Yoksa Hamas, Amerika ve İsrail'in yeni aparatı mı olacak?

İbrahim Altun Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AP

Bugün İsrail'de yaşananları anlamanın en iyi yolu dün yaşananları iyi hatırlamaktan ve doğru okumaktan geçer diye düşünüyorum.

Zira Hamas'a bağlı El Kassam Tugayları'nın 7 Ekim'de İsrail'e başlatmış olduğu bu sürpriz saldırı nedense El Kaide tarafından 11 Eylül'de ABD'ye düzenlenen o şok terör saldırısını hatırlattı bana.

Bunları okuyunca bana; "Yahu ağzından çıkanı kulağın duymuyor mu be adam, bu iki olay aynı şey olur mu, Hamas kendi toprağını işgalci İsrail'e karşı savunuyor, El Kaide başka, Hamas başka" bana. 

Bu yönüyle düşündüğünüzde "Evet, haklısınız" diyebilirim; ama olaya duygusallıktan uzak, daha akılcı ve siyasi olarak baktığınızda yaşananları daha net görebileceğinize inanıyorum.

Bence senaryo yine aynı. 

Nasıl mı?

Şöyle ki;

11 Eylül 2001 ve sonrasında yaşananları hatırlayalım önce.

Nasıl olduysa dünyanın en gelişmiş istihbarat ağına sahip ABD, onca güvenlik sistemine rağmen 11 Eylül'de can evinden vuruldu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Üstelik güpegündüz, herkesin gözü önünde.

Hem de bir değil, tam dört koordineli saldırıyla birlikte.

Öyle ki kaplan ininde vuruldu.

11 Eylül 2001 günü sabah saatlerinde kaçırılan 4 uçaktan ikisi New York kentindeki Dünya Ticaret Merkezi'nin İkiz Kuleler olarak bilinen güney ve kuzey kulelerine çarparak intihar saldırısı düzenledi.

Uçaklardan üçüncüsü ABD Savunma Bakanlığı karargâhı Pentagon'a çarptı ve Pensilvanya'nın Pittsburgh ketindeki Yahudi Sinagogu'nu hedef alan diğer uçak ise F-16'lar tarafından Pensilvanya kırsalında düşürüldü.

Kuleler ise içindekilerle birlikte yerle bir oldu.

Dehşet içinde oraya buraya koşuşturan Amerikalıların o çaresizliği, korku dolu bakışları ve feryat yüklü haykırışları tüm dünya televizyonlarında flaş haber olarak aralıksız servis edildi.

Bu saldırılarda yaklaşık 3 bin Amerikalı hayatını kaybetti.

Derken saldırıları adı El Kaide olan bir örgüt üstlendi ve tüm dünya daha önce adını hiç duymadığı bir adamla Usame Bin Ladin ile tanıştı.

Peki sonra ne mi oldu?

  1. Saldırılardan hemen sonra dönemin ABD Başkanı George W. Bush Afganistan'ı bombalama kararı aldı. Sebep ise Taliban yönetimindeki hükümetin saldırıların arkasında olduğu belirtilen El Kaide lideri Usame bin Ladin'i teslim etmemesiydi. ABD'nin başlattığı saldırılara bir çok ülke daha destek verdi. Müttefikler başkent Kabil ve birçok şehrin kontrolünü almasına rağmen ülkede hiçbir zaman emniyet ve istikrar sağlanamadı. Her yıl binlerce kişi ülkede meydana gelen saldırılarda hayatını kaybetti.
     
  2. Adı İslamofobi olan yani Müslümanlara karşı önyargı, nefret ve ırkçılık barındıran düşünce hızla arttı. Özellikle Avrupa ve Amerika'da müthiş derecede yayıldı ve ürkütücü noktalara ulaştı.
     
  3. İkinci Körfez Savaşı başladı ve Amerika 13 gün gibi kısa bir süre içinde Irak'a girdi, Baas rejimi devrildi ve Diktatör Saddam Hüseyin idam edildi. Sonrasında Irak'ta yaşanan kaos ortamında 3 milyondan fazla insan can verdi.

11 Eylül saldırısında Amerika'nın sonunun geldiğini düşünen ve sokaklarda bugün olduğu gibi sevinç ve zafer naraları atan dar görüşlü Müslümanlar ziyadesiyle yanıldı.

Zira 11 Eylül saldırıları, düşünülenin aksine İslam dünyası için büyük bir yıkım ve kaosun kapısını araladı.

Üstelik bu saldırılar Amerika ve İsrail'e bu coğrafyayı dizayn etmeleri için muazzam bir fırsat sundu.

Gelinen nokta itibarıyla ortada ne El Kaide ne de Usame bin Ladin kaldı.

Ortada kalan yegâne şey Amerika ve İsrail'in yıktığı şehirler, değiştirdiği rejimler, şöyle ya da böyle ölümlerine neden oldukları milyonlar ve yerinden yurdundan olan yüzbinler kaldı.

Dedim ya bugünü anlamanın en iyi yolu, dünü iyi hatırlamaktan ve onu en doğru şekilde okumaktan geçer.

Bu oyunun yolu da sonu da o kadar belli ki; zira senaryo yine aynı ve öyle tanıdık ki.

Düşünün Hamas, her nasıl olduysa bir anda MOSSAD ve CIA gibi son derece güçlü istihbarat birimlerini ayakta uyuttu ve o aşılmaz denilen Demir Kubbe'yi aşarak işgalci İsrail'i can evinden vurdu.

Yıllar önce Amerika'ya yapılan saldırılar gibi, tüm dünya bu ani saldırıyla şok oldu.

Herkes gelişmeleri büyük bir korku ve hayret içinde izlerken, sözüm ona "bizim mahalleliler" yine fetih süreleri okuyor ve şükür secdeleri edip İsrail'in sonunun geldiğini düşünüyor. 

Bir cenah büyük bir zafer edasıyla Siyonizm'i lanetleyip İsrail'in kıyameti olan sura klavyeleriyle üflerken dünyadaki çoğu haber ajansı Hamas'ın vurduğu İsrailli sivil halkın görüntülerini "katliam" adı altında servis ediyor.

Yani yine sadece İsrailli sivilleri görüyor ama yıllardır İsrail saldırılarında ölen ve halen ölmeye devam eden Filistinli sivilleri yine görmezden gelerek ikircikli bir yol izliyor.

Evet, sözün başında dediğim gibi, Hamas'ın İsrail'e başlatmış olduğu bu sürpriz saldırı El Kaide'nin 11 Eylül'de ABD'ye düzenlediği o şok saldırıyı hatırlatıyor.

Aynı sinsi planda tarih yine tekerrür ediyor gibi.

  • Filistin tümden işgal edilecek ve İsrail daha da büyüyecek.
  • Filistin halkı çok daha büyük bir yıkım ve acıyla yüzleşecek.
  • Bugün zafer nidaları atan çoğu Müslüman yarın cuma namazı çıkışlarında yine İsrail'i lanetleyecek ve çok büyük kalabalıklarla var güçleriyle "Kahrolsun İsrail" sloganları atacak.
  • Onlar sokaklarda sloganlar atıp ağaç yapraklarını titretirken İsrail ve Amerika, İran'a girmenin yollarını arayacak ve en doğru zamanı kollayacak.

Sonra ne mi olacak?

Ramallah'ı alan, Tahran'ı geçecek!

Senaryo tam olarak bu işte.

Kim bilir belki de Hamas, çoktan Amerika ve İsrail'in bölgeyi dizayn etmek için kullanacağı yeni aparat olmuştur.

Peki Ukrayna'da patinaj yapan Putin, Suriye'den sonra İran'da da virajı alabilecek mi?

Ha bir de şu "Yüzyılın Anlaşması" deyip Filistin ve İsrail sorununa kalıcı barış getirdiğini iddia eden sarı saçlı bir adam vardı, adı Trump'tı. Sahi onun bu savaştan haberi var mı? 

Gerçi her ne kadar şimdilerde onun derdi başından aşkın olsa da dünyanın başına ne denli büyük bir dert açtığını bilmesi gerekir.

Evet Bay Trump, o öve öve bitiremediğiniz planınız sizin dediğiniz gibi barış getirmedi; aksine savaşı daha da körükledi.

Anlaşılan yine kandırdınız hepimizi.

Şimdi yeniden sanık sandalyesine geçip ölen her bir Filistinli ve İsrailli için tek tek hesap vermen gerekmez mi?

Evet, tüm bu soruların ve daha fazlasının cevabını zaman gösterecek ama gerçek olan şu ki burası Ortadoğu ve buradaki bataklık daha da büyüyecek gibi.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU