Bir Cezayirlinin Adnan Menderes'e mektubu

Dr. Halim Gençoğlu Independent Türkçe için yazdı

Kuzey Afrika Mili Kurtuluş Cephesi Başkanı Ahmet Bayoud Mohammet'in Başbakan Menderes'e yazdığı mektup, 1956

Fransa'nın Cezayir soykırımı, 19'uncu ve 20'nci yüzyılın başlarında Cezayir'deki yerli halka karşı gerçekleştirilen acımasız bir dönemi temsil eder.

Cezayir, 1830 yılında Fransızlar tarafından işgal edildi ve bu işgal ülkede, sömürge dönemini başlattı.

Sömürgecilik, yerli halk üzerinde ağır baskılar ve ekonomik sömürüyü beraberinde getirdi.

Yerli halk, bağımsızlık ve özgürlük için mücadele etti. Osmanlı idaresindeki Cezayir'de 1830'dan 1960'lara kadar huzurun yerini zulüm ve şiddet almıştı.


Fransa'nın Cezayir Soykırımı

1830'da başlayan yağma ve işgal dönemini saymazsak Cezayir'deki soykırım süreci, 1954-1962 yılları arasındaki Cezayir Bağımsızlık Savaşı sırasında tırmanışa geçti.

Fransız yönetimi, yerli halka karşı kitlesel şiddet ve büyük zulüm uyguladı.

Binlerce Cezayirli sivil öldü, toplama kamplarında işkence gördü ve köyleri tahrip edildi.

Bunlar olurken Cezayir soykırımı, uluslararası arenada büyük tartışmalara yol açtı.

Birçok ülke, Fransa'yı insan hakları ihlalleri nedeniyle eleştirdi. Ancak resmi olarak soykırım olarak kabul edilmedi.

Öte yandan Cezayir soykırımı, Cezayir'in bağımsızlığını kazanmasına yol açtı, ancak geride derin yaralar bıraktı.

Ülkenin tarihi ve kültürel kimliği üzerinde kalıcı etkiler bıraktı. Aynı zamanda Fransa'nın tarihinde de önemli bir leke olarak kaldı.

Fransa'nın Cezayir soykırımı, tarihi ve insani bir trajediyi temsil eder. Bu olayın tarihi anlamını anlamak ve gelecek nesillere hatırlatmak, insan haklarına saygı ve tarihi adalet için önemlidir.

Bu acı hadiseyi belki en iyi anlatan o döneme ait yazışmalardır. 1956 yılında Kuzey Afrika Mili Kurtuluş Cephesi Başkanı Ahmet Bayoud Mohammet'in Başbakan Adnan Menderes'e yazdığı mektup Fransız zulmünün çapını ortaya koyuyor.


"Başvekil Adnan Menderes ve Türk Hükümetine,

1956

20 sene evvel Negüs Haile Selâsiye Milletlet Cemiyeti'ne hitap ederek insanlar, sırf dünya üzerindeki kazançlarını artırmak maksadı ile milletler tarafından Allah'ın huzurunda çiğnenip öldürülürken, kardeşlerinin alâkasız ve bigane kalmaları neticesinde Allahın gazabı takip etmiş ve 15 Nisan ile 11 Haziran 1956 arasında dünyaya sarsmıştır.

Bugünkü kuvveti 16 bin olan Cezayir Milli Kurtuluş Ordusu, Fransız taarruz karşısında 3 bin 196'sını kaybetmiştir.

Bu kayıpları bekliyorduk; günkü hemen, hemen yarım milyonluk bir ecnebi ordusu ile garipsiyoruz. Fakat, NATO'da teçhiz edilmiş Fransız askerleri, şimal, hesaplı bir planla bir ırkı imha etme yoluna girişmiştir.

Yalnız 7 hafta zarfında 87 bin ila 90 bin muharip Cezayirliyi, yaş ve cinsiyete bakmadan katletmişlerdir. Onların bu korkutma hareketi askerlerimize tesir etmemektedir.

Toplu bir halde bir heder teşkil, etmiyoruz. Fransız Hava Kuvvetleri kadın çocuk ve yaşlılarımıza hinterlandaki köylerde yakıp kül etmektedir.

Bir zamanlar İnsanla dolu olan bölgeler bugün, sivil halkın görülmemiş cesetleri ile doludur; çünkü Fransız asker kuvvetleri, tefrik yapmaksızın Cezayirli sivil halkı katliama girişmiştir.

Bu büyük mücadeleye girişen bizler, şimdi, irk ve mezhep ne olursa olsun vicdan sahibi bütün insanlardan fikir yardımı istiyoruz.

Fransız halkı bile hükumetlerinin Afrika siyasetinden fevkalade müteessir olmuş ve bu hareketi protesto etmiştir. Siz Türkler de bundan aşağı kalmayabilirsiniz.

Aşağıdaki tavsiyelerimizi en geniş bir şekilde yaymaya çalışırsanız size karşı minnettarlığımız sonsuz olacaktır.

Mazeret beyan etmeden bütün Türklere müracaat ederek onlardan, müştereken ve milletlerarası münasebetlerde müttehiden milli hürriyet ve insanlık asaleti için hakkımızı teyit etmelerini istiyoruz.

Bütün Türkleri, Fransa'ya, Fransız diplomatlarını, ticaret servislerine ve faaliyetlerine karşı derhal boykot etmeleri için harekete geçirmenizi ve hiçbir Türk'ün Fransız menşeli ve Fransız sanayi mahsulü olan veya Fransız vasıtaları ile nakledilen hiçbir istihlak maddesini alıp satmamak üzere teşvik etmenizi rica ediyoruz.

Fransız müstemleke siyasetinin dünya huzurunda takbih edilmesini istiyoruz.

Fransız diplomatik müesseselerinin işçiler, halk ve kültür grupları tarafından tekrar, tekrar ziyaret edilerek Cezayir'deki müdafaası sivil halka karga yapılan teçhizattan dolayı duydukları teessürün iradesini tavsiye ediyoruz.

Bu yapılmadığı taktirde, bütün Fransız ticaret varlıkları ve memurlarıyla alakanın kesilmesini istiyoruz.

Ayrı, ayrı veya Komite halinde bütün hava meydan ve liman makamlarının, gümrük memurlarının, makinist ve liman işçilerinin tecrit edilmelerini istiyoruz.

Fransız hava ve deniz acentalarının, müessese ve sahiplerine nezaketle takat devamın olarak ziyaret ediniz ve Fransız Hükûmeti'nin Cezayir halkını baskı altında tutmak için tatbik ettiği caniyane programdan dolayı duyulan fena reaksiyonu irade ediniz.

Bu da olmadığı takdirde Fransızlara ait bütün faaliyetlerle alakayı kesiniz.

Türk işçisinin refahına veya milli ekonomiye zararı olacaksa işçilerin grev yapmasında veya işi bırakmasında ısrar etmiyoruz. Fakat doğruluk ner'ine olmak üzere bu hareketin uzun bir müddet yapılması lazım gelmektedir.

Böyle yapılmadığı taktirde, Fransız bayrağı altında gelişen herkesle alakayı kesmelidir.

Telsiz ve irtibat personeli mutat trafik vazifesi yapmadıkları zaman, uğranılacak diğer limanlardaki operatörlere Fransız gemi ve tayyarelerinin hareket ve azamet saatleri ile personel ve yükü hakkında malumat vermekle beşeriyete hizmet /edebilir

Her taraftaki dindar kimseler, dini ve sosyal liderlerinin emri altında beşeriyete vazifeleri için müttehiden çalışmalıdırlar. Fransızlara karşı açıkça muhalefet yapılamayan yerlerde, bu pasif ve devamlı olarak yapılmalıdır.

Bu ve buna mümasil hareket ve teknikler, kolluk olarak duyulan nefretin devamla ve muhtelif şekillerde ifadesi, Fransız Hükümetini bizar etmelidir.

Mezalim başlayıncaya kadar Kuzey Afrika hürriyet ordusunun hiçbir bloke dahil olmadığını dünyaya karşı ilan ediyoruz.

Cezayirlilerle Fransız aleyhtar olanlar, Türk yardımını istiyoruz. Bizi tabi haline koyacak ve ikinci sınıf insan haline getirecek olan bir milletin hükümeti ile çetin bir mücadeleye giriştik.

Kuzey Afrika harbi ya tam hürriyete kavuşmamız veya imha edilmemizle sona erebiliriz. Bizimle beraber olduğunuzu ilan ediniz.

Susturulanlar için konuşunuz. Haklarından mahrum edilenlere kuvvet veriniz.

Kat, kat faik düşman kuvvetleri karşısında muhariplerimiz, bugünkü Fransız taarruzuna muvaffakiyetle başa çıkarmışlardır.

Zulüm görmekte olan gayri muhariplerimiz adine sizin müdahalenizi istirham ediyoruz.

Vatanperverlerimiz, müstevlinin elindeki silahları kıracaktır,

Kuzey Afrika Mili Kurtuluş
Cephesi Başkanı

Ahmet Bayoud Mohammet
Larbi Bomdjemilne Jamiat al telam Fi ffriqiya Al Shamaliya"


1956 yılında Kuzey Afrika Mili Kurtuluş Cephesi Başkan Ahmet Bayoud Mohammet, Fransa'nın Cezayir'deki zulmüyle ilgili Adnan Menderes'e üç sayfa bir mektup yazarak yardım istemişti.

Menderes bu durumu Fransa'nın bir iç sorunu olarak görmüş ve çekimser bir tavır sergilemişti.

Cezayir'in ilk Cumhurbaşkanı Ahmet Bin Bella, Türkiye'nin BM'de Fransa lehine oy kullanması konusunda çok büyük bir hayal kırıklığına uğradıklarını belirmişti.

Bu yüzden ancak 27 yıl sonra Turgut Özal'ın Cezayir ziyaretinde özür açıklamasından sonra ikili ilişkiler yumuşamıştı. 

Güney Afrika, İsrail'in Gazze'deki askerî harekâtının soykırım teşkil ettiği iddiasıyla Birleşmiş Milletler Yüksek Mahkemesi'nde dava açtı.

Başvuru ve İsrail'in kendisini Uluslararası Adalet Divanı'nda savunma kararı, Büyük Adalet Salonu'ndaki yargıçlar heyeti önünde çok riskli bir hesaplaşmaya yol açtı.

İsrail, 11 Ocak'ta yargılanacak! Dava muhtemelen yıllarca sürecektir.

Fakat Güney Afrika bu asil duruşuyla sadece hakikatin yanında durmamış aynı zamanda devlet olma şuuruyla tarihe önemli bir not düşmüştür.

Ders alınması dileğiyle...

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU