Afganistan unutulmasın

Gülru Gezer Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Reuters

25 Temmuz 2022 tarihli "Taliban yönetiminin ilk yılında Afgan kadınlarının var olma mücadelesi" ve 9 Ocak 2023 tarihli "Afganistan: Uluslararası toplumun gözü önünde yok olan bir ülke" başlıklı yazılarımda Taliban'ın Ağustos 2021'de Afganistan'da yönetimi ele geçirmesi sonrasında giderek kötüleşen insan hakları durumuna ve özellikle de kadın ve kız çocuklarının haklarının gasp edilmesine değinmiştim. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu hafta Taliban'ın yönetimde ikinci yılı bitiyor. Ülke bir enkaz halinde. 40 milyon nüfusa sahip ülkede 28 milyon acil insani yardıma muhtaç halde. 20 milyon insan akut açlıkla mücadele ediyor.

Taliban Yönetimi'nin insan hakları durumunun iyileştirilmesi yönünde verdiği sözlerin hiçbiri bugüne kadar yerine getirilmedi. Aksine, neredeyse her gün yeni bir kısıtlayıcı tedbir açıklanıyor.

Büyük ölçüde Ukrayna savaşına ve onun etrafında dünyanın farklı bölgelerinde cereyan eden olaylara odaklanmış uluslararası kamuoyu ise Afganistan'daki durumu kanıksamış bir tutum sergiliyor.  


Yok sayılan kadın ve kız çocuklarının umutları azalıyor

Son iki yıl içerisinde kadınların toplum içerisinde var olmasının imkanları neredeyse tamamıyla ortadan kaldırıldı.

Kadınlar artık birçok alanda çalışamıyor, dışarıya çıkmaları ilk başta sınırlandı, şimdi ise neredeyse tamamen yasaklandı.

Geçen haftalarda ülke genelinde güzellik salonları kapatıldı, yuvalarda çalışan kadın öğretmenlerin görevlerine son verildi.

Birleşmiş Milletler temmuz ayında Afganistan'daki kadınların durumunu "dünyadaki en ciddi kadın hakları krizi" olarak nitelendirdi. 

Taliban ayrıca, geçtiğimiz yıl içerisinde Afganistan'da faaliyet gösteren yabancı uluslararası sivil toplum örgütlerine yazı göndererek sağlık ve eğitim alanları haricinde çalışan kadın personelin işine son verilmesini talep edecek kadar ileri gitti.

Kadınların Birleşmiş Milletler ve ilgili ajansları başta olmak üzere STK'lardaki işlerine son verilmesi insani yardıma en çok ihtiyacı olan kadın ve kız çocuklarına gereken yardımın ulaştırılmasını daha da zorlaştırıyor. 

Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi (OCHA) verilerine göre, kadınların sorumlu olduğu hanelerin yüzde 48'i kötü besleniyorken, erkeklerin sorumlu olduğu hanelerde bu oran yüzde 39.

Durum böyleyken, kadınların başında olduğu ya da kadınların ağırlıklı olarak çalıştığı yerel STK'ların faaliyetlerini yürütecek maddi imkanlara sahip olmaması nedeniyle Dünya Gıda Programı'nın 8 milyon kişiye yönelik yardımı durdurmak zorunda kaldığı biliniyor. 

Kız çocukları ve kız öğrencilerin gelecekleri ise ellerinden alınmış durumda.

Kız öğrencilerin eğitim hayatlarına devam etmeleri artık neredeyse imkansız. Taliban çeşitli bahanelerle kız öğrencilerin okula dönmesini engelledi.

Geçtiğimiz hafta Afganistan'ın belirli bölgelerinde 10 yaş üzerindeki kızların okula gitmesi yasakladı.

Bu karar, Taliban yetkilileri ile ABD yetkililerinin temmuz sonunda Katar'da bir araya geldikleri ve ABD yetkililerinin kadın ve kız çocuklarının haklarına yönelik beklentilerini dile getirmelerinden hemen sonra alındı. 

Başkent Kabil dışında bazı kadın öğretmenler kendi çabalarıyla ve mütevazı imkanlarıyla kurdukları sınıflarda kız öğrencilere eğitim vermeye devam etse de Taliban'ın korkusundan ebeveynler çocuklarını bu dersliklere göndermekten imtina ediniyor.

Okula gidemeyen ve kendilerine bir gelecek göremeyen kız çocukları arasında depresyon çok yaygın. 


Sivillere yönelik şiddet ve derinleşen insani kriz 

İnsanlık dışı uygulamalar sadece kadınlar ve kız çocuklarıyla sınırlı değil. İşkence vakaları çok yaygın.

Medyanın büyük ölçüde susturulmuş, sosyal medyanın da yasaklanmış olması ülke genelindeki insan hakları ihlallerinin su yüzüne çıkmasını engelliyor.

Saldırıların yüzde 62'si sivillere yönelik. Şiddette maruz kalan gruplar eski devlet/hükümet görevlileri, tutuklular, kadınlar ve basın mensupları.

Taliban yönetimindeki Afganistan sivillere yönelik şiddet konusunda Myanmar'dan sonra dünyada ikinci sırada yeralıyor. 

Taliban'ın ülke genelinde güvenliği sağlamakta zorlanması nedeniyle sahada varlığını sürdüren terör örgütlerinin de sivillere yönelik saldırıları sürüyor. 

Taliban'ın yönetimi ele geçirmesinin ardından ülkenin Gayrı Safi Milli Hasılası'nın yüzde 20 oranında düştüğü tahmin ediliyor. Bu da ülkedeki insani krizin daha da derinleşmesine neden oluyor.

BM sadece 2023'ün ilk yarısında Afganistan'a 1 milyar ABD doları değerinde insani yardımda bulundu.

2022'de bu rakam 1,8 milyar ABD dolarıydı. Buna karşılık üçüncü ülkelerin yaptığı yardımların 2022'ye göre daha az olduğu belirtiliyor. Bunun temel nedeni ise Taliban'ın insan hakları ihlallerinin her geçen gün daha da artması. 

Taliban'ın afyon yetiştirilmesi ve üretimini yasaklamasının da Afgan ekonomisi üzerinde olumsuz etkilerinin olduğu bilgileri mevcut.

Bir zamanlar dünya afyon üretiminin yüzde 90'ını gerçekleştiren Afganistan'da tarımla uğraşan halkın yıllık maddi kaybının 1 milyar ABD doları civarında olduğu tahmin ediliyor. 

Tüm bu sebeplerden dolayı Afganistan'daki hanelerin yüzde 80'inde gelir kaybı olduğu değerlendiriliyor.  


Ülkeyi terk etmek tek çare

Korku içerisinde yaşayan ve iş imkanları sınırlı olan Afganlar çareyi ülkeyi terk etmede buluyor.

BM verilerine göre 2021'den bu yana 1,6 milyon Afganlı ülkesini terk etmiş. Halihazırda bölge ülkelerinde yaşayan Afganlıların sayısı 8 milyon civarında.

Bu da onları Suriyeli ve Ukraynalılardan sonra ülkeleri dışında yaşayan en büyük halk yapıyor. Ülke içinde yerlerinden edilmiş Afganların sayısı ise yaklaşık 3,2 milyon. 

Halihazırda 103 ülkede Afgan nüfusu olduğu biliniyor. En fazla Afganlıyı ise Pakistan ve İran barındırıyor.

Bu iki ülke neredeyse 40 yıldır, istikrarsızlıkla boğuşan Afganistan'dan gelen mültecilere ev sahipliği yapıyor.

Tam sayıları bilinmemekle birlikte Türkiye'de de 300 bin kadar Afganlının yaşadığı, bunların 183binin kayıtlı olduğu iddia ediliyor.

Son yıllarda Türkiye'ye gelen veya Türkiye'yi transit ülke olarak kullanmak isteyen Afganlılarda belirgin bir artış olduğu biliniyor. 


Uluslararası topluma çağrı

Afganistan'da 40 yılı aşkın süredir devam eden istikrarsızlık bölgenin güvenliğini olumsuz etkiliyor, ülkenin terör örgütleri için güvenli bir liman olmasına imkan sağlıyor.

ABD'nin iki yıl önce Afganistan'dan ani ayrılışının bölge ve ötesinde yarattığı travmanın etkileri sürüyor.

Her ne kadar Afganistan'daki insani dram konusunda endişe beyan edilse de uluslararası toplumun ve özellikle Afganistan'ın bu hale gelmesinde büyük rol oynayan güçlerin durumun düzeltilmesi yönünde kararlı bir tutum sergilemedikleri görülüyor. 

Bunu bilen Taliban da her geçen gün ülkedeki insanlık dışı uygulamalarına bir yenisini ekliyor.

Şu anda Batı'ya yönelik olarak Afganistan kaynaklı bir tehdit görünmese de ülkedeki yönetim bozukluğu, kuraklık, doğal afetler nedeniyle önümüzdeki dönemde ülkedeki durum daha da kötüleşecek. 

"Çaresiz insanın göze alamayacağı risk yoktur" düşüncesinden hareketle, uluslararası toplumun Afganistan'daki insanlık dramına bir son vermek amacıyla BM ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlar başta olmak üzere elindeki tüm imkanları kullanarak, Taliban yönetimini meşrulaştırmadan, doğrudan Afgan halkına yönelik yeni yardım programları üzerinde çalışması, tüm sorunların üstesinden gelinmesini mümkün kılmasa da gelecek yıl bir felaketin yaşanmasını engelleyebilir. 

Bununla eş-zamanlı olarak, uluslararası toplum insan hakları alanındaki kararlılığını daha net bir şekilde ortaya koymalı, insan haklarında atılacak adımları insani yardım ve işbirliği için bir önkoşul olarak dayatmalıdır. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU