Savaşın gölgesinde barış girişimleri

Gülru Gezer Independent Türkçe için yazdı

Afrikalı liderler, Rusya ve Ukrayna'ya çözüm önerilerinde bulundu. Liderler, 16 Haziran 2023 Cuma günü Ukrayna'nın Kiev kentinde yaptıkları toplantıya katıldılar / Fotoğraf: AP

Ukrayna aylardır beklenen karşı taarruza geçmişken bu hafta Afrika ülkelerinin liderleri Kiev ve Moskova'yı ziyaret ederek barış planı önerilerini sundu.

Esasında savaşın öncesinde ve sonrasında Türkiye, Endonezya, Çin, Brezilya ve son olarak da Afrika ülkeleri müzakere masasına dönülmesi için her iki ülke nezdinde çeşitli diplomatik girişimlerde bulundu ve bulunmaya da devam ediyor.

Rusya'nın kendisine esas muhatap olarak gördüğü Batı dünyası ise savaşın sona erdirilmesi için Ukrayna'nın daha fazla silahlandırılması gerektiğini savunarak bir nev'i çatışmaların sürdürülmesini istiyor. 


Diplomatik girişimlerden henüz somut sonuç yok 

Savaşın başlamasının hemen ardından Rus ve Ukraynalı yetkililer bir araya geldiler ancak, Rusya'nın beklentisinin aksine Ukrayna geri adım atmadı, Ukrayna'nın beklentisinin aksine Rusya da katkı tutumundan vazgeçmedi.

Böylelikle taraflar arasındaki doğrudan görüşmeler herhangi bir ilerleme elde edilemeden başarısızlıkla sonuçlandı. 

Batı ise bu süreci baştan iyi yönetemedi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile Almanya Şansölyesi Olaf Scholz 24 Şubat 2022 öncesinde Moskova'yı ziyaret etti, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise her iki lideri diplomatik teamülde pek alışılmış olmayan bir masa düzeninde, adeta Rusya ile Avrupa'nın arasına giren mesafeye vurgu yaparcasına ağırladı.

Her ne kadar ABD ve Birleşik Krallık'tan gelen istihbarat raporları aksini söylese de Batı Rusya'nın Ukrayna'ya saldıracağına inanmadı, bu nedenle 24 Şubat'ta başlayan operasyona verilecek tepki konusunda Batı belirli ölçüde hazırlıksız yakalandı. 

ABD ve Avrupa ülkeleri Rusya'yla diplomatik kanalların açık tutulması yerine, Ukrayna'ya verdikleri açık destek ve Rusya'ya yönelik peş peşe aldıkları yaptırım kararlarıyla diyalog kapısını kapatmış oldular.

ABD ile Rusya Savunma Bakanları birkaç defa telefonda görüştüler. İki ülke istihbarat başkanları da bir araya geldi.

Ancak görüşmelerde müzakerelere başlanmasından ziyade savaşın tırmanmasının ve yayılmasının engellenmesi ile iki ülke arasındaki bazı ikili meseleler üzerinde durulduğu anlaşıldı. 

Geçen bir yıl içerisinde Batı'nın Ukrayna'ya hava savunma sistemleri, Leopard-II tankları ve F-16 tedarik etme kararı Rusya'nın "Ukrayna'ya karşı değil, NATO'ya karşı" savaştıkları tezini kuvvetlendirdi, Putin'in elini güçlendirdi.

Evet, Rusya uluslararası hukuku hiçe sayarak Ukrayna'yı işgal etti, ancak 2014'te aynı Rusya Kırım'ı işgal ettiğinde Batı kendi çıkarları nedeniyle bu durumu kınamaktan ve kendisine zarar vermeyecek bazı yaptırımları uygulamaya koymaktan ileri gitmedi.

2014'te Rusya'yla ilişkilerini sürdürmek için adım atmayan Batı bu defa Ukrayna üzerinden Rusya'yı yıpratmak için elinden geleni yapıyor. Her iki durumda da zararlı çıkan Ukrayna oldu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Türkiye ise hem savaş öncesinde hem de sonrasında diplomatik girişimlerini sürdürdü. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 3 Şubat 2022'de Kiev'i ziyaret etti.

Savaşın başlamasının ardından da ağustos ayında BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'le birlikte Lviv'de Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodomir Zelenski'yle görüştü.

Dışişleri Bakanları düzeyinde ise, savaşın başında Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov ile Ukrayna Dışişleri Bakanı Dimitro Kuleba Antalya Diplomasi Forumu marjında bir araya geldi.

Bu görüşme iki Bakanın savaş sonrasındaki ilk ve son yüz yüze diyalogu oldu. Hem dışişleri bakanlığı hem de savunma bakanlığının yürüttüğü yoğun diplomasi faaliyetleri neticesinde iki çatışan taraf arasında esir takası gerçekleştirilebildi, ayrıca geçen temmuz ayında Tahıl Anlaşması imzalanabildi.

Ancak her iki tarafın savaşı sürdürme ve geri adım atmama konusundaki kararlılığı nedeniyle müzakereleri yeniden canlandırmak ve iki ülke heyetlerini bir araya getirmek mümkün olmadı. 

2022 yılında G20 Dönem Başkanlığı'nı yürüten Endonezya'nın da girişimleri ve G20 platformunu bir "diplomatik köprü" olarak kullanma çabaları oldu ancak sonuçsuz kaldı.

Halbuki Endonezya Cumhurbaşkanı Joko Widodo Ukrayna ve Rusya'yı bizzat ziyaret ederek, Devlet Başkanları Zelenski ve Putin'le görüştü ve her iki lideri Kasım 2022'de Bali'de düzenlenecek G20 Devlet/Hükümet Başkanları Zirvesi'ne davet etti.

Ancak ABD'nin başını çektiği Batılı ülkeler Kırım'ın işgali sonrasında nasıl Rusya'nın G8'den çıkartılmasına vesile olduysa, bu defa Rusya'nın G20'den çıkartılmasını savundu, fakat G20'nin heterojen yapısı nedeniyle bu görüş kabul görmedi.

Bu nedenle Batı ülkeleri teknik ve bakanlar düzeyinde yapılan G20 toplantılarında Rus heyetini boykot yöntemine başvurdu.

Neticede Kasım Zirvesi'ne Putin katılmadı, Zelenski ise toplantıya telekonferansla iştirak ederek 10 maddelik barış planını ortaya koydu.

Plan Ukrayna'nın 2014 öncesi sınırlarına dönülmesini öngördüğünden Moskova söz konusu öneriyi hemen reddetti. 

Savaşın birinci yıl dönümünde ise bu defa Pekin 12 maddelik bir barış planı sundu. Batı tarafından Rusya yanlısı olarak görülen ve dünya diplomasi sahnesinde arabulucu olarak kendini ortaya koyan Çin'in bu çıkışı ABD ve Avrupa'da şüpheyle karşılandı.

Çin'in planı tüm ülkelerin egemenliğine saygıya atıfta bulunurken Rusya'nın işgal ettiği bölgelerden çekilmesine yönelik bir madde içermiyor.

ABD Başkanı Joe Biden plana ilişkin olarak yaptığı bir açıklamada "Putin bunu alkışlıyor, nasıl iyi bir şey olabilir ki?" dedi.

Vaşington planın detaylı olmadığı ve bir yol haritası içermediği eleştirisinde bulunurken, ABD'yle birlikte Avrupa ülkeleri de işgal ettiği topraklardan çekilmesi amacıyla Pekin'in Moskova üzerinde baskı kurmasını istiyor.

Ukrayna ise Pekin'in barış planını kabul etmese de bir noktada Rusya'yı ikna edebilecek tek güç olarak öne çıkan Çin'le temasları çeşitli düzeylerde sürdürmeye devam ediyor. 

Geçen aylarda bir barış girişimi de Brezilya'dan geldi. Ekim 2022'de Brezilya'da düzenlenen Devlet Başkanlığı seçimleri sonrasında yeniden iktidara gelen Luiz Inacio Lula da Silva biraz da Brezilya'nın dünya sahnesindeki profilini yükseltmek saikiyle tarafsız ülkelerin temsilcilerinden oluşacak ve Moskova-Kiev hattında arabuluculuk yapacak bir "barış kulübü" önerisinde bulundu.

Somut öneriler içermeyen bu girişim çerçevesinde Dışişleri eski Bakanı ve halihazırda Lula'nın Dış Politika Danışmanı Celso Amorim Mart 2023'te Moskova'yı ziyaret etti.

Bir ay sonra ise Lavrov Brezilya'ya bir ziyaret gerçekleştirdi. Ancak bu süreçte Brezilya'dan gelen ve ABD ile Batı'nın Ukrayna'yı silahlandırarak savaşı uzattığı yönündeki açıklamalar Vaşington'da ve Kiev'de tepkiyle karşılandı.

ABD Brezilya'yı Rusya ve Çin'in güdümünde hareket etmekle itham etti. Ukraynalı yetkililer ayrıca, Brezilya'nın her iki tarafın da savaşta sorumluluğu olduğu görüşüne karşı çıkarak Lula'yı savaşın gerçeklerini görmek için Kiev'e davet etti.

Böylelikle, Brezilya'nın ağırlıklı olarak Rusya'yla temas içerisinde olması tarafsızlığına ve arabuluculuk rolüne gölge düşürmüş oldu. 
 


Son olarak geçen hafta Afrika ülkelerinin liderlerinden oluşan bir "Barış Misyonu" önce Kiev sonra da Moskova'da temaslarda bulundu.

Resmi yetkililer tarafından yapılan açıklamalardan, yazılı bir öneri sunmayan liderlerin savaşın bir an evvel durdurulması gerektiği, bunun da ancak müzakerelerle olabileceğine vurgu yaptıkları ayrıca, Çin önerisine benzer olarak gerginliğin azaltılması, tarafların egemenliğinin kabul edilmesi, tahıl sevkiyatının sürekliliğinin korunması gibi hususlar üzerinde durdukları anlaşıldı. 

Afrika liderlerinin temasları hakkında konuşan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, tüm tarafların savaşın sona ermesini istediğini, ama barışın sürdürülebilir olması için adil olması gerektiğini, barışın mevcut sorunun dondurulması ve Rusya tarafından empoze edilen bir anlaşmanın kabulü anlamına gelmemesi gerektiğini ifade etti.

Stoltenberg devamla, Ukrayna'nın hiçbir tarafın etkisi altında kalmadan tek başına kabul edilebilir koşulları belirleyebileceğine işaret etti.

Bazı Ukraynalı yetkililer ise, Afrika ülkelerinin ziyaretinin ana nedeninin Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından Putin'in tutuklanmasını öngören kararın kaldırılması olduğu yorumlarında bulundu. 

Müzakerelere başlama kadar müzakerelere giden süreçte yapılan fikir egzersizleri ve görüş teatileri de önemlidir.

Dolayısıyla bugüne kadar yapılan hiçbir girişimden sonuç çıkmamış olsa bile çatışan tarafların hangi konularda taviz verebilecekleri, hangi konuların kırmızı çizgileri olduğu ortaya çıkmaktadır.

Her ne kadar Batı müzakere kararını Ukrayna'ya bırakmış olsa da Batı tarafından desteklenmeyen bir Ukrayna'nın savaşı sürdürmesi mümkün değildir.

Bununla birlikte, Batı savaşın bölgeye yayılmaması için Kiev'e istediği askeri teçhizatın neredeyse tamamını vererek hem geçmişte Ukrayna'yı yalnız bırakmanın manevi yükünü hafifletmeye çalışmakta, hem de Ukrayna'ya topraklarını geri almak için bir şans vermektedir.  

Öte yandan, başlatılan taarruz neticesinde Ukrayna'nın istediği başarıyı elde edememesi halinde Batı da artık Ukrayna'nın müzakere masasına dönmesi gerektiğini söylemeye başlayacaktır.

Burada esas önemli olan o aşamaya gelindiğinde Stoltenberg'in de ifade ettiği gibi; Ukrayna kimsenin etkisi altında kalmadan hareket edebilecek midir?…

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU