Lübnan hapishanelerinde durum kötüye gidiyor... Reform içinse umut yok

Uluslararası Af Örgütü, hapishanelerde artan ölümler ve kötüleşen acılar konusunda uyardı

Lübnan hapishanelerinde reform yapılması karşısında birçok engel var (Tutukluların aileleri)

Uluslararası Af Örgütü (UAÖ), Lübnan hapishanelerindeki ölümlerin 2018'e kıyasla 2022 yılında artış göstermesi nedeniyle alarm verdi.

Lübnan İçişleri Bakanlığı'ndan elde edilen verilere göre 2015'te 14, 2018'de 18 ölüm kaydedilirken, 2022'de hapishanelerde ölenlerin sayısı yaklaşık 34 kişiye ulaştı.

UAÖ, Lübnanlı yetkilileri ölüm sayısının ikiye katlanmasıyla birlikte acilen tutukluların sağlığına öncelik vermeye çağırdı.

Ayrıca yetkililere, hapishane personelinin suiistimali veya ihmalinin ölümlere ne ölçüde katkıda bulunduğunu belirlemek için gözaltında ölümlerle ilgili soruşturmalar yürütme çağrısında bulundu.

Örgüt ayrıca Eylül 2022 ile Nisan 2023 arasında tutuklular ve gözaltında ölen kişilerin aile üyeleriyle 16 görüşme gerçekleştirdiğini, çeşitli tıbbi raporların yanı sıra hapishanelerdeki kişiler tarafından çekilen fotoğraf ve videoları incelediğini açıkladı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

UAÖ Sözcüsü Sahar Mandour, mevcut araştırmada cezaevi koşullarını izleme mekanizmasına değindi. Resmi verilere güvenildiğini belirten Mandour, "Devlet örgütle iyi bir işbirliği yaptı" diyerek, ayrıca mahkumlar, aileleri ve avukatlarla da iletişim kurulduğunu belirtti. Sözcü, "Sorunların çoğu, eski ve ekonomik çöküşten önceye dayanıyor. Mevcut durum ışığında daha da kötüleştiler. Ayrıca özellikle hastane ve medikal sektörü etkiledi" dedi.

Sahar Mandour, devletin hapishaneler gerçeğinin farkında olduğuna dikkat çekerken, İçişleri Bakanı Bessam Mevlevi'nin Eylül 2022'de düzenlediği basın toplantısında aşırı kalabalık, ilaçsızlık ve gıdasızlık olmak üzere üç sorundan bahsettiğini hatırlattı.

Sözcü, "Muazzam ve benzeri görülmemiş aşırı kalabalık, pek çok sağlık sorununa ve cilt hastalıkları gibi diğer sorunlara yol açtığı için, devleti bununla başa çıkmak için temel kararlar almaya sevk edebilir. Hücrelerin içinde yeterli sağlık bakımı ve hijyen olmaması nedeniyle acının şiddetlenmesinden bahsetmiyorum bile" açıklamasında bulundu.

Sahar Mandour, sözlerinin devamında ise "Aşırı kalabalığın çözümü basit ama devlet, yargısız gözaltı sorununu çözmek için gerekli önlemleri almadı. Gözaltına alınanların yüzde 79'u ise bir kez bile yargı önüne çıkarılmadı. Ayrıca bazılarının cezası 6 ay iken, özgürlükleri ise yıllarca alıkonuldu" diye konuştu.

Mandour, Suriyeli tutukluların Şam'daki yetkililere teslim edilmesi önerisinin Lübnan hapishanelerindeki aşırı kalabalık sorununa bir çözüm teşkil etmediğine inanıyor.

"Çünkü Uluslararası Af Örgütü'nün bakış açısına göre birçoğunun suçları, oturma izninin olmaması gibi, ceza gerektirmiyor" diyen UAÖ Sözcüsü, mahkumların ihtiyaçlarının karşılanmasında halkın çektiği sıkıntılara ve bu ihtiyaçları teslim etmenin zorluğuna dikkat çekti.

Sahar Mandour ayrıca, İçişleri Bakanlığı'nın tutuklulara kötü muamele ve şantaj yapan 14 polis memuru hakkında disiplin cezası verdiğini de kaydetti. 


Hapishanelerdeki tıbbi hizmetler

Hapishanelerde doktor sıkıntısı yaşanıyor. Çünkü çoğu doktor, Lübnan lirasının çöküşü sonrasında düşük mali getiri nedeniyle devletle sözleşmeleri kabul etmiyor.

Örneğin Trablusşam'daki el-Kubba Hapishanesi'nde iki sözleşmeli doktor mevcut. Haftanın yedi günü hastaların tıbbi muayenesini sağlamak için ise üçüncü bir doktora ihtiyaç var.
 

El-Kubba Hapishanesi'nde iki sözleşmeli doktor mevcut. Haftanın yedi günü hastaların tıbbi muayenesini sağlamak için ise üçüncü bir doktora ihtiyaç var.png
El-Kubba Hapishanesi'nde iki sözleşmeli doktor mevcut. Haftanın yedi günü hastaların tıbbi muayenesini sağlamak için ise üçüncü bir doktora ihtiyaç var / Fotoğraf: Independent Arabia

 

Hızlı çözümler gerekli

Bu acıların ortasında mahkumların aileleri, çocuklarının akıbetiyle ilgili endişelerini dile getirdi.

Tutukluların ailelerinden oluşan bir grup, çocuklarının serbest bırakılması ve tazminat talep etmek için Trablusşam'ın Bab el-Tabbaneh bölgesinde bir protesto gösterisi düzenledi.

Pek çok şikâyet var ama özellikle cezaevlerinde hizmetin azalması konusunda olmak üzere içerik olarak aynı noktada kesişiyorlar.

Ayrıca, yargılamaların hızlandırılması ve hapis süresinin kısaltılması çağrılarının yanı sıra meclisten genel af yasasını hayata geçirmesi talep ediliyor.

Bu çerçevede bazı sivil toplum kuruluşları, tutukluların acılarını hafifletmeye yönelik girişimler yürütüyor.

Ayrıca 'Adalet ve Merhamet Derneği' Başkanı Necib Baaklini, kötü hapishane koşullarının mali ve ekonomik çöküşten kaynaklandığını reddetti.

Baaklini, "Dernek, 25 yıl önce faaliyetlerine başladığından beri çok kötü hapishane koşullarına tanık oluyor. Durum çok trajik çünkü cezaevlerinde reform yapmak Lübnan'da bir öncelik değil. Buralar yetkililer tarafından unutulmuş alanlardır" dedi.

İnsan haklarının önceliğine vurgu yapan Necib Baaklini, tedavi bütçesinin 2017'de 7 milyon ABD dolarından şimdi yalnızca 280 bin ABD dolarına düşmesinin ardından, Cebel-i Lübnan'daki Roumieh Hapishanesi'nde büyük bir tıbbi ve bakım personeli ve ekipman eksikliği yaşandığını dile getirdi.

Necib Baaklini, "Yargılamaların hızlı olmaması nedeniyle yüzde 300'ü aşan aşırı kalabalık krizine ek olarak İç Güvenlik Güçleri, üyelerinin katkı paylarının bir kısmından mahkumlar lehine vazgeçmek zorunda kalıyor. Bin 200 tutukluyu alacak şekilde tasarlanan hapishanelerin doluluk oranı 3 binden fazla tutuklu içeriyor. Bunların yüzde 35'i yabancılardan ve yüzde 80'i hüküm giymemiş tutuklulardan oluşuyor" dedi.

"İçerideki kötü durum, cezaevlerinde psikolojik, sosyal ve güvenlik patlamaları tehdidi oluşturabilir" diyen Baaklini, adalet saraylarında 10 mahkûm için hazırlanmış bir odada insanlık dışı bir duruma dikkati çekerek, "Klimasız, güneşe ve havalandırmaya maruz kalmayan ve kötü koşullarda uyuyan 30 tutuklu bulduk" şeklinde konuştu. 
 


Reform girişimleri

Ayrıca, sahnenin bu kasvetli halinin aksine hapishanelerdeki bu acıları hafifletmek üzere bazı girişimler ortaya koyuluyor.

Bu çerçevede Necib Baaklini, "Reform, 1948 yılına dayanan ve hiçbir değişikliğe uğramayan cezaevi sisteminin değiştirilmesiyle başlıyor" dedi.

Alternatif cezaların uygulanmaya başlanması ve kanunların rafa kaldırılmaması gerektiğini vurgulayan Baaklini, aşırı kalabalığı azaltmak için Ceza Kanunu'nda değişiklik yapılması gerektiğine dikkati çekti.

Bu politikaların yokluğunda Baaklini, "Serbest bırakılanların yarısı, toplum tarafından kabul görmemeleri, iş imkanlarının olmaması ve sabıka kayıtlarının temizlenmesi için beş yıla ihtiyaç duyulması nedeniyle kısa bir süre sonra cezaevine geri dönecek" diyerek, Lübnan hapishanelerinin, hâkim olan 'ceza için hapis' kavramı nedeniyle ıslah edici bir rol oynamaması dolayısıyla üzüntü duyduğunu belirtti.

Bu noktada cezanın bitiminden sonra entegrasyon için rehabilitasyonun önemi ortaya çıkıyor.

Eğitim programları aracılığıyla cezaevlerinde bir grup rehabilitasyon kursu ve faaliyetinden de bahseden Baaklini, kursiyerlerin, muhasebe, bilgisayar, okuryazarlık, diller ve değerlerin farkındalığı ile ilişkili çeşitli kazanımlar edindiğini söyledi.

70 tutuklunun para cezalarını ödedikten ve kendilerine hukuki yardım sağlandıktan sonra üç ay içinde serbest bırakıldığını dile getiren Necib Baaklini, aynı zamanda derneklerin tutuklulara yardımda bulunduğunu da belirterek, ancak bu derneklerin bu konuda devletin yerini alamayacağına da vurgu yaptı. 

 

 

Independent Arabia

DAHA FAZLA HABER OKU