NATO yeni bir soğuk savaşın yol haritasını hazırlıyor!

NATO'nun stratejik kararları ve eylemleri muhtemelen Rusya ve Çin'den karşılıklı tepkiler alarak gerilimi tırmandıracak ve yeni soğuk savaş anlatısını güçlendirecek

Fotoğraf: Reuters

Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta yapılan son NATO zirvesi, geniş ve kapsamlı sonuç bildirgesine rağmen bu ülkelerin, ortak ilkeleri, değerleri ve hedefleri savunmak ve bu hedeflere ulaşmak için dayanışmalarının değil, üye devletlerin bireysel çıkar hesaplarının doruk noktasıydı.

Ukrayna konusunun zirvenin gündemine egemen olmasına, ittifakın Rusya'ya karşı kabul edeceği tedbirler ve Ukrayna'nın NATO'ya giriş tarihinin belirlenmesi konusunda medya ve sosyal ağlarda yapılan spekülasyonlara rağmen, işin aslı pek de öyle olmadı.

Üye devletlerin çoğunluğu, küresel enflasyon nedeniyle birçok iç sorun ve kriz yaşıyor ve toplumlarını korumak adına daha fazla yüke katlanmak istemiyorlar.

İttifakın babası ABD ise Rusya'nın Ukrayna'da yürüttüğü yıpratma savaşını sürdürmek ama onun genişlemesini ve topyekûn bir savaşa dönüşmesini engellemek istiyor.

Bu nedenle toplantıda, Ukrayna kuvvetlerine hava gücü olmaksızın lojistik askeri desteğin sürdürülmesi konusunda mutabakata varıldı.

Ukrayna'nın NATO'ya girişi Rusya için bir meydan okuma ve kaçınılmaz olarak ittifakın hiçbir çıkarı olmayan askeri gerilime yol açacağından ertelenmesine oybirliğiyle karar verildi.

Zirvenin sonuç bildirgesinde Türkiye'nin vetosunu kaldırmasının ardından Finlandiya'nın üyeliğe kabul edildiği, ondan sonra da yine Türkiye'nin vetosunu kaldırması başta olmak üzere, katılım şartlarını yerine getirecek İsveç'in üyeliğe kabul edileceği açıklandı.

NATO ülkelerinin kendi bireysel çıkarları peşinde koştuğunu belki de en iyi anlayan, katılımcıların ve gözlemcilerin ilgi odağı olan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dı.

Muhalifleriyle hararetli bir mücadeleden sonra yeniden seçilen Türkiye Cumhurbaşkanı, NATO zirvesinden talepleri karşılığında kazanımlar elde etmek için yararlandı.

Vilnius Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında da bunu net bir şekilde söyledi:

Bu süreç iki yönlüdür, Türkiye İsveç'in NATO'ya girmesine yönelik vetoyu kaldırmayı kabul ederse, AB de Türkiye'nin AB'ye girişine getirdiği kısıtlamaları kaldırmalıdır.

Almanya Şansölyesi Olaf Schultz, iki konu arasında bağlantı olmadığını söyledi ama her halükârda tüm beklentiler, Türkiye'nin NATO'nun geleceğinde önemli bir rol oynayacağına işaret ediyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Beyaz Saray Sözcüsü John Kirby, Başkan Joe Biden'ın Londra'dan Vilnius'a doğru giderken başkanlık uçağında Türkiye Cumhurbaşkanı ile uzun bir telefon görüşmesi yaptığını, iki liderin, öne çıkan sorunları çözmek için zirve sırasında ikili bir görüşme yapma konusunda anlaştıklarını söyledi.

Kirby, telefon görüşmesinin özünün Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya katılımına yönelik vetosunun kaldırılması olduğunu sözlerine ekledi.

Ankara, iki ülkenin terörist olarak nitelendirdiği Kürt muhalif grupları barındırdığı gerekçesiyle vetosunu azimle sürdürdü.

Konferansın oturum aralarında ABD Başkanı ile yaptığı ikili görüşmede Erdoğan'ın, Türkiye'nin vetosunu kaldırması karşılığında Biden'dan ülkesinin gelişmiş F-16 uçakları alımını onaylamasını istediği, Biden'ın da anlaşmanın tamamlanması için çalışacağı sözü verdiği bildirildi.

Özetle, geçen haftaki NATO zirvesi Ukrayna'daki savaşın daha uzun süre devam edeceğini gösterdi.

Bu, bütün halk için acımasız, yıkıcı bir yıpratma savaşı ve her zaman çıkarların ilkelerden üstün geldiği ve bedelini elinden bir şey gelmeyen halkların ödediği milletler oyunudur.

Vilnius Zirvesi, ittifakın gelecekteki yönünü sürekli gelişen küresel sistem ışığında tanımlayan, stratejik yol haritasına benzeyen kapsamlı bir bildiri yayınlayarak çalışmalarını tamamladı.

Sonuç bildirgesi, üyelerin dayanışması ve birbirlerini anlamalarının yanı sıra yeni bir soğuk savaşta ittifakın yeni rolünün bir resmini veriyor gibiydi.

İçindekileri kolektif hedefler olarak sunan bildirgede hassasiyetlerin aşılması söz konusuydu.

Ayrıntılı bildirge, NATO üyelerinin temel siyasi yönelimlerini, stratejik inisiyatiflerini ve ortak vizyonunu özetledi ve görünen o ki, ittifakın rolünde ve stratejik konumunda büyük bir dönüşüm yaşanıyor.

İlginç bir şekilde bildirge, yeni bir soğuk savaşın doğuşuna işaret etti. Bu da NATO'nun kendisini özellikle Rusya ve Çin gibi stratejik rakiplere karşı konumlandırmasıyla küresel güç dinamiklerinde bir dönüşümün yaşandığını gösteriyor.

Buna ek olarak bildirge, geleneksel güvenlik kavramını okyanuslar, uzay, teknoloji ve elektronik dünya dahil olmak üzere küresel müştereklere genişleterek, uluslararası siyasette yeni bir çağ başlatıyordu.

Başlangıçta NATO, aslında Sovyetler Birliği'ne karşı bir savunma ittifakı olarak kuruldu ve zamanla özellikle Soğuk Savaş sonrası dönemde, hızla gelişen dünya düzeninde rolünü yeniden tanımlamak zorunda kaldı.

Bu dönemde, Soğuk Savaş'ın iki kutuplu güç dinamiklerini aşmış gibi görünen bir dünyada NATO'nun kimliği ve amacı sorgulandı.

Bildirge NATO’yu, "bireysel ve toplu güvenliğimizle ilgili tüm konularda istişare, koordinasyon ve eylem için eşsiz, temel ve vazgeçilmez bir forum" olarak tanımladı.

Bu, NATO'nun Atlantik boyunca barış ve istikrarı korumadaki merkezi rolüne güçlü bir vurgu yapıldığı anlamına geliyor.

Ayrıca, NATO üyelerinin her zaman birbirlerini ve müttefik toprakların her bir karışını savunma, dolayısıyla 1 milyar vatandaşı ile özgürlük ve demokrasinin korunmasını sağlama taahhüdünü yeniden teyit etti.

Açıklamaya göre, "NATO'nun caydırıcılık ve savunma duruşu, uzay, siber ve deniz yetenekleri ile tamamlanan nükleer, konvansiyonel ve füze savunma yeteneklerinin uygun bir karışımına dayanmaktadır."

Bu, NATO'nun stratejik odağının geleneksel yetkisinin ötesinde önemli ölçüde genişlediğine, uzay, siber uzay ve denizcilik alanlarına kadar uzandığına işaret ediyor.

Bildirgenin küresel müştereklere odaklanması, NATO'nun güvenlik tehditlerinin gelişen doğasını kabul ettiğini ve bunları ele alma kararlılığını ortaya koyuyor.

Farklı alanlarda çeşitli ve çok boyutlu rekabet ile karakterize edilen yeni bir soğuk savaşın ortaya çıkışıyla, stratejik odağı geleneksel alanların ötesine genişletmeye hazır olduğunu gösteriyor.
 


Zirve bildirgesinde açıkça görüldüğü gibi NATO'nun değişimi, başta Rusya ve Çin olmak üzere algılanan tehditlere yanıtın sinyalleri verildi.

Bildirge, NATO'nun yeni alanlardaki genişlemesinin yanı sıra, bu iki küresel güce yönelik stratejik yöneliminin altını çizdi.

Bildirgede, "Bu plan ailesi, uyarıcı ve uyarıcısız herhangi bir tehdide karşı caydırıcılıkta, savunma gücümüzde ve hazırlığımızda, tüm müttefiklerin zamanında takviye edilmesini sağlamada bir gelişme olduğunu gösteriyor" dendi.

Bu ifade, artan bir dikkat ve tedbir duygusuna, özellikle Rusya ve Çin ile yaklaşmakta olan bir gerilimi tırmandırma döngüsüne işaret ediyor.

Açıklama, Rusya ve Çin'in ortaya koyduğu meydan okumaların altını çizmekten çekinmedi. Rusya'nın sözde New START Anlaşmasını askıya almasını ve anlaşma kapsamındaki yasal olarak bağlayıcı yükümlülüklerine uymamasını açıkça kınadı.

Ayrıca, Çin'in Avrupa-Atlantik güvenliğine yönelik sistemik meydan okumalarını da kabul etti. Bu korkular, NATO'nun Rusya ve Çin'in iddialı pozisyonları hakkındaki endişelerini yansıtıyor.

Bu bağlamda, NATO'nun stratejik kararları ve eylemleri muhtemelen Rusya ve Çin'den karşılıklı tepkiler alarak gerilimi tırmandıracak ve yeni soğuk savaş anlatısını güçlendirecek.

Bu odak noktası, NATO'nun tehditlerle yüzleşme hazırlığının ve gelişen bu dinamiğin toplu savunmasına olan bağlılığının altını çizdi.

Ancak açıklamada silahların sınırlandırılması, silahsızlanma ve silahların yayılmasını önlemenin önemi de vurguladı.

NATO'nun güvenlik hedeflerine ulaşmasını ve stratejik istikrarı sağlamayı amaçlayan bu çabaların mevcut güvenlik ortamını ve tüm müttefiklerin güvenliğini dikkate alacağı kaydedildi.

Bu, NATO'nun gerilimi tırmandırmaya hazır olduğunu ancak, aynı zamanda bunu diplomatik önlemler ve uluslararası normlara bağlılıkla dengelemeye çalıştığını gösteriyor.

Bu tabii ki Ukrayna savaşı kontrolden çıkmadığı sürece geçerli ki çıkmayacak.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU