Ankara ve Şam arasında normalleşme arayışı

Batu Coşkun Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AFP (Arşiv)

Beşşar Esad geçen günlerde ender mülakatlarından birinde Türkiye ile normalleşme gündemine dair yorumlarda bulundu.

Esad, Erdoğan ile onun koşulları altında görüşmeyeceğini aktardı ve Türkiye'nin Suriye'deki "terör" olaylarının sponsoru olduğunu dile getirdi.

Ankara ve Şam arasında görüşme trafiğinin yoğunlaştığı bu dönemde Esad'ın yaptığı yorumlar oldukça dikkate değer.

Esad'ın oldukça keskin ve maksimalist bir dille Erdoğan ile olası diyaloğa kapıyı kapatması aslında Rusya sponsorluğunda gerçekleşen arabuluculuk sürecinin anlamını yitirdiğine işaret ediyor.

Ankara ve Moskova arasında da stratejik noktalardaki iş birliği dengesinin Ankara'nın inisiyatifiyle Batı ittifakına doğru kaydığı bu ortamda da aslında bu pozisyon çok da şaşırtıcı değil.

Esad da muhtemelen bu kaymanın farkında olarak en önemli devlet sponsoru Kremlin'den aldığı sinyalle Türkiye ile ilişkilerde en azından kısa vadede bir değişiklik olmayacağının mesajını vermiş gözüküyor.


Göç meselesinin yerel seçime giden takvimde tekrardan gündeme oturmasıyla Esad'ın açıklamaları arasında da paralellik kurmak mümkün.

Zira Esad, Türkiye'deki Suriyelilerin geri dönme ihtimalinin düşük olduğunu söyleyerek Ankara'nın bu noktadaki girişimlerine de şu anda kapıyı kapatmış gözüküyor.

Halbuki Türkiye'de muhalefet kanadı başta olmak üzere birçok siyasetçi Esad ile anlaşma yoluyla Türkiye'deki Suriyeliler sorusuna efektif bir cevap üretebileceklerini iddia ediyorlardı. Esad'ın bu beyanı ile bu beklenti de şu anda ortadan kalkmış gözüküyor.

Seçim sonrasında hükümet her ne kadar göçmenlerin görünürlüğünü azaltmaya yönelik girişimleri başlatmış gözükse de Suriyelilerin kitlesel bir şekilde geri dönüşünü (bilhassa da Esad ile varılacak bir anlaşma sonucunda) beklemek çok gerçekçi değil. 


Moskova üzerinden Şam'a giden yolun artık Türkiye için açık olmadığı aşikâr.

Türkiye'de karar vericilerin devletin tüm kollarını ilgilendiren bir "rasyonelleşme" sürecinde olduğunu düşünürsek de zaten Rusya üzerinden şekillendirilecek bir sürecin artık Türkiye tarafından daha az tercih edilebilir hale geldiği yorumu yapılabilir.

Seçim sonrası kurulan hükümetin uyguladığı rasyonelleşme adımları dış politikaya da etki ederek Rusya'dan zaruri bir uzaklaşmayı beraberinde getiriyor.

Durum böyle olunca Türkiye'nin Şam ile olası bir normalleşme için taze bir rota çizmesi gerekli hale gelmiş gözüküyor. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Independent Türkçe için daha önceki bir yazımda da belirttiğim gibi bu rotanın Arap Ligi ve Körfez ülkeleri üzerinden gerçekleşmesi hem bölge siyaseti hem de Türkiye'nin dış politika hedefleri açısından daha sağlıklı sonuçlar doğurabilir.

Türkiye ve Rusya'nın stratejik işbirliğinin azalma belirtisi gösterdiği bu dönemde, Arap Ligi'nin Suriye'yi tekrardan arasına kabul etmesi Ankara için stratejik bir fırsat niteliğinde. 

Arap Ligi'nin gündeminde Suriye'de güveni tesis etmek, Suriyelilerin önemli bir kısmının geri dönüşünü sağlamak ve yeniden imara katkıda bulunmak yatıyor. Bu üç başlık da Türkiye'deki karar vericileri ilgilendirmekte.

Esasında Arap hükümetleri de Esad'ın ideal bir partner olmadığının farkında olmakla beraber artık 12 seneyi aşan iç savaş için bölgesel ve "Arap" bir çözümün gerekliliğinin farkındalar.

Bu yüzden Suriye muhalefetinin en önemli sponsorlarından olan Suudi Arabistan da Esad'ın Arap dünyasına tekrar kabulü için girişimlerin başında yer alıyor.

Bölge ülkeleri aynı zamanda savaş sonucunda nüfuzu orantısız şekilde genişlemiş İran'ı da bu ortak perspektif ile frenlemeyi umut ediyor. 


Türkiye'nin Suriye gündeminde orta ve uzun vadelerde iki temel mesele ön planda olacak.

Bunlardan ilki bölgedeki Türk Silahlı Kuvvetleri varlığı, ikincisi ise Türkiye'deki Suriyelilerin en azından önemli bir kısmının yeniden imar edilmiş bir Suriye'ye geri dönüşü.

Askeri konuşlandırma meselesi her ne kadar şu ana kadar Rusya ile ilişkiler üzerinden gelişmiş olsa da Arap ülkelerinin tekrardan Şam üzerinde nüfuz kurmasıyla beraber başka aracılar ile gerçekleşebilir.

Arap Ligi ve bilhassa Körfez'in Esad'a baskı yaptığı bir ortamda, kademelerle azalan bir Türk askeri varlığı Esad için kabul etmesi daha kolay bir senaryoya dönüşebilir. 


Suriyeli sığınmacılar meselesinde Suriye, Lübnan ve Ürdün hükümetleri bir geri dönüş mekanizması üzerinde en azından prensipte mutabık kalmış durumda.

Türkiye'nin de bu mekanizmaya dahil olması ve Körfez sponsorluğunda yeniden imar edilecek Suriye topraklarına Türkiye'de mukim bazı Suriyelilerin yerleştirilmesi gene ideal bir senaryoya dönüşebilir.

Körfez yatırımları önderliğinde Suriye'de yaşam koşullarının iyileştirildiği ve Esad yönetiminden bazı garantilerin alındığı bir ortamda kitlesel geri dönüşler daha olası bir durum olacaktır.

Türkiye ve Körfez başkentleri arasındaki dinamik ilişkileri düşündüğümüzde, Ankara'nın bu duruma ortak olması gerekmektedir.

Ekonomi ve iç politika başta olmak üzere, rasyonelleşme adımlarının atıldığı bu günlerde, Suriye politikasının da rasyonelleşmesi Esad ve Moskova'nın keyfine bırakılmış müzakereler yerine Arap Ligi'nden geçmektedir. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU