AK Partili Külünk: Geri kabul anlaşması iptal edilmelidir, Türkiye Avrupa'nın göçmen parkı değildir

Külünk: Anadolu da bütün eski devletler göç dalgası ile çökmüştür unutmayın

Fotoğraf: AA

AK Partili Metin Külünk, AB ile imzalanan Geri Kabul Anlaşması'nın iptal edilmesi ve göçmenlerin evlerine gönderilmesi çağrısı yaptı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Külünk'ün sosyal medya hesabından yaptığı açıklama ve çağrı şöyle:

Sosyolojik depremin önemli fay hatlarından birisi de Suriyeli göçmenlerin neredeyse yerleşik düzene geçişi ve sosyal dokumuzu parçalama sürecine girişidir. Türkiye Avrupa’nın göçmen parkı değildir. Geri kabul anlaşması iptal edilmelidir. Suriyeli kardeşlerimizin Avrupa’ya geçişlerini engelleyecek her adımdan vazgeçmeliyiz. Suriye’de dökülen kanda emperyalizmin eli vardır ve de hem kanı döktüren olacak hem de risk üstlenmeyecek. Türkiye Avrupa Birliği’nin göç karakolu değildir. Gazze’de gördüğümüz emperyalizmin iğrenç yüzünü Avrupa’nın orta yerinde de görüyoruz.

O halde hayatlarını Avrupa’da devam ettirmek isteyen Suriyeli kardeşlerimizin önünü neden kesiyoruz? Farkındayız, varoldukları topraklara  yabancı yetiştirildikleri Avrupa düşüncesine ruhlarını teslim etmişler, hayatın bütün alanlarında çoklar. Anadolu da bütün eski devletler göç dalgası ile çökmüştür unutmayın.  Külünk ilerleyen saatlerde benzer bir çağrı yaparak, Osmanlı Devleti'nin yıkımında etnisitenin payına dikkat çekti ve şunları söyledi:

Düzensiz göçler bize bir silah olarak dönmek üzere.  Dikkat etmek zorundayız. Osmanlı İmparatorluğunun tasfiye edilme sürecinde etnisitenin ve ırkçılık hareketlerinin önemli bir payı vardır. Etnik milliyetçi ama uluslararası ilişkilerde Londra’ya bağlı yapı ve aktörler bugünkü Ortadoğu haritasının çiziminde başrol oyuncusu olmuşlardı. Enerji kaynakları küçük bir grubun eline geçmiş, halklar yoksullaştırılmış ve devletlerde sadece halkları kontrol etmek için bir araca dönüştürülmüştü. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk ise vatandaşlık kavramı üzerinden bu topraklardaki herkesi eşitlemiş ve millet-devlet odaklı olarak kalkınma projelerine öncülük etmişti.  

Peki, Türkiye’nin dışındaki Osmanlı’dan kopan coğrafyada ne oldu? Cevap basit. Irak’a bakın, Suriye’ye bakın, Suudi Arabistan’a bakın, Körfeze bakın, Ürdün’e bakın Libya’ya bakın, Mısır’a bakın: Geri kalmışlığı içselleştirmiş, bilimsel aklı tüketmiş ve fırsatçılığı da kazanç gören harici ve selefi bir akıl. Sonuç: İngiliz ve Amerikan hattının elinde oyuncak olmuş trilyonlarca dolar petrol geliri. Amerikan ve İngiliz bankalarında devletleri yönetenlerin küresel finans elitleri ile girdikleri kirli ortaklıklar. Halklar sefil, egemenler zengin, küresel güçler memnun. Bölgede oyunu bozan ve batılı egemenleri rahatsız eden tek ülke Türkiye Cumhuriyetidir. 

Çünkü Türkiye Cumhuriyeti İmam-ı Azam Ebu Hanife çizgisinde ve de Semarkant/Buhara hattındaki itikadi anlayış, yani Maturidi çizgisi ile Ortadoğu’dan ayrılmış ve Hanif Türk Ekolü ile yoluna devam etmiştir. Unutulmasın! 1915’te Çanakkale’de direnmesek ve 1917’de Bolşevik devrimi olmasa idi Anadolu’yu bize mezar etmişlerdi. Şimdi de hedefleri aynı ve bunu Anadolumuzu düzensiz göçler ile zayıflatmak, Ortadoğululaştırmak, sosyal dokumuzu bozmak ve haritadan silmek istiyorlar. Küresel elitler, İngiliz ve Amerika’da vücut bulmuş akıllarıyla Anadolu topraklarını ve kültürünü harici bir İslam anlayışına teslim ederek bizim Hanif Türk Ekolünü tasfiye etmek istiyorlar.  

Ardından da sosyolojik olarak toplumun demografik yapısını bozarak bu topraklardaki Milat’tan önceye dayanan varlığımızı tüketerek arkasından da Almanya’yı tasfiye etmenin yolunu açmak istiyorlar. Almanya’nın bunu ne kadar anlayıp anlamadığı başka bir tartışma konusudur. Ancak bizi ilgilendiren tarafı çok net ve hızlı bir şekilde harici ve vehhabi akla dur demektir.

O halde biz, Arap kardeşlerimizin her birinin kendi ülkelerinde özgürce devletlerinin çatısı altında yaşamasından ve birlikte güçlü olmalarından büyük onur duyuyoruz. Aynı şekilde, Pakistanlı kardeşlerimizin kendi ülkelerinde güçlü olmalarından onur duyuyoruz. Birlikte küresel ölçekte güçlü olacağız ancak bu kardeşlerimizin Türkiye Cumhuriyeti devletinin varlığını riske edecek göç politikalarıyla Anadolu’ya sıkıştırılmasına da müsaade edemeyiz. Yine unutulmasın! 1918’den 1923’e kadar İstanbul fiilen işgal altındaydı. Ve emperyalizmin Anadolu topraklarını işgal fikri hiçbir zaman ortadan kalkmamıştır.

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU