Picasso'nun son nefesinde "O bir tanrı" dediği lanetli ressam: Modigliani

Vahap Aydoğan Independent Türkçe için yazdı

Amedeo Clemente Modigliani, (1884-1920) 

Ne hissediyorum biliyor musun Picasso? Hiçbir şey hissetmiyorum aslında. Karnımda bir çocuk var. Başka bir kalp atışı… Başka arzulayan bir ruh…. 

Ve ben bomboşum, bir bardak gibi.

Eve gideceksin Pablo. Dopdolu ve zengin bir yaşam süreceksin. Fakat tanrıya yemin ediyorum zamanı geldiğinde, ölüm döşeğine yattığında Modigliani ismi dudaklarından düşmeyecek. Bu geceden sonra resim yapamayacaksın… 


Bu sözler, Modigliani'nin ruhu, hayat arkadaşı Jeanne Hebuterne'ye ait. 

Jeanne, Modigliani'nin cenazesinden sonra Picasso'nun yanına gittiğinde, son olarak dudaklarından bu sözler dökülür.

Ve hayat o kadar garip bir hâl alır ki, gerçekten de Picasso son nefesinde Modigliani'nin ismini sayıklar!  

Elbette vicdan azabından…
 

Amedeo Modigliani-.jpg
Amedeo Modigliani / Fotoğraf: Britannica

 

Çoğumuzun ismini dahi duymadığı Amedeo Modigliani;

Kaotik yaşamı, dillere pelesenk olmuş aşkıyla; Cemal Süreya'nın dizelerine konu olmuş, hayatı sinemaya uyarlanmış, Nietzsche hayranı bir karakter.

Yaşamındaki yokluk ve acıya sebep olan Picasso'nun entrikalarıyla anılan tarihin satır aralarında kalmış bir sanatçı.

Modigliani özellikle Picasso'nun burjuvalara olan yakınlığından ve kibirli yapısından tiksiniyordu.

Ve hayatının en büyük sanatsal mücadelesi, düşmanlık boyutunda, Picasso'ya karşı verdiği savaşıydı…

İtalya, Livorno'da 1884 yılında dünyaya gelen Amedeo Modigliani, entelektüel bir Musevi ailenin dördüncü çocuğuydu.

Babasının iflas etmesiyle birlikte, daha anne karnındayken yaşam mücadelesi başladı.

Daha çok küçük yaşlarda tüberküloz teşhisi kondu, iflas eden ailesi, okul masraflarını karşılayamayacağından okulu bıraktı.

Entelektüel bir birikime sahip olan annesi onun resim sanatına yönelmesini sağladı. 
 

Amedeo Modigliani.jpg
Amedeo Modigliani / Fotoğraf: Wikipedia

 

Modigliani, 1901 senesinde Floransa Güzel Sanatlar Akademi'sine, 1903 senesinde de Venedik'te bulunan Güzel Sanatlar Akademisi'nde okumaya başladı. 

Hayatına sebep olan haşhaş ve uyuşturucuyla ilk kez Venedik'te tanıştı.

1906'da Paris'e yerleşmesi, Modigliani'nin hayatı için yeni bir başlangıç oldu.

Aslında Paris, Modigliani'nin yaşamının en karanlık ve en zirvede olduğu yerdi. 

Her şeyi bu şehirde deneyimledi. 
 

Otoportre 1919, tüval üzerine yağlı boya, Museum of Contemporary Art, Sao Paulo, Brezilya.jpg
Otoportre 1919, tüval üzerine yağlı boya, Museum of Contemporary Art, Sao Paulo, Brezilya /  Görsel: Wikipedia

 

Zira bu şehirdeki komşusu, onun en büyük düşmanı Picasso oldu...

Paris'in bohem yaşam tarzına hızlı giriş yapan Modigliani, bu hayata çok çabuk adapte oldu. 

Yoksulluğunu, şık İtalyan giyiminin arkasına sakladı ve öyle bir deli yaşam benimsedi ki şehrin en karanlık köşelerinde uyuşturucu partileri vermeye bile başladı.

Kavgaları, aşkları ve dik kafalılığı yüzünden çok sefil bir yaşamın pençesine düştü.

Öyle bir yaşam ki, tablolarını alkol karşılığında sattı, dağıttı...  

Tablolarını yakın arkadaşı olan Paul Alexandre aldı. 

Alexandre'ın verdiği borç paralarla yaşamaya tutunsa da Picasso bu dağınıklık ve yaşam tarzı yüzünden Modigliani'yi aşağılardı.

Öyle ki birbirinin rakibi mi, düşmanı mı, yoksa ezeli rekabet içinde birbirinden etkilenen iki arkadaşlar mıydı; tam bir paradoks, bir muamma…

Modigliani nü resim çalışmaları yapardı ama portrelerinde gözleri çizmezdi. 

Bunu ise şu sözlerle açıklardı:

Ruhunu görebildiğimde, gözlerini de çizeceğim.
 

Madame Pompadour, yak. 1914.jpg
Modigliani'nin "Madame Pompadour" portresi, 1914 / Görsel: Wikipedia

 

Onun çizdiği nü eserlerindeki kadınların meydan okurcasına duruşları, tablolarındaki asilliğiyle diğer ressamlardan ayrılırdı. 

O, masumiyet yerine cazibelerini anlatan karakterler yarattı.

Academie Colarossi'de resim çalışmalarına devam ederken, cesur ve tutkulu bir öğrenci ile tanıştı: Jeanne Hebuterne! 
 

2.jpg
Jeanne Hebuterne

 

Jeanne henüz 19 yaşındaydı. 

Sert Katolik bir ailenin çocuğu olan Jeanne, Yahudi ve oldukça dağınık ressamla aşk yaşamaya başladı.

Ve böylece Jeanne'in katı Katolik ailesine karşı çıkarak yaşadığı Modigliani ile aşkı ve yaşam savaşı başlamış oldu.

Jeanne'in ailesi ilişkilerini hiçbir zaman onaylamadı. 

Ama iki aşık, Paris sokaklarının konuştuğu bir aşk yaşamaya devam ettiler.
 

Jeanne Hébuterne Kırmızı Eşarplı, 1917.jpg
"Jeanne Hébuterne Kırmızı Eşarplı", 1917 / Görsel: Wikipedia

 

Modigliani, sevgilisi Jeanne'in onlarca portresini çizdi; ama ruhunu gerçekten görene kadar gözlerini elbette çizmedi. 

1918'de Paris'i bombalayan Almanlar birçok sanatçının Paris'ten ayrılmasına sebep oldu. Modigliani ise Nice'ye yerleşti. 

Modigliani, Nice'da çok kötü, yıkık dökük bir evde çalışmaya, yaşamaya devam etti.

Bu yıkık dökük evde Modigliani ve Jeanne'in ilk çocukları dünyaya geldi. 

Yokluk ve açlıkla dolu sefil hayatları çocuklarına bakamayacak düzeyde olduğu için, Jeanne çocuğunu Paris'e, ailesinin yanına götürdü.

Ama ailesi bu evliliğe karşı olduğu için, Jeanne'in Modigliani'den olan çocuğunu reddetti. 

Jeanne'in babası bu evlilik dışı çocuğu asla kabul etmedi ve çocuk bir süre yetimhanede kaldı. 

Alkol ve esrarın etkisi altına giren Modigliani'nin ise hastalığı daha da ilerledi ve artık akciğerleri bitmiş haldeydi.

Çaresiz bir durumda olan Jeanne, Picasso'dan yardım talep edecek duruma geldi.  

Artık hem hastalık hem yokluk ruh sağlığını iyice bozulmuş durumdaydı…

Modigliani evini ve Jeanne'yi belirli aralıklarla terk etti.

Evlilik dışı olan çocuğuna ve eşine bakamayan Modigliani, öyle zor bir zaman tünelinden geçti ki, yiyecek yemek bile bulamayacak hâle geldi. 

Nihayetinde, bu sancılı ve ağır travmadan kurtulmak için önüne bir fırsat çıktı. 

1920senesinde dünyaca ünlü ressamların da yer aldığı büyük bir resim yarışması düzenlendi. 

Yarışmaya Pablo Picasso, Maurice Utrillo, Chaim Soutine, Diego Rivera gibi devler katıldı.
 

 

Picasso başlarda resim yarışmasına katılmak istemese de ödüle kayıtsız kalmayarak yarışmaya dahil oldu.

Yarışma devam ederken Jeanne, ikinci çocuklarına hamileydi. Bu yarışma, iki aşığın çocukları için bir umut oldu.

Ressamlar eserlerini çizmek için ellerinden gelenin en iyisi yapmaya başladılar. 

O gün geldiğinde, salondaki herkes heyecanla kimin ne çizdiğini merak ediyordu.

Ve ilginç olan ilkler yaşandı.

Picasso yarışmaya Modigliani'nin portesini çizerek katıldı. 

En büyük rakibinin portresiyle yarışmaya katılması salondaki herkesi şaşkına çevirdi.

Modigliani ise biricik aşkı, dostu, yurdu, eşi Jeanne'i çizmişti. 

Ama Modigliani bu defa Jeanne'in portresini çizerken gözlerini de resmetmişti.  

Oysaki başta da belirttiğimiz gibi Modigliani, portrelerinde gözlere yer vermezdi….
 

 

Yarışmayı Modigliani kazandı. 

Eseri ilk alkışlayan da Picasso oldu. 

Ama ne salonda ne de şehrin sokaklarında Modigliani'yi gören kimse olmadı. 

Her yerde Modigliani'yi aradılar…

Yarışmaya geç kalmasının nedeni ise eşine sürpriz yapmak için evlilik belgesini almaya gitmesiydi.

Dönüş yolunda önünü kim oldukları bilinmeyen bir grup tarafından kesilmiş, ağır bir saldırıya uğramış ve yaralanmıştı.

Tüberküloz hastalığının ağırlığına menenjit hastalığı da eklenince, Modigliani bu defa hastalığı atlatamadı. 

35 yıllık ömrü orada son buldu, hayata gözlerini yumdu.

Cenazesine, en önde Picasso olmak üzere tüm sanat camiası ve Paris halkı katıldı. 

Pablo Picasso yıllarca vicdan azabı çekti. 

Jeanne ise hayatını Modigliani'ye adamış bir kadındı. 

O Jeanne'nin sadece kocası değildi, uğruna ailesini terk edecek kadar sevdiği Modigliani'ye ölesiye bağlıydı. 

Onun yokluğuna dayanması çok zordu…

9 aylık hamile olan Jeanne, ailesinin yanına taşındı. 

Fakat Modigliani'den ayrı kalmaya sadece iki gün dayanabildi.

21 yaşında olan Jeanne evinin 5. katından atlayarak intihar etti. 

Kızlarının cenazesinin Modigliani'nin mezarının yanına gömülmesini istemeyen ve bir türlü öfkesi dinmeyen Jeanne'nin ailesi 1930 yılında kararını değiştirdi ve Modigliani ile aynı mezara gömülmelerine izin verdi.
 

Amedeo Modigliani ve Jeanne Hébuterne çiftinin Père Lachaise Mezarlığı'ndaki mezar taşı.jpg
Amedeo Modigliani ve Jeanne Hébuterne çiftinin Père Lachaise Mezarlığı'ndaki mezarlığı / Fotoğraf: Wikipedia

 

Jeanne, intihar etmeden önce Picasso'ya şu cümleleri kurdu: 

Ne hissediyorum biliyor musun Picasso? Hiçbir şey hissetmiyorum aslında. Karnımda bir çocuk var. Başka bir kalp atışı… Başka arzulayan bir ruh…. 

Ve ben bomboşum, bir bardak gibi.

Eve gideceksin Pablo. Dopdolu ve zengin bir yaşam süreceksin. Fakat tanrıya yemin ediyorum zamanı geldiğinde, ölüm döşeğine yattığında Modigliani ismi dudaklarından düşmeyecek. Bu geceden sonra resim yapamayacaksın.


İki aşığın mezar taşlarındaki yazılar da oldukça dikkat çekici. 

Modigliani'nin mezar taşında şöyle yazar: 

Mutluluk ve şöhret anında ölüm tarafından yakalandı.
 

Amedeo Modigliani ve Jeanne Hébuterne çiftinin Père Lachaise Mezarlığı'ndaki mezar taşı 2.jpg
Amedeo Modigliani ve Jeanne Hébuterne çiftinin Père Lachaise Mezarlığı'ndaki mezar taşı / Fotoğraf: Wikipedia

 

Jeanne'in mezar taşında ise şu satırlar yazılı: 

Amedeo Modigliani'nin yoldaşı, sıra dışı fedakarlığa dek sadık bir eş


Kuşkusuz hayatı, sanatı, aşkı ve eserleriyle Modigliani, farklı, özgün bir perspektife sahip.

Buna rağmen, tarih sayfalarında Modigliani ismine çok nadir rastlamamızın nedeni ise kocaman bir soru işareti. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

DAHA FAZLA HABER OKU