Devrim Muhafızları terör örgütü değilse nedir?

ABD söz konusu anlaşmayla İran rejiminin nükleer programını sınırlayabilir ama Devrim Muhafızları'nı ve baskıcı rejimi ne İran'da ne de bölgede kısıtlayamaz

İran Devrim Muhafızları Ordusu, İran Silahlı Kuvvetleri'ne bağlı ama ondan özerk kara, hava, deniz ve füze kuvvetleri bulunan büyük bir ordu konumunda (AFP)

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Katar Şeyhi Temim bin Hamad es-Sani'nin 21 Şubat Pazartesi günkü açıklamalarından, İran İslam Cumhuriyeti ve ABD arasında bir anlaşmaya varılmasının yakın olduğu anlaşılıyor. 

ABD Başkanı Joe Biden'ın, Reisi'nin anlaşma için gerekli olduğunu belirttiği hususların üstesinden gelmesi kolay olmayacak. Ancak Katar'ın arabuluculuğu ve her iki tarafın da anlaşmaya duyduğu ihtiyaç göz önüne alındığında, üzerinde konuşulan iki yıllık geçici anlaşmanın neden şimdi mümkün olduğu bir şekilde anlaşılabilir. 

İki yıllık bir anlaşma, Biden'ın görevdeki ilk döneminin sonuna kadar sürecek bir uzlaşı demek olacak. Diğer bir ifadeyle, İslam Cumhuriyeti 2024 ABD başkanlık seçimlerinin kaderini beklerken daha ciddi taahhütlere uymak zorunda kalacak ve bir sonraki başkanın anlaşmaya uyup uymayacağını görecek. Bu geçici veya kısa vadeli anlaşma aynı zamanda, en azından şimdilik, İran'ın nükleer programının Joe Biden'ın istediği şekilde kısıtlanacağı anlamına da gelecek. 

Reisi, beraberinde dışişleri, petrol, yollar ve kentsel planlama, sanayi, madenler ve ticaret bakanlarını içeren yüksek düzey bir delegasyon getirerek ve çok taraflı önemli görüşmelerden bahsederek İran'ın bölge ülkeleriyle düzenli ilişkilere sahip olduğunu ve nükleer anlaşmaya ihtiyacı bulunmadığını göstermek istedi. 

İran bu yaklaşımı benimseyerek, Körfez İşbirliği Teşkilatı (KİT) ülkelerinin nükleer anlaşmayı desteklemesini ve böylece İran'ın taleplerini kabul etmesi için ABD üzerindeki baskıyı artırmayı arzuluyor. 

Ancak Katar KİT'i temsil etmiyor. Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Suudi Arabistan'ın anlaşmaya ve İran'ın bölgeye yaklaşımına dair farklı fikirleri var. 

Pazartesi günü Münih Güvenlik Konferansı'nda konuşan Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Farhan, İran'ın ciddi biçimde bölgede yeni bir yaklaşım benimsemeye çalışmasını umduğunu belirtti. 

İran-Suudi doğrudan görüşmelerinin yeni turu planlanırken, pazartesi gecesi Gizan'daki Kral Abdullah havalimanına saldıran Husi insansız hava aracının vurulması sonucu 16 sivil yaralandı. 

Husi milisler Devrim Muhafızları'yla bağlantılı ve Devrim Muhafızları da terörist bir davranış sergiliyor. İslam Cumhuriyeti de öyle: Bölge ülkelerinin güvenliğini ve huzurunu açıkça bozan ve ulusal güvenliği tehdit eden bir milis grubu destekliyor. İran rejimi kendi vatandaşlarına karşı hiçbir sorumluluk veya taahhüt göstermezken diğer taahhütlere ve anlaşmalara nasıl bağlı kalabilir? 

Reisi yönetimi şimdi ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Yabancı Terör Örgütleri listesinden Devrim Muhafızları'nın çıkarılmasını talep ediyor. Mantıken bu mümkün değil. Ancak Biden Şubat 2021'de Husileri listeden çıkardı bile ve Marco Rubio ile Tom Cotton gibi Cumhuriyetçi Senatörlerin Kabil'in düşüşü sonrası Taliban'ın terörist bir örgüt olarak tanımlanması talebini kabul etmiyor. Fakat Biden'ın Devrim Muhafızları'nı listeden çıkarma konusunda ABD Kongresi'ne karşı durması siyaseten pek muhtemel değil. 

İran'la yapılacak anlaşma ABD'nin solcu Demokratlarının itibarılarını kurtarabileceği, İran rejiminin ise ekonomik ve mali kriz çıkmazından çıkış bulabileceği bir yol sunuyor. 

İran'a hükmeden İslami rejimi devirebilecek şey askeri çatışma değil aç insanların isyanı ve yüzde 60'ı yoksullukla mücadele eden ulusun protestolarıdır. Batı'yla yarım kalmış bir anlaşma, rejime güçlerini yeniden toparlaması ve İran halkının protestolarına karşı koyma planları hazırlayıp gösterileri bastırması için bir nefes alanı sunacaktır. 

İran halkına açlık getiren yaptırımları desteklemiyorum ama Biden yönetiminin hem İran halkına haklarını verecek hem de İran rejiminin nükleer programını kısıtlayacak bir anlaşmayı tesis için ABD'nin bölgesel ortaklarıyla birlikte çalışma fırsatı vardı. 

Demokrasiye ve insan haklarına inanan milyonlarca insanın yaşamını ve umudunu yok ederek Taliban'ı Afganistan'a yerleştiren ve ülkeden hızla vazgeçen Biden, İran halkına da aynısını yapacak. 

ABD söz konusu anlaşmayla İran rejiminin nükleer programını sınırlayabilir ama Devrim Muhafızları'nı ve baskıcı rejimi ne İran'da ne de bölgede kısıtlayamaz. 

İran rejiminin elinde 80 milyon İranlı rehin konumunda. Ama Tahran'a bir kurtarma planı uygulandığında, nakit karşılığında sadece çift vatandaşlı 4 İranlı ülke dışına çıkarılacak. Bu miktar ise ekonomik baskıyı ancak kısa bir süre için indirgeyecek. Peki sonrasında ne olacak? 

Bundan sonra yaşanacaklar muhtemelen Biden yönetiminin 200 bin kişiyi Afganistan'dan kurtardığı ve 30 milyon kişiyi utanmadan mağarada yaşayan Taliban teröristlerine terk ettiği politikaya benzeyecektir. 

ABD'nin sorunları Biden ve Demokratların İran rejimiyle yaptığı yarım yamalak anlaşmayla veya Afganistan'dan acele çıkışlarıyla çözümlenmeyecek. İran sorununun geçim sorunları da bu yarım yamalak ve sallantılı anlaşmayla çözümlenmeyecek. 

İran'ın Viyana görüşmelerindeki büyük talebi hakkında konuşan İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid iyi bir noktaya işaret etmişti:

Devrim Muhafızları terörist bir örgüt değilse nedir? Halk dansları topluluğu mu? Dünya bu cüretkar koşulları kabullenemez. Ne onlarca milyar doların İran'a akmasına ne de İran'ın terörü dünyaya yaymaya devam etmesine izin veremez.



* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

https://www.independentpersian.com

Independent Türkçe için çeviren: İrem Oral

DAHA FAZLA HABER OKU