Avrupa’dan bir heyet göç krizine çözüm için Tunus’a gidiyor

Söz konusu adım, yerel kuruluşların Safakes’ten sürülen göçmenlerin barınmalarını hızlandırma çağrılarıyla aynı zamana denk geldi.

Tunus Cumhurbaşkanı bir süre önce, göç krizini görüşmek üzere Tunus’a gelen İtalya Başbakanı ile görüşme gerçekleştirdi. Fotoğraf: Reuters

Avrupa Komisyonu Sözcüsü dün düzenlediği basın toplantısında, Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen’in İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ve Hollanda Başbakanı Mark Rutte’nin yer alacağı bir heyetle yarın Tunus’a bir ziyaret düzenleyeceğini duyurdu. Bu Avrupa heyetinin Tunus’a yapacağı ikinci ziyaret olacak. Daha önceki ziyaret, 11 Haziran’da gerçekleşmişti. Bir milyar euroyu aşan bir yardım paketi karşılığında büyük göçmen akınıyla mücadelede daha fazla iş birliği yapılması için Tunus ile bir anlaşma yapmayı hedefliyordu.

DPA’ya göre bu yardımların 150 milyon euroluk kısmı devlet hazinesine ve 100 milyon euroluk diğer bir kısmı sahil güvenliğin desteklenmesine ayrılırken, ekonomiye ve yatırıma uzun vadeli destekler için ayrılan meblağ yaklaşık 900 milyon euro olacak. Bu anlaşma ‘kapsamlı ortaklık’ çerçevesinde tartışılıyor. Ancak Tunus makamları bu teklife resmi yanıtlarını henüz açıklamadı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre bu yıl Tunus kıyılarından, özellikle de Sahra altı Afrika’dan deniz yoluyla İtalya topraklarına geçme hayali kuran çok sayıda göçmen için cezbedici bir nokta olan Safakes şehrinden gelen rekor göç dalgaları Avrupa’yı endişelendiriyor. Safakes, yerel sakinler ve göçmenler arasında sık sık gerilimlere tanık oldu. Bu sırada geçiş hareketine daha katı kısıtlamalar getirmeyi hedefleyen Tunus-Avrupa müzakerelerine karşı insan hakları örgütleri eleştirilerde bulundu.

Ziyaret duyurusuyla eş zamanlı olarak dün Tunuslu sivil toplum kuruluşları, Safakes’ten sınır dışı edilen Sahra altı Afrika uyruklu göçmenlerin ‘trajik’ durumuna dikkat çekerek ‘acilen merkezlere yerleştirilmeleri’ çağrısında bulundu.

Nir Tunus vatandaşının yaşamını yitirdiği 3 Temmuz’daki çatışmaların ardından, Sahra Altı Afrika ülkelerinden gelen yüzlerce göçmen, yetkililer tarafından yasadışı göçün ana çıkış noktası olan Safakes vilayetinden (orta doğu) sınır dışı edilerek Libya ve Cezayir sınırlarına yakın güvensiz bölgelere götürüldü. Tunus Ekonomik ve Sosyal Haklar Forumu Sözcüsü Ramazan bin Ömer, 100-150 çocuk ve kadın göçmenin hala Libya sınır bölgelerinde olduğunu vurguladı. Cezayir ile sınır bölgelerinden yaklaşık 165 kişinin daha bilinmeyen yerlere nakledildiğini belirtti. Sözcü “Bu göçmenler feci koşullar altında bir yerden bir yere naklediliyorlar ve fark edilme korkusuyla doğada saklanıyorlar” dedi.

Tunus Kızılayı, pazartesi gününden bu yana Libya sınırından nakledilen ve geçici olarak ülkenin güneyindeki ortaokullara yerleştirilen 600’den fazla göçmene yardım sağladı. Salı günü adli makamlar, Cezayir sınırında iki göçmen cesedinin bulunduğunu duyurdu. Sözcü Ramazan bin Ömer, önümüzdeki günlerde başka göçmenlerin cesetlerinin bulunmasından da korktuğunu dile getirdi. Yetkililerin, ‘yasal statüleri ne olursa olsun’ göçmenlerle ilgili olarak vatandaşlara ‘açık bir mesaj’ göndermesi gerektiğinin altını çizdi. Diğer yandan Tunus Demokratik Kadınlar Derneği Başkanı Naile Zuğlami, Cumhurbaşkanı Kays Said’in yasadışı göçü kınadığı ve bunu ülkedeki demografik yapıya karşı bir ‘tehdit’ olarak gördüğü konuşmasından bu yana, göçmenlerin, özellikle de kadınların koşullarının kötüleştiğini vurguladı. Dernek, bir göçmen kadının dört kişi tarafından tecavüze uğramasıyla ilgili göçmen kadınların ifadelerini topladı.

Zuğlami, Said’in konuşmasının ‘göçmenlere istedikleri şeyi yapmak isteyenlere yeşil ışık yaktığını’ belirtti. Said geçtiğimiz pazartesi günü, ülkesinin ‘bu günlerde bu kurbanlara yönelik bakım ve koruma konusunda dünyaya ders verdiğini ve hiçbir zaman bir kurban olmayacağını, bazıları tarafından açıkça ifade edilen yerleştirme girişimlerine karşı çıkacağını ve aynı zamanda ulusal yasalara göre sadece yasal durumu olanları kabul edeceğini’ bildiren bir açıklama yapmıştı. Ancak siyasi partilerin ve sendikaların yanı sıra Sınır Tanımayan Avukatlar da dahil olmak üzere 24 sivil toplum kuruluşu, ülkedeki durumun kötüleşmesinden rahatsızlık duyduklarını ve Said’in konuşmasının ‘nefret dolu ve suça teşvik edici olup göçmenleri hedef alan ciddi suçların işlenmesine yeşil ışık yaktığını’ savundular.

Örgütler bu durumdan yerel ve ulusal yetkilileri sorumlu tuttu. Ayrıca, krizin ‘Avrupa Birliği’nin (AB) baskı ve pazarlıklarıyla şiddetlendiğine’ dikkat çekerek yetkilileri ‘bu ırkçı şiddete ve sınırlara zorla geri gönderme faaliyetlerine bir son vermeye’ çağırdı.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU