TBMM Başkanı Kurtulmuş: Revizyon olabilir ama başkanlık sisteminden dönüş yok

"Cumhurbaşkanı'mız ve Bahçeli arasında karşılıklı saygıya dayalı diyaloğun sürdürüldüğünü görüyoruz"

Fotoğraf: AA

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, MIKTA 9. Parlamento Başkanları Toplantısı'na katılmak üzere gittiği Endonezya dönüşü, uçakta gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.

İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının başladığı günden itibaren TBMM Başkanı olarak beşinci uluslararası toplantıya katıldığını hatırlatan Kurtulmuş, İsrail'den daha çok İsrailci devletlerin olduğunu görmenin insanı üzdüğünü dile getirdi.

Bazı devletlerin hem İsrail'i rencide etmemek hem de İsrail'in koruyucularına karşı bir şekilde kötü durumda kalmamak için yaşanan ölümlerden neredeyse Filistin tarafının da suçu olduğunu söyleyebilecek kadar ileri gittiğini belirten Kurtulmuş, bunun vahim bir durum olduğunu vurguladı.

"Gazze, Filistin toprağı ama BM Genel Sekreterine dahi izin verilmiyor"

Bir gazetecinin "Bu uluslararası platformlardaki izlenimlerinizden yola çıkarak iki devletli çözüm konusunda bir perspektif görebiliyor musunuz?" sorusu üzerine Kurtulmuş, şu yanıtı verdi:

Şu anda fiilen ortada iki devletli bir durum söz konusu. Güya, bir Filistin Devleti var. Bu beylerin anladıkları, bir Filistin Devleti olsun ama kağıt üzerinde olsun, fiiliyatta var olmayan bir Filistin Devleti olsun. Bir mahallesinden bir diğer mahallesine geçmek için Filistinli yurttaşların İsrail polisinin insafsızlığına terk edildiği fiili bir durum oluşturuldu.

Bu beyler, 'Uluslararası fonlar kontrollü bir şekilde ancak kullanılabilir olsun, şehirler birbirinden ayrılsın, paramparça, toprak bütünlüğü olmayan, yönetim bütünlüğü ve yönetim kabiliyeti olmayan, kağıt üzerinde bir Filistin Devleti olsun' istiyor. İşte Filistin Devleti'nden anladıkları bu.

"Dünyada resmi sınırları belli olmayan tek ülke İsrail"

Bir gazetecinin "Netanyahu'nun açıklamaları var. 'Askerin dört günlük barışa tam destek verdiğini, anlaşmanın, savaşa devam edilmesi için orduya hazırlanma imkanı tanıyacağını' söyledi. Yani ordu geniş çaplı bir savaşın hazırlığı içinde. Ayrıca İsrail'deki aşırıcılar bu ateşkese de karşılar. Bu konuda değerlendirmeniz nedir?" sorusu üzerine Kurtulmuş, İsrail siyasetinin içerisinde sağ-sol, aşırı sağ gibi farklılıkların hep olduğunu hatırlattı.

Başından itibaren iki devletli çözümü savunan İsrailli politikacıların da olduğunu anımsatan Kurtulmuş, "Sonuç itibarıyla siyasi farklılıklarına rağmen İsrail'de Arz-ı Mev'ud'un kabul edilmiş bir siyaset çerçevesi olduğunu görmemiz lazım. Arz-ı Mev'ud, bir teopolitik aşırılıktır. Yani Nil'den Fırat'a kadar olan bölgede, İsrail'in hegemonyası altına girmeden, burada yaşayan bütün milletlerin Yahudilere tabi olması sağlanmadan İsrail bu hedefinden vazgeçmeyecektir." değerlendirmesinde bulundu. Kurtulmuş, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun "bir başbakan olarak fütursuz, pervasız" bir şekilde dile getirdiği teolojik sözlerin, hiçbir rasyonalitesi olmayan inancından kaynaklandığını belirtti.

İsrail'in on yıllardır yürüttüğü stratejiye işaret eden Kurtulmuş, "Gelirler, bir yeri işgal ederler, bir süre otururlar, bütün dünya bağırır çağırır, aradan üç-beş sene geçer ve oraya yerleşirler. Böylece bütün bu toprak genişlemesi, Cumhurbaşkanımızın da BM Genel Kurulu'nda gösterdiği haritalar tesadüfen değil, böyle fiili durumlarla oluşturuldu. Dünyada resmi sınırları belli olmayan tek ülke İsrail'dir. Dolayısıyla karşımızda çok vahim bir teopolitik üzere hareket eden bir devlet mekanizması olduğunu bilmemiz lazım" görüşünü paylaştı.

50+1 tartışmaları

Cumhurbaşkanı seçiminde uygulanan yüzde 50+1 şartına ve bu konudaki tartışmalara ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, Türkiye'de değişenin başbakanlık sistemi olduğunu, daha önce seçimlerden sonra başbakanın parlamentodaki çoğunluğa göre belirlendiğini anlattı.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiğini hatırlatan Kurtulmuş, cumhurbaşkanının geçmiş dönemde başbakanın kullandığı yetkilerin hemen hemen tamamını kullandığını aktardı.

Başbakanlık sisteminden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçildiğini belirten Kurtulmuş, şöyle devam etti:

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin kendi içerisinde, bu beş yıllık uygulamalar çerçevesinde revizyonlar yapılabilir. Tabii ki esas olan, Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nden geri dönüş yoktur. Milletimiz üç seçimde de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni onaylamış, hem Anayasa'da hem de iki kez Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni dile getiren Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı seçerek bunu onaylamıştır. Zaten öyle zannediyorum ki 'Tekrar parlamenter sisteme dönelim' talebi yakın vadede gündeme gelmeyecektir. Ama nihayetinde sisteme dair meseleleri tek tek konuşmak yerine önümüzdeki dönemde yapmayı ümit ettiğimiz, bütün partilerden de olumlu katkı sağlamasını beklediğimiz, yeni anayasa çerçevesinde tartışılmasını daha doğru buluyorum. Asıl olan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin Türkiye'nin geleceğinde sürdürülebilirliğinin ve etkinliğinin sağlanmasıdır. Türkiye'nin artık hakikaten 12 Eylül Anayasası'nın ruhundan, prangalarından kurtulması lazım. Bunun için de iyi niyetle samimiyetle herkesin eteklerindeki taşı dökerek yeni anayasa sürecine katkıda bulunması gerekir.

"Yüzde 50+1 değil de yüzde 40 gibi oranlar telaffuz edilmişti. Sizce burada bir oran telaffuz edilmeli mi?" sorusuna Kurtulmuş, "Ben bir oran telaffuzunu şu aşamada doğru bulmuyorum. Dediğim gibi bu konunun da münferit bir konu olarak ele alınmasını doğru bulmam. Bu konunun, bir anayasa değişikliği kapsamında tartışılabilecek bir konu olduğunu düşünüyorum" yanıtını verdi.

"Partilerin anayasası olmaz, milletin anayasası olur"

Siyasi partilere yaptığı ziyaretler hatırlatılarak, anayasa konusunda muhalefet partilerinden olumlu bir yaklaşım görüp görmediğinin sorulması üzerine Kurtulmuş, ziyaretlerinin iadeiziyaret kapsamında olduğunu söyledi.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, şu değerlendirmede bulundu:

Doğru zemin ve doğru yöntemlerle konuları ele almak zorundayız. Nihayetinde anayasa çalışması öncelikle Meclis'in bir aritmetik meselesidir, yani bir aritmetiği bulmak durumundasınız. Ama bundan daha önemlisi partilerin anayasası olmaz, milletin anayasası olur. Yapacağımız anayasayı, milletin anayasası olacak şekilde, yani toplumun büyük çoğunluğunun kabul edeceği ittifakla, konsensüsle çıkarmamız lazım. Bunun için de partiler arasında iyi niyetli bir tartışma zeminin oluşmasına gayret sarf etmeliyiz. Başarabileceğimizi ümit ediyorum.

"Cumhurbaşkanı'mız ve Bahçeli arasında karşılıklı saygıya dayalı nitelikli diyaloğun sürdürüldüğünü görüyoruz"

Yüzde 50+1 tartışmalarına yönelik CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin açıklamaları anımsatılarak, "Bu Cumhur İttifakı'nda bir sıkıntıya yol açabilecek süreci aralar mı?" sorusu üzerine Kurtulmuş, şunları ifade etti:

Hayır açmaz. Başından itibaren Cumhur İttifakı'nı oluşturan AK Parti ile MHP arasında ve özelikle Sayın Cumhurbaşkanı'mız ve Sayın Bahçeli arasında karşılıklı saygıya dayalı fevkalade nitelikli bir diyaloğun sürdürüldüğünü görüyoruz. Bizim baştan beri söylediğimiz; bir pazarlık ittifakı değil, bir ilke ittifakı olarak bugünlere gelindi. Dolayısıyla bunu bir koalisyon, bir pazarlıkların ittifakı, bir al-ver meselesi olarak değil, Türkiye'nin milli meselelerinde, hemen hemen ana meselelerinin tamamına yakınında ortak fikirlere sahip olan iki farklı partinin ittifakı olarak görmemiz lazım. Hiçbir zaman bir koalisyon tabiri kullanılmadı, hiçbir zaman bir koalisyon algısı, anlayışı içerisinde hareket edilmedi. Bu anlamda tabii ki iki farklı parti, tabii ki bazı konularda öncelikleri farklı olabilir. Ama sonuçta milli meselelerde bugüne kadar hep karşılıklı müzakerelerle görüşerek, konuşarak, mutabık kalınarak bu noktaya kadar gelindi. Ben bir sıkıntı, bir sorun olacağını zannetmiyorum.

Türkiye İşçi Partisinden milletvekili seçilen Gezi Parkı davası hükümlüsü Can Atalay'la ilgili soru üzerine Kurtulmuş, şunları söyledi:

Meclis kimsenin görev vereceği bir yer değildir. TBMM, milli iradenin tecelligahı olarak 85 milyon milletimizin bütün siyasi farklılıklarının yansıtıldığı, yasaların çıkartıldığı, hatta Anayasa'yı bile değiştirilebilme kudretine sahiptir. TBMM, kendi gündemine sahiptir. Kendi öncelikleri içerisinde nerede, ne zaman, ne adım atılacağını bilir.

"Oturma eylemlerinin bir an evvel sonlandırılmasını ümit ederim"

CHP milletvekillerinin, Yargıtay 3. Dairesi'nin kararını protesto amacıyla TBMM Genel Kurulu'nu terk etmeme eylemini sürdürdüğünün hatırlatılması üzerine ise Kurtulmuş, bu durumların Meclis'te daha önce de yaşandığını belirtti.

TBMM Başkanı Kurtulmuş, şunları kaydetti:

Bizim arkadaşlardan beklentimiz, Meclis'te her türlü görüşü söylesinler. Ama Meclis, böyle sanki sokakta bir protesto eylemi yapar gibi oturma eylemlerinin yapılabileceği, pankartların açılarak sloganlarla birtakım gösterilerin yapılabileceği bir yer değildir. Meclis'te milletvekillerimiz olabildiğince özgür bir şekilde kendisine Anayasa'nın vermiş olduğu kürsü masuniyetini de kullanarak her türlü konuşmayı yapabilir. Ama bu oturma eylemlerinin bir an evvel sonlandırılmasını ümit ederim. Bunun, bu eylemi yapan arkadaşlarımıza da bir katkısı, bir faydası olmayacağını düşünüyorum.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU