Ne zaman şarkı söylemek lazım avaz avaz?

Gelecekle alakalı bizi kaygılandıran konularda üzerimize düşenlerin bir listesini çıkarıp anlamlı adımlar atabiliriz çünkü bu kısım kontrol edebileceğimiz kısımdır

Fotoğraf: Unsplash

Sezen Aksu'nun sevilen şarkılarından birinde şu sözler yer alıyor:  

Hayat zorlaşınca 
Çıkmaz sokaklarda soluksuz kalınca 
Seyyar sevdalarda parçalanınca 
Dil yetmeyince 
Göz görmeyince 
Gönül hissetmeyince 
Kırılınca camdan kalp 
Dönüp yalnızlığa kitlenince 
O zaman şarkı söylemek lazım 
Avaz avaz 
O zaman şarkı söylemeli 
Çığlık çığlığa
O zaman yüreğin yükü hafifler belki biraz 
Dert bitmeyince 
Bildiğin çektiğine yetmeyince…


Minik serçe özetle diyor ki işler kontrolden çıktığında şarkı söylemek lazım avaz avaz.

Peki, bizler neden hayatımızda olup bitenleri kontrol etmek isteriz?

Neleri kontrol edebiliriz neleri edemeyiz?

Kontrol edemeyeceğimiz şeyleri doğru ayırt edemezsek ne gibi sonuçlarla karşılaşırız?
 

 

Kaygı-kontrol döngüsü: Kontrol illüzyonu

Kontrol davranışının en önemli nedeni kaygıdır. Kaygıyı yönetebilmek için kontrol etmeyi isteriz.

Endişe, zorlantı, bunaltı, içten içe bir şeylerin kişinin ruhunu kemirmesi; kontrol etme davranışının içsel sebepleridir. 

Belirsizlikler bize kötü hissettirir ve insanlar daha iyi hissetmek için kontrol etme eğilimi gösterirler.

Belirsizlik beynimizde tehdit algısı yaratır ve bu bilinmezliği somutlaştırmak isteriz. Başımıza gelebilecek şeyler için önlem almak isteriz.

Kontrol etme arzusu insanların olası tehlikelerden kendini koruyabilmesi için oldukça normal bir durum olsa da bu kontrol etme davranışını elimizde olmayan durumlar için de uygularsak fayda değil zarara neden olmaya başlar.

Örneğin; yolculuğa çıkan bir kişi aracının gerekli bakımlarını yaptıktan sonra kemerini bağlayıp kurallara uygun bir sürüş gerçekleştiriyor ve hâlâ kaza olur endişesi taşıyorsa burada kontrol edemeyeceği durumlar hakkında kaygı yaşıyor demektir. 
 

 

Kontrol illüzyonu olaylar üzerinde aslında olduğumuzdan daha fazla bir etkimiz olduğuna dair bir ön yargıdır.

Başımıza gelebilecek olası durumları değiştirebileceğimize, bize dair abartılı bir beklentidir.

Bizim dışımızda gelişen pek çok olayın bizim kontrolümüzde olduğuna, eğer bir şeyler yaparsak sonucu değiştirebileceğimize dair bir yanılsamadır.

Geriye dönük şekilde ben bunu yapsaydım olumsuz sonuçları engelleyebilirdim düşünceleri olarak da ortaya çıkabilir.

Kontrol etme davranışının fazlalığı gereksiz yere, yani aslında etkimiz olmayan sonuçlarla ilgili sorumlu hissetmeye, gereksiz yere suçluluk duymamıza, hayal kırıklığına ve kaygıya sebep olur.

Kişiler hayatlarında var olan bir sorunla alakalı da eğer bu konu hakkında yeterince düşünürsem, yeterince kaygılanırsam problem ortadan kalkacak hissi yaşar ancak süreç öyle işlemez aksine bu daha da fazla probleme yol açar. 

Kabul etmek güç de olsa hayatta pek çok şey üzerinde kontrolümüz yoktur.

Gelecek ile alakalı kaygılar yaşayan biri için şu adımlar sırasıyla takip edilebilir:
 

 

1. Kontrol edebileceklerim listesi hazırlamak

Kaza yapmaktan korktuğu için aracına binmek istemeyen birini örnek olarak vermiştik. Bu örnekteki gibi alınabilecek fiziksel önlemler üzerinde durulabilir.

Aynı şekilde deprem korkusu olan birini düşünebiliriz. İmkânlar doğrultusunda evini değiştirebilir, eşyalarını sabitleyebilir veya deprem çantası hazırlayabilir ancak depremi durdurma gücüne sahip değildir.  


2. Olaylar-durumlar ile alakalı etkinizi tespit etmek

Yaşanabilecek olası durumlara sizin etki düzeyiniz ne olur?

Örneğin; misafirlerini çok iyi ağırlamak isteyen biri ikramlarını hazırlar ve sunar ancak beğenileceğini garantilemesi mümkün değildir.

Burada kişinin kendisi için sağlıklı sınırlar belirlemesi büyük öneme sahiptir. Müdahalesi nerede bitiyor bunu mutlaka iyi idrak etmelidir.


2. Olası sonuçlar ile alakalı kaygı ve endişenin ne olduğunun tespit edilmesi 

Olası sonuçla alakalı felaket senaryoları üretiliyor mu yoksa olası ihtimaller mi değerlendiriliyor bu ayrıma dikkat etmek gerekir.

Zorlu dönemden geçen kişilerden zaman zaman duyarız yaşamak zannettiğin kadar zor olmuyor diye ifade ederler yaşadıkları deneyimi. Çünkü insanlar zannettiğinden daha güçlüdür çoğunlukla. ,
 

 

3. Yapıcı şekilde çözüm üretmek ile düşünceleri zihinde döndürmeyi ayırt etmek

Bazı durumlarda geleceğe dair olumsuz beklentiler ya da kaygılar ile alakalı düşünceler zihinde öyle çok dönüp durur ki kişi ilk maddede bahsettiğimiz değiştirebileceklerim listesini yapıp uygulama gücü bulamaz.

Zihninizde plansız şekilde dönüp duran olumsuz düşünceler fiziksel anlamda da gücünüzü yitirmenize sebep olacaktır.

Bu yüzden düşünceleri bir kağıda dökmek ne yapabilirim diye planlama yapmak döngüden çıkmaya yardımcı olur. 


5.  Kontrol edemeyeceğimiz şeylerle baş etme 

Psikolojik anlamda hissedilen olumsuzluk bedene nasıl sirayet ediyor ve somatik belirtilere neden oluyorsa bedenin iyileşmesi de zihnin toparlanmasına fayda sağlayacaktır.

Egzersiz yapmak, sağlıklı beslenme ve yeterli uyku güzel bir başlangıcın kapısını aralar. Stres düzeyini düşüren ruh hâline iyi gelen aktiviteleri artırmak da bu düşüncelerin uzaklaşmasında büyük rol oynar.

Bunların başında sosyalleşmek, ortak dilin konuşulduğu arkadaş buluşmaları gelir. İmkânlar doğrultusunda iyi gelen sağlıklı aktiviteler çeşitlendirilebilir.
 

 

Sözün özü gelecekle alakalı bizi kaygılandıran konularda üzerimize düşenlerin bir listesini çıkarıp anlamlı adımlar atabiliriz çünkü bu kısım kontrol edebileceğimiz kısımdır.

Bundan sonraki kısımda ise kontrol edemeyeceklerimiz vardır. Burada ise bu kaygımızı, endişemizi kabul edip bize iyi gelen adımlar atmak kolaylık sağlayacaktır.

Bu ister avaz avaz şarkılar söyleyip yüreğin yükünü hafifletmek olsun ister inandığın şekilde dua edip huzur bulmaya çalışmak ister sakince bir yürüyüşe çıkmak olsun.

Kontrol etme isteği ileri düzeyde yaşandığı durumlarda obsesyon hâlini alması söz konusu olabilir.

Yaşamın sınırlayıcı bir boyuta ulaştığı durumlarda ya da kişinin rahatsızlık duyduğu durumlarda bir uzman tarafından değerlendirme yapılması çok daha sağlıklı olacaktır.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU