Arjantinlilerin Milei'yi seçmesindeki 8 etken: Gençler, kötü ile en kötü arasında bir seçim yaptı

Hüsamettin Aslan Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Natacha Pisarenko/AP

Arjantin'de geçen hafta sonu yapılan başkanlık seçiminde oyların yüzde 55,7'sini alan aşırı-sağcı Javier Milei başkan seçildi.

Rakibi Peronist aday ekonomi bakanı Sergio Massa ise oyların yüzde 44,3 oy aldı.

Ortaya çıkan sonuç seçim anketlerin beklediğinden çok daha büyük bir farktı. 

Milei, Massa'yı açık farkla yenerek önümüzdeki 4 yıl boyunca ülkeyi yönetecek yetkiyi almış oldu.

Arjantinlilerin açık desteğini alan Milei 21 şehirde 11 puanın üzerinde farkla kazandı.

Buna rağmen Arjantin kongresinde azınlık bir gruba sahip olan Milei, çeşitli partilerle yapacağı ittifakla kabinesini oluşturmaya çalışıyor.

Nitekim Javier Milei, rakibi Massa'nın sonuçları kabul etmesinden sonra bakanlar kurulunun oluşturulması için kendisine destek veren sağcı Macri ve muhafazakar Bullrich ile bir araya geldi.

Genellikle Arjantin'in Donald Trump'ı olarak adlandırılan Milei, kapitalizmin olan sevgisi, 2020'de yasallaştırılan kürtaj ve LGBT karşıtlığı gibi muhafazakar-sosyal politikaları savunuyor. Ancak kendisini özgürlükçü olarak lanse ediyor.

Destekçilerinin çoğu Trump'la karşılaştırmayı benimsedi. Milei, Trump'ın "Hadi Amerika'yı Yeniden Harika Yapalım" seçim sloganına gönderme yaparak "Arjantin'i Yeniden Harika Yapalım" yazan şapka ve tişörtler kullandı. 

Arjantin seçim sonuçları ortaya çıkınca; uluslararası ana akım medya Mile'nin görüşlerine karşı sert ve alaycı bir dil kullanarak eleştirdi. Oysa milyonlarca Arjantinli onu seçmiş ve tercih ettikleri motivasyon önem kazanmıştı.

Bu bağlamda kimse Milei'yi destekleyen kitlelerin eko-politik sorunlarını merak etmemişti. 

Oysa sorun Milei'nin neden kazandığı değil, kazanmasına neden olan kitlenin sosyolojik ve psikolojik motivasyonuydu.

Yani iki şeyi karıştırmamak gerekiyor. Milei'nin zaferi statükoya karşı bir oylamaydı; bu onun siyasi vaatlerinin desteklendiği bir seçim değildi.

Arjantin toplumunun Milei'yi tercih etmesindeki temel etkenler öfke, ideoloji ve mesihçilik olgusudur.

Gençlerin siyasete olan öfkesi, toplumsal ve ahlaki erozyon temelinde LGBT ve feminizm karşıtlığı muhafazakarlık ideolojisiyle birleşince, Milei'yi toplumu ve devlet düzeni toparlayacak kutsal bir politik figüre dönüştürüyordu.

Milei, kendisini özgürlükçü olarak tanımlayan ancak konuşmalarında psikiyatrik sorunları olan, organ satışının serbest bırakılmasını, özelleştirilebilecek her şeyin özelleştirilmesini, sosyal yardımların sonlandırılmasını öneriyor. 

Bu bağlamda Milei'yi destekleyen kişiler, sosyal yardımları kısıtlaması için değil; bazıları diğer partilerle yaşanan anlaşmazlık nedeniyle; bazısı siyasetten ve devletten bıktıkları için; kimileri siyasi seçkinlere son vermek için aşırı-sağcı adaya destek verdi.

Dolayısıyla Arjantin toplumu genel bir siyaset reddi gösteriyor ama anti-demokratik bir duruşları yok.

Yani Milei sempatizanı olmakla demokrasiyi desteklemek ya da desteklememek arasında anlamlı bir ilişki yok, toplumun geri kalanıyla bir problem teşkil etmiyor.

Yani Milei'yi olan destekleri demokrasiye dair bir tavırları olduğu anlamına gelmiyor.

Şahsen Milei'yi henüz sistem karşıtı bir siyasetçi olarak görmüyorum; kendisini aşırı-sağcı bir popülist siyasetçi olarak tanımlıyorum.

İşçilerden büyük iş adamlarına kadar geniş bir toplum kesimlerinden destek almasını ise; Milei'nin Fernandez hükümetin yaptıklarından duyulan memnuniyetsizlik ve enflasyonla ilgili insanların hoşnutsuzluğundan yararlanması olarak görüyorum.

Bu bağlamda Arjantinler, sorunlarına bir çözüm değil, bilakis kendi sorunlarını tartışarak marjinal bir çıkış sağladı.

Mile'nin Radikal söylemleri çılgın imajı ve davranışı takdir görmese de dikkat çekti. Ancak bu durum Milei'ye oy verenlerin hiçbir temeli yokmuş ve geçici bir yanılsama yaşıyormuş gibi davranmak da hatadır.

Keza Milei fazla radikal, fazla partizan, fazla sinirli ve fazla kaba. Zira toplumu yalnızca iki kategoriye ayırıyor. Bunlar kendisini destekleyen arkadaşlar/dostlar veya rakibi olan düşmanlar.

Milei, Merkez Bankası'nı "ateşe vermek" istiyor; kendisini eleştirdiği için gazetecilerle şiddetli çatışmalar yaşıyor; Arjantin pesosu karşısında ekonominin dolarizasyonunu vadediyor;

Ani ruh hali değişimleri yaşıyor, bağırıyor ve öfkeleniyor, ardından aniden ilk sakinliğine dönüyor.
 


Kısacası tehlikeli bir durum/üslup ortaya çıkıyor. Seçim kampanyasını sanki bir meydan muharebesine dönüşmüş gibi davrandılar. 

Arjantin'de bu durum ilk kez yaşanmıyor. 2001'de halk ile temsil edilenler arasındaki bağ koptu; bu durum halkın "hepsi gitsin" sloganıyla görünür hale getirildi.

Aynı yılın aralık ayındaki kriz, Başkan Fernando de la Rúa'nın istifa talebiyle sonuçlanan halk isyanıyla birlikte siyasi, ekonomik, sosyal ve kurumsal bir krize dönüştü.

Bu durum siyasi istikrarsızlığa neden oldu; Birkaç gün içinde yürütme organından 5 başkan geçti ve sonunda Senatör Eduardo Duhalde 4 yıllık başkanlık görev süresini tamamladı. 

Milei tıpkı bir kasırga gibi ve sloganı "Koyunları yönlendirmeye gelmiyorum, aslanları uyandırmaya geliyorum" diyerek, birçok kişide coşku uyandırdı.

Enflasyona çare olarak dolarizasyon ve devletin boyutunun büyük ölçüde küçültülmesi vaadiyle seçmenleri "kast" olarak adlandırdığı statükoya karşı harekete geçiren sloganlar attı.

Milei'nin kamu medyasını (Kamu TV, Ulusal Radyo ve Télam ajansı) özelleştirmek istemesi çeşitli gazetecilik sorularının ortaya çıkaracağından büyük tepki alacaktır.

Dolayısıyla çiçeği burnundaki Başkan Milei için hükümetinin ilk aylarında böyle bir sorunla başa çıkması pek kolay görünmüyor. 

Miei'nin önerileri arasında organ satışının serbest bırakılması, sosyal programların sona erdirilmesi, maaşların düşürülmesi ve Merkez Bankası'nın kapatılması yer alıyor.

Halk sağlığı, eğitim ve sosyal kalkınma bakanlıklarının tek bir bakanlıkta birleştirileceğini ve kadın, cinsiyet bakanlığının ortadan kaldırılmasını da vadediyor.

Milei hali hazırda birçok kamu şirketini de özelleştirmek istiyor (devlet petrol şirketi YPF). Kamu harcamalarını "elektrikli testereyle" kısma ve vergileri düşürmek de diğer vaatleri arasında.
 

Javier Milei reuters (4).jpg
Arjantin'in yeni lideri seçim kampanyası boyunca üzerinde "Milei 2023" yazan testeresiyle halkın karşısına çıkmıştı / Fotoğraf: Reuters

 

Mile'nin yapmak istediği reformlar 2015'teki Macri Hükümeti'ndekinden farklı olarak sert ve hızlı olacak.

Ancak, Milei'nin tam bir ekonomik projesi yok, basit çözümleri savunuyor. Mesela devletin dolar rezervlerini nasıl dolarize edeceğini açıklaması gerekiyor.

Milei'nin vaatlerinin çoğunun uygulaması mümkün değil; uygulamaya kalkarsa Arjantin toplumsal bir cinnet geçirerek, Onu koltuğundan edebilir.

Milei'nin özellikle Arjantin'in iki ana ticaret ortağı olan Brezilya ve Çin ile uluslararası ilişkilerine nasıl bir yaklaşım getireceği de önemli. İkisinden herhangi birinden kopma ülkeyi daha da zayıflatır. 

Ancak bu çelişkili açıklamalara rağmen seçim döneminde Papa'ya "şeytan", Çin ve Brezilya'yı ilişkilerin yeniden revize edileceğini açıkladı.

Ancak seçim bittikten sonra Papa'dan özür diledi. Lula'yı başkanlık törenine davet etti. Çin'in kutlama mesajından ötürü teşekkür etti.

Kampanyada açıkladığı bazı şeyler mantıksız, bazıları ise gülünç. 

Ancak ayağı temele sağlam basmayan uçuk vaatlerini dengeleyecek pek çok şey var. Örneğin ittifak yaptığı iki sağcı da ulusal ve uluslararası sistemle uyumlu isimler var (Macri ve Bullrich).

Dolayısıyla asıl soru onun gerçekten radikal mi olacağı, yıkıcı mı olacağı, yoksa ılımlı mı olacağıdır.

Milei, sosyal medya platformlarında bir rock yıldızı gibi davranmasını ve televizyon programlarında çılgın ve saçma sapan vaatlerine yol açan sanal provokasyonları mümkün olan en kısa sürede geride bırakmalı. 

Milei'nin önceliği Arjantin'in eski ve yeni yaraları iyileştirmek için ihtiyaç duyduğu ciddi bir devlet başkanı olmak olmalı.

Arjantin halkı, bu kritik günlerde Milei'den kendisini bir devlet adamına dönüştürmesini ve sandığından çok daha fazla gerçekliğe kendisini adamasını talep ediyor.

Bunu yapmak için sakinleşmeli, kısır tartışmalara girmemeli ve eski tartışmaların içine sokmak isteyen soruları/tuzakları yanıtlamak zorunda hissetmemelidir. 

Kendini anarko-kapitalist olarak tanımlayan ekonomist Milei'nin bu beklenmedik zaferi, Arjantin'in siyasi haritasını değiştirdi.

Enflasyonun yıllık yüzde 140'ü aştığı bir dönemde toplumun politikacılara karşı duyduğu hayal kırıklığına rağmen ülkede siyaset kurumunun halen sorunların çözülebileceği tek düzlem olması, ülke demokrasisi açısından önemli bir kazanım görülüyor.         

Gelin şimdi seçim sürecini etkileyen 8 etkeni yakından analiz edelim.


1. Ekonomik kriz 

Arjantin, her 5 kişiden 2'sinin yoksulluk içinde yaşadığı ve ekim ayında yıllık enflasyonun yüzde 143'e ulaştığı ciddi bir ekonomik ve sosyal krizden geçiyor.

Ancak Arjantin 20'nci yüzyılda dünyanın en zengin ülkesiydi ama bugün ülkenin yüzde 40'ı yoksul, yüzde 10'u ise açlık sınırında yaşıyor.

Gelinen bu durum 1989'da Raul Alfonsin hükümetinin düşmesine neden olan hiper-enflasyon ve 1989'da Başkan Fernando de la Rua'nın koltuğunu kaybetmesine neden olan toplumsal sorundan sonra, ülkenin 40 yıl önce demokrasiyi yeniden inşa etmesinden bu yana yaşadığı en büyük üçüncü kriz oldu.

Üstelik Ekonomi Bakanı Massa'nın aday olmasıyla birlikte bu krizin seçimlerdeki önemi daha da arttı.

Nitekim Arjantinliler, Milei'yi başkan seçerek mevcut ekonomi politikalarından ve yönetiminden memnun olmadıklarını göstermiş oldu.

Her ne kadar Massa, ekim ayındaki ilk turda en çok oyu alan aday olsa da; ikinci tur kampanyası sırasında birkaç gün yaşanan yakıt kıtlığı ekonomi yönetiminin sorunların çözümünde iyiye doğru bir gidiş içinde olmadığını gösteriyordu.
 

Javier Milei reuters (3).jpg
Fotoğraf: Reuters

 

2. Düzen karşıtı konuşmalar

Milei, "siyasi kast" olarak adlandırdığı elit kesime yönelik sert eleştiriler getirdi. Sıklıkla düzen karşıtı siyasi konuşmalar yaptı.

Bu bağlamda tıpkı Donald Trump (ABD) ve Jair Bolsonaro (Brezilya) gibi benzer bir konuşma tarzı geliştirerek ulusal ve uluslararası sistemi eleştirdi.

Bu rahatsız edici konuşmalar, belirsizlik ve korkuya rağmen, hükümetten ve siyasi sınıftan bıkmış seçmenlerin dikkatini çekti.

Milei'nin sistem karşıtı söylemleri, özellikle seçim zaferinin temel dayanağı olan gençleri heyecanlandırdı.

Kampanya sırasında yapılan farklı anketlere göre; seçmenlerin yaşı ne kadar küçükse Milei'ye verilen destek o kadar arttı.

Başlangıçta geleneksel liberalizmin savunucusu bir iktisatçı olan Milei, 2013 yılında Avusturya iktisat okulundan Amerikalı Murray Rothbard'ın fikirlerinden etkilendi.

Milei'nin siyaseten dikkat çekmeye başlaması, abartılı tarzı, saç modeli, "siyasi kast/sisteme" karşı yaptığı kaba konuşması ve anarko-kapitalizmle özdeşleştirilen ve demokrasiye güvenmeyen bir dizi aşırı radikal fikirden kaynaklandı.

Dolayısıyla Arjantinlilerin bir kısmı Milei'ye ekonomik nedenlerle oy verirken; kimileri de sistem karşıtı alternatif sağcı söylemlere ilgi gösterdi.
 

Javier Milei reuters (1).jpg
Fotoğraf: Reuters

 

3. Ümidini kaybetmiş öfkeli gençler 

Bu seçimde 2007 doğumlu gençler oy kullandı. Bu gençlerin 21'nci yüzyılda bildikleri tek şey "ekonomik durgunluk" oldu.

Devletten destek al(a)mayan kayıt dışı çalışanların çoğunluğu Milei'yi destekledi.

Arjantin'de son üç hükümet (Krishner,Macri,Fernandez), iktidarı, aldıkları koşullardan 'çok daha kötü koşullarda' devretti.

Dahası başkan adayı Ekonomi Bakanı Sergio Massa'da kayıp kaynak kullanımını telafi edemedi.

Dolayısıyla gençler sorunlarıyla ilgilenen ya doğrudan muhatap bulamadı ya da ekonomik yetersizlikler yüzünden kaynak aktarılmadı.

Bu bağlamda gençlerin çoğunun kürtajın yasallaştırılması, feminist hareket ve kadın hakları, cinsel azınlıklar gibi son yılların ilerici politikalarından/sorunlardan kendi sorunlarını dışlanmış hissetti. 

Üstelik koronavirüs salgını sırasında Alberto Fernández hükümetinin 8 aydan fazla süren karantinadaki sorumsuzlukları ve ayrıcalıklı davranışları genç kitle arasında büyük bir tepki çekti.

Nitekim ön seçimlerde ve ilk tur seçimlerinde Milei'ye oy verenlerin çoğunluğu 16-29 yaş arası erkeklerden oluştu, ancak her 10 seçmenden dördü kadın oldu.

Milei'nin hem sistemi sorgulayan sert eleştirileri, hem de ekonomi konularında ezber bozan anarşik açıklamaları gençlerin öfkesiyle birleşerek Milei'nin adaylığında vücut buldu.

Bu bağlamda ekonomi konularında yaptığı açıklamaların rasyonel bir karşılığının olup-olmamasının bir önemi yoktu. Önemli olan Milei'nin öfkeli ve değersiz hissettirilmiş kitlenin savunuculuğunu yapıyor olmasıydı.

Arjantin'de oy vermek 18 ila 69 yaş arasında zorunludur, ancak 16 ve 17 yaşındakiler oy kullanabilir ama zorunlu değildir.Bu yaştaki gençler çoğunlukla sola eğilimli olduğu bir dönemden geçiyor.

Fakat bugün, genç ergenlerin bir kesimi çoğunlukla Milei'nin anarşik ve özgürlükçü konuşmalardan etkilenirken; sol sloganlardan artık etkilenmiyorlar.

Arjantin nüfusunun yüzde 40'ının 40 yaşın altında olduğunu ve bu kesimin seçimin kazanılmasında belirleyici olabileceğini ve bu kitlenin kesinlikle Milei'den yana olduğunu düşündüğümüzde; Milei'yi destekleyen baskın sosyal kitlenin öfkeli ve kırgın gençlerden olduğundan bahsedebiliriz.

Nitekim Arjantin'de yapılan bir çalışmaya göre 15 Ekim'deki ilk tur sonrasında yaşa göre oy tercihi şu şekilde yansıdı: 24-34 yaş arası seçmen grubunda Milei, Massa'yı yüzde 10 oranında geride bıraktı. 16-24 yaş grubu arasında Milei yüzde 61'e ulaştı.

Dolayısıyla Sergio Massa seçmenlerinin çoğunluğu 35 ila 55 yaş aralığında olduğunu ve Massa'nın Milei'yi yüzde 55 ila yüzde 38 oranında geride bıraktı.

Bullrich'in seçmenlerinin büyük kısmının ise 55 yaş üstü seçmenler olduğu görülüyor.

Sonuç olarak bu kızgın gençler sosyal medya platformlarında Milei için yoğun destek veriyor.  

Javier Milei'nin Tik Tok'taki hesabındaki videolarını geniş kitleye yayılmasını sağladılar. Her biri Milei için aktif rol aldı.

Dolaysıyla "bireyden" siyaset yapmanın yeni "yarı anarşik" yöntemini bulmuş oldular.
 

Javier Milei reuters.jpg
Fotoğraf: Reuters

 

4. "Cennetin Güçleri" gençlik grubu

Javier Milei'nin pek çok kendine özgü özelliğinden biri de dini metinlerden, özellikle de Yahudilikten sık sık alıntı yapmasıdır.

"Buraya kuzuları gütmek için gelmedim. Aslanları uyandırmaya geldim" sözü, belki de Milei'nin en bilinen sözüdür.

İşte bu yüzden Milei sosyal medya platformlarında kendisine gönüllü destek veren kitlenin kahramanı oldu ve kendine "Cennetin Güçleri" adını veren genç bir grubun yardımıyla başkan oldu.

Ancak, çoğunluğu gençlerden oluşan bu militan grubunun kendilerine taktığı isme ilham kaynağı ise; seçim zaferinden sonra yaptığı ilk konuşmasında İncil'den aldığı referanstı.

Mesela "Savaşta zafer asker sayısından değil, gökten gelen güçlerden gelir" sözü; milattan önce 166'da Yahudi kurtuluş hareketinin Yunan işgalci ordusuna karşı isyanını anlatan Makabiler kitabından bir alıntıdır.

Bu ifadeyle kendilerini özdeşleştirerek kendilerini "Cennetin Güçleri" olarak tanımlamaya başladılar. Çünkü hayal kırıklığına uğramış bu gençler, Milei'nin cennetin güçlerini oluşturan "askerleriydi." 

Bu inançlı ve dijital mecrada çarpışan "askerler", TikTok gibi çoğunlukla 30 yaşın altındaki kişilerin zaman geçirdiği ve TikTok'ların 7 milyon, 10 milyon, 15 milyon kişi tarafından izlendiği platformda hiçbir maliyeti ödemeden milyonlarca kişiye ulaştılar.

Dolayısıyla Milei'yi başkan yapan, manevi bir anlam yükleyerek toplumu ahlaki çöküntüden kurtaracak olanlar; bu hareketi yaratan ve onu hükümete taşıyan inançlı ve öfkeli gençlerdi.

Milei'ye destek veren öfkeli gençler, ahlaki değerlerin erozyona uğramasına kızgın muhafazakar kitleye güçlü bir destek verdiği gibi bir mesihin geldiğine inanılan bir tür umuda dönüştü.

Tam olarak burada Milei, kendisini Hz. Musa ile karşılaştırarak Arjantin'in kurtarıcısı olarak kendisini sundu.

Dolayısıyla siyasi hareketine manevi bir anlam yüklemiş oldu. Aslında Milei'nin stratejisi bir kasırgaydı, çoğu zaman istikrarsızdı, düzensizdi ama etkiliydi ve huzursuzluğu artırıyordu. 


5. Ilımlı sağcılar ve muhafazakarlar

Arjantin siyasetinin temel ayrımı onlarca yıldır Peronistlerv ile anti-Peronistler arasındadır.

Nitekim Milei, seçim zaferini bu bloklardan birine sırtına yaslayarak kazandı. Zira Milei'nin seçimi kazanmasında Değişim için Birlikte (JxC) koalisyonunun desteği belirleyici oldu.

Çünkü Milei, her şeyden önce eski başkan Mauricio Macri ve eski Güvenlik Bakanı Patricia Bullrich'ten aldığı destek sayesinde ikinci turu kazandı. 

Aslında Milei'nin ikinci turda aldığı 14,5 milyonun 8 milyonu ilk turdan, 6,5 milyonu ise ittifak yaptığı partilerden geliyordu. Bu sayede 24 seçim bölgesinden 21'ini kazandı.

Keza ikinci turda yaptığı ittifak sayesinde 6,4 milyon oy buradan geliyordu. Böylelikle Milei, ülkedeki 24 seçim bölgesinin 21'inde de kazandı.

Oysa Milei'ye destek veren Macri ve Bullrichi, Milei'ye iftira nedeniyle suç duyurusunda bulunmuş ve medya önünde sert tartışmalara girmişlerdi.  

Hatta karşılıklı olarak "kirli ve şüpheli" ve aynı zamanda "yalancı" olarak bahsetmiş ve davalık olmuşlardı.

Ancak Bullrich, seçimlerin ikinci turunda Milei'ye desteğini açıklarken "birbirlerini affettikleri" bir konuşma yaptı ve kendisine yönelik suç duyurularını geri çekeceğini söyledi.

Yazıyı kalem saatlerde Kabine konusunda Milei ve Macri arasında liste tartışması yaşanırken; Bullrich'in desteklediği isimler veto ediliyordu.

Macri ve Bullrich'in (ilk turda üçüncü olmuştu) desteğiyle, Milei sistem karşıtlığının sertliğini düşürmüş daha ılımlı ve rakibini hedef alan "Kirchnerizm ya da özgürlük" açıklamalarına dönüşmüştü.

Ancak bu destek aynı zamanda Milei'nin Macri'ye büyük ölçüde bağımlı hale gelmesine neden oldu. 

Bu isimlerin dışında adından fazla söz edilmeyen ama ilişkileri yüzünden önemli bir kliği temsil eden Başkan yardımcısı Victoria Villarruel'i de unutmamak gerekir.

Diktatörlük dönemindeki eski askerler ve radikal sağla bağlantılı bir avukat olan ve İtalyan sağcı Başbakan Giorgia Meloni'ye benzetilen Başkan Yardımcısı Victoria Villarruel'in rolünün ne olacağını da görmek gerekecek.
 

Javier Milei reuters (2).jpg
Fotoğraf: Reuters

 

6. Vergiler, LGBT ve feminst haklara itiraz

Milie, iş dünyasının alt-orta kesiminden büyük destek aldı. Bu bağlamda bu kitlenin karşı karşıya kaldığı en büyük sorun yüksek vergilerdi (yüzde 33).

Dolayısıyla Milei'nin vergileri düşürmek vaadinin iş dünyasından destek gördüğü bir gerçek.

Milyonlarca küçük işletme sahibi, işsiz ve kayıt dışı işçi ve genç, Milei'ye oy verdi. Çünkü onu değişim için tek seçenek olarak gördü. 

Röportajlarında sıklıkla Merkez Bankası'nın rezervlerinin tükendiği ve enflasyonu kontrol altına almada başarısız olunduğu, bunun da gelirleri yarı yarıya azalttığını, "sokaklarda para olmadığını" söylediğinde; Arjantinliler, Milei'yi kendilerinden biri gibi gördü.

Ayrıca Milei'ye oy veren kitle büyük oranda feministlerin savunduğu düşünceleri "aşırı" olduğunu inanıyor. Oy verenlerin yüzde 60'ı bu görüşü belirtiyor ve yasal kürtaj hakkını da reddediyorlar (yüzde 53).

Bu seçmen grubunda, sokakta araba bakımı yapan veya "naranjitas" yapan yol üzerinde vergisiz satış yapanlar, yüksek vergileri hayat pahalılığının en önemli nedeni görüyorlardı.

Ancak bu durum Milei'nin siyasi hareketinin henüz kitlesel bir kimliği bulunmamakla birlikte inşa halindeki bir siyasi hareketi temsil ediyor.

Çünkü bu siyasi hareketin içinde güçlü çelişkili unsurlar (örneğin demokratik ve antidemokratik) bir arada bulunuyor.

Dolayısıyla Milei'ye oy verenlerin hiçbir temeli yokmuş ve geçici bir yanılsama yaşıyormuş gibi davranmak hata olur.

Çünkü görüyoruz ki (Milei'yi seçen seçmenler), aynı kişide veya toplulukta, vergileri kaldırmak ile aile değerlerini savunmak, çevreye özen göstermek, cinsiyet kimliğine hoşgörüyle davranmak ile tamamen reddetmek arasında farklı ve zıt görüşleri bir arada bulundurabiliyor. 


7. Yolsuzluk

Ülkeyi 2007 ile 2015 yılları arasında yöneten Başkan Yardımcısı Cristina Fernández de Kirchner, Aralık 2022'de yolsuzluk suçundan mahkûmiyet kararı aldı.

Bu durum Fernandez hükümetinin kötü ekonomi politikalarıyla birleşince Arjantinliler, Fernandez hükümetinden kurtulmanın gerekçesini de bulmuş oldular.

Sandık başına gidenlerin çoğunun karamsar ruh hali, Milei seçmenleri tarafından: "Mejor un locoque un ladrón" (Bir deli bir hırsızdan daha iyidir) sözünü dedirtti.

Arjantin elitleri, düzenin değişmemesi için ilk turda bankacılıktan perakendeye, ithalat-ihracattan medyaya kadar çeşitli sektörlerden 90 milyon pesodan fazla bağış alan Massa'yı büyük ölçüde destekledi; buna karşılık radikal değişimi savunan Milei için iki işverenden sadece 14 milyon peso bağış yapıldı.

Ancak seçkinlerin açık favorisi, eski Başkan Macri liderliğindeki koalisyonla birlikte hareket eden sağcı Patricia Bullrich, 589 milyon peso bağış topladı.


8. Değişen seçmen yapısı: Genç seçmenlerin tercihleri

Arjantin seçmenlerinin temsil krizine eklenen başkalaşımı, Peronist hegemonyanın tarihsel olarak kendi bölgelerindeki düşüşünü açıklıyor.

2023 seçimleri (PASO, birinci ve ikinci tur seçimler) bize bu sürecin doğal sonucunu gösteriyor. Kuzey Arjantin'de Sergio Massa Ekim ayına göre ancak 260.000 fazla oy topladı.

Yalnızca Formosa ve Santiago del Estero'da kazandı. Patagonya'da tüm bölgelerde kaybetti. Vaca Muerta'da (Neuquén) ve endüstrinin merkezi olan Tierra del Fuego'yu bile kaybetti.

Elbette genç oyların etkisini de göz ardı edemeyiz. Çünkü 2015 ile 2023 arasında sekiz yıl geçti. 2015 yılında siyasi haklarını kullanmaya başlayan seçmenler bugün 22-24 yaş aralığındaydı.

Tüm yetişkinliklerini, mevcut ekonomik durumlarının sorumluluğunu kendilerine atfettikleri hükümetler arasında geçirdiler.

Yalnızca Buenos Aires ilinde seçmen kütüğüne 1.231.579 seçmen eklendi. 2015 seçimleriyle karşılaştırıldığında Sergio Massa bu yeni oyların küçük bir bölümünü elde ederken; Milei, pastanın büyük çoğunu almayı bildi.

Nitekim Buenos Aires'teki 135 belediyeden yalnızca 28'ini Sergio Massa kazandı. 


Sonuç olarak Arjantinliler neden Milei'yi seçti sorusunun açık bir cevabı var: Massa, ülkeyi yöneten farklı sektörlerdeki güç gruplarını ve düzeni temsil ediyordu; Milei ise tüm Arjantinlilerin öfkesini ve herkesin bildiği rahatsız edici konulara itiraz eden kitleyi temsil ediyordu.

Bu bağlamda Milei'nin seçim vaatlerinin ciddi olup-olmamasının veya uygulanabilirliğinin olup-olmamasının bir önemi yoktu. 

Çünkü Arjantinliler, Milei'yi seçmekten daha çok Peronistleri istemediklerini tercih etmiş oldular. Yani, "siyasetten ve devletten bıktıkları için", "siyasi elitlere son vermek için" Milei'yi seçtiler.

Milei'ye verilen oyların sosyolojik röntgenini çektiğimizde zengin ve fakir, siyasetten bıkmış genç ve yaşlılardan oluşan geniş bir kitleye karşılık geldiğinden bahsedebiliriz.

Genel olarak Arjantinliler, ciddi bir siyaset reddi gösteriyorlar ama anti-demokratik bir duruşları yok. Yani Milei sempatizanı olmakla demokrasiyi desteklemek ya da desteklememek arasında anlamlı bir ilişki yok.

Bu bağlamda siyasetin şu anda faydasız olduğunu düşünmekle, aynı zamanda ana akım siyasi partileri yönetenlere karşı öfke ve hoşgörüsüzlükle ilişkilidir.  

Dolayısıyla birçok Arjantinlinin parti liderlerine karşı olduğunu ve siyasi faaliyetlere karşı hayal kırıklığı yaşadıklarını söyleyebiliriz.

Arjantinlilerin net yüzde 30'u, ekonominin dolarize edilmesini, eğitim ve sağlığın özelleştirilmesini, silah taşımanın serbest bırakılmasını, kürtajın suç sayılmasını, okullarda cinsel eğitimin ortadan kaldırılmasını ve işten çıkarmalar için tazminat ödenmesini savunan "siyasi elitlere" karşı eleştiri yapan bu adaya oy verdi.

Milei oy veren diğer yüzde 25'lik kesim ise muhafazakar değerler ve iş dünyası ile ılımlı ve kapsayıcı bir siyaset tarzını belki savunmayacak ama en azından iktidarın peronist elitlerin eline geçmemesini sağladı.

Yani Milei'nin seçmenleri, onun önerdiği paketin tamamını satın almıyorlar. Bunun yerine Milei'nin söz verdiği çözüm önerilerini seçici olarak alıp onu çekici hale getiriyorlar.

Bu doğrultuda, sosyal meselelerle ilgili konularda siyasi elitleri bir düzenleme veya düzeltme peşinde koşuyorlar.

Bu yüzden de Milei'yi seçkinlerin başına bela ederek seçilmesini sağladılar.  

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU