Gazze İsrail'i değiştirdi, İsrail de Filistin'i değiştirdi!

"Su kaynayınca içindekilerin görülmesini engeller"

İsrail askerleri, İsrail'in güneyinden Gazze Şeridi'ne top mermisi atıyor, 15 Ekim 2023 / Fotoğraf: Ohad Zwigenberg-AP

Hamas'ın son saldırısı İsraillilerin Gazze'deki komşularına bakış açısını değiştirdi.

Daha önce İsrailliler Hamas'ı aynı anda iki şey olarak görüyorlardı.

Hamas, İsrail için ilk olarak tehlikeli füze cephaneliğine sahip radikal cihatçı bir terörist gruptu. İkincisi, aynı zamanda Gazze Şeridi'nde bir dizginleyici güçtü.

Merkezi Gazze'de bulunan ve direniş ekseni ile bağlantılı olan Filistinli İslami Cihad Hareketi, İsrail ile çatışma çıkarmaya çalıştığında, Hamas genellikle pasif kaldı ya da bazen onun herhangi bir faaliyette bulunmasını zorla engelledi.

Hamas'ın Gazze'yi yönettiği ve bu nedenle Gazze Şeridi'nin insani bir felaketten kaçınmasını sağlamayı çıkarı olarak gördüğü düşünülüyordu.

Tel Aviv, Hamas'ın İsrail ulusal güvenliğini tehlikeye atacak adımlar atmamasını sağlamak için havuç ve sopa yöntemini kullanabileceğine inanıyordu.

10 yıldan fazla bir süre boyunca yalnızca birkaç yılda bir yaşanan ve topyekun bir savaş eşiğinin çok altında kalan küçük alevlenmeler dışında, bu denklem iyi işledi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İsrail tarihinin en kanlı günü olan 7 Ekim'deki saldırı göz önüne alındığında, Tel Aviv'in Hamas'a yönelik 'faydalı bir gerilim aracı' algısının değiştiği söylenebilir.

Bilhassa siviller arasındaki ölü sayısı, ülkede varoluşsal kaygıyı artırdı ve Tel Aviv'deki karar vericilere, Hamas'ı ortadan kaldırmak ve Gazze'nin çoğunu yerle bir etmek dahil olmak üzere çok az seçenek bıraktı.

İlk haberler, Hamas'ın saldırılarının bu boyutlara ulaşmasını beklemediğine ve şimdi 'başarısının' sonuçlarına katlanacağına işaret etti.

Gazze'yi ve bölgenin geri kalanını (özellikle de Lübnan Hizbullahı'nı), Hamas'ın ve yönetimi altındaki halkın yapılanlardan derin pişmanlık duyduğu hissiyle karşı karşıya bırakmak İsrail için 'varoluşsal' önem taşıyor.

İsrail içinde ülke siyasi bölünmeleri büyük ölçüde bir kenara bıraktı ancak Başbakan Binyamin Netanyahu hükümetinin ciddi bir liderlik eksikliği yaşadığı ortada.

Netanyahu büyük ölçüde halkın gözünden uzak kaldı ve konuşmaları, yedek asker olarak orduya bile katılan eski başbakan Naftali Bennett'in konuşmalarıyla karşılaştırıldığında ilham verici değildi.

Geçen yıl boyunca iç çatışmaya önemli ölçüde katkıda bulunan Netanyahu'nun bakanları ise büyük ölçüde ya ortalıkta yoklar ya da ikinci planda kaldılar.

Ancak bu güruh siyasi muhaliflerini hedef almadan önce bile Başbakan, tüm büyük merkezi partileri, aşırı sağcılardan kurtulmuş bir ulusal birlik hükümeti kurmak üzere kendi yörüngesine çekmeyi başaramadı.

Koalisyonun bir grup aşırı sağcı kışkırtıcıdan kurtulup, merkez partilerden bir grup deneyimli profesyonelin görevlendirilmesiyle reform edilmesi, Hamas'a bölünmüş bir İsrail'i vurma fırsatının artık geçip gittiği şeklinde bir mesaj gönderilmesi açısından özellikle yararlı olacak.

Ancak Netanyahu koalisyonun aşırı sağcı üyelerinden kopmak istemiyor.

Netanyahu, mevcut kriz sırasında ulusal birlik hükümeti kurmak için gerekenleri yapmasının, birkaç ay içinde ateşkesin sağlanmasının ardından kendisini koalisyonsuz bırakma olasılığından endişe ediyor.

​Gazze krizi, Netanyahu'nun kayırmacılıkla dolu hükümetinin kötüye giden durumunu gerçek anlamda ortaya çıkardı.

Generaller sivillerin imdadına koşarken, aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı hiçbir yerde görünmüyor. Hükümet yetkilileri yapamadığı için televizyonda da siviller konuşuyor.

İsrail'in şu anda Hamas'a karşı cezalandırıcı bir saldırı başlatması planlanıyor ancak çatışmanın Lübnan'a, Suriye'ye, Irak'a veya Yemen'e yayılıp yayılmayacağını tahmin etmek zor.

Lübnan'a gelince, Hizbullah ile İsrail arasında bir dizi karşılıklı ateş açmalar yaşandı ve bunlar da kuvvetlerini yüksek alarm durumunda Lübnan sınırına konuşlandıran İsrail'in yüksek derecedeki operasyonel hazırlığını ortaya koydu.

Ayrıca Hizbullah, Lübnanlı taraflardan, Hamas uğruna ülke çapında yıkıma yol açacak bir savaşa sürüklemeyi istemediklerini açıkça duyuyor.

Buna ilaveten İsrail ordusunun son günlerde kuzeye büyük kuvvetler konuşlandırmasının ardından Hizbullah bu aşamada İsrail'i sürpriz bir saldırıyla da şaşırtamaz.

Kaldı ki Hizbullah saldırabilse dahi, İsrail'in İran'ın nükleer tesislerine saldırmak istemesi durumunda Hizbullah'ın, bu gücüyle İran'a kalkan görevi görmesi varsayılırken, neden bunu şimdi Filistinliler için kullanıp, İsrail ya da ABD İran'ın nükleer tesislerine karşı harekete geçmeye karar vermesi halinde İran'ı çaresiz bıraksın?

Deneyimli Amerikalı Siyonist gazeteci Seymour Hersh ise New York Times'ta şunları yazdı:

Gazze'deki olaylardan ve silahlar sustuktan sonra bu konu Binyamin Netanyahu'nun siyasi sonunu getirecek. Başbakan, Hamas'a ve Filistin halkına karşı yürüttüğü savaşın sonuçları ne olursa olsun soruşturmaya tabi tutulacak.


Hersh'e göre, "beklenen soruşturma kaçınılmaz olarak Hamas eyleminin ezici başarısına yol açan kararlarda ve başarısızlıklarda Netanyahu'nun sorumluluğunun boyutunu gösterecek."

Ancak Hamas eyleminin boyutları, iktidar hırsı, nefret ve kin tarafından kontrol edilen, dahası yolsuzluk suçlamasıyla yargılanan bir başbakanın görevden alınmasının ötesinde, daha büyük ve derin.
 


Ne var ki sorumlulardan hesap sorma zamanı şimdi değil, başka bir zaman.

Şimdi Netanyahu'nun yapacağı şey, birçok nedenden ötürü aşırı şiddet içeren öldürme, cezalandırma ve yıkım olacak.

Bu nedenlerden biri, aşırı sağın Filistin halkını dağıtma, Oslo Anlaşmaları ve onlarla birlikte iki devletli çözümü sona erdirme planını hayata geçirerek kendi iç krizlerinden kurtulma çabasıdır.

Nitekim Savunma Bakanı Yoav Galant, dünya genelinde televizyon kanallarının yayınladığı bir basın toplantısında, 1 milyondan fazla Gazzeli Filistinliyi 24 saat içinde evlerini terk etmeleri konusunda uyarmaktan hiç çekinmedi.

Bunun öncesinde, Netanyahu yaptığı basın toplantısında devam eden hava saldırılarının onları takip edecek operasyonların sadece başlangıcı olduğu tehdidinde bulunmuştu.

İsrail'de sahne, Nazi Almanyası'nda olduğu gibi, aşırılık ve şiddet konusunda sağcı bileşenler arasında bir uyum ve hatta rekabet olduğunu ortaya koyuyor.

Büyük Batılı ülkeler ise savunmasız sivillere karşı işlenenleri kuşkulu bir şekilde haklı gösteriyorlar.

İsrail'de nasıl ki şimdi hesap sorma zamanı değilse, aynı şey Filistin tarafı için de geçerli ve yaptıklarının sonuçlarının Filistin halkı ve davası lehine mi yoksa aleyhine mi olduğu konusunda Hamas'tan şüphesiz hesap sorulacak, ancak bu, savaşlar bittikten sonra gerçekleşecek. O zamana kadar ve önümüzdeki haftalarda eşi benzeri görülmemiş bir şiddet ve aşırıcılık duruma hakim olacak.

Bir bilge "Su kaynayınca içindekilerin görülmesini engeller" der.

Aynı durum olaylar kaynayınca da geçerli ve bu olaylar soğuyuncaya kadar da masum ve savunmasız insanlar yanmaya devam edecek ve dünyanın görüşü engellenecek.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU