Tüm boyutlarıyla Venezuela-Guyana arasındaki kriz

Hüsamettin Aslan Independent Türkçe için yazdı

Güney Amerika ülkeleri Guyana ile Venezuela arasında uzun süredir devam eden toprak anlaşmazlığı bölgede gerilimin yükselmesine neden oldu.

Önce Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'nun, Guyana'nın Esequibo bölgesi sınırına asker gönderdiği bildirildi. Ardından Brezilya'nın Venezuela sınırına asker sevk ettiğini açıklandı.

Daha sonra 3 Aralık'ta Venezuela'da yüzde 50 civarında bir katılımla istişare referandumu yapıldı ve böylece, petrol ve doğalgaz açısından zengin Esequibo bölgesinin ilhak edilmesi için Maduro hükümetine yüzde 95 oranında destek çıktı.

Venezuela ile Guyana arasındaki Esequibo bölgesiyle ilgili toprak anlaşmazlığının kökleri sömürge dönemine kadar uzanıyor.

Guyana'nın yüzde 75'ini oluşturan bu bölge, Portekiz ve Yunanistan'dan daha büyük yüzölçümüne sahip.

Özellikle 2015 yılında Guyana açıklarında Petrol rezervlerinin keşfedilmesiyle birlikte, konu yeni bir boyut kazandı ve bölgesel gerginlikler yoğunlaştı.

Her ne kadar çeşitli tahkim girişimleri ve anlaşmalar yapılmış olsa da her iki ülkenin de bölge üzerinde egemenlik iddiasında bulunması nedeniyle anlaşmazlık çözümsüz kalıyor. 

Venezuela bağımsızlığını 1821'de ilan ettikten sonra Esequibo Nehri, doğu sınırı olarak kaldı.

Hollanda 1814'te bu bölgeyi Birleşik Krallık'a devretti (Bazı tarihi kaynaklar "sattığını" ileri sürüyor).

O günden bu yana "İngiliz Guyanası" olarak bilinen bu bölge İngilizlerin himayesinde kaldı.

İngilizler, Guyana'ya 1966'da bağımsızlığını vermeden hemen önce Venezuela ile masaya oturarak Cenevre Anlaşması'nı imzaladı.

Tam olarak burada Venezuela, Cenevre Anlaşması'nı muhatap alıyor; Guyana ise ABD himayesinde İngilizlerin kurgusunu sahiplenmeye çalışıyor.

Esequibo bölgesinde çok fazla nehir olduğu için sınırların belirlenmesi zorlaşıyor.
 


Siyasi açıdan bakıldığında Venezuela ile Guyana arasındaki anlaşmazlık, Latin Amerika ülkelerinin bağımsızlık sürecine ve Napolyon Savaşları ile Viyana Kongresi sonrasında meydana gelen jeopolitik değişimlere kadar uzanıyor.

Venezuela, toprakları "uti possidetis juris" ilkesine uygun olarak çizilmiş ancak Venezuela'nın Grand Kolombiya'dan kopması ve ardı ardına gelen iç savaşlar nedeniyle devlet zayıf düşmüş.

Böylece Venezuela üniter bir cumhuriyet olarak dünya sahnesine güçsüz çıkmıştı.

Bu kurumsal, askeri ve politik zayıflık, Britanya İmparatorluğu'nun İngiliz Guyanası'nda ilerleyişi göz önüne alındığında, Venezuela'nın kuzeydoğusunda büyük toprak kayıplarına neden oldu. 

Yüzyıllardır yaşanan sınır anlaşmazlığı, Guyana'daki İngiliz sömürgeciler ile İspanyol krallığı arasındaki altın yataklarını kontrol etme hırslarından kaynaklanıyordu.  

19'uncu yüzyılın sonunda, yeni emperyal güç olan ABD yönetimi, 1899'daki uluslararası tahkim öncesinde Venezuela'nın İngiltere'ye karşı iddiasını destekledi. Bugün ise karşı çıkıyor.

Venezuela ile Guyana arasındaki Esenquibo toprak anlaşmazlığın, hukuki, siyasi ve ekonomik 3 boyutu bulunuyor. Gelin bu üç etkeni birlikte inceleyelim:


1. Hukuki boyut

1899 yılında Paris'te bir tahkim mahkemesi tarafından verilen kararla iki ülke sınırı belirlendi. Paris tahkim kararı Venezuela ile İngilizler arasında yapıldı.

Guyana Paris tahkimini verdiği kararı savunurken; Venezuela ise Guyana'nın bağımsızlığından hemn önce 1966'da Birleşik Krallık ile imzalanan ve müzakere yoluyla bir çözüm üzerinde anlaşmaya varılan Cenevre Anlaşması'nı savunmakta ısrar ediyor.

Venezuela'nın Paris Tahkimini kabul etmemesinin nedeni ise davaya bakan İngiliz ve Rus yargıçların vefatlarından sonra ortaya çıkan gizlilik anlaşmasıydı.

Bu bağlamda İngiliz ve Rus yargıçların Venezuela'nın aleyhine kararlar aldığı ortaya çıktı. İşte bu yüzden Venezuela 1966 Cenevre Anlaşması'nı kabul ediyor. 

Çünkü Venezuela'ya göre, 1966 yılına kadar "İngiliz Guyanası" olarak adlandırılan bölge ile ilgili sınır anlaşması Birleşik Krallık ile yapıldı. Dolayısıyla 1899 tarihli Paris tahkim anlaşması geçersiz ve hükümsüz.

Guyana ise aksini düşünüyor. Bu yüzden Guyana 1899 Tahkim Kararı'nın geçerliliği belirlemek için 2018'de BM'ye bağlı Uluslararası Adalet Divanı'nda dava açtı.

Mahkeme iki yıl sonra kabul etti. Guyana kendi tezlerini savunan belge ve resmi dokümanları mahkemeye teslim etti ancak Venezuela, Uluslararası Adalet Divanı'na kendi kanıtlarını sunmuyor ve sunmakta istemiyor.

Zira bu durumda 1899 Tahkim Anlaşması'nı kabul edeceğini ve alınacak kararının ABD ve AB ülkelerinin menfaatlerine göre alınacağını düşünüyor.

Nitekim Venezuela, ABD ve AB'nin siyasi ve ekonomik ambargosu altında halen yaşıyor.


2. Siyasi boyut

Venezuela'nın Esequibo üzerindeki iddiası, ülkede ortak bir paydada buluşulmasını sağlayan milli bir mesele.

Hatta Maduro ile muhalefetin üzerinde hemfikir olduğu konudan biri.

Keza Maduro 2024'teki başkanlık seçimlerinde muhalefete karşı avantaj sağlamak için Venezuela milliyetçiliği üzerinden sınır meselesini seçim kampanyasının bir parçası gibi kullanıyor.

Ayrıca Maduro, Exxon-Mobile başta olmak üzere, uluslararası petrol şirketlerini Venezuela'ya ödeme, yatırım ve başka faydalar sağlaması için şantaj yapmak amacıyla kendi lehine yararlanmaya çalışıyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ancak uluslararası düzeyde Venezuela yalnız kalmış durumda.

Çünkü yalnızca Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık değil, aynı zamanda müttefikleri olan Caricom (Karayip Topluluğu), Küba, Bolivya ve Çin'in de Guyana'yı desteklediği mümkünse tarafsız kalmaya çalıştığı biliniyor.

Hatta Çin ve Bolivya petrol şirketlerinin Guyana'da yatırımları bulunuyor.

Dolayısıyla uluslararası jeopolitik dinamikler, Guyana'nın ABD ve Birleşik Krallık gibi karşı güçlerin yanı sıra, kadim müttefikleri Çin, Küba ve Bolivya ve hatta ortak komşusu Brezilya tarafından desteklendiği bir senaryoda Venezuela'yı dezavantajlı duruma sokuyor.


3. Ekonomik boyut 

Guyana 2015'ten itibaren Esequibo açıklarındaki sularda deniz petrolü imtiyazları vermeye başladı.

Bu, yakın zamanda bu küçük Güney Amerika ülkesini kişi başına düşen gelir açısından bölgedeki en zengin ülke haline getirecek.

Biden yönetimi, Ukrayna-Rusya savaşı ve Ortadoğu'daki savaşları göz önünde aldığımızda enerji sorunu yaşamamak için günde 600 bin varil petrol üreten Guyana'yı güvence altına almak istiyor.

Keza Guyana'nın bu miktarın 2027 yılına kadar ikiye katlanması bekleniyor. Üstelik günde 800 bin varil petrol üreten Venezuela ile karşılaştırıldığında Guyana'nın önemi her geçen gün artıyor.

Guyana, 2022'de petrol ruhsatlandırmaya başladı ve 14 arama bloğunu açık artırmayla sattı.

Bölgenin toplamda en az 12-15 milyar petrol varil ile muhtemelen 25 milyar petrol varil petrol üretme potansiyeline sahip olduğu düşünülüyor. 

Üstelik petrol ruhsatlandırma haritalarına dikkat ettiğimizde, ilk 14 bloğun ülkenin doğusunda,yani Surinam'a komşu ve mutabakata varılmış uluslararası deniz sınırlarında yer alıyor.

Guyana kıyılarında keşfedilen ağır ham petrol, Guyana'nın önümüzdeki 25 yıl içinde yüzde 25'lik GSYİH büyümesi beklentisine yol açıyor.

Bölgede Amerikalı Exxon-Mobile yanında, İspanyol Repsol, Fransız Total, Katar Enerji ve Brezilyalı Petronas'ın da aralarında bulunduğu, Macaristan'dan MolNyrt, İsveç'ten Maha Energy Trinidad ve Tobago Ulusal Gaz Şirketi ve Bolivya'nın devlet gaz şirketi YPFB, Hindistan, Norveç ve İtalyan şirketlerde faaliyet gösteriyor. Sadece Katar ve Brezilya 8 blok ihale aldı. 

Bu arada Brezilya, tarafların her ikisiyle de sınır komşusu olduğundan olası bir çatışmayı önlemek için bölgeye asker sevk etti. Çünkü olası kötü bir senaryoda Guyana'nın uluslararası yardıma ihtiyacı olacak. 

Her ne kadar Venezuela ordusu sayı ve teçhizat bakımından Guyana'dan çok üstün olsa da; Venezuela Esequibo bölgesinde muharebe icra etmekte önemli sorunlarla karşılaşacaktır.

Keza Guyana ABD ve Avrupalı ülkelerinde desteğiyle Ukrayna'nın Rusya'ya karşı yaptığı gibi, Venezuela'ya karşı etkili bir savunma ve saldırı gücü oluşturması kuvvetli ihtimal gözüküyor.

Sonuç olarak; uluslararası jeopolitik dinamikler Guyana'nın ABD, Birleşik Krallık gibi güçler ve hatta ortak komşusu Brezilya'nın da desteklediği böyle bir senaryoda Venezuela'yı dezavantajlı duruma sokuyor.

Her ne kadar Latin Amerika'da silahlı çatışma çıkma ihtimali masada olsa da pratikte bir savaştan bahsetmek oldukça zayıf gözüküyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU