Türkiye üzerine birkaç söz…

Celalettin Can Independent Türkçe için yazdı

Savaş, siyasetin en yoğunlaşmış biçimidir.

Savaş siyasettir.

Rüzgâra karşı mı savaşmak gerekir, yoksa rüzgârın götürdüğü yerde mi savaşmak gerekir?

Tarihsel an itibarıyla soru bu!

Evet… Rüzgâra karşı da savaşılır ama rüzgâra karşı savaşmak zorunda kalırsanız ya da ileri bir özgüven duygusuyla savaşmaya kalkarsanız muhtemelen sürüklenirsiniz.

Hele de belirli bir tecrübe eşliğinde denge yaratma dinamiğini açığa çıkaramazsanız çok daha şiddetli sürüklenir, boğulmanız kaçınılmazdır.

Mücadele bazen, bazı yerlerde yükselir.

Oralar tarihin yazıldığı, sosyalist solun kalbinin attığı yerlerdir.

Günümüz Türkiye'si içinde sosyalist solun dayanacağı böyle bir hareketli alanın olmaması kabul etmek gerekir ki bir gerçektir.

Öyle bir yer olsaydı bunu yaşayarak görürdük zaten...

Peki, neden Türkiye'de öyle bir alan yok?

Dolayısıyla, Türkiye neden öyle bir yer değil?

Türkiye'de sosyalist solun önünde aşması gereken temel problemleri var.

  • Bunlardan birincisi, Kürt meselesi
    Bu meseledeki asıl sorun Kürtlerin haklarını savunanlara Türk çoğunluğun destek vermemesi oldu. Sosyalist solun da bu desteği sağlamak için gerekli olan iradeye sahip olmaması ve düşünce yapısına mesafeli oluşu. 
     
  • İkincisi, siyasal İslam meselesi…
    Muhammed'i İslam'ın, siyasal İslam'a karşı mücadeleden ve toplumsal yüzleşmekten kaçınması.
     
  • Üçüncüsü, Alevi meselesi…
     
  • Dördüncüsü, yoksulluk, işsizlik meselesi…
     
  • Beşincisi, Türkiye'nin mesela Hindistan, Çin, Bangladeş vb. ülkeler karşısında düşük ücretli ülke haline gelmesi.
    Bunun tek çaresi teknolojik atılım olduğu halde Türkiye'nin bu konu ile ilgilenmemesi ilgilense bile bir çözüm getirememesi.
    İçinde bulunduğumuz dönemde Dünya Solunun teorik ve pratik yenilgi halini aşamaması gibi nedenlerle bir çıkış yolunun henüz kendisini gösterememiş olması.

Sonuç olarak;

İşte bu koşullar altında Türkiye'de sosyal demokrat ve sosyalist solun yükselişe geçmesi oldukça zor görünüyor.

Bu toplumsal-siyasi mücadele zemininin olmadığı anlamına gelmiyor.

Stratejik bir bakış açısıyla, uzun vadeli bir mücadeleyi adım adım ören, çok yönlü bir mücadele anlayışının kabul edilmesi anlamına geliyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU