İran Meclis Başkanı Kalibaf, Biden'ın 'maksimum baskı' yerine 'akıllı baskıyı' tercih etmesini bekliyor

İranlı yetkilinin bu açıklamaları, İran’da resmi ve siyasi akımlara bağlı medya kuruluşlarının, ABD seçimlerini ve çökmekte olan ülke ekonomisinde fiyatlar üzerindeki somut etkilerini eşi görülmemiş bir şekilde takip ettiği dönemde geldi

Asker üniforması giyen İranlı Milletvekili Mustafa Kutb Abadi, yoksul kesimle dayanışma için açlık grevine başladığını duyurdu (Hane-i Millet)

ABD'de başkan seçilen Joe Biden'ın Tahran'a karşı nasıl bir yaklaşım tarzı benimseyeceği konusunda İran'da birçok tahmin yürütülürken, İran Meclis Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf, ABD'nin nükleer anlaşmaya dönmesinin "İran'ın bankacılık faaliyetleri ile petrol satışlarının normal seyrine dönmesi gibi pratik adımlarla" olması gerektiğini belirterek, Demokrat yönetimin, Donald Trump yönetiminin İran'ın davranışlarını değiştirmek amacıyla izlediği ‘maksimum baskı' yerine ‘akıllı baskı' politikasını benimsemesini beklediğini söyledi.

Kalibaf, yaptırımların kaldırılması meselesinin "dış politikanın hedeflerinden biri olduğu açık bir durum" ifadesiyle, rakibi Hasan Ruhani'nin hükümetinin yaptırımların kaldırılması yönündeki beklentisini küçümsedi. Kalibaf bununla birlikte, yaptırımların "fırsat ve güç yaratmadan" kaldırılmasına karşı çekincesini açıkça dile getirdi.

Kalibaf, tüm İranlıların üzerindeki baskıyı hafifletme ve maksimum baskı politikasını başarısızlığa uğratmanın, başta yoksul ve orta kesim olmak üzere tüm İran halkını güçlendirmekten geçtiğini ve bunun da ‘yerel ekonomik kalkınma, çalışma çarklarının döndürülmesi, üretim ve halk için refah ve yaşam yolları üretmeye bağlı olduğunu' kaydetti.

Kalibaf, İran hükümetini destekleyen çevrelerde ‘muhafazakar akımın Trump'ın seçimlerde kaybetmesinden zarar gördüğü' yönündeki söylemlerden dolaylı yoldan kendisini dışarda tutmak amacıyla, Lübnan Hizbullah'ı Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın kullandığı üsluba başvurarak, Kasım Süleymani'nin katilinin kaybetmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. ABD'nin bu yılın başında Bağdat Havalimanı'nda düzenlediği hava saldırısında öldürülen Süleymani, Devrim Muhafızları Ordusu'nun (DMO) İran sınırları dışındaki operasyonlarını beyni konumundaydı.

Gelecek yıl Haziran ayında yapılması beklenen İran cumhurbaşkanlığı seçimleri için adaylar arasında adı geçen Kalibaf, "Kumarbazın, Trump'ın kaybetmesinden mutlu olmamıza rağmen, insanların geçimini Beyaz Saray'daki bir kişinin kazanmasına veya kaybetmesine endekslememizin mümkün olmadığını düşünüyoruz. Biden'ın Trump'tan farklı olduğu doğru fakat en iyi ihtimalle, boğucu yaptırımları getiren ve ABD'nin nükleer anlaşmadaki taahhütlerini ilk ihlal eden Obama'dan bir farkı yok. Biden, Obama yönetiminin iki numaralı adamıydı ve o hükümetin dış politika temellerini düzenleyen kişiydi. Ekibinde yer alacak uzman ve karar alıcılar, Obama yönetiminin ekibi olacak. Obama yönetiminin, Avrupalı şirketlerin yazılı güvence alma çabalarına açıkça olumsuz yanıt verdiği ve sözüne bağlı kalmadığı yönündeki kayıt halen mevcut. John Kerry, olumsuz yanıt verdikten sonra aldatıcı bir yolla, yaptırımların kaldırılmasının Avrupalı şirketlerin kararı olduğunu ilan etti" diye konuştu.

İranlı yetkilinin bu açıklamaları, İran'da resmi ve siyasi akımlara bağlı medya kuruluşlarının, ABD seçimlerini ve çökmekte olan ülke ekonomisinde fiyatlar üzerindeki somut etkilerini eşi görülmemiş bir şekilde takip ettiği dönemde geldi.

Ruhani: Hedefimiz, İran'ın dünya ile etkileşim kurması

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Çarşamba günü haftalık hükümet toplantısına başkanlık yaptığı sırada, hükümetinin dış politikasını eleştirenleri hedef alarak, "Yaptırımları kaldırmak için nerede bir fırsat görürsek, onu değerlendireceğiz. Hedefimiz, İran'ın dünya ile etkileşim kurmasını sağlamak ve yaptırımları iptal etmektir. Hiç kimsenin fırsatları yakmaya hakkı yok" ifadesini kullandı.

Ruhani, izlediği pozisyonun, ülkede son sözü söyleyen RehberbAli Hamaney'in pozisyonuna dayandığını belirterek, "Yaptırımları kaldırmak için her türlü fırsattan istifade edeceğiz. Bu, bir parti veya grup davası değildir. Rehber'in tavsiyelerini her adımda dikkate alacağız" dedi.

Kalibaf, Ruhani'nin tutumuna işaret ederek, "zayıf ve dışarıya muhtaç bir imaj çizmekten" kaçınmak gerektiğini aksi takdirde bunun "fırsatların yakılması" anlamına geleceğini ifade etti. Kalibaf, "Meclis, ABD hesaplarını değiştirerek, İran'a yönelik ekonomik baskı ve yaptırımların onlar (Amerikalılar) için daha maliyetli olması gerektiğine inanıyor" dedi.

Hükümeti, çok yönlü ekonomik krizde ‘yanlış adres' vermekle suçlayan Kalibaf, "Konut, borsa, emtianın ruhsatlandırılması, gümrük, para ve bankacılık politikaları, bütçe sistemi, döviz tahsisi, döviz piyasalarında aracılık, altın, otomobil, pahalılığa karşı kayıtsızlık, piyasalardan ayrılma ve milli üretime olan ilgisizlik alanlarındaki kararlarımız Pasteur (hükümet merkezi) ve Pasteur'a (İran cumhurbaşkanlığı konutu) dayanıyor, Arizona, Georgia ve Michigan'a değil" diye konuştu.

Biden'a seslenen Kalibaf, "ABD Başkanı şunu bilmeli, İran halkı yolunu buldu. O yol, İran üzerindeki etkili baskıyı imkansız ve maliyetli hale getirmek için ekonomideki güçlü yanları, güvenliği ve stratejik fırsat yaratmayı destekleme kararlılığıdır. İran halkı propagandaya değil, yalnızca kararlara önem verir, laf değil, çalışma bekler. İran halkı milli menfaatlerine uygun olarak yanıtını verecek" ifadesini kullandı.

"Merkez Bankası'nın siyasi tartışmalara dahil edilmesi ülkeye hizmet etmez"

Kalibaf'ın konuşmasından kısa bir süre sonra Merkez Bankası Başkanı Abdunnası Himmeti, Merkez Bankası'nın siyasi tartışmalara dahil edilmesine karşı uyardı. İran'da Rouydad 24 isimli haber sitesine göre, Himmeti, "Merkez Bankası'nın siyasi ve marjinal tartışmalara dahil edilmesi ülkeye hizmet etmez" diyerek, ekibinden yaptırımlarla mücadele ve ekonomiyi desteklemeye odaklanmasını istedi.

Reformistlere yakınlığıyla bilinen ILNA haber ajansının aktardığına göre, İran Uzmanlar Meclisi ve Anayasayı Koruma Konseyi üyesi Ahmed Hatemi, "Mevcut durumda ABD hükümeti ile her türlü müzakere ve pazarlık mahzurludur. Rehber'in tavsiye ettiği üzere, hiçbir yetkilinin, ABD ile herhangi bir düzeyde müzakere etme hakkı yoktur. Çünkü ABD hegemonya arayışında" dedi.

Biden'ın Tahran'a karşı nasıl bir yaklaşım benimseyeceği sorusu İran medyasında yoğun bir şekilde dillendirildi. Ruhani'yi destekleyen ve muhalif gazeteler, İran'daki müesses nizamın mevcut durumdan çıkış için izlemesi beklenen vizyona açıklık getirme noktasında birbiriyle yarış içine girdi.

Ruhani hükümetinin, Biden'ın göreve geleceği ve Ruhani'nin görevinin sona ereceği tarih arasındaki en fazla 7 aylık zaman diliminde ABD'nin avantajlarından faydalanması bekleniyor.

Carnegie Uluslararası Barış Vakfı'ndan analist Kerim Seccadpur, "Biden'ın İran'a yönelik tutumu, hem senatör hem ABD Başkan Yardımcısı olarak, her zaman daha gerçekçi olmuştur. Biden, İran rejiminin doğası ve bu doğanın ABD'nin menfaatlerine zorluk çıkardığına dair hiçbir kuruntuya sahip değil. Bilakis Biden, Tahran ile doğrudan diyalog başlatma tutumuna bağlıdır" ifadesini kullandı.

ABD'nin nükleer anlaşmaya dönmesiyle ilgili 3 görüş

Seccadpur, Carnegie Uluslararası Barış Vakfı'nın önceki gün yayınladığı analiz yazısında, Demokrat çevrelerde ABD'nin nükleer anlaşmaya dönmesiyle ilgili 3 görüşün mevcut olduğuna dikkat çekti. Seccadpur'a göre, birinci grup, Tahran'ın tüm maddelerine uygun hareket etmesi şartıyla nükleer anlaşmanın Biden yönetimi tarafından yeniden canlandırılması gerektiğini savunuyor. İkinci grup ise Trump'ın nükleer anlaşmayı İran'ın balistik füze programı ve Tahran'ın bölgedeki davranışları gibi konularda güçlendirmek amacıyla yarattığı baskı kartından Biden yönetiminin faydalanması gerektiğini düşünüyor. Üçüncü grup, en basit yaklaşımın en gerçekçi yaklaşım olduğu kanaatine sahip. Üçüncü gruba göre bu yaklaşım, Tahran'ın nükleer programını dondurmasına karşılık ABD'nin İran üzerindeki bazı kısıtlamaları kaldırmasıdır.

Kayhan gazetesinden Ruhani'ye emtiaya tepkisi

Seccadpur'a ait analiz yazısının, İran'da hükümet ve reformistlere yakın gazeteler tarafından dün manşetten verilmesi dikkati çekti. Aşırı sağcılara ve Hamaney'in ofisine yakınlığıyla bilinen Kayhan gazetesi, dünkü manşetinde, Ruhani hükümetini, İran gümrüğünde depolanan 7 ton emtiayı ruhsatlandırmada dikkatsizce hareket etmekle suçlayan bir başlık kullandı. Gazete, Biden zaferinin ilanıyla eşzamanlı olarak son iki haftada 1.2 milyon emtianın ruhsatlandırıldığını belirterek, bu işlemi "kamuoyunu müzakerelere hazırlama çabası" diye niteledi.

Kayhan gazetesi, emtianın ruhsatlandırılması ile Biden'ın kazanması arasında ilişki kurmanın ‘yanlış bir düşünce' olduğunu ve ikisi arasında herhangi bir bağlantı bulunmadığını vurguladı. Haberde, "Emtianın dikkatsizce ruhsatlandırılması, devamlı ABD ile müzakere hayali kuran bazı kişiler tarafından istismar edilmemelidir. Dezenformasyon akımının, fiyatların düşmesi için atılan olumlu adımlar ile ABD seçimleri ve müzakerelere kırmızı halı sermek arasında ilişki kurmasına karşı dikkatli olunmalıdır" ifadeleri kullanıldı. Gazete ayrıca hükümet yetkililerinin emtia düzeyinde eksiklik yaşamadıklarını ifade ettiği bir ortamda pirinç, yağ, et ve sebze gibi emtia fiyatlarının neden yükseldiğini sordu.

Kayhan gazetesi, Hamaney'in iki hafta önceki konuşmasına işaret ederek dolaylı yoldan hükümeti eleştirdi. Nitekim Hamaney, söz konusu açıklamasında, yaptırımların ülkedeki pahalılık üzerindeki önemini küçümseyerek, bunun İranlı yetkililer arasındaki koordinasyon eksikliğinden kaynaklandığını ve yeni bir enflasyon dalgasının ‘kabul edilemez ve iyileştirilemez' olacağını dile getirdi.

İranlı vekil açlık grevine başladı

İran'ın resmi haber ajansı ISNA'da yer alan habere göre, İranlı Milletvekili Mustafa Rıza Hüseyni Kutb Abadi, ekonomik kriz ve idarecilerin sorumsuzluğunu protesto etmek amacıyla Meclis'teki ofisinde açlık grevine başladı.

Abadi'nin ofisinden yapılan açıklamada, Abadi'nin Meclis oturumunda yaptığı açılış konuşmasında, greve başladığını duyurduğu belirtildi. Abadi, bankaların insanlardan para toplama ve bunu yüksek karlarla krediye dönüştürmesini eleştirdiği açıklamasında, bankaları ekonomiyi ‘tahrip etmekle' suçladı.

Abadi, "İnsanlar muhafazakar ile reformist cephelerin ailevi ihtilaflara ve bireysel ve parti çıkarları için kardeşin kardeşiyle, babanın oğluyla çatışmasına neden olduğunu ve ülke yapısına her gün zarar verdiğini söylüyorlar" dedi.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU