Soğuk Savaş'ta Türkiye-SSCB arasındaki istihbarat rekabeti… Rusların casusluk gezisi, infaz edilen ajanlar, zorlanan demir dolaplar

"Demir Perde"nin gerisinde kalmış hikayelerden bazıları gün yüzüne çıkıyor

Soğuk Savaş yıllarıydı…

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB), sıcak çatışmalara girmese de çeperlerde şiddetli bir vekâlet savaşının iki düşman patronu olarak birbirleriyle mücadele ediyordu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Türkiye, II. Dünya Savaşı'nda tarafsız kalsa da Soğuk Savaş devam ederken tarafını seçmişti.

Artık bir NATO üyesi olarak SSCB'nin "düşman radarındaydı."

İki ülke arasındaki istihbarat savaşları hız kazandı.

O zamanki adıyla Milli Emniyet Hizmeti olan istihbarat teşkilatı ile askeri istihbarat birimleri hem Rusya içinde casusluk faaliyetleri yapıyor hem de Rusya'nın Türkiye'deki istihbarat faaliyetlerini açığa çıkarıp engellemeye çalışıyordu.

İstihbarat savaşlarının merkezinde büyükelçilikler vardı.

Sovyet askeri ataşelerin casusluk gezisi

Türkiye'nin Moskova Büyükelçiliği'ne gönderilen bir raporda, Türkiye'deki Sovyet Büyükelçiliği'nde çalışan askeri ataşelerin ülkenin çeşitli bölgelerinde ve özellikle İç Anadolu'da askeri bakımdan önemli mıntıkalarda geziler yaptıklarına dikkat çekiliyordu.

Rapora göre Sovyet casuslar gezdikleri bölgelerde ayrıca işçiler veya memurlara özellikle sorular soruyor ve rapora göre "Diplomasi sınıfına mensubiyetlerinden aldıkları cüret ve memurlarımızın bu zümreye mensup ecnebilere gösterdikleri misafirperverlikten tahsil ettiği salahiyet ile mutat ve mücaz olmayan birçok malumat topluyordu."

Türk Dışişleri sinirliydi.

Onlara göre "Sovyet memurlar ve askeri ataşelerin mana ve hedefi gün gibi aşikardı", hareketleri "hayret ve garabet uyandıracak şekilde pervasızdı" ve "memleketimizin gösterdiği misafirperverliğin suiiastimal edildiğine yönelik kanaat vardı."

Türkiye'nin, hem NATO'ya dahil olması hem de ülkedeki Rus istihbarat faaliyetlerine izin vermemesi Moskova'nın dikkatini çekti. 

3 Türk casusuna KGB infazı

İstihbaratın yeni kurallarının kanla yazıldığı günlerdi. 

Kırım ve Kafkasya'daki 3 Türk casusunu deşifre eden KGB, onları kurşuna dizdi. 

Şimdiye kadar isimleri herhangi bir yerde yayınlanmadı. 

Parklara, meydanlara, sokaklara isimleri verilmedi. 

Yaptıkları işle mütenasip olarak onların isimlerinin yazılı dosyalar kilitli dolaplara kaldırıldı.

Aileleri ve iş arkadaşlarının dost sohbetleri dışında anılmadılar. İşin doğası böyleydi.

SSCB yıkıldı, şimdi yenisi başlasa da "Demir Perde" ve "Özgür Dünya" arasındaki Soğuk Savaş sona erdi.

Aradan geçen 68 yılın sonunda, Soğuk Savaş'ın KGB tarafından kurşuna dizilen 3 Türk casusunun isimlerini anmakta bir sakınca yok.

İsmail Hamit Kurtmolla, Zeynel Oruç Gülmalıp ve Sabit Aslan. 

Sabit Aslan ve Zeynel Oruç Gülmalıp Türk vatandaşıydı.

İsmail Hamit Kurtmolla ise aslen Kırım Tatarıydı.

Mülteciler arasında Türkiye'ye gelmiş sonra istihbarat görevlisi olarak yeniden memleketine gitmişti.

Resmi evraka göre 3 isim de Kırım ve Kafkasya'da Türkiye hesabına muhtelif casusluk hareketlerinin faili bulunuyorlardı. Hüküm tarihleri bildirilmemişti.

Büyükelçilikte dinleme cihazları, zorlanan demir dolaplar

Elbette Türkiye ile SSCB arasındaki istihbarat rekabeti bununla bitmedi.

Gün yüzüne çıkmayı bekleyen çok sayıda daha hikaye var.

Bir hikayenin kahramanı da Türkiye'nin Varşova Büyükelçiliği'nin demir dolapları.

SSCB'nin NATO'ya rakip olması amacıyla kurduğu paktın merkezi olan Varşova'daki Türk Büyükelçiliği'nden Ankara'ya gönderilen "Gizli" ibareli belgeler bu rekabetin Doğu Avrupa'da da kendisine zemin bulduğunu gösteriyor.

1957 yılının son günlerinde hazırlanan evrakta, Varşova Büyükelçiliği'nin yönetim katında mikrofonlar bulunduğu hatırlatılıyor ve büyükelçiliğin emniyetini ihlal eden gizli polisin yeni bir teşebbüsünün tespit edildiği bildiriliyordu. 

Raporda, o dönem SSCB saflarında bulunan Polonya'da bulunan Türk Büyükelçiliğinin emniyetini takviye için 4-5 yılından beri kançılaryada oturan kavaslardan biri tatildeyken büyükelçiliğin demir evrak dolabının zorlandığı ifade ediliyor ve getirtilen uzman çilingir marifetiyle açtırılan kasanın kilidinin incelenmesiyle kasa aksamına yabancı bir isim bulunduğu bildirildi.

Büyükelçilik Ankara'dan takviye personel istedi ve bu teşebbüsün "meskut bırakılmaması" istendi.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU