Nagham Nevzat: IŞİD tarafından satılan ve tecavüze uğrayan Ezidilerin hikayelerini dinledim

Irak bölgelerinin IŞİD kontrolünden kurtarılmasından 6 yıl sonra akıbeti bilinmeyen bin 700 vaka… Kayıpları aramak için ekip kurma talepleri görmezden geliniyor

Ezidi Doktor Nagham Nevzat / İllüstrasyon: Independent Arabia

IŞİD 3 Ağustos 2014 tarihinde, Irak'ın Sincar ilçesi ile ve ona bağlı bölge ve köyleri işgal etti.

O tarihten bu yana, üç yıl boyunca unsurları toplu infazlar gerçekleştirmeye ve bu mahallenin sakinleri olan Ezidileri din değiştirmeye zorlamaya, onları kaçırıp köleleştirmeye ve onlara karşı sistematik cinsel şiddet uygulamaya devam etti.

Ta ki uluslararası koalisyon Aralık 2017'de tüm toprakları IŞİD kontrolünden kurtarmayı başarana kadar. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ezidi Doktor Nagham Nevzat, IŞİD esaretinden sağ kurtulanların maruz kaldıkları fiziksel taciz ve psikolojik acıdan sıyrılmalarına yardımcı olmak için çalışmalarına devam ederken, bin 200 çocuk ve kadın tanıklığını belgeledi. 

Vakalar, toplu tecavüz, halka açık satış ve IŞİD üyelerinin eşleri tarafından işkence arasında değişiyordu.

Bu olayların başlamasının üzerinden dokuz yıl geçmesine rağmen Nagham Nevzat, özellikle kamplarda en temel ihtiyaçlarından yoksun şekilde yaşayan yüzlerce bilinmeyen kader ve binlerce insan olduğu için hala rolünün henüz bitmediğine inanıyor.

Irak'ta Ezidilerin acıları devam ederken Independent Arabia, uluslararası alanda Arap bölgesindeki en ilham verici kadınlardan biri olarak tanınan jinekolog Nagham Nevzat ile röportaj gerçekleştirdi.

Nevzat, akıbetinden korkmadan Irak'ın köy ve şehirlerinde örgüt unsurlarının yayıldığı dönemlerde kurbanların ifadelerini belgelemesinin yanı sıra IŞİD esaretinden kurtulanların dudaklarını gülümsetebilmesi ve onlara tıbbi destek sağlayabilmesiyle tanınıyor. 


Tecavüz ve köleleştirme

45 yaşındaki Nagham Nevzat, ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından başkaları için fedakârlık yapmaya istekli, cesaret gösteren ve dünyadaki kadınların statüsünün ilerlemesinde etkili bir rol oynayan kadınlara verilen 'Uluslararası Cesaret Ödülü'nün sahibi.

"Nobel Barış Ödülü sahibi Nadia Murad gibi uluslararası toplumda önemli aktivistler haline gelen, IŞİD esaretinden kurtulanları tedavi ettim" diyen Nevzat, söz konususu Iraklıların, fikirlerini ifade etme yeteneklerine rağmen, hala içlerinde travma yaşadıklarını söyledi:

Psikolojik zararı henüz atlatamadılar ve bunu onların hikayelerini yaşamış bir doktor olarak söylüyorum ki, başlarına gelenler kolay kolay unutulamaz.


Ekim 2018'de Nobel Barış Ödülü'nü kazanan Iraklı Ezidi Nadia Murad, Nagham Nevzat'ın IŞİD'tan sağ kurtulanlarla oynadığı role övgüde bulundu.

Murad, örgütün elinde esaret hikayesini anlattığı 'Son kız' kitabını Nevzat'a verdiğinde, ona hitaben bir mektup yazmayı da unutmadı.

Mektupta, "Her birimizi tedavi etmeye karar verdiğinizde, IŞİD'e karşı en güçlü silahla savaştınız ve bu deneyim, ruhumuzu bedenlerimize geri verdi" ifadelerine yer verdi.


Bilinmeyen kaderler

Doktor Nevzat, Irak'taki Ezidiler meselesinin ihmal edildiğini vurgulamayı sürdürürken, "Hala açıklanmayan bin 700 vaka var. Hayatta kalanları kurtarma operasyonu, hayatta kalan 3 bin 400 kişinin teslim edilmesi sonrasında 2018'in başlarında azalmaya başladı. Akıl almaz bir ihmalin ortasında bu kurbanların akıbetlerini araştırmak için uluslararası ve yerel bir ekip kurulmasını talep ettik. Bu ekibin oluşturulması için sarf edilen çabalar, IŞİD ailelerinden sağ kurtulanların yaşadığı perişan durum bir yana, sonuçsuz kaldı. Birçoğu Almanya, Fransa ve diğer Avrupa ülkelerinde tedavi gördü. Ancak bunların büyük bir kısmı, hala en temel yaşam ihtiyaçlarından yoksun. Sefil kamplarda ve IŞİD'ın Irak'ı işgalinin ilk gününden bu ana kadar çektikleri ıstırap devam ediyor" dedi. 

Hayatta kalanların psikolojik durumlarının oldukça kötü olduğunu söyleyen Nevzat, bunun ise birçok nedenden kaynaklandığını söyledi ve ekledi:

Bu nedenlerin başında şiddet, ticaret ve satış olmak üzere IŞİD kamplarında başlarına gelenleri unutmama, sevdiklerini kaybetme ve kendilerine sağlanan yardımın eksikliği geliyor.


Mart 2021'de Irak Parlamentosu, yalnızca Ezidi kadınlara değil, hayatta kalan kadınlara mali destek ve diğer tazminat biçimleri sağlamaya yönelik bir çerçeve oluşturan Ezidi Hayatta Kalanlar Yasası'nı onayladı.

Yasa, psikolojik ve sosyal travmanın üstesinden gelmek için hayatta kalanları rehabilite etmeye yönelik uluslararası bir programa göre, 2014- 2017 yılları arasında Irak'ın geniş bölgelerini işgal ettikten sonra IŞİD tarafından hedef alınan diğer dini ve etnik mezheplerden hayatta kalanları da kapsıyor.

Kasım 2021'de Uluslararası Af Örgütü, yasanın yürütme düzenlemelerinin çıkarılmasını memnuniyetle karşıladı.

Ancak Irak makamlarının sivil toplum örgütleri tarafından yapılan tavsiyeleri 'görmezden gelmesini' kınadı.

Yasa, kurtuluşlarından önce kaçırılan Ezidi kadınlar başta olmak üzere IŞİD kurbanları ile Türkmenler, Hristiyanlar ve Şabaklar gibi terör örgütünün suçlarına maruz kalan diğer etnik veya dini azınlık mensuplarına destek sağlıyor.

Yasayla birlikte mağdurların kamu sektöründeki işlerin yüzde ikisinde öncelik sahibi olmak şartıyla aylık maddi destek, barınma ve psikolojik ve sosyal yardım almalarına izin verildi.


Cehennemden kaçış

Doktor Nevzat, "3 Ağustos 2014'te Sincar IŞİD'ın eline geçtiğinde, örgüt unsurlarının kasabamı işgal etmeye yakın olduğu için Başika'dan ayrılarak Kürdistan bölgesine kaçtım ve göç bölgesine yöneldim. Sincar'dan kaçanlarla, yaklaşık 400 bin yerinden edilmiş insanla, üç güne varan uzun mesafeleri yaya olarak kat edenlerle görüştüm. Gönüllü olarak stresten mustarip vakalara tıbbi gözetim yaptım, onlara ilk yardım sağladım. Şehirlerinin başından geçen trajik hikayeleri dinlemeye başladım. Vakaların çoğunda insanlar ailelerini kaybetmişti. Ezidi mezhebine mensup çocukların ve kadınların esaret, işkence ve kaçırılma tanıklıkları karşısında şok oldum. Bu trajedileri tedavi edemedim" dedi.

Ezidilerin atalarının yurdu olan Sincar, ötekileştirme ve zulme maruz kalmış Kürtçe konuşan bir azınlık olan kuzeybatı Irak'ta bulunuyor.

Uluslararası Göç Örgütü'nün geçen yıl ağustos ayında, Sincar'da IŞİD saldırılarının başlamasının üzerinden 8 yıl geçmesiyle eş zamanlı olarak hazırladığı bir rapora göre eski şehir, eski hayattan çok az kalıntı ile tamamen harabe halinde.

Ayrıca bölgeye geri dönen 42 bin insan, hayatlarını yeniden inşa etmek için hala büyük zorluklarla karşı karşıya.

Yaklaşık 200 bin Ezidi, Irak'ın Kürdistan bölgesindeki kampların içinde ve dışında yerinden edilmiş olarak yaşıyor.

Ezidi doktor, "10 gün yanlarında kaldım, durumları çok kötüydü. Kaldırımda uyumak zorundaydılar ve yaşayacak yerleri olmadığı için çok yorgundular. İki kızın IŞİD cehenneminden kaçtığını öğrenince yerimden ayrıldım, onları karşılamak için sınıra gittim. Henüz 8 yaşı geçmemişlerdi. Ailelerini kaybetmenin acısıyla konuştular. O andan itibaren toplu tecavüzden çocuk ve kadın satmaya, kız çocuklarını örgüt unsurlarına hediye etmeye kadar hepsi korkunç olan IŞİD kurbanı Ezidi çocuk ve kadınların tanıklıklarını belgelemeye başladım" ifadelerini kullandı.

Nevzat, konuşmasına insan hakları dosyasına olan ilgisinin başlaması ve IŞİD ailelerinden hayatta kalanlara destek sağlaması konularından başladı:

Benim hikayem, 2014 yılının eylül ayında hayatta kalanlarla başladı. Onlara sağlık hizmeti vermek için onları takip ediyordum. Irak'ın kuzeyindeki Dohuk'taki sağlık bakanlığı ile bu vakalara tıbbi bakım sağlamaya adanmış bir merkez kurmak konusunda anlaştım. Yaşları 9 ila 65 arasında değişen, hayatta kalan bin 200 kişinin tanıklığını, özellikle sekiz yaşın altındaki çocuklara tecavüzden acı verici psikolojik zarar hikayelerini belgeledim. Örgüt unsurlarının kendilerine karşı işlediği suçlar, 60 yaş üstü erkeklerin nasıl kız çocuklarını cinsel olarak istismar edebildikleri ve bu menfur psikolojik ve fiziki işkence yöntemlerini kullanabildikleri beni hayrete düşürdü.


Nevzat, "Tecavüze uğrayan ve tanıklığı belgelenen kızlar 8 ila 15 yaş aralığında yer alıyor ve hikayeleri satış, ticaret ve toplu tecavüz arasında değişiyor. Hikayeleri acı vericiydi. İnsanlar arasında kadınlara bu kadar acımasızca hakaret edenlerin olmasına inanamıyorum. Şimdi tanık olduğum trajedilerin dehşetinden hiçbir şey beklemiyordum" açıklamasında bulundu.

Nagham Nevzat, 'Gümüş Gül' ödülü, hırpalanmış kadınlara yardım eden ve seslerini uluslararası topluma duyuran Fransız-Alman insan hakları ödülü, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından verilen 'Nansen' ödülü ve İnsan Hakları için Doktorlar tarafından verilen bir ödül de dahil olmak üzere birçok uluslararası ödül kazandı.


Kadın ticaretinin yolu

Nevzat, hayatta kalanların ifadelerine ışık tutarken, "Kadınlardan biri, kocasıyla bir aşk hikayesinin ardından yakın zamanda evlendi. Ancak IŞİD, kocasını kadının gözleri önünde öldürmüş ve kadın psikolojik olarak ağır bir duruma düşmüştür. Kadın, 16 kez örgüt unsurlarına satılmış, arkadaşıyla birlikte kaçmaya çalışırken yakalanmış ve gözleri önünde meslektaşının kafası kesilmiş" diye konuştu. 

Ezidi Doktor, "Hayatta kalanların maruz kaldıkları acılara rağmen bu kadınlar, işkence, yakma ve dayak tehditlerine rağmen o cehennemden korkmadan kaçarken mucizevi bir güce sahipler. IŞİD'ın Ezidilere karşı işlediği suçları ifşa etmedeki rolümü sürdürmek ve bu tür ihlallere maruz kalan Ezidiler ve diğer kadınlar arasında ayrım gözetmeksizin dayak yiyen kadınlara yönelik insani mesajımı sürdürmek için gücümü onlardan aldığımı söylersem abartmış olmam" dedi. 

IŞİD'ın kullandığı kadın ticareti yöntemlerine ilişkin olarak ise Nevzat, şunları söyledi:

Satış ve ticaret, Musul'da köle pazarının kurulması da dahil olmak üzere çeşitli şekillerde gerçekleşti. 13 ile 50 yaşları arasında bir dizi kadını alıyorlar, onları açık kıyafetler giymeye zorluyorlar, mankenler gibi hareket ettiriyorlardı. Esirlerin kendi aralarında hediye alışverişi gibi diğer şekillerin yanı sıra kadınlara dair açık arttırmalar yapıldı. Hayatta kalanlardan biri ifadesinde acı bir şekilde bir sigara karşılığında satıldığını ve o anda, kendisine hayvandan daha aşağı muamele edildiğini hissettiğini anlattı. 


Nevzat, Ezidi kaçakçılığı operasyonlarına ilişkin konuşmasını sürdürürken, "Satışlar, IŞİD'ın sosyal medya üzerinden de gerçekleşti. Sahip oldukları bir gazete aracılığıyla ve sosyal medyada gruplar halinde kızları tanıtıyorlardı. Genç kızları çekiciliklerini göstermek için teşhir etmeye özen göstermişlerdi. Fotoğrafların çoğu yarı çıplaktı. Fotoğrafa kızın güzel, itaatkâr, servis ve yemek yapabildiğini belirten ifadeler eşlik ediyordu ve ortalama 100 dolardan satış yapıyorlardı" şeklinde konuştu. 

IŞİD'ın kadın tutsakları ev işlerinde de sömürdüğünü belirten Nevzat, "Bu sorumluluk esas olarak yaşlı kadınların omuzlarındaydı. İlerleyen yaşları nedeniyle kronik hastalıklara sahip oldukları için seks için kullanılmaları nadirdi ve 65 yaş üstü vakaların çoğu tecavüzden kurtuldu ve serbest bırakıldı. Örgüt, 2015 yılında Kerkük bölgesinde bazı yaşlı kadınları serbest bırakırken, 55 yaş altı kadınlar arasında tecavüz, kaçakçılık ve çatışmalarda canlı kalkan olarak kullanılması daha çok görülüyordu" dedi.


IŞİD mensuplarının eşlerinin rolü

IŞİD mensuplarının eşlerinin rolü ve kadın tutsaklarla sempati düzeyiyle ilgili olarak Nevzat, "IŞİD mensuplarının eşleri, erkeklerden beter. Ezidilerle hizmetçi olarak ilgileniyorlardı. Hayatta kalanlardan biri, bana 'içlerinden birinin, kendisini daha çok aşağılamak için emzirme döneminde ondan göğüslerini sıkmasını istediğini' anlattı. Ancak kadın mahkûmların, IŞİD mensuplarının eşleri tarafından ağır ev işlerinde sömürüldüğüne ve su bardağını kırmak gibi basit bir hata durumunda eziyete maruz kaldıklarına dair hikayeler de dinledim. Bazıları, bizim onlara göre kafir olduğumuz düşüncesiyle IŞİD unsurlarını, Ezidilere tecavüz etmeye teşvik etti. Bazıları da kocalarının, bu kızlardan biri seçmesini kıskandıkları ve onlara hayranlık duydukları için intikam alıyordu" ifadelerini kullandı.

Ezidiler meselesine ve çektikleri ıstıraba ışık tutmak amacıyla Nevzat, "Kaçırılan kadınların özgürleştirilmesi süreci 2017'de başladı, ancak Ezidi toplumu bu ana kadar özgürleştirilmedi. Bölgelerin IŞİD'ın kontrolünden kurtarılmasının üzerinden yaklaşık altı yıl geçmesine rağmen hâlâ haber alınamayan yaklaşık bin 700 kişi ve diğer kadınlar tutsak durumda" açıklamasında bulundu.
 


Destek yokluğu

Uluslararası toplumun Ezidileri desteklemedeki rolüne övgüde bulunan Nagham Nevzat, "Ne yazık ki 2017'den ve özgürlük operasyonlarının başlamasından sonra Ezidi davasına verilen destek azaldı ve dikkatler, özellikle hayatta kalan kadınlar konusuyla ilgili olarak dağıldı. Başka bölgelerdeki mağdurlara yardım edilmesine karşı değiliz, aksine mağdur olan herkesin yardım eli bulma hakkı vardır. Ama bizim durumumuz her zaman ışık tutulması gereken önemli bir konu. Bazılarının kaderi hâlâ bilinmiyor ve yaklaşık 250 bin insan, hayatın en temel ihtiyaçlarından yoksun sefil kamplarda yaşıyor" dedi.

Nevzat, "Uluslararası tarafların davayla ilgili heyecanını sürdüreceğini ummuştuk. Yaşananlara tanık olduğum için mağdurların seslerini iletme rolümü oynuyorum. Herkes üzerine düşeni yapmalı. Çünkü asıl amaç, IŞİD tarafından istismar edilenlere insani yardımdır" diye konuştu.

Nagham Nevzat, "Sincar bölgesi toplu mezara dönüşürken ve kemikler sokaklara atılırken bu çabaların karşılığını almaktan umutluyuz. Bölge hala bölgesel ve uluslararası çatışmaların odak noktası. Güvenlik ve asayişin olmaması nedeniyle herkes Sincar'a dönmekten korkuyor. En temel yaşam ihtiyaçlarından yoksun kamplarda kalmayı tercih ediyorlar. Başta kaçırılanların aileleri olmak üzere çeşitli tarafları kamplara daha fazla destek vermeye çağırdık" açıklamasında bulundu.

Kasım 2018'de Birleşmiş Milletler'in (BM) Irak'taki IŞİD terörünün mirasına ilişkin yayınladığı bir raporda, ülkede daha önce örgüt tarafından kontrol edilmiş bölgelerde keşfedilen binlerce kurbanın kalıntılarını içeren 200'den fazla toplu mezar olduğu belirtildi. 

Nevzat ise "Hayatta kalanların hayatlarında somut bir değişiklik olmamıştır. Kendilerine sağlanan tıbbi desteğe rağmen rehabilitasyon süreci göz önüne alındığında yeniden yaşamı kabullenmeleri uzun dönemler almaktadır. Bu vakalardan bazıları, trajediden 9 yıl sonra sıfır noktasına döndü. Aileleri kayıp, bölgeleri güvenli değil, kurtarılan yerler yıkılmış ve yaşama elverişsiz" dedi. 

IŞİD, Sincar şehri ve çevresindeki kamu altyapısının yaklaşık yüzde 80'ini ve sivil evlerin yüzde 70'ini yok etti. 2014'ten önce Sincar nüfusunun yaklaşık yüzde 85'i tarımla geçiniyordu.

IŞİD militanları, bölgenin doğal kaynaklarını yok etti, sulama kanallarına ve kuyularına zarar verdi, tarım ekipmanlarını çaldı veya bunlara hasar verdi ve tarım arazilerini buldozerlerle yerle bir etti. 

2015 yılında Doktor Nagham Nevzat, hayatta kalan bin kişiye yardım eden program çerçevesinde bir doktor olarak, hayatta kalanları Almanya'ya nakletmek için çalıştı.

Daha sonra bu vatandaşlar, Kanada, Avustralya ve Fransa'dan onay aldıktan sonra psikolojik destek almak için Avrupa'ya yayıldılar.

Nevzat, "Bu yardım, hayatlarını değiştirdi. Ancak halen Irak'ta zor şartlarla karşı karşıya kalan akranları, maruz kaldıkları travmayı henüz atlatabilmiş değil" ifadelerini kullandı. 


Bulaşıcı cinsel hastalıklar

Nevzat ayrıca, hayatta kalanların sağlık durumları ve tecavüze uğrayan kadınların farklı kişiler tarafından birkaç kez cinsel istismara maruz kalmaları ışığında savunmasızlığın boyutu hakkında da konuşmasını sürdürdü.

Nagham Nevzat, "İyi olan, hayatta kalanlar arasında tek bir AIDS vakası olmamasıydı. Konu beş viral hepatit vakasıyla sınırlı kalırken, bunların çoğunda Bağdat çıbanı (Baghdad boil) ve uyuz gibi deri hastalıklarının yanı sıra idrar yollarında olmak üzere genital yollarda ciddi enfeksiyonlar görüldü. Bazıları, şiddetli anemi vakalarına ek olarak, aşırı doğum kontrol hapı kullanımı nedeniyle düzensiz adet dönemleri yaşıyordu" şeklinde konuştu.

Hayatta kalanların IŞİD'ın dönüşünden duydukları korkuyu yeniden dile getiren Nevzat'a göre Ezidi kadınların durumu trajik ve çektikleri acıların sınırı yok.

Peki, neden Ezidiler daha fazla hedef alındı ve neden onlara karşı daha fazla suç işlendi?

Bu soruyu Nagham Nevzat şöyle yanıtladı:

Bizim dinimiz kapalıdır, biz vaaz ve tebliğ yapmıyoruz, başka dinden biriyle evlenmeye, başka dinden insanları yanımıza çekmeye hakkımız yok. Örgütün nazarında kafiriz.

 

 

Independent Arabia 

DAHA FAZLA HABER OKU