Barışçıl Macron, savaş çığırtkanına dönüşüyor

Macron, Ukrayna'daki savaşın öncelikle bir Avrupa savaşı olduğunu vurguladı, dolayısıyla asker gönderme çağrısı, Trump'ın iktidara gelmesiyle yaşanacaklardan önce davranmak olabilir

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 2 yılı aşkın süredir Rusya'ya karşı savaşan Ukrayna'ya asker gönderme konusunda Avrupa ülkeleri arasında fikir birliğinin olmadığını ancak bu ihtimalin göz ardı edilmemesi gerektiğini söyledi / Fotoğraf: Reuters

Politikacıların, durumun gerçekliğiyle tutarlı olmayan garip veya yanlış açıklamalar yapmaları tarihin her döneminde görülmüş bir şeydir.

Ama mantığın, makul ve mümkün olanın ötesine geçmelerine izin verilemez, buna susmak ve baş sallamak ile karşılık verilemez. Bu birinci nokta.

İkincisi, bazı siyasetçilerin uluslar ve halklar arasında iş birliği, iletişim ve sevgi köprüleri kurmaya çalışan barış güvercinleri olarak anılması ve ünlenmesi tuhaf değil.

Ancak tuhaf olan, bazılarının bir gecede insan uygarlığının yok olmasına neden olabilecek bir savaşın çığırtkanlarına dönüşmeleridir.

Bununla kastedilen, geçtiğimiz günlerde Paris'te uluslararası bir konferans sırasında Rusya'nın Ukrayna'da zafer kazanmasını engellemek için Batı'nın derhal harekete geçmesi çağrısında bulunan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'dur.

İddia ettiğine göre Ukraynalılar ile savaşmak için NATO ülkeleri gerekirse kuvvet de göndermeliler.

Bu ani ve tuhaf değişimin ardındaki sebep ya da güdüler neler?

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Savaşın ilk hafta ve aylarında Fransa Cumhurbaşkanı'nın yaptığı açıklamaları, ortaya koyduğu pozisyonları, yaptığı girişimleri ve özellikle Rusya'nın başkenti Moskova'ya ziyaretlerini hatırlayanlarımız, son açıklamasının aşırı tuhaflığı ve tehlikesi nedeniyle kulaklarına inanamıyorlar.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, savaşı durdurmak için Ukrayna'nın Finlandiyalaştırılması çağrısını yapan ilk kişiydi.

Finlandiyalaştırmak, Ukrayna'ya eski Sovyetler Birliği döneminde Finlandiya'nın sahip olduğu statünün verilmesi, yani Putin Rusyası'na dış politika kararlarını onaylama veya reddetme hakkının verilmesi anlamına geliyor.

Bu görüş, Ukrayna Cumhurbaşkanı, Washington, Londra ve diğer Avrupa başkentleri tarafından reddedildi.

Geçen pazar günü Elysee Sarayı'nın Ukrayna'daki savaşa ilişkin tutumu açık, samimi, makul ve dengeliydi:

Fransa her zaman tek bir prensibe bağlı kaldı; Ukrayna'yı destekliyoruz ama Rusya'ya savaş açmayacağız.


Ertesi gün -pazartesi- Cumhurbaşkanı Macron bu açıklaması ile söz konusu prensibi bir kenara bırakarak, 25 NATO liderine kuvvetlerini Ukrayna'daki savaşa göndermeleri çağrısında bulundu.

Cumhurbaşkanı Macron aniden barışçıl kıyafetini çıkarıp, yerine savaşçı kıyafeti ve teçhizatını kuşandı.

Elbette Cumhurbaşkanı Macron, çağrısının kelimenin tam anlamıyla nükleer savaşa tüm kapıların açılması anlamına geldiğinin farkında. O aptal değil ve kesinlikle pervasız da değil.

Askeri darbelerin gerçekleştiği ve Paris'ten askeri kuvvetlerini geri çekmesinin talep edildiği Afrika ülkelerinde (örneğin Burkina Faso) yaşananlar konusundaki rasyonel tutumunu henüz unutmadık.

Cumhurbaşkanı Macron, kuvvetlerini ölümcül bir savaşa sokmayı reddederek bu talebi yerine getirmişti.
 


Bu konuda abartıya kaçtığını varsaysak bile; bakanlar, danışmanlar, uzmanlar ve ordu generalleri de dahil olmak üzere hükümetinde yer alan kişilere aptal veya pervasız denilemez.

Büyük Batılı başkentler, Macron'un çağrısını hızla reddettiler ve Ukrayna'ya kuvvet göndermeyi ne düşündüklerini ne de buna niyetli olduklarını vurgulayan açıklamalar yaptılar.

Cumhurbaşkanı Macron'u belki de en zor durumda bırakan yanıt, Almanya Şansölye Yardımcısı Robert Patrick'ten geldi:

Fransa'nın Ukrayna'ya desteğini nasıl artıracağını düşünmesine sevindim, ancak onlara bir tavsiyede bulunmam mümkünse o da; Ukrayna'ya daha fazla silah sağlayın olurdu.


Batı medyasında çıkan haberlere göre Ukrayna'ya en fazla askeri yardım sağlayan Avrupa ülkesi olan Almanya, Fransa'yı mütevazı askeri yardımlarından dolayı sık sık eleştiriyor.

Başbakan'ın bir danışmanının yaptığı açıklama ile Litvanya, Batı'daki bu reddetme bağlamının dışına çıkan tek ülke oldu.

Danışman, iddia ettiğine göre durum kalıpların dışında düşünmeyi gerektirdiğinden, ülkesinin Fransa'nın önerisine olumlu yanıt vermeye hazır olduğunu ima etti.

Litvanya'nın geçmişini ve yeniden Rus ayısının pençesine düşme korkusunu hesaba katarsak, Litvanya'nın bu hızlı açıklamasının ardındaki motivasyonları anlamak kolay.

Başkan Putin'in resmi sözcüsü Dmitry Peskov, Fransa'nın önerisine ilişkin uyarı ve tehditlerde bulunarak şunları söyledi:

Eğer NATO Ukrayna'ya savaşmak için asker gönderirse, müttefiklere karşı savaş bir olasılık değil, kaçınılmaz olacaktır.


Öte yandan Fransa Cumhurbaşkanı Macron son dönemde mesela Hamas terörüne karşı bir uluslararası koalisyon kurma çağrısı gibi dikkat çeken önerilerde bulunuyor. Bu çağrısı da diğerleri gibi hiçbir iz bırakmadan geçip gitmişti.

İngiliz yorumculara göre Macron'un Ukrayna'daki Rus güçlerine karşı savaşması için Avrupalı kuvvetler gönderme yönündeki son çağrısı, Cumhuriyetçi aday Donald Trump'ın Beyaz Saray'a ulaşmasından ve ABD'nin Ukrayna sorunundan çekilmesinden duyulan korkudan kaynaklanıyor olabilir.

Zira bu, Rus kuvvetlerinin Ukrayna'yı ele geçirmesi anlamına geliyor.

Cumhurbaşkanı Macron, Ukrayna'daki savaşın öncelikle bir Avrupa savaşı olduğunu vurguladı, dolayısıyla asker gönderme çağrısı, Trump'ın iktidara gelmesiyle yaşanacaklardan önce davranmak olabilir.

Bu göz önüne alınsa bile önerisi gerçeklik bağlamının dışında ve tehlikesi nedeniyle beklenmedik, aksine çok şaşırtıcı ve gerçekten endişe verici olmayı sürdürüyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU