Depremzede kadınlardan çağrı: Adalet istiyoruz, yaralarımızı birlikte saralım

Depremin yıktığı kentlerini eski günlerine döndürmek için çabalayan isimler, sorumluların cezalandırılmasını istiyor. Gönüllülere teşekkür edip desteğin sürdürülmesini talep eden afetzedeler, “El birliğiyle yeniden ayağa kalkacağız" diyor

Fotoğraf: AP

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü...

Deprem bölgesinde emekçi kadınların binlercesi hayatını kaybetti, hala kayıp olanlar da var.  

Hayatta kalanlar için de koşulların pek de insani olduğu söylenemez. 

Türkiye'de kadın olmanın bile başlı başına zorlukları bulunuyor.

Kadın afetzede olmak farklı sıkıntıları da beraberinde getiriyor.

"Hijyen malzemesi eksikliği sürüyor"

Konuştuğumuz kadınlar, bölgede ped, tuvalet kağıdı, kolonyalı mendil gibi hijyen malzemelerinin yanı sıra iç çamaşırı ve havlu eksikliğinin sürdüğünü, günlerce yıkanamadıklarını söylüyor.

Ancak kadınlar, karşılarına çıkan her türlü engele rağmen pes etmiyor. 

En büyük istekleri de depremdeki can kayıplarının sorumlularının cezalandırılması. 

Ne kadar uzun sürerse sürsün ya da ne kadar zorlu olursa olsun, memleketlerini yeniden ayağa kaldırmak için canla başla çalışacaklarını da söylüyorlar. 

Depremzede kadınlar gönüllülere teşekkür ederken, desteğin sürdürülmesinin kritikliğine dikkati çekiyor.

Bu kişilerden biri, Hatay'da ikamet eden bir emekli Songül Çelik.

Kendisi de bir depremzede olan Çelik, kayıplarına ve çevresinden kenti terk eden onca kişiye rağmen memleketini bırakmıyor. 

Çelik, ilk haftalarda büyük bir güvenlik, barınma ve hijyen sorunu olduğunu, tuvalet ve duş konusunun hâlâ tam olarak çözülemediğini ve bazı yerlerde çadır ve ısıtıcı gibi ürünlere ihtiyacın sürdüğünü belirtiyor.

"Gündem değiştirilmesin, deprem bitmiş gibi davranılmasın"

Deprem bölgesinde ped, tuvalet kağıdı, kolonyalı mendil gibi hijyen ürünleri başta olmak üzere iç çamaşırı, havlu sayısı yetersizliğinin özellikle kadınları çok zorladığını belirten afetzede, gündemin değiştirilmeye çalışıldığı ve deprem bitmiş gibi davranıldığı gerekçesiyle de tepki gösterdi.

Pek çok kadın ve çocuğun bu zorlu koşullarda erkeklere nazaran daha fazla güçlük çektiği gerekçesiyle çevre kentlerdeki yakınlarının yanına gönderildiğini aktaran Çelik, kendisinin de çok zorlandığını ancak gitmeyi aklından geçirmediğini söyledi.

"Gönüllülerin desteği unutulmaz ama yenilere de ihtiyaç var"

Yardımların azaldığını ve bölgedeki gönüllü sayısının da eskisi kadar fazla olmadığı aktaran Çelik, desteğin sürdürülmesi çağrısı yapıyor.

Kendisinin hiçbir yere ayrılmayı düşünmediğini vurgulayan Çelik, gönüllü olarak bölgede destek için çalışan herkese teşekkür ediyor. 

Çelik, "Güvenlik ve barınma sorunu var diye insanlar buradan kaçarken gelen gönüllüler oldu, çoğu da kadınlardan oluştu. Hep birlikte el ele verip yeniden ayağa kalkacağız. Kentlerimizi yeniden ayağa kaldıracağız" diyor. 

 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

 

"Regl olduğumda daha da zorlandım"

Hatay Kırıkhanlı Şerife Barazi de özellikle depremin ilk haftalarında bir kadın depremzede olmanın zorluklarını fazlasıyla hissettiğini anlatıyor. 

Deprem sonrasında bölgede olmak her insan için çok ağırken, çocuklar ve kadınlar için koşulların daha yıpratıcı olduğuna değinen Şerife Barazi, girecek evi olmadığı için en çok afet bölgesinde barınma, güvenlik ve tuvalet konusunda sıkıntıların yaşadığını aktarıyor.

 Barazi, menstürasyon (regl) dönemindeki durum ve hijyen malzemesi eksikliği gibi zorluklara şu sözlerle dile getiriyor: 

"Kadını erkeği yok tabii ki bu konunun ama kadın olunca bazı şeyler daha zor oluyor. Her zaman eşitliği savunan biriyim ama fıtratımız gereği de bazı şeyler farklı. Örneğin erkekler gibi arkamızı dönüp tuvaletimizi yapamıyoruz. Gece güvenlik riski nedeniyle tuvalete gündüz gitmeye ve gözükmemeye çalışıyordum, çok zordu. Regl olduğumda daha da zorlandım. Pedleri saklayarak çöp konteynırına atmanız gerekiyor. İlk 2,5 hafta çöpler zaten toplanmadı. Çöp kokusu ile enkazdaki ceset kokuları karışmıştı. Su bulmak çok zor, duş zaten alamıyorsunuz. Hijyen malzemesi eksikliği sürüyor. Kadınlar ped, iç çamaşırı bulamıyor. Tüm bunları yaşarken insan kendinden utanıyor. Çevreyle ilgili çoğu şeyi hayatımdaki en temel bilinç haline getirmişken böyle olsun istemezdim. Gördüğüm başka bir manzara daha vardı. Sokaklar çok kirliydi ama bir gün ben başka bir gün başka bir komşum sokakları düzenli olarak süpürdük."

"Ne yapıp edip memleketimizi, yuvamızı toparlayacağız"

Hatay Büyükşehir Belediyesi'nde çalıştığını ve ailesinin tarımla uğraştığı bilgisini veren Barazi, yalnızca çiftçi oldukları için değil, memleket sevdasından ötürü topraklarını bırakıp gitmemeye kararlı olduklarını söylüyor.

Depremden sonra geçici olarak Aksaray'a gittiklerini dile getiren Barazi, döndüğü Kırıkhan'dan "Adalet sağlansın. Biz yine el birliğiyle memleketimizi, yuvamızı toparlayacağız. Ne yapıp edip Hatay’ı yeniden ayağa kaldıracak, hak ettiği günlere kavuşacağız. Bize destek olun" çağrısında bulunuyor. 

"Bölgenin en büyük ihtiyacı kapsamlı bir adalet"

Akrabalarının tamamının Antakya'da yaşadığını, 8 gün boyunca göçük altında halası, eniştesi ve iki yeğeninin canlı çıkarılmasını ümit ederken cansız bedenlerine ulaşan Duygu İnegöllü ise günlerce göçüklerde yetkililerin olmayışını eleştiriyor. 

Vinç, kepçe, demir kırıcı gibi aletlerin bulanamaması nedeniyle kayıpların arttığı gerekçesiyle tepki gösteren İnegöllü, bulundukları yere yalnızca gönüllülerin geldiğini vurguluyor.

Duygu İnegöllü, kadın erkek fark etmeksizin bölgede de en çok ihtiyaç duyulan şeyin ise kapsamlı bir adalet olduğunu şu sözlerle dile getiriyor: 

Adalet istiyoruz, kayıplarımızın adaletini istiyoruz. Sadece ceza hukuku anlamıyla değil, idare hukuku ve miras hukuku anlamında da. Kimsesiz kalan kadınların mağdur olmayacağı şekilde bir hukuktan bahsediyoruz. Bunca kayıp varken bu konuşulur mu denilmesin ama deprem çok fakirleştirici bir etken. En büyük mağduriyeti de kadınlar yaşayacak. Hem yakınlarını hem mal varlıklarını kaybettiler, o nedenle yeniden söylüyorum, bölgenin en büyük ihtiyacı kapsamlı bir adalet."

"Antakyalıların ilçeyi yeniden ayağa kaldıracağına inancı tam" ifadesini kullanan Duygu İnegöllü, "Gönüllülerin desteği yadsınamaz. Onların el vermesiyle Antakya'nın mutlaka yeniden varoluşa imza atacağını düşünüyorum" görüşünü dile getiriyor. 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU