Üzerinden 5 yıl geçmiş olmasına karşın dün gibi net hatırlıyorum.
Akşamüstü eve dönerken "Valentin Gomez" ile "Bustamante" sokaklarının kesiştiği köşede Perulu manava uğradım.
Adamın adını bilmiyorum; zira manav Perulularındır ama işleten aileler hep değişir. Biri gider, öteki gelir.
Sebze-meyve kasaları arasında oynayan yanık tenli çocukların büyüdüğünü hiçbir zaman göremeyiz.
Tezgahtan birkaç parça aldım. Adam bir yandan benim verdiklerimi tartıp poşete koyuyor, diğer yandan söylenip duruyordu. Yarı Quechua yarı İspanyolca konuşup kafasını sallıyordu.
Manavın ikide bir dönüp camından baktığı sokakta bir anormallik de yoktu.
"Ne oldu" dedim oraya bakıp.
"Bir de milletvekili olmuş, Tanrıya saygısı yok" diye söylendi.
Şaşırdım. Daha dikkatli baktım. Karşı kaldırımda birkaç adamın durduğunu fark ettim. Ama ne vekili anlamadım.
"El hombre lobo" dedi Perulu manav; yani "Kurt Adam".
İyice kafam karıştı. Cama kafamı dayayıp baktım bu sefer.
Perulu haklıydı: Kaldırımdakilerden biri gerçekten de "Kurt Adam"a benziyordu.
"Bunlar" dedi; "ruh çağırıyorlar".
"Ha o mu" dedim, önemsiz bir şey gibi.
Bizim komşu binanın alt katında iki asırlık bir "Ruhçuluk" derneği var. Daha doğrusu "Arjantin Ruhçular Dernekleri Konfederasyonu"(Confederacion Espritista Argentina).
Arada kapısından geçerken acaba "ruh çağırma"ya başladılar mı diye merakla içeri bakarım.
Yerliler "ruh"a değer verir. Daha da önemlisi ataların ruhlarını rahatsız etmekten korkarlar.
Perulu "Olur mu böyle şey, ölülerle uğraşılır mı" diye söylenmeye devam ederken sordum;
- "Milletvekili mi dedin?"
Nasıl da fark edememiştim: Tabi ya, "Kurt Adam" Javier Milei'den başkası değildi...
Yıllar geçip bu tuhaf adam Arjantin sokaklarında bir fenomene dönüştükçe o günü tekrar tekrar hatırladım.
Ve her anımsadığımda yeni bir şey keşfettim.
Peki ama Javier Milei kimin ruhunu çağırmak için oradaydı?
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
2021 seçimlerinde Milei, tuhaf saçları ve saçma davranışlarıyla bir tür medya fenomenine dönüşmüştü.
Benden iki sokak ileride oturuyordu fakat bu sürede onu bir kez gördüğümü hatırlıyorum: Köpeklerini gezdiriyordu.
O sıralar davetli olduğu programlarda sayısız skandal söyleme imza attı: Organ satışının serbest bırakılması, çocuk satışının da düşünülebileceği, herkesin silah taşımasına izin verilmesi, tecavüz durumunda bile kürtaja izin verilmemesi gerektiği, sosyal adaletin sadece mali açık yarattığı, vergilerin bir kölelik biçimi olduğu, uyuşturucunun yasal olması gerektiği, herkesin istediği gibi intihar etmekte özgür olduğu, eğitim ve kadın bakanlıklarının kapatılacağı, merkez bankasını yakacağı gibi…
Diğer siyasetçilere küfre varan hakaretler ediyor, herkese saldırıyor, birden anlamsız şekilde bağırmaya başlıyordu.
Eylüldeki ön seçimlerde (PASO/2021) yüzde 17 oy alana dek Milei Peronistler, Neoliberaller ya da Marksistler için sadece bir şakadan ibaretti.
O tarihten sonra onu ciddiye almamız gerektiğini hepimiz anlamıştık.
Milei'in bir sürü tuhaf konuşması arasında üzerinde fazlaca durmaksızın söyleyip geçtiği bazı kişisel ayrıntıları kafa karıştırıyordu.
Mesela kendisinin neden "deli" gibi davrandığını soranlara eskiden beri lakabının bu olduğu cevabını veriyordu.
Yetişme ve aile ilişkileri de sorunluydu. Babasından şiddet gördüğünü söylüyor, kendisinden para alıp geri vermediklerinden bahsediyordu.
Bu yüzden pandemi sürecine kadar anne ve babasının neredeyse onun için öldüğünü itiraf ediyordu (sonrasında kardeşinin isteğiyle barışmış).
Bütün süreçlerde aileden sadece kız kardeşinin yanında olduğunu ve ona inandığını gururla anlatıyordu.
Tüm bu konuşmalar içinde kız kardeşine "El Jefe" (Şef) dediğini de öğreniyoruz. (Bu tuhaf bir sesleniş çünkü "el" eril bir ifade.)
2021'deki bir röportajında kız kardeşini Musa'ya, kendisini de onun sözünü yayan Harun peygambere benzetmişti.
Yanından hiç ayırmadığı kız kardeşi Karina için -pek kimseyi güldürmese de- "Eğer başkan olursam kabinenin şefi ya da başkanın sekreteri değil 'First Lady' olacak" esprisini yapmıştı.
Milei, tanrıdan bahsederken "1 numara" tabirini kullanıyor. Mesela birini kendi hareketine davet ederken "1 numara benden seninle yürümemi istedi" diyor.
(Bu arada Tevrat okumak için sürekli bir araya geldiği bir hahamı da var.)
Tarot ve Akişa Kayıtları meraklısı kardeşi Karina ise geleceği okuyarak onu siyasete girmeye teşvik ediyor.
Tüm kaynaklar kardeşler arasındaki ilişkinin pek sağlıklı olmadığı konusunda mutabık.
Karina'nın Javier üzerinde psikolojik, dahası manipülatif bir kontrolü var ve ikisi arasındaki duygusal bağ inşa ettikleri siyasal hareketin merkezini belirliyor.
Milei'nin hareketi "La Libertad Avanza-LLA" (Özgürlük İlerliyor) yöneticilerinin çoğu Karina'nın "şef"liğinden rahatsız ama bunu dile getiremiyor.
Karina'nın Milei üzerindeki gücüyle ilgili bir başka ayrıntı da onun "medyum" olması.
Daha da önemlisi Karina'nın, Milei'in ölen köpeği "Conan"la telepati kurarak kararlar veriyor olması.
Bu hikayede Javier Milei karakteri "Conan" ve onun klonlarıyla tamamlanıyor.
O kadar ki geçen hafta ön seçimlerde yüzde 30 oy alarak başkanlık yarışına zaferle giren Milei, sadece isimlerini sayarak köpeklerine teşekkür etti:
İğrenç gazetecilerin hoşuna gitmeyecek ama dört ayaklı çocuklarıma teşekkür etmek istiyorum: Conan, Murray, Milton, Robert ve Lucas.
Milei yalnız bir adam. Son 20 yıldır hayatına Conan, Karina ve bir arkadaşı dışında kimse girmemiş.
Bir İngiliz Mastiff'i olan "Conan" 2017'de ölünce Milei derin bir bunalıma giriyor. Kendi ifadesiyle üzüntüden ve pizza yemekten 120 kiloya çıkıyor.
"Conan"la telepati kuran "medyum" kardeşi her zamanki gibi imdadına yetişiyor.
Şaka değil, Milei bunu gazetecilere anlattı.
Hatta "küçük meleğin" (Conan'dan bahsediyor) "1 numaradan bilgi almasını" sağlayan ışık kanalını açtığını bile söyledi.
Köpeğiyle "ruhsal" iletişimle yetinmeyen Milei, bu arada ABD'de bir laboratuarda onu klonlattı.
"Conan"ın dört klonu 2018 Mayıs'ında Abasto'daki evine geldi. Böylece 100 metrelik dairede dört koca köpekle yaşamaya başladı.
Anlatılanlara göre Milei evinde, Celia Melamed adında hayvanlarla telepatik türden iletişim kuran ve şaman ayinleri düzenleyen bir veteriner aracılığıyla "Conan"ın klonlarıyla "konuşmaya" başladı.
Bu seanslardan o kadar etkilendi ki çevresindekilere veterineri tavsiye etmeye başladı. Fakat onlara kimseye anlatmamalarını söyledi; zira hakkında daha fazla "deli" söylentisi çıkmasını istemiyordu.
Milei'in çevresine aktardığı "ruhçu" hikayeler arasında "İsa"nın onu üç kez ziyaret etmesi ve Ayn Rand'la felsefe tartışmasına girmesi de var.
Milei "Conan" halen hayattaymış gibi davranıyordu. Hatta onun adına bir Twitter hesabı bile açmıştı.
Twitter da bir siyasetçinin köpek takipçisi olması gazetecilerin ilgisini çekmişti. Ancak "Conan" hakkındaki sorulara kaçamak cevaplar veriyordu.
Bir defasında Benavidez'deki yeni evinde ağırladığı bir gazetecinin "Evde 5 köpeğiniz olduğunu söylüyorsunuz ama ben dördünü gördüm, diğeri nerede" sorusuna köpeğin gündüz bakım merkezine gittiği için evde olmadığı cevabını vermişti.
Tüm bunlar Milei'in "Conan"ın ölümünü kabullenemediğini gösteriyor. Arjantinli "Libertaryen" lider köpeğiyle telepatik ilişkisini sürdürüyor ve onu klonlayarak "İsa" gibi reenkarnasyona uğratıyordu.
Milei'nin fikirleri bu ruhsal ilişki çemberinden besleniyor. Hayatta olan dört köpeğinin isimleri hayranlık duyduğu liberal ekonomistler Milton Friedman, Murray Rothbard ve Robert Lucas'tan geliyor.
Birinin, idollerinin isimlerini köpeklerine vermesinden doğal bir şey yok.
Milei'nin görüşleriyle neoliberalizm okulunun hocası Milton Freidman'ınkiler birbirine uyuyor.
Evet, 1976 Arjantin faşist cuntasının haklılığını savunan Milei'nin fikirleri, Pinochet Şili'sine neoliberalizmi kurmak için öğrencileri "Chicago Boy"ları gönderen Freidman'la mükemmel biçimde örtüşüyor.
Ya da çocuk satışını yasallaştırmayı savunan Milei gibi birinin çocuk işçiliğini, ebeveynlerin çocuklarını beslememe hakkını (!) savunan "Klu Klux Klan" üyesi Murray Rothbard'ı idol olarak seçmesi anlaşılır.
Rothbard, çocukların alınıp satıldığı bir pazara sahip olmasını özgür toplumun gerçekliği olarak tanımlıyordu.
Milei gibi bir anarko-kapitalist olan Rothbard bugünkü sağ popülist siyasetlerin öncüsü sayılır.
Rothbard'ın 1991'de Luisiana eyaletindeki valilik seçimlerinde "Klu Klux Klan" örgütü yöneticilerinden David Duke'nin kampanyası için kaleme aldığı strateji metinleri, bugün Avrupa' daki neo nazi akımlar tarafından kullanılmaktadır.
Milei, 1992'de yayımladığı "Sağ popülizm nedir?" başlıklı makalesinde sadece siyasi rakipleri değil, entelektüelleri de hedef alan "aktif ve saldırgan bir strateji izlemeyi" öneren Rothbard'ın yolundan gidiyor.
Javier Milei iktidara yalnız yürümüyor: Kız kardeşinin -ya da onun deyimiyle "Şef"in- telepatik gücü, "Conan"ın ruhu ve "1 numara"nın desteğiyle ilerliyor.
Freidman, Rothbard da ona eşlik ediyor.
Bir de ardı arkası gelmeyen krizlerle kendini tükenmiş hisseden kitleler var; yaşamdan çok ölüme yakın…
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish
