Baba, Karaoğlan, Reis'ten sonra Türk siyasetinde yeni lakap: Piro

Türk siyasetinde bazı lakaplar dillere pelesenk oldu. Demirel "Baba", Ecevit "Karaoğlan", Erdoğan "Reis" lakaplarıyla bilindi. Şimdi ise Kılıçdaroğlu'na "Piro" diyenler çoğalıyor. Dünden bugüne siyasette lakapların etkisini uzmanlar değerlendirdi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu siyasete girdikten sonra zaman zaman kendisine farklı lakaplar da takıldı.

İlk etapta sakin, barışçıl tavrı ve fiziki benzerliğinden dolayı Hintli siyasetçi Gandhi benzetmesi yapanlar oldu.

Rakibi Recep Tayyip Erdoğan'ın "Bay Kemal" adlandırması bizzat Kılıçdaroğlu tarafından sahiplenilince bu lakapla anılmaya başlandı.

Ancak son dönemlerde özellikle sosyal medyada kimi gençler tarafından kendisine atfedilen "Piro" adlandırması hızlı bir şekilde yayılıyor.

Piro, kelimesi Tunceli yöresinde Alevi dedelerine hitap şekli olan "pir" kelimesinin Zazaca söylenişi.

Ancak Kılıçdaroğlu'na "Piro" denmesinin her kesimden insan tarafından da benimsendiği görülüyor.

 

 

Sandal'dan Kılıçdaroğlu'na Piro tesellisi

Örneğin ünlü pop şarkıcısı Mustafa Sandal bile Adıyaman'daki saldırı girişimlerinin ardından 21 Nisan 2023 Cuma günü Twitter hesabından yaptığı paylaşımda Kılıçdaroğlu'na "Sıkma canını Piro. Cahil korkunca reflex olarak çemkirir doğaldır!" dedi.

"Gandhi" ve "Bay Kemal" lakapları Kılıçdaroğlu'na daha çok siyaset çevrelerinde atfedilen isimler olsa da "Piro"nun daha çok gençler arasında kullanıldığı görülüyor.

Aslında bu sadece Kılıçdaroğlu'na özgü bir durum değil. Türk siyasetinde her zaman siyasetçilere takılan lakaplar oldu.

Süleyman Demirel lakap zengini siyasetçilerden biriydi. Yıllarca rakipleri tarafından "Çoban Sülü" olarak anıldıktan sonra özellikle sevenlerince dillendirilen "Baba" lakabı yaşının da ilerlediği 1990'lı yıllarda halk arasında da kabul gördü.

 

karaoğlan.jpg
Ecevit'in Karaoğlan lakabı 1970'lerde çok benimsenmişti / Fotoğraf: Ecevit Vakfı

 

"Karaoğlan" lakabını Kars ziyaretinde edindi

Bülent Ecevit'e 1973'te Kars ziyareti sırasında gazeteci Barış Yarkadaş'ın babaannesi Şahzade Şahin'in "Karaoğlan" olarak seslenmesi ve bu ifadenin gazetelerde manşet olması onun yaşamının sonuna kadar anılmasını sağlayacak olan lakabıyla buluşmasını sağladı.

Necmettin Erbakan, "Mücahit" olarak anılırken, Alparslan Türkeş, "Başbuğ" lakabıyla bilindi.

Recep Tayyip Erdoğan ise son yıllarda yaygın bir şekilde "Reis" lakabıyla anılıyor.

Şimdi Kılıçdaroğlu'na "Piro" diyenler artıyor. Bunun halk nezdinde yaygınlaşıp yaygınlaşmayacağını ise zaman gösterecek.

Peki lakapların Türk siyasetindeki önemli ve etkisi nedir?

 

tanjutosun.jpg
Tanju Tosun / Fotoğraf: Twitter

 

"Lakapları liderlerin yetişmiş oldukları sosyal çevreyle birlikte düşünmek gerekiyor"

Siyaset bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun'a göre lakapların tutabilmesi için bir sosyolojik karşılığının olması gerekiyor.

Türkiye siyasetinde liderlere takılan lakapları o liderlerin yetişmiş oldukları sosyal çevreyle birlikte düşünmek gerektiğini belirten Tosun, şöyle konuştu:

Çoban Sülü dediğimiz zaman Süleyman Demirel'in Türkiye taşrasını temsil etmesinin de bir ürünü olarak okunabilir bu. Yine Tayyip Bey örneğinde bakıldığında aşağıdan gelip yukarıya doğru kademe kademe yükselen bir siyasal aktöre duyulan özlem yani onun yazmış olduğu hikayeye kendisini bir öykünme, bir özdeşleşme durumu var. Ecevit'e Karaoğlan denmesinde sadece esmer olması değil o dönemde CHP'li seçmenin Bülent Ecevit ile kurmuş olduğu özdeşlik ilişkisi bağlamında okunması gerekir."

"Sosyolojik karşılığı varsa Piro lakabı da tutar"

Kılıçdaroğlu için söylenen "Piro" lakabının da bir sosyolojik karşılığı varsa tutabileceğini kaydeden Tosun, yine de bir anda oturmasının kolay olmadığını belirtti.

"Çünkü bu aynı zamanda toplumun o liderle kurmuş olduğu özdeşlik üzerine yazılan bir hikayeye karşılık geliyor" diyen Prof. Dr. Tanju Tosun, "Böyle bir özdeşlik ilişkisi kurulmuşsa tabii ki oturacak ama kurulmamışsa bunun kurulması için bir zamana ihtiyacı tabii ki olabilir. Yani burada dediğim gibi bu sosyolojik ilişkisinin kurulup kurulmadığı önemli" diyerek sözlerini tamamladı.

 

ergün yıldırım.png
Prof. Dr. Ergün Yıldırım / Fotoğraf: Twitter

 

"Reis, daha çok Karadeniz'de ve milliyetçi kesimlerde kullanılan bir kavram"

İletişimci Prof. Dr. Ergün Yıldırım da toplumda insanların bir lider tarafından gösterilmek onlar tarafından temsil edilmek istendiğini ifade etti.

"Onun için de birçok kişiyi birden anlatan, etkili ve kalıcı olan birtakım kavramlara başvuruyorlar" tespitinde bulunan Yıldırım, "Yani toplumda mesela baba kavramı bizim kültürümüzde çok yaygın olan bir kavramdır. Hem dini anlamda, hem mafyada kullanılıyor, hem de siyasi anlamda baba kavramı kullanılıyor" dedi.

Erdoğan'la ilgili "Reis" kavramının kullanılması, Kılıçdaroğlu için de "Piro" denilmesiyle farklı bir şeylerin anlatıldığına dikkati çeken Yıldırım, "Reis, Karadeniz'de özellikle çok öne çıkan denizle ilgili liderliği anlatan bir kavram olduğu kadar özellikle milliyetçi kesimlerde de kullanılan bir kavram" yorumunda bulundu. 

 

 

kılıçdaroğluerdoğan.jpg
Yıldırım, Kılıçdaroğlu'na "Piro", Erdoğan'a "Reis" denilmesini yorumladı 

 

"Kılıçdaroğlu da Tunceli'de kullanılan bir kavramla tanımlanmaya başlanıyor"

Erdoğan'ın siyasi bir liderlik dışında toplum nezdinde sivil bir lider olarak da algılanmaya başladığı zaman bu reislik kavramına başvurulduğunu hatırlatan Yıldırım, "Dolayısıyla bu kavramlar aracılığıyla belli kesimler kendilerine bir siyasi partinin genel başkanının ötesinde bir liderlik anlamını yüklemeye çalışıyor. Kılıçdaroğlu için de aslında benzer şey söz konusu. Kılıçdaroğlu için o da içinden çıktığı Tunceli ve etrafının kültürü tarafından kullanılan bir kavramla tanımlanmaya başlanıyor" değerlendirmesinde bulundu. 

"Lakap topluma liderle kendinden biri olarak ilişki kurmasını sağlıyor"

Prof. Dr. Ergün Yıldırım, bu yolla toplumsal kesimlerin hayal ettikleri liderliği bu kavramlarla ifade ettiklerini vurgulayarak, "Kitlelerin bu liderlerle daha şahsi daha kendinden biri olarak ilişki kurmalarını sağlıyor. Siyasi parti liderliğinin getirdiği resmiyeti, mesafeli duruşu bir açıdan kaldırıyor. Siyasi lideri sadece bir siyasi alana değil gündelik hayatlarıyla ilgili bir konuma yerleştirmiş oluyorlar" diye konuştu. 

 

 

burcuzeybek.jpg
Burcu Zeybek / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Siyasetin vazgeçilmez unsurlarından birisi de takma adlar"

Siyasal iletişimci Doç. Dr. Burcu Zeybek ise kitleler üzerinde yüksek ve olumlu bir etki bırakmak isteyen her siyasetçinin dilin zenginliklerinden yararlandığını belirtti.

"Böylece siyasette dil, bir hitabet sanatına dönüşmektedir" diyen Zeybek, "Çünkü kimin, ne konuştuğu kadar nasıl konuştuğu da önemlidir. Hitabet sanatı hedef kitleye iletilen mesajın çoğunluk tarafından aynı şekilde yorumlanmasının sağlanmasıdır" dedi. 

Siyaset dilinin vazgeçilmez unsurlarından birisinin de takma adlar olduğunun altını çizer Doç. Dr. burcu Zeybek, şunları söyledi:

Çoban Sülü, Karaoğlan, Baba, Ana, Bacı, Hoca, Usta, Reis ve Piro gibi örnekler, kamuoyunun bazı liderlere yakıştırdığı ve liderlerin de benimsemiş olduğu adlandırmalardandır."

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU