Hamas yönetimindeki Gazze Şeridi, direniş sözlüğünde sadece Filistinli değil, aynı zamanda Arap ve Müslüman onurun tacı olarak kabul edilir.

Neden?

Çünkü Gazze füze atıyor, Gazze'ye füze fırlatılıyor, direnç gösteriyor, çatışmaya giriyor ve meydan okuyor, yani savaşıyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ancak çok iyi bildiğimiz gibi, geçtiğimiz ayın sonlarında Gazze sokaklarında gösteri yapan gençler "onurlu bir yaşam hakkı" talep eden sloganlar attılar.

Protestoların patlak vermesi ve güvenlik güçlerinin bunları bastırmasından önce, güvenlik durumunun kötüleşmesi ile yoksulluk ve elektrik dahil olmak hizmet eksikliğinden kaynaklanan ölümleri gösteren vakalar yaşandı.

Elbette Hamas otoritesi ve destekçileri talep hareketini kınamaktan geri durmayarak, bunu, kesinlikle kötü niyetli komplo siteleri olan sosyal paylaşım sitelerinin oynadığı role bağladı.

Suriye'de durum, bir yandan tekfirci ve emperyalist komployu yenerek ulusal ve Arap onuruna bir zafer olarak tanımlanırken, diğer yandan güneydeki Suveyda ve Dera illerinde yaşayan insanlar başka şeyler söylüyor.

Yaşam standardının kötüleşmesi, yakıt ve sübvansiyonlu malların fiyatlarındaki artış ile kurumların yolsuzluğuyla ilgili protestolar, siyasi düzeye yükseldi ve iktidar sorununu gündeme getirdi.

Öfkeli insanlar bir resmi binayı yaktılar, yöneticilerin resimlerini ve rejimin bayrağını yırttılar ve merkeziyetçiliğin kırılması, özerkliğin benimsenmesi çağrılarını yükselttiler.

Protestoların birinde göstericilerin, kendilerine şan ve zafer yağdıran, istemedikleri ve inanmadıkları 'şiir' karşılığında talep ettikleri 'yiyecekleri' bir slogana koymaları da azımsanmayacak bir göstergeydi.

Amr bin Gülsüm'ün yaşadığı cahiliye döneminden beri, onur şiiri savaşla ilişkilendirilmiştir. Şöyle demişti:

Sütten kesilmiş bir çocuğumuzun önünde zalimler diz çöker.


Lübnan, karşıt kavramlar olan onurun çatışmasının en geniş sahnesi olmaya devam ediyor.

Bir yandan direniş, füzeler, direnç ve İsrail'i küçük düşürme sayesinde varlığının sağlamlığını şiirsel bir şekilde vurgularken, diğer yandan yoksulluk, göç, dilencilik, borçların ödenememesinden ve kanser hastaları için ilaçların temin edilememesinden kaynaklanan şaşırtıcı onur kaybından şikâyet ediyor.

Belki de bölgedeki onur hakkında şiir ekolünün kurucusu "Başını kaldır kardeşim" sloganının sahibi Cemal Abdunnasır'dır.

Başınızı kaldırın çağrısı, ABD'den buğday dilenmek ve askerin onurunu temsil etmek ve korumakla sorumlu olduğu 1967'deki gürültülü yenilgiye hazırlanmak ile aynı zamana denk gelmişti.

Dolayısıyla merhum Mısırlı siyaset araştırmacısı Enver Abdülmelik, Nasırcı Mısır'ı 'askeri toplum' olarak adlandırırken yanılmadı.

Bugün birçok Arap ülkesinde, isimlendirmeden önce yaşanan bir kavgadan, çoğunlukla da bir iç savaştan sonra 'Onur Sokağı' ve 'Onur Yolu' adlarını taşıyan sokaklar var.
 


Gerçek şu ki bu "onur" kavramı, esas olarak bireyi ele alan İngilizce "dignity" kelimesinin anlamının aksine her zaman bireye değil, gruba atıfta bulunur.

Dahası ister kabile ister millet olsun, grubun onuruna hakaret olarak tanımlanan şey yalnızca kabilenin eril sözlüğünden ithal edilerek, "utanç ve tecavüz" karşılığında "namus" ve diğer benzer terimler olarak kabul edilmektedir.

Bu kavram öncelikle askeri olduğundan, kadın toplumunun yarısını onur dairesinden çıkarmakla kalmıyor,  sivil erkekleri de onur dairesinden uzaklaştırıyor.

Bu onur, yalnızca savaşın var olduğu yerde bulunur, kadınlar ve siviller savaşçı olmadığı için tıpkı ekonomi, güvenlik, sağlık ve eğitim gibi görünmezler.

Sonuç olarak bu onur, öldürme ve savaş yoluyla halkı ve ulusu temsil ettiğini ve onurlarını kazandığını iddia eden dar bir insan grubunun onurudur.

Bu kavram, aynı zamanda savaşçı, şiirsel ve kolektif olan bu onur kavramının aksine, bireysel haklar ve özgürlüklerle ilgilidir ve daha iyi sağlık, daha iyi eğitim ve daha fazla refah elde etmenin bir sonucudur.

Bireylerin şu anda kendilerini etkileyen eksiklikler nedeniyle özgür seçimler yapamamaları bir onur meselesi değildir.

Tıpkı bir bireyin hiçbir değere sahip olmaması, işkence görmesi, uygunsuz muameleye maruz kalması, ihanete uğraması, kâfir ilan edilmesi, iftira atılması, küçük bir kızın evlendirilmesi, babasının koca seçmesi ve adı geçen kocanın onu dövmesi de onurlu bir davranış olmadığı gibi...

Bu onurun, mecbur kaldığı takdirde savaşma ve kendini savunma konusunda bile askeri haysiyetten daha yetenekli olması muhtemeldir.

Bu görüş, İsrail uçaklarının Suriye hava sahasına günlük saldırılarla güçleniyor; uçaklar saldırırken ve yok ederken, pilotları onur zaferi kutlamalarını izliyor ve kurbanları gülerek ölüyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Büşra Kavaklıoğlu

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU