"Tatavanın kralını yapacağız…" Solun yerel seçim hareket planı -geç kalmadan-

Tarkan Konar Independent Türkçe için yazdı

Sol ülke genelinde ilkesel bir ittifak kurmamalı, bir ittifakın parçası olmamalı. CHP ve "altılı masa"sınına (ve alacakları her yeni sağ bileşenli biçime) soldan zerre destek sızmaması için de çalışmalı.

Tabiri caizdir, "oportünist" bir tarzla yerel seçim hareket planını belirlemeli. 

Neden? 

Sorun özelde CHP değildir, daha çok sosyal demokrasinin başarısızlığa mahkûm oluşuyla ilgilidir.

Türkiye özelinde kendine Kemalist/Atatürkçü sıfatlarıyla taban bulan sosyal demokrasinin yaşadığı, yaşattığı ve yaşayacağı büyük yenilginin bir parçası olarak sol bu halka asla umut olamaz. 

Elbette son seçimde sosyalist/sol tabanın (HDP, Sosyalist partiler, Aleviler, Sol Kemalistler..) CHP yönetimine verdiği açık çekin suistimal edilerek 40-50 kadar sağcının meclise sokulması bir etkendir,

Elbette yıllardır artarak Ekmeleddin'lere, İnce'lere, İdris Naim'lere, Sadullah Ergin'lere bu halkı mahkum etmiş olması bir etkendir,

Elbette binde bir oyu olan bu partilere armağan edip, meclise soktuğu siyasal İslamcı vekillerle iktidara tek başına anayasa değiştirme çoğunluğunu armağan etmiş olması bir etkendir;

Ama bunların hiç biri sebep değil hepsi sonuçtur. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Niyetinden bağımsız olarak gerçek bir muhalefet odağı oluşmasının önünde set çekerek, alan kapatarak iktidarın parçasıdır artık.

Abarttığımı düşünüyorsanız şunu diyeyim; 

Bu ülkede siyasi mücadelenin ekseni (sağ ile solu ayıran ortadaki çizgi) Türkçülük, sınıf mücadelesi, Atatürkçülük, temel haklar vs. değil, Osmanlıcılık ile modernleşme arasındadır.

Tüm kavramlar bunların alt başlıkları olarak ikisinden birine aittir.

İşte CHP bu tarzıyla bu taraftan karşıya enerji ve emek taşımıştır. 

"Sol kendi bağımsız hattını kurmalı" önermesi alacağı oydan bağımsız bir ihtiyaçtır ama peki solun sahici bir reçetesi/önermesi var mı; buna döneceğiz... 

Peki, tüm bunlar niçin oluyor ve daha ne olacak? 

Dünya genelinde son 30 yılımız çıplak gözün de görebileceği biçimde Sovyetler Birliği'nin yıkılışından başlayarak, diğer bağımsızlıkçı devletlere, oradan görece laik Baas rejimlerine ve nihayetinde sosyal devletçi, devlet kapitalizmi olan karma ekonomik modellere (eski TR) doğru en kızıldan pembeye, sarıya kadar bir anti-komünizm sürecine sokulmuştur.

Globalizm, BOP, Arap Baharı ve türlü nam altında bölgeye göre isim değiştiren, piyasanın görünmeyen elini ordunun demir yumruğu ile sahaya süren bu batı menşeli harekatın hedefi devletsiz "şirket kapitalizmidir". 

Ne'yi nasıl yapıyorsan sen o'sun.

Marx
 

 

Sosyal devletsiz ve hatta devletsiz çıplak özel mülkiyete dayalı üretim ilişkileri toplumsal rolleri de yeniden belirleyecek.

Tarihte her iktisadi değişim süreci üretim ilişkilerini değiştirmiş, sonuç olarak da toplumsal ilişkileri değiştirmiştir.

Örneğin belli coğrafyalarda  kapitalizmin kadın-erkek eşitliğine dönük gerici müdahaleleri (emek piyasasının ihtiyaçlarına göre) neticesinde erkek egemen yapılar belirmiş olsa da aynı coğrafyalarda, ilkel kabilelerde bir kaç yüz yıl geriye gidince çok daha eşitlikçi, "modern", hatta anaerkil toplum yapılarını görebiliyoruz.

İşte bu üretim/mülkiyet ilişkisinin toplumsal rolleri belirlemesidir. 

Erich Fromm'un yaklaşımına göre insan zihni kendisinin farkında olan bir hayvan olarak ilerler veya geriler ama sabit kalmaz.

Özetle ilerlemeyen birey veya toplum geriler. Müdahaleye açık bu durumu sistem üretim ilişkisi ile tasarlıyor. 

  • Tam da bu iktisadi ve sosyolojik nedenlerle mücadelesinin merkezine üretim/mülkiyet ilişkilerini koymayan tüm kimlik mücadeleleri (etnik, dinsel, cinsel, vegan vs.) liberal bir muhalefet tasarımının parçaları olmaya mahkumdur. 
     
  • Sosyal demokrasi ve ideolojik varyantlarının Türkiye özelinde "ne güzel lojmanlar vardı, Sümerbank vardı" minvalinde retro özlem ve öykünmelerinden öte bir önermesi yoktur. 

    Ve sanki o kurumları özelleştirme adı altında yağmaya açan ANAP iktidarı yıllarca aynı tabandan oy alıp birinci parti olmamış gibi... Sağın panzehiri solun hafızasıdır. 
     
  • -Bu ekonomik modele karşı kozmetik düzeltmeler dışında hiçbir alternatif önermeyen sosyal demokrasi kendisiyle beraber kendisiyle güç birliği yapan unsurları da yok edecektir. Bu yenilginin parçası olamayız! 
-.jpg

"Solun önermesi nedir?" sorusuna dönersek;

  1. Güncele dönük pragmatist öneri önümüzdeki yerel seçimlerle ilgili.
  2. İdeolojik/tarihsel önermesi ise -şimdilik yok :)- pratik örneklerle kurulmalıdır.

Zira önceki makalelerimde de belirttiğim gibi, geçmiş sosyalist deneyimlerin iktisadi çöküşlerini ve bürokratik çürümelerini kişilerin ihanetlerine bağlama kolaycılığını reddediyorum.

Lakin kapitalist olmayan sürdürülebilir bir model bulacağımıza eminim.

Açalım; 

  1. Sol yerel ve genel olmak üzere geçmiş iki seçimin sonuçlarını il il, ilçe ilçe masaya koymalı, Sosyalistlerin yerel yönetimi alabileceği istisnai örnekleri kenara koyarak her bir ilçe için o yerele dönük "pragmatist" hesaplarla, Fındıklı Çervatoğlu örneği gibi, mevcut başkanı CHP'den değil de kendini yakın bulduğu sosyalist partiden aday olmaya ısrar etmek, sadece o yerele özgü sol güç birliği yapmak, çaresiz CHP veya YSP adayı desteklenecekse azami sayıyla belediye meclisinde olma pazarlığı yapmak, her ilçenin planlama ekibinin mahalle mahalle muhtarlıkları almak için yine yerel işbirliklerini zorlaması...

    Bu güç birlikleri o kadar yerel ve esnek olmalı ki Ege'de bambaşka Karadeniz veya Konya'da bambaşka bileşenler aynı masada buluşabilmeli.

    İlkesi sosyalistlerin toplamdaki yerel yönetim gücünü artıran "esnek" işbirlikleri kurmak iken düzen partilerini her yerde saf dışı bırakmayı hedefleyecek, meclis pazarlığında istediğini alamzsa karşı aday çıkarıp ona kaybettirecek kadar da "katı" olmalı…

    Şimdiki tarzıyla sol özgüvensiz, sadece eleştiri yapan psikolojiden çıkıp yönetmeye talip/hücum psikolojisine girecek. 

    Yerel sol güç birlikleri nasıl oluşacak: ilçe ilçe o sahaya özgü sahici, ezberden uzak kalkınmacı yerel yönetim planları çalıştaylar ve halk buluşmaları ile halkla beraber çıkarılıp mümkün olan her yerde tarım, hayvancılık, arıcılık, ormancılık merkeze konarak yerel manifestolar ilan edilmeli.

    Tohum bankaları kurmaktan bütün mahallelerde arama kurtarma ekipleri kurmaya kadar geniş bir organize olma hali hedeflenmeli.

    Seçim sonucunda elde edilen tüm yönetim gücünün de (sola yakın CHP veya YSP'li belediyeler ile birlikte) koordinasyonu sağlanmalı. 

    Hatay'ın geneli ve Defne, Tuncel'inin geneli ve Ovacık, Hopa gibi istisnai örneklerde ise vites büyütücü yerel yönetim planları çalışılmalı. 
     
  2. Solun tarihsel/ideolojik önermesi bu gibi yerel yönetim pratikleri içinden çıkacaktır, Kapitalist olmayan sürdürülebilir programları hayata geçirdikçe örnekleri artıracak ve buradan bir model sunarak topluma "Açlığa, pahalılığa mahkûm değilsiniz" diyecek.

    Evet, kolay değil ama "işçi sınıfının, emeğin devrimci iktidarını kurmayı" öneren veya iktidar eleştirisinden ibaret lafzi bildirileri dağıtarak seçimi geçirmekten çok daha sahici!

    Ayrıca, toplumsal hafızada "denenmiş ve yıkılmış sosyalizmi" onarmadan tekrar denemek fikrinin propaganda edilmesi felsefi açıdan gerici bir önermedir. 

Sol ekonomik bağımsızlık mücadelesini ekonomiden bağımsızlık mücadelesine yükseltirken halka "distopyadan ütopyaya…" diye seslenecek, ördüğü pratiği ve teoriyi geçmiş teori ve pratik üzerine bina ederek yeni bir devrimci yükselişi başlatacak. 

Devrimci fikirler olmadan devrimci mücadele olmuyor, olamaz... 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU