Kılıçdaroğlu, Gezi davası tutukluları ile görüştü: Anayasa Mahkemesi oturup bir karar vermeli, Can Atalay’ın bir an önce çıkması lazım

"Hiç kimse düşüncelerinden ötürü yargılanmamalı. Düşünceden korkulur mu, ahlaktan, erdemden korkulur mu? Bunlardan korkulmaması lazım"

Fotoğraf: AA

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bugün Gezi Parkı davası kapsamında Marmara Cezaevi'nde tutuklu olan Can Atalay, Osman Kavala ve Tayfun Kahraman'ı ziyaret etti.

Görüşmenin ardından basın mensuplarına cezaevi önünde açıklama yapan Kılıçdaroğlu, "Ziyaretimizin temel gerekçesi şu; açık ve net söylüyorum, bu ülkede adalet yok. Halkın seçtiği bir milletvekili; anayasaya, hukuka, demokrasiye aykırı olarak hapiste tutuluyorsa bir sorun var demektir. Benim görevim de bu adaletsizliği daha görünür hale getirmektir. Adalet eğer gerçekten sağlanacaksa, haksızlıklara karşı mücadele edilecekse bu haksızlıklara muhatap olan; gereksiz yere, hukuksuz bir şekilde hapse atılan insanlara yardım etmektir, onların yanında durmaktır" dedi.

"Ben adalet, hakkı, hukuku, insan haklarını, demokrasiyi savunuyorum" diyen Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:

Bu arkadaşların hiçbirisi CHP’ye oy vermemiş olabilir. Ama bir kişi haksızlığa uğrar ve siz sessizliğinizi korursanız o zaman topluma da insanlığa da hizmet etmiyorsunuz demektir. Ben insana da topluma da herkese de hizmet etmek isterim. Adaletsizlik nerede varsa ben o adaletsizliği gidermek için mücadele ederim.

Burada, bu hapishanede binlerce kişi yatıyor. Bu hapishanede avukatlar, düşünen insanlar yatıyor. Bu hapishanede; gerçekten hasta, doktora gidecek, tedavi olması gereken insanlar yatıyor. Biz bütün bu haksızlıklara karşı toplumun sesi olmak istiyoruz, dürüst, namuslu insanların. Haksız yere bir kişinin hapse atılması doğru değildir. Bir kişi haksızlığa uğruyor ve sessiz kalıyorsak o zaman bütün toplum haksızlığa uğradığında adaletsizlikle karşı karşıya kaldığında biz o zaman hiç sesimizi çıkarmamış oluruz. Biz mücadelemizi sürdüreceğiz.

"AYM'nin oturup bir karar vermesi lazım"

Can Atalay ile görüşmesine ilişkin soruya Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:

Eğer bir yargı yürütme organının kontrolünde ise yani açıkça söylemek gerekirse sarayın kontrolünde ise o yargı adalete uygun karar vermez, o yargı sarayın yani yürütme organın talepleri doğrultusunda karar vermiş olur. Can Atalay’ın durumu da böyledir. Can Atalay, milletvekili olmadan önce daha sade bir vatandaşken gitti Cumhuriyet Savcılığı’na, temiz kâğıdı aldı, ‘Sen milletvekili seçilebilir misin’ dediler ‘evet seçilebilirsin’ dedi savcı. Kâğıdı verdi. Aldı dosyalarını götürdü Yüksek Seçim Kurulu’na. Orada Yargıtay, Danıştay üyeleri var. Onlar da dediler ki ‘evet, seçime girip milletvekili olabilirsin, parlamentoya girebilirsin.’ O da seçime girdi, vatandaş oyunu verdi, seçildi.

Şimdi diyorlar ki ‘sen hapisten çıkamazsın.’ Niçin? Bir yanlışlık varsa en başta bu kararı verenlerde yanlışlık var. Danıştay hakimleri, Yargıtay hakimleri, Yüksek Seçim Kurulu’nda diyorlar ki ‘hayır sen milletvekili seçimlerine girebilirsin, milletvekili seçilebilirsin.’ Ee girdim, kazandım, şimdi saraydan talimat var ‘bunu hapishaneden dışarı çıkarmayacaksınız’ diye. Yargıtay da bu karara uydu; hukuku, kanunları çiğnedi. Yargıtay’ın tarihinde böyle bir olay olmamalıydı, ama bu da oldu. Şimdi Anayasa Mahkemesi’nin gerçekten oturup bir karar vermesi lazım. Daha önce benzer kararlar var. Can Atalay’ın da bir an önce çıkması lazım. Diğerlerinin de bir an önce çıkması lazım. Hiç kimse düşüncelerinden ötürü yargılanmamalı. Düşünceden korkulur mu, ahlaktan, erdemden korkulur mu? Bunlardan korkulmaması lazım. Bu ülkede demokrasi yok, ben bunun farkındayım. Demokrasinin olmadığını da gayet iyi biliyorum. Otoriter bir yönetimin olduğunu biliyorum. Yargıçların önemli bir kesiminin karar almadan önce birilerine danıştığını da gayet iyi biliyorum. Şimdi o görüşler çerçevesinde alınan kararları da gayet iyi biliyorum. Ben burada olmamın temel nedeni de o kararların yanlış olduğunu herkese duyurmaktır. Bu ülkede vicdanlı insanlar var. Ben bu ülkede o vicdanlı insanların yüreğine sesleniyorum.

Mater ve Özerden'i de ziyaret etti

Kılıçdaroğlu daha sonra, Gezi Parkı davasında aldıkları hapis cezaları Yargıtay 3. Ceza Dairesince onanan Çiğdem Mater ve Mine Özerden'i Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda ziyaret etti.
Cezaevine gelen Kılıçdaroğlu yaklaşık 1,5 saat süren ziyaretinin ardından çıkışta gazetecilere açıklamalarda bulundu.


Mater'in, hakkında soruşturma açıldığını duyunca yurt dışından Türkiye'ye döndüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:


Yurt dışına kaçma şüphesi var diye tutuklanıyor. Böyle bir adalet anlayışını dünyanın hiçbir demokrasisinde göremezsiniz. Geliyor buraya ama yargıç, 'Hayır, sen kaçabilirsin.' diyerek tutukluyor. Bunu anlamak mümkün değil. Böyle bir kararın alınabilmesi için yukarıdan yargıca bir talimatın verilmesi ve o talimatın gereğinin de yargıç tarafından yerine getirilmesi gibi bir sonuç ortaya çıkıyor. Yanlış olan da bu zaten. Demokraside yasama, yargı ve yürütmenin bağımsız olması, birbirini denetlemesi lazım ama şimdi güçler ayrılığı yok, güçler birliği var. Bir kişi emrediyor, hakim ona uyuyor.


Kılıçdaroğlu, böyle bir durumun demokrasiler açısından tehlikeli olduğunu söyleyerek "Türkiye’nin bu tablodan çıkması lazım. Türkiye bu tablonun içinde olduğu sürece demokrasi olmayacaktır." dedi.

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU