Yakın gelecekte bizi neler bekliyor?

Esedullah Oğuz Independent Türkçe için yazdı

Görsel: Unsplash

2023'te hem bireysel olarak hem de millet ve devlet olarak pek çok badire yaşadık ve atlattık.

Bunların iki tanesi kalbimde derin yaralar açtı, biri; 10 kadar ilimizi yerle bir eden 6 Şubat depremiydi.

O depremde dost düşman herkes imdadımıza koşmuştu. Hatta yardıma gelen Yunan ekibi ülkemizden ağlayarak, alkışlar arasında ayrılmıştı.

O zaman içimden keşke dünya hep böyle olsa, düşmanlıklar, çekişmeler rafa kaldırılsa ve dünya bir cennet bahçesi olsa diye umutlanmıştım. 

Ama deprem felaketinin üzerinden birkaç ay geçmeden dünya eski haline döndü. Ukrayna'da savaş tüm şiddeti ile devam ederken Gazze faciası patlak verdi.

Öyle bir facia ki, her renkten ve ırktan milyarlarca insanın yüreğini yakarken Batı'nın ikiyüzlülüğünü ve riyakarlığını da gözler önüne serdi.

Ayrıca Batı klubünde insanlığını, insani değerlerini yitirmemiş ülkelerin ve halkların varlığını da gördük. İspanya gibi, İrlanda gibi, Belçika gibi. 

Türkiye Cumhuriyeti devlet olarak tüm bu badireler sırasında son derece onurlu, omurgalı bir duruş sergiledi, Ukrayna savaşında Batı'nın oyununa gelmeyerek ve iki taraf arasında dengeyi gözeterek hem kendi ulusal çıkarlarını korudu, hem de tahıl koridoru ve arabuluculuk girişimleri gibi pek çok başarılı işe imza atarak barışa katkıda bulundu. 

Yine Gazze soykırımında sesi en yüksek çıkan islam ülkesi, Türkiye oldu. Hamas, Ankara'yı es geçip arabuluculuk için Mısır ve Katar'ı devreye soksa bile Türkiye metanetini korudu ve Filistin halkının haklarını her ortamda savundu.

Arap bakanlar Blinken'ın önünde el pençe divan dururken Hakan Fidan Amerikalı mevkidaşının kucaklaşma hamlesini ustalıkla savuşturarak duruşunu belli etti. Bunlar elbette tarihe geçen anlardı. 

Bireyler, toplumlar ve devletler 2023'te deyim yerindeyse dibe vurdu. Pek çok ülke zamlar, işsizlik, fakirlik, konut sıkıntısı, üretimin azalması gibi sorunlarla karşılaştı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Dünyanın en gelişmiş ülkelerinden Almanya deyim yerindeyse sıvası dökülmüş eski ve yaşlı bir bina gibi pasır pasır dökülüyor.

Dakikliği ile bilinen Alman demiryollarında seferler sık sık iptal ediliyor ve uzun gecikmeler yaşanıyor.

Geçenlerde Stuttgart'tan Münih'e beni ziyarete gelen bir arkadaşım üç saatlik yolu trenle ancak 7 saatte katedebildi.  

Alman sanayisinin motoru olan oto sanayii Çin'le rekabet etmekte zorlanıyor, sadece dünyada değil, Alman pazarında bile öyle.

Piyasada Alman marka tek bir bilgisayar veya cep telefonu yok. Gıda fiyatları giderek artıyor ve Ukrayna savaşından dolayı akaryakıt ve ısınma giderleri de üçe dörde katlanıyor.

Almanya'da durum buysa, diğer ülkelerdeki durumu varın siz düşünün. 

Tüm bunlardan ziyade beni en çok rahatsız eden, Almanya'nın İsrail'e verdiği koşulsuz oldu.

Alman şansölyesi Scholz kameraların karşısına geçip, binlerce bebeği öldüren terör devletinin kendini savunduğunu söylüyordu, hem de yüzünde zerre bir utanma belirtisi olmadan. 

Bir an, ben bu ülkede ne arıyorum ne işim var burada diye düşündüm ve sonra emekliliğime az bir süre kala 30 yıllık emeğimi heba etmenin pek de akıllıca olmadığı sonucuna vardım.

Öte yandan, milyonlarca Türk'ü, Avrupa'da iş ve aş aramaya mahkûm eden Türkiye'nin çarpık siyasi düzenine, aç gözlü siyasetçilerine, devleti soymaya çalışan iş insanlarına, koltukları sayesinde zenginleşen yöneticilerimize isyan ettim.

Onlar düzgün, adil ve dürüst olsaydı, biz burada Alman'ın, Fransız'ın veya İngiliz'in ağız kokusunu çekmek zorunda kalmaz, bir gün vatana dönüp adam gibi yaşamaya başlama umuduyla hayatımızı ertelemezdik.

2023 yılını büyük felaketlerle kapattık ama gelecek için daha korkunç senaryolardan söz ediliyor. Bunlardan biri, geçtiğimiz günlerde Alman Bild gazetesinin yayımladığı Alman Savunma Bakanlığı'nın raporu.

Rapora göre, şu an Ukrayna'da devam eden çatışmalar bu yıl sonunda veya en geç gelecek yıl Nato ile Rusya arasında topyekûn bir savaşa dönüşebilir. Bu ise, üçüncü dünya savaşı demektir.

Zaten Rusya devlet başkanı Putin aylar önce bu ihtimalden söz etmiş, "NATO bir bütün olarak bizden güçlü olabilir ama bizim de nükleer silahımız var. Nato ülkeleri daha gözlerini kırpmaya fırsat bulamadan onları yok ederiz" demişti.  

Putin'in bu tehdidinin artık gerçeğe dönüşme ihtimalinden söz ediliyor. Nato Baltık ülkelerine sürekli asker kaydırarak savaşa hazırlık yaparken Rusya da boş durmuyor, Belarus'taki üslerini takviye ediyor. 
Bu arada yapay zeka, her geçen gün yeni bir gelişme kaydederek insanları ürkütüyor.

Yeni yayınlanan bir rapora göre, önümüzdeki 5-10 yıl içerisinde şu anki işlerin yaklaşık yüzde 40'ı yapay zeka tarafından yapılabilir. Bu da dünyada yüz milyonlarca insanın işsiz kalacağı anlamına geliyor.  

Zira yapay zekanın yapmadığı bir iş yok, kitap çeviriyor, makale, senaryo, hikaye, hatta roman yazıyor. Müzik çalıyor, oyun oynuyor, ameliyatlara girip doktorlara yardımcı oluyor, araba kullanıyor ve daha sayılmayacak işler yapıyor. 

Öyle görünüyor ki, dünya bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz, insanlarla robotların bir arada yaşadığı bir geleceğe doğru yavaş ama emin adımlarla ilerliyor.

Baksanıza, birkaç yıl önce insanların güzel bir fantezi olarak gülüp geçitiği bir şey bugün hayatımızın gerçeği: uzaya turistik yolculuk.

Türk Hava Kuvvetleri'nin bir pilotu olan Alper Gezeravcı, bu uzay turistlerinden biri. 

Teknolojik buluşlar ve gelişmeler bu kadar hızla ilerlerken eski düzenin kurumları birer birer çöküyor.

Aileler dağılıyor, evlilik dışı çocuklar çoğalıyor ve eşcinsel evlilikler artık hayatın bir gerçeği olarak kabul ediliyor.

Ve Almanya, eşcinsel ebeveyinlere de diğer doğal ebeveyinlerin sahip olduğu hakları vermek için yasa tasarısı hazırlıyor. 

Sizi bilmem, ama gelecek beni korkutuyor. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU