Konumunu güçlendiren Esad, Türkiye'den taleplerinde daha ısrarcı olacak mı?

Gülru Gezer Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Reuters (Arşiv)

3 Nisan 2023 tarihli "Suriye ile Normalizasyon Başka Bahara mı Kaldı?" başlıklı yazımda iki ülke arasındaki ilk temaslara değinmiş, tarafların tutumunu ve Suriye'nin Türkiye'yle diyaloğu sürdürmesi ve ilave adımlar atması yönündeki isteksizliğine dikkat çekmiştim.  

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Son bir ay içerisinde hem Ortadoğu genelinde hem de Suriye'yle ilgili yaşanan baş döndürücü temas trafiği Beşar Esad'ın bölgedeki konumunu güçlendirdi.

10 Mayıs'ta Moskova'da düzenleneceği açıklanan dörtlü Dışişleri Bakanlar toplantısı sürecin gidişatı açısından önemli olacak. 


Araplararası diyalog ve Suriye'nin Arap Birliği'ne şartlı dönüşü  

6 Şubat depremleri sonrasında Suriye'nin Arap ülkeleriyle ilişkilerini onarma süreci ivme kazanmıştı.

Bu çerçevede, 12 Nisan 2023 tarihinde Suriye Dışişleri Bakanı Faisal Mikdad savaşın başından bu yana ilk defa Suudi Arabistan'ı ziyaret etti.

14 Nisan'da ise Körfez İşbirliği Konseyi üyeleri ile Mısır, Ürdün ve Irak Dışişleri Bakanları Suriye'nin Arap Birliği'ne dönüşü konusunu görüşmek için Cidde'de bir araya geldi.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faisal bin Ferhan yine iç savaşın başından bu yana bir ilki gerçekleştirdi ve 18 Nisan tarihinde Şam'ı ziyaret etti. Aynı tarihlerde Mikdad Tunus ve Cezayir turundaydı. 

1 Mayıs Pazartesi günü bu defa Mısır, Irak, Suriye ve Suudi Arabistan Dışişleri Bakanları Ürdünlü mevkidaşlarının ev sahipliğinde Amman'da bir araya geldi.

Taraflar Suriye'deki iç savaşa yönelik bir siyasi çözümün bulunması amacıyla Ürdün'ün ortaya koyduğu planı ele almak üzere danışmalarda bulundu.

Esasında hem Suriyeli mültecilerin ülke ekonomisi üzerinde yarattığı yük, hem de Suriye üzerinden uyuşturucu kaçakçılığının Ürdün'e verdiği zarar nedeniyle Amman'ın bir süredir Suriye'deki iç savaşın sona erdirilmesi için hem Arap ülkeleriyle hem de Rusya ve ABD'yle bir dizi temaslarda bulunduğu basına yansıyordu. 

1 Mayıs'taki toplantı sonrasında yayınlanan ortak bildiride; Suriye'de siyasi çözüme yönelik adımlar atılması, Suriye topraklarının terör unsurlarından arındırılması ve Şam hükümetinin ülkenin tümü üzerinde egemenliği yeniden tesis etmesi için Suriye ve kurumlarının desteklenmesi, Suriye'deki yabancı silahlı unsurların mevcudiyetine son verilmesi ve Suriye'nin içişlerine karışılmasının engellenmesi, uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele ve mültecilerin geri dönüşü gibi konularda tarafların fikir birliğine vardığı ve konuların takibi için teknik düzeyde komitelerin kurulacağı belirtildi. 

Amman'daki temaslarla aynı gün Irak Ticaret Bakanı Davud Al-Gurayri 11. Suriye-Irak Ortak Komite Toplantısı'na katılmak için Şam'daydı.

İki ülke arasında ticaret, altyapı, enerji, tarım, turizm, eğitim gibi alanlarda birçok mutabakat muhtırası imzalandı. 

Katar, Ürdün ve Kuveyt'in ilk etapta bazı çekincelerinin olmasına karşın tüm bu temaslar neticesinde Suriye'nin Arap Birliği'ne dönüşü meselesini görüşmek üzere 7 Mayıs 2023 tarihinde Birliğe üye ülkelerin Dışişleri Bakanları Kahire'de bir araya geldi.

Bakanlar 2011'den bu yana üyeliği askıya alınan Suriye'nin yeniden Birliğe katılması yönünde karar aldı.

Bu çerçevede, Beşar Esad'ın 19 Mayıs'ta Cidde'de düzenlenecek Zirve'ye davet edilmesi ile Suriye'nin Arap Birliği'ne resmen dönmesinin önü açıldı. 


Arap ülkeleri-Suriye yakınlaşmasında İran faktörü ve Suriye-İran ilişkileri

Suudi Arabistan yakın zamana kadar Suriye'yle ilişkilerini düzeltme konusunda çeşitli çekincelere sahipti.

İran ile Suudi Arabistan arasında Çin'in kolaylaştırıcı rolü sayesinde geçen nisan başında imzalanan anlaşma sonrasında Riyad'ın Şam'a yönelik tutumunda değişiklik oldu. Tüm temaslar bu anlaşma akabinde gerçekleşti. 

Bölgede esen barış rüzgarları şüphesiz tecrit edilen İran'ın da çıkarına oldu. Aylardır İran'da devam eden protestolar dinerken İran da bölge ülkeleriyle ilişkilerini onarmaya başladı.

Öte yandan, Suriye'nin Arap ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmesini destekleyen İran aynı zamanda Suriye'deki mevcut güçlü konumunun aşınmasını istemiyor.

Zira İran için Suriye İsrail'le mücadele bağlamında belki de bölgede vazgeçemeyeceği tek ülke. 

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin 3 Mayıs'ta Şam'a gerçekleştirdiği iki günlük resmi ziyareti bu bağlamda değerlendirmek doğru olacaktır.

Savaşın başından bu yana ilk defa İran'dan devlet başkanı düzeyinde gerçekleşen ziyarette Reisi'ye birçok bakan eşlik etti. İki ülke arasındaki ekonomik ve ticari bağların daha da güçlendirilmesi amacıyla, inşaat, enerji, altyapı gibi alanlarda bir dizi anlaşma imzalandı.

Tarafların, bölgede yaşanan gelişmelerin iki ülke arasındaki güçlü bağları etkilemeyeceği yönündeki açıklamaları ise manidardı. 


Büyük güçlerin Suriye'ye bakışı

ABD üçüncü ülkelerin Suriye'yle ilişkilerini yeniden tesis etmesini desteklemiyor.

ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken Amman'daki Dışişleri Bakanları Toplantısı sonrasında Ürdünlü mevkidaşı Eyman El-Safadi'yle gerçekleştirdiği telefon görüşmesi sırasında bu hususu yineledi, ayrıca 2254 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararı temelinde ve BM kolaylaştırıcılığında bir siyasi gelişme yaşanmadığı takdirde hiçbir şekilde normalizasyonu desteklemeyeceklerini vurguladı.

Unutulmaması gereken bir diğer husus ise, ABD'nin Esad'ın kendi halkına yönelik savaş suçu işlediği gerekçesiyle 2019 yılında kabul ettiği ve bir dizi yaptırımlar içeren Caesar Yasası.

Söz konusu yasa Esad Yönetimi ve Suriye'deki bazı kurumlarla iş yapan ülkelerin de yaptırımlara tabii tutulmasını öngörüyor. 

Rusya her ne kadar Ukrayna savaşına yoğunlaşmış olsa da ABD'nin bölgedeki eski varlığını yitirmesi ve Çin'in bölgede sadece ekonomi alanında değil diplomatik ve siyasi alanlarda da mevcudiyetini artırmasıyla gelişmelerin gölgesinde kalmak istemiyor.

Suriye'deki deniz ve hava üsleri Akdeniz havzasında Rusya'nın varlığı açısından hayati önem taşıyor.

Bu bağlamda Rusya Esad'ın en güçlü destekçisi olarak rolünü sürdürmeye çalışıyor. 
 


Nisan sonunda Şam'ın, Türk basınında pek akis bulmayan, bir ziyaretçisi daha vardı.

Çin'in Ortadoğu Özel Temsilcisi Jay Cun 28 Nisan 2023 tarihinde Esad tarafından kabul edildi.

Esad'la görüşmesinde Suriye halkının terörle mücadele konusunda gösterdiği başarıyı öven Cun, bunun ülkesinin egemenliğini ve onurunu koruyan her ülkenin zaferi olduğunu savundu.

Cun ayrıca Suriye ile Arap ülkeleri arasındaki temaslardan Pekin'in duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Cun'un ziyareti çerçevesinde iki ülke arasındaki ilişkilerin her yönüyle geliştirilmesi üzerinde mutabık kalındı. 


Türkiye bu gelişmelerin neresinde?

ABD ve Batı hariç birçok ülke Suriye'deki istikrarsızlığın son bulması ve ülkenin yeniden yapılandırılması sürecinde yer almak amacıyla adeta yarışa girmiş vaziyette.

Bu ülkeler tarafından barışa yönelik bazı koşullar öne sürülse de Esad'ın meşruiyetini sorgulayan ya da gitmesini talep eden yok.   

Suriye'nin Türkiye'yle ilişkilerini onarma süreci bölgedeki diğer gelişmelerden çok daha yavaş ilerliyor.

Savunma Bakanları ve İstihbarat Başkanları İranlı muhataplarının da katılımıyla 26 Nisan 2023 tarihinde Moskova'da yeniden bir araya gelirken uzun süredir beklenen Dışişleri Bakanları toplantısı bir türlü gerçekleşmedi.

Onun yerine, ilk seferinde ertelenmiş olsa da Dışişleri Bakan Yardımcıları toplantısı yapıldı. 

10 Mayıs'ta dörtlü formatta Dışişleri Bakanları bir araya gelecek. Söz konusu görüşme Türkiye ile Suriye arasında iç savaşın patlak vermesinden bu yana bir ilki teşkil edecek.

Seçimler öncesinde Türkiye'yle ilişkileri bir sonraki aşamaya taşıma konusunda isteksiz olan Suriye'nin masaya oturma konusunda nihayet Rusya tarafından ikna edilebildiği anlaşılıyor.

Ancak hem Amman'da varılan mutabakat hem de Esad'ın İran, Rusya ve Çin'i arkasına alması nedeniyle Suriye masada daha güçlü bir konumda bulunacak, Türkiye'den bilinen taleplerini ve tam normalizasyon için öne sürdüğü koşulları daha kuvvetli bir şekilde talep edecektir. 

Türkiye'nin, 14 Mayıs'taki seçimlerin sonucu ne olursa olsun, bölgede hızla değişen dinamikler nedeniyle Suriye'ye yönelik ulusal güvenliğini ve çıkarlarının ön planda tutan, 2254 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararı temelinde kapsamlı ve bilhassa mülteciler konusunda gerçekçi bir strateji izlemesi gerekecektir. 

Türkiye-Suriye normalizasyon sürecini Suriye'nin başka ülkeleriyle ilişkilerini onarma sürecine benzetmek doğru değildir.  

Zira, Suriye'yle 911 km sınırı olan Türkiye'nin Şam'la görüşmesi gereken konular çok daha geniş ve çetrefildir. Sorunların çözümü ise uzun zaman alacaktır.

Her hal ve karda, bu doğrultuda izlenecek en sağlıklı yol önümüzdeki dönemde Suriye'yle arabulucusuz doğrudan görüşmelerin vakit kaybetmeksizin başlatılmasıdır.

Aksi takdirde, Türkiye'nin Suriye'nin hem siyasi hem de ekonomik açıdan yeniden yapılandırılması sürecinin dışında kalması mümkündür. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

DAHA FAZLA HABER OKU