Adnan Menderes'in (1899-1961) hayatında iz bırakan olaylara dair kısa notlar

Doç. Dr. Işıl Tuna Pınar Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Adnan Menderes'in vefatının 62'nci sene-i devriyesinde onun yaşamına dair iz bırakan bazı olaylar ve olayların onun siyasi karakterine etkilerine bir yazı ile değinerek, Adnan Menderes'i anmanın doğru olacağını düşündüm.

Türk siyasetinin unutulmaz isimleri arasında yer alan Adnan Menderes sadece 1950-1960 yılları arasında başbakanlık yaptığı dönemi etkilememiş, vefatından sonra kurulan merkez sağ partisi liderlerinin de örnek aldığı bir isim olmuştur.

Peki Adnan Menderes'in siyasi hayatının şekillenmesinde neler etkili olmuştu?

Tahlil yapabilmek için öncelikle erken dönem yaşamından kesitlere bakmak doğru olacaktır.


Gençlik yılları ve erken dönem siyasi kariyeri

Adnan Menderes 1899 yılında Aydın'da dünyaya geldi. Babası Kâtipzadelerden Tahrirat Kâtibi Ethem Bey, annesi Kırım Türklerinden Tevhide Hanım'dır.

Tevhide Hanım'ın babası Hacı Ali Paşa, Aydın'ın büyük toprak sahibi ailelerindendir. Adnan Menderes henüz dokuz yaşlarında iken dedesinden geniş bir çiftlik miras kalır.

Adnan Menderes'in yaşamındaki ilk dönüm noktası belki de Çakırbeyli Çiftliği'nin kendisine miras kalmasıdır.

Adnan Menderes, Kurtuluş Savaşı sonrasında sekiz yıl boyunca çiftlikle bizzat ilgilenir, çiftçilikle uğraşır, toprağa ve köylüye ilişkin en derin bilgileri öğrenir, dolayısıyla toprağın ve köylünün sorun ve isteklerine yakından şahit olur.

Erken yaşlarda Menderes'in bu tecrübesi onun sonradan siyaseten muhalifliğinin temelini oluşturacağı gibi siyasi karakterinin temel zemini de oluşturmuştur.

Çakırbeyli Çiftliği yaklaşık 35 dönümdür ve pek çok kısmı köylüler tarafından işlenmekteydi. Menderes, bu durumdan rahatsız olmadığı gibi 1932 senesinde köylülerin kullandığı kısmı onlara tapu terki etmiştir.

Fakat Adnan Menderes 1945 yılında hükümetin "Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu" yasasının çiftçi ve köylünün değişimine katkısı olmadığından hareketle karşı çıkmış ve CHP içinde muhalif kesimin sözcüsü olarak sivrilmiştir.


Adnan Menderes'in eğitim hayatının da siyasi yaşamını etkilediği söylenebilir. 1910 yılında İttihat ve Terakki İdadisi'ne başlayan, eğitimini tamamlayamadan İzmir Amerikan Koleji'ne geçerek orta öğretimini burada tamamlayan Menderes burada siyasi kariyerinde uzun yıllar yol arkadaşlığı yapacak Celal Bayar ile tanışır.

Bayar, hatıralarında Menderes ve iki arkadaşının kolejdeki rahiplerin misyonerlik faaliyetlerine ilişkin kendisine şikâyette bulunduğunu anlatır.

Bayar Menderes'in bu hareketini "milli ve dini duygulara saygısının geliştiği süreç" olarak da tanımlar.

Adnan Menderes Mondros Ateşkes Antlaşması sonrasında Anadolu'nun işgal edildiği dönemde 1922 yılına kadar aktif bir şekilde Aydın'da Kuvayı Milliye direniş örgütlerinde görev almıştır.

1931 tarihinde kendisine savaştaki hizmetleri nedeniyle kırmızı şeritli İstiklal Madalyası taltif edilmiştir.

Menderes'in Türklük ve milliyetçi yapısının şekillenmesinde Kurtuluş Savaşı'nda yaşadıkları büyük oranda etkili olur.
 

Serbest Cumhuriyet Fırkası Kurucuları Açık Renk Takım Elbiseli Adnan Menderes.jpg
Serbest Cumhuriyet Fırkası Kurucuları. Açık renk takım elbiseli Adnan Menderes

 

Adnan Menderes, aktif siyasi yaşamına 1930'ta Fethi Okyar tarafından kurulan Serbest Cumhuriyet Fırkası ile başlar. Partinin kendisini feshetmesi sonrasında CHP Aydın İl Başkanı olarak görev yürütür.

Menderes, SCF'nin feshinden sonra siyasete devam edip etmeme konusunda tereddüt eder, sonrasında CHP'nin Aydın'a gönderdiği heyet fikrinin değişmesine neden olur.

Heyetin içinde Celal Bayar riyasetinde Vasıf Çınar, Ziya Onaran ve Halit Onaran gibi önemli isimler bulunmaktaydı.

Menderes, olayı şu şekilde aktarır:

Ben gelen heyetle bir hafta temas etmedim. Nihayet Celal Bayar tanıdığım ve hürmet ettiğim bir zattı. Vasıf Çınar İttihat ve Terakki İdadisinden hocamdı. Nihayet Halit Onaran da iyi tanıdığım olmak itibarıyla kendileriyle temas çekinilmez bir hal aldı ve temas temin edildi. Bu muhterem zatların ibram ve ısrarları üzerine Halk Partisine girerek fikirlerimizi müdafaa etmek muvafık olacaktı.
 

3.jpg
Kaynak: Onedio

 

Adnan Menderes'in Atatürk'le gerçekleştirdiği görüşme onun adeta siyasi kaderini değiştirir. Yakın dönem tarihçileri Menderes'i Atatürk'ün keşfettiği noktasında neredeyse hemfikirdir.

Atatürk'ün 3 Şubat 1931 tarihinde Aydın ziyareti hem Menderes hem de Türkiye'nin geleceği için önemlidir.

Atatürk, beş dakikalık CHP binasına gerçekleştirdiği ziyarette dört kahve ve bir paket gazi sigarası bitirerek uzun süre (yaklaşık dört saat) Adnan Menderesle sohbet eder.

Atatürk il binasından ayrılırken yanındakilere "Bugün konuştuğum genç dikkate değer bir insan" der ve akabinde bizzat Atatürk'ün direktifiyle milletvekili adayı yapılır.

Adnan Menderes Atatürk ile olan görüşmesini şu sözlerle ifade eder:

…İlk defa teklif ettiğim sigarayı almayan ve kahve istemeyen Büyük Gazi'nin memleket meseleleri üzerine sohbet derinleştikçe, kendilerine zaman zaman takdim ettiğim Gazi sigarasını içip bitirmiş olduklarını, dönüşlerinde müşahede ettim. Ve ayrıca dört kahve emir buyurdukları da bugünkü gibi hatırımdadır. Programlarında da aksaklık oldu. Çünkü birkaç dakikalık bir ziyaret için teşrif buyurdukları orada tam dört saat kaldılar.
 

4.jpg
Dörtlü Takrir Sahipleri: Celal Bayar, Fuat Köprülü, Refik Koraltan ve Adnan Menderes

 

1931 yılında CHP Aydın milletvekili olarak görev yapan Menderes 1945 yılında Meclisteki hararetli konuşmaları ile dikkati üzerine çeker.

Toprak reformu, bütçe görüşmeleri gibi kilit noktalarda takındığı tavır sonrasında Türk siyasetinin önemli bir demokrasi manifestosu hareketi olan "Dörtlü Takrir"in içerisinde yer alır.

CHP içerisinde anti demokratik olarak görülen kanunların dönemin şartlarına göre değişmesi, parti içinde demokrasi ve adalet kavramlarının ön plana çıkmasını talep eden önerge sonrasında Adnan Menderes ve Fuat Köprülü bu kez partilerini eleştiren gazete makaleleri kaleme aldılar.

Parti grubu iki milletvekilinin bu davranışı sonrasında partiden ihraç kararı verdi. Celal Bayar'ın da istifası ile yeni bir muhalefet partisi Demokrat Partinin kuruluşu 7 Ocak 1946'da gerçekleşti. 


"Siyasette olgunluk dönemi: Başbakan Menderes"

Adnan Menderes DP'nin kurucu kadrosu içinde genç ve dinamikliğiyle dikkati üzerine toplamış bir siyasetçi olarak ön plana çıkar. Kısa sürede partinin sözcüsü konumuna gelir.

Adnan Menderes erken siyasi kariyerinden siyasi faaliyetlerinin sonuna kadar hitabet yeteneğiyle ön plana çıkmış ve kibar üslubuyla halkın nazarında kabul görmesine olumlu etkide bulunmuştur.
 

5.jpg
Adnan Menderes halkın arasında / Fotoğraf: AA

 

Demokrat Partinin kuruluş felsefesindeki demokrasi söylemi, adil ve şeffaf seçim teminatı, insan hakları gibi kavramlar partiyi iktidara taşıyan önemli unsurlar olmakla beraber Adnan Menderes'in rolü de yadsınamaz.

DP o dönem için alışılmadık bir yöntem olarak açık hava toplantıları düzenleyerek vaatlerini halka direk anlatma imkânı bulur.

Adnan Menderes iyi hatipliği sayesinde bu toplantılarda sivrilir. Halkla iç içe olması doğal olarak onun siyasi karakterinin şekillenmesine katkı sağlamıştır.

Kibarlığı, ses tonunu kullanmadaki ustalığı ve "toplumun nabzını tutma yeteneği" Menderes'i karizmatik lider yapmıştır.

Menderes siyasi hayatının sonuna kadar halkla yakından temas etmiş sık sık radyo konuşmalarıyla da duygularını halka anlatmıştır.

"Milli İrade" kavramı Menderes'in söylemlerinde geniş yer tutmuştur. Menderes'in "ben kendimi bu millete hizmet için adamış bir insanım. Bu millette kendisini millete hizmete adayan başbakanını bağrına basmış, millet ile ben iki su gibi karışmışız birbirimize…" şeklindeki bu sözleri seçmenine onu destekleyenlere yönelik duyduğu güveni gözler önüne sermiştir.

Bu güven 27 Mayıs 1960'a kadar Menderes cephesinden eksilmeden devam etmiştir.


1950-1954 yılları DP iktidarının altın yılları olarak kabul görür. Arapça ezan serbestisi, yeni basın kanunu, üniversite özerkliğine yönelik olumlu adımlar sayesinde DP toplumun birçok kesiminden destek almayı sağlamıştır.

İlginçtir ki bu durum Menderes'e mâl edilerek DP'nin büyümesi Menderes'in de siyaseten güçlenmesine atfedilmiştir.

Tarihçi akademisyen Prof. Dr. Süleyman İnan'a göre Menderes'in giderek büyüyen kişisel siyasi gücü 1954-1960 yılları arasında hükümete yönelik eleştirileri tek başına göğüs germesine neden olmuştur.

1958 yılında ordu içerisindeki cuntaları açığa çıkaran "Dokuz Subay" olayında takındığı tavır 27 Mayıs 1960 darbesine giden süreci de etkilemiştir.

Menderes öncelikle bu olayı iftira olarak değerlendirmiş ve "Türk askeri darbe yapmaz" diyecek kadar iddialara kulak tıkamıştır.

Menderes'in olayın üzerine gitmemesi yeterli tahkikatın yapılmaması sadece onun siyasi hayatı açısından değil Türk demokrasisine de yara vermiştir.


Menderes'in geçirdiği bir uçak kazası onu destekleyenlerde farklı bir algının oluşmasına neden olmuştur. Bu sebeple kaza onun kişisel hayatında çok önemlidir.

1959 yılında Londra'ya giderken geçirdiği uçak kazasından sağ kurtulması bazı kişilerce Menderes'e "ulviyet" kazandırmıştır.

Kaza sonrasında yurda dönüşte ana muhalefet partisi lideri İsmet İnönü'nün elini öpmesi iktidar-muhalefet ilişkilerini kısa süreli yumuşatmış gazeteci Metin Toker'in ifadesiyle "baba oğul gibi" imaj çizmiştir.
 

6.jpg
Kaynak: Hürriyet, 18 Şubat 1959

 

Adnan Menderes'in başbakanlığı boyunca imar alanındaki yatırımları dikkati çekmiştir.

Desteklendiği kadar sonradan çokça eleştirilen "yıkarak (istimlak) yeniden yapma" metodu dönem boyunca İstanbul başta olmak üzere büyükşehirlerde uygulanmıştır.

Yüksek katlı Amerikanvari binalarla bezeli yeni yerleşim yerlerinin açılması (Ataköy-Levent Semtleri) Hilton gibi otellerin Türkiye'ye getirilişi modernizasyon faaliyetleri kapsamında değerlendirilmelidir.

Menderes'in modernleşme fikri şehircilikle sınırlı kalmayıp tarımda da makineleşme traktörün tarıma katılım payı arttırılması şeklinde yerini almıştır.

Sulama ve enerji kaynakları elde etmek için çok sayıda baraj yapılmıştır. Ancak Türkiye'nin o günkü malî kaynakları bu büyük hamleleri karşılayacak seviyede olmadığından gerekli kaynak dış borçlanma yoluyla temin edilmiştir.

Fakat 1955'lerden itibaren dış borç ve faiz ödemelerinin ağırlığı kendini hissettirerek enflasyonu arttırmış, 1955'ten itibaren ortaya çıkan çok yönlü kriz ve çalkantıların temel sebeplerinden birini oluşturdu.

1955'ten sonra ekonomik olumsuzlukların yanı sıra iktidar-muhalefet ilişkilerinde de krizler patlak vermeye başlamış, hükümetin aldığı birçok karar iktidar partisi içinden dahi eleştirilmeye başlanmıştı.
 

7.jpg
Kaynak: İstanbultarihi.ist

 

"27 Mayıs"

Adnan Menderes'in hem siyasi hayatı hem de yaşamını bütünüyle değiştiren en büyük olay şüphesiz 27 Mayıs 1960 tarihidir.

27 Mayıs 1960'ta seçimle iktidarın değişemeyeceğine kanaat getiren bir grup subay tarafından gerçekleştirilen askeri darbe sonrası düşürülen DP iktidarı darbe sonrasında kurulan özel yetkili Yassıada Mahkemelerinde dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakanı Adnan Menderes başta olmak üzere DP milletvekilleri ve DP'li yöneticiler yargılanmıştır.

Kısacası 10 yıllık dönem yargılanmıştır ama DP'ye yönelik darbe toplum nazarında Adnan Menderes ile özdeşleştirilmiş, onun şahsında kişiselleştirilmiştir.

Yargılamalarda bir numaralı sanık olarak Menderes'in gösterilmesi Yassıada'da çıkış yolu olarak "Menderes istedi biz de yaptık" şeklinde bir yargının oluşturulması bu özdeşleşmenin somut kanıtları olmuştur.

Yargılama sonucunda Başkan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu[2] ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın idam kararları onanmıştır. Menderes'in cezası 17 Eylül 1961'de İmralı'da infaz edilmiştir.

İdamların 29'uncu yılında 11 Nisan 1990 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde çıkarılan yasa ile merhum Başbakan Adnan Menderes ve iki bakanına iade-i itibar verilmiştir.

Dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın katıldığı devlet töreniyle naaşları İmralı'dan getirilerek İstanbul'daki ebedi istinatgâhları olan Vatan Caddesi'nde yer alan anıt mezara defnedilmişlerdir.
 

8.jpg
Fotoğraf: TRT Haber

 

9.jpg
Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ın Anıt Mezarı / Fotoğraf: AA

 

 

Kaynaklar:

AYDEMİR, Şevket Süreyya, Menderes'in Dramı, Remzi Kitabevi, 2000.
AYDIN, Ayşe, "Serbest Cumhuriyet Fırkası ve Adnan Menderes'in Siyasi Hayatının Başlaması", Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S.8, Sonbahar 2011.
DEMİR, Şerif, Türk Siyasi Tarihinde Adnan Menderes, Paraf Yayınları, 2010.
DEMİREL, Tanel, Türkiye'nin Uzun On Yılı Demokrat Parti İktidarı ve 27 Mayıs Darbesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi, İstanbul 2011.
https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/basbakan-adnan-menderesin-ucak-kazasi-17-subat-1959/  
https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/adnan-menderes-1899-1961/
GÖKTÜRK ÇETİNKAYA, Selma, "Adnan Menderes'in Siyasi Karakteri ve 27 Mayıs", Journal Of Universal History Studies.
İNAN, Süleyman, Muhalefet Yıllarında Adnan Menderes, Liberte Yayınları.
İNAN, Süleyman, "Türk Siyasetinde Adnan Menderes", Türk Yurdu, Eylül 2011.
SİTEMBÖLÜKBAŞI, Şaban, "Adnan Menderes", Diyanet İslam Ansiklopedisi, c. 29.
TUNA, Işıl, "1950-1960 Yılları Arasında İstanbul'da Kentleşme ve İmar Faaliyetlerine Bakış", MSGSÜ Sosyal Bilimler Dergisi, S. 20, Yıl:2019, İstanbul.
TUNA, Işıl, "Verilişinin 70. Yılında Demokratikleşme Belgesi Olarak Türk Siyasal Hayatında Dörtlü Takrir", Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, C. 15, Yıl 2015.
TUNA, Işıl, Türkiye'de İktidar-Muhalefet İlişkileri (1946-1960), Libra Kitap.
TUNA, Işıl, "Adnan Menderes", Önce Vatan Gazetesi, 17 Eylül 2015.

[1] Doç. Dr., Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, [email protected]
[2] Hakkında detaylı bilgi için Zehra Aslan'ın "Fatin Rüştü Zorlu'nun Yaşamına ve Düşüncelerine Dair Kısa Notlar" , Independent Türkçe, 22 Kasım 2021 tarihli makalesine bakılabilir.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU