Ölümünün 100'üncü yılında; Pancho Villa'nın kayıp başı hala devrimini arıyor

Özgür Uyanık Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Britannica

20 Temmuz 1923 Cuma sabahı Pancho Villa, her zaman olduğu gibi gün ışır ışımaz uyandı. Canutillo'daki çiftliğinden geç yola çıkmış, gece yarısı eşi (ya da eşlerinden biri; zira Villa en az 27 kez evlendi ve 26 çocuk sahibiydi) Manuela Casas'in Parral'daki evine varmıştı.  

Burada bir vaftiz törenine katılmayı planlıyordu. Ayrıca vasiyetini yazdırmayı düşünüyordu. 

"General" diye seslenirdi insanlar ona. Omuzunda yıldız olan bir üniforması yoktu ama bu rütbeyi Meksika Devrimi sırasında çarpıştığı sayısız muharebelerde hak etmişti. 

Gerçek adı José Doroteo Arango Arámbula idi. Fakat 16 yaşındayken çalıştığı çiftliğin patronu kız kardeşine tecavüz edince, hiç düşünmeden silahı alıp onu öldürdüğünden beri bu ismi kullanmıyordu. 

1894'te gerçekleşen bu olaydan sonra kaçtığı dağlarda, bir eşkıya grubuna katılmıştı. Çetenin lideri olduğunda artık adı "Francisco Villa"ydı. 

İspanyol dilinde adı "Francisco" olanlara sevenleri "pancho" der. Dünya onu, aileden mi yoksa çetenin eski şefinden mi miras kaldığı tam olarak belli olmayan bu isimle tanıyacaktı: "Pancho" Villa

General Villa güne ılık bir banyo yapıp tıraş olduktan sonra başlamayı severdi. 

Eşkıya olduğu zamanlarda değil ama devrim çarpışmaları sırasında başkente doğru on binlerce silahlı adamıyla ilerlerken tıraş olmayı ilke edinmişti. Çünkü ancak kendisine özen gösteren biri bir devrimi komuta edebilirdi. 
 

Pancho Villa7.jpg
Pancho Villa / Fotoğraf: Britannica

 

General yemek yemeyi severdi ama ağzına bir damla içki koymazdı. Ordusunda çok içenleri cezalandırdığı hatta sarhoş gezen subayları kurşuna dizdirdiği bilinir.

En sevdiği içecek ise "malteada" denen bir çeşit mayalı "milkshake"di. 

Ayrıca gülmeyi ve çocukları severdi. 

Leziz bir kuzey Meksika kahvaltısı yaptı: Kızarmış yumurta, Meksika biberi ve fasulyesi, peynir ve tabi olmazsa olmazı mısır ekmeği ve kahve… 

Kahvaltıdan sonra henüz emeklemeye başlayan oğlu Trinidad ile oynadı. 

Ortalama bir Meksikalıdan iri 1,78 cm boyunda fakat göründüğünden zayıf 77 kilo bir adamdı.

Devrimin acımasız generali koca gövdesiyle kedi gibi evin ortasında yürüyordu. Karısı Manuela Casas, Villa'nın evdeki bu son anlarını böyle hatırlayacaktı.
 

Pancho Villa3.jpg
Fotoğraf: Britannica

 

Belki yarım saat sonra Villa'nın yakın silah arkadaşı ve sekreteri Miguel Trillo, Dodge marka otomobiliyle Zaragoza Caddesi'ndeki evin kapısına geldi. 

Villa kapıya çıktığında üzerinde gri bir pantolon, yeşil çizgili bir gömlek ve belinde 45'liği vardı.

Yarbay Trillo direksiyonu bırakıp yan koltuğa geçti. Villa şöyle bir sokağa baktı sonra arka koltukta oturan üç adamına takıldı. 

O sırada sokaktan geçen bir adamın "General seni öldürecekler" dediği ve onun da "Hep öyle derler" diye cevap verdiği rivayet edilir.

Direksiyona geçti ve Yarbaya dönüp gülerek "Trillo seni ölümüne seviyorum" dedi. 

Villa kasabadaki derin sessizlikten hiç şüphelenmedi. 

Belki de askeri birliğin kasabayı terk etmiş olduğunu fark etmedi.

Oysa okul günlerinde çocukları korumak için askerler sokakta olurdu. Sadece denetim için ay sonlarında kasabadan uzaklaşırlardı.

O sırada biraz ilerde Juárez Sokağı'nda Meksika'ya özgü geniş siperlikli şapkalı bir şeker satıcısı duruyordu. 

Bu Pancho Villa'yı öldürmek için orada bulunan 9 kişiden biriydi. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Satıcı, Generalin aracını gördüğünde, ileride bir eve gizlenmiş suikastçılara Villa'nın arabada nerede olduğunu göstermek için sağ ya da sol eliyle şapkasını çıkarmakla görevliydi. 

Zira General her zaman arabayı kullanmıyordu. Bazen yolcu koltuğunda bazen arkada oturmayı tercih ediyordu.

Katiller Gabino Barreda Sokağı'daki evin 7 ve 9 numaralı odalarında bekliyorlardı. Odaların her birinde 4 tetikçi bulunuyordu; daha iyi iletişim kurabilmek için onları ayıran duvarın bir kısmını yıkmışlardı.

Binanın arka tarafında atlar kaçmaya hazır bir şekilde bekliyordu. Şeker satıcısından gelen işareti gördüklerinde saatler sabah 08.06'yı gösteriyordu. 

Yaklaşık yarım kilometrelik düz bir yol olan Benito Juárez Caddesi boyunca ilerleyerek Gabino Barreda Caddesi'yle kesişen viraja geldiklerinde su birikintisi oluşturmuş bir hendek nedeniyle araç yavaşladı. 

O sırada istemsizce başını hafifçe öne doğru uzatmış olan Villa yandaki evin pencerelerine yansıyan gölgeleri fark etti. 

Kendisine yönelmiş M-50 tüfeğinin namlu ucundan yansıyan ışığı gördüğü anda katilin "Viva Mexico cabrones!" diye haykırışını duydu.

Bu Meksika devriminin çığlığının ne anlama geldiğini Generalden daha iyi kimse bilemezdi: 

"Yaşasın Meksika, hainler!"i devrimin en korkulan sloganı haline getiren bizzat kendisiydi. 

Devrimci liderin önderliğindeki birliklerin başkente girerken attığı o eski savaş çığlığı artık karşı devrimcilerin ağzında kendi ölümünün korkunç duyurusuydu. 
 

Pancho Villa4.jpg
Fotoğraf: Britannica

 

İktidar kimin elindeyse devrimin silahları da sloganları da onun hizmetine girer; bunu Porifirio Diaz diktatörlüğünü yıkmak için Francisco Madero'yu destekleyip iktidara getirdikten sonra anlamıştı. 

O günlerde Meksika ordusu diktatör Diaz ve muhalif güçlerin lideri Madero arasında bölünmüştü.

Eğer kuzeyde Pancho Villa'nın kuvvetlerinin desteği olmasaydı Madero'nun kazanma ihtimali yoktu.

Dahası Diaz başkenti terk edip Madero hükümeti kurduğunda onu desteklemeye devam etti.

Fakat General Huerta, Pancho Villa'nın karizması, bağımsız kişiliği ve zekasını kıskanıp onu hiyerarşiye karşı gelmekle suçladı. Villa 15 dakika süren bir divanı harpte ölüm cezasına çarptırıldı. 

Villa cezası yüzüne okunurken bir başka devrimci lider olan yakın arkadaşı Pascual Orozco'yu hatırladı.

Pascual da onun gibi Madero'yu desteklemişti ama Diaz devrildikten sonra Madero'nun toprak reformunu yapmaktaki çekimserliğini gördüğünde Villa'ya isyan etmeleri gerektiğini söylemişti. İki lider bu yüzden kavga edip yollarını ayırmıştı…

Devrim dünyanın herhangi bir yerinde olduğundan çok daha fazla Meksika'da gel-gitlidir. 

Ne ilginçtir ki birkaç yıl sonra General Huerta ABD'ye sürgüne Pascual Orozco ile beraber gönderilecektir. 

Halka güvenini yitiren fakat devrimin ruhunda yarattığı fırtınayı dindiremeyen her eski devrimci gibi Pascual Orozco da komplo peşine düştü.

Orozco, General Huerta ile beraber Teksas'da Alman ordusunun istihbaratının desteğiyle büyük bir silahlı ayaklanma çıkarıp üçüncü bir cephe açarak ABD'nin Birinci Dünya Savaşı'na dahil olmasını planlayacaktı.

Bu plan başarısızlığa uğradı ve Orozco orada öldürüldü…

Neyse ki Başkan Madero yufka yürekli bir adamdı da müdahale edip Pancho Villa'nın cezasını hapse çevirdi. 

Villa başkente gönderilerek ünlü Lecumberri Hapishanesi'ne kapatıldı. 

Bu cezaevi Pancho Villa'nın yıktığı diktatör Porfirio Diaz tarafından on yıl önce devrimciler için yapılmıştı.
 

Pancho Villa.jpg

 

Tarihin bir şakası gibi; Villa diktatörlüğü yıksa da kendisi için hazırlanan bu hapishanede esir olmaktan kurtulamadı.

800 erkek, 180 kadın, 400 çocuk kapasiteli ve 804 hücreden oluşan Lecumberri'de önemli politikacı ve askerlerle aynı hapiste kaldı. 

Pancho Villa'nın okuma yazmayı orada öğrendiği söylenir.

Villa daha sonra sevk edildiği Santiago Tlatelolco hapishanesinden firar etti…

Villa'nın namlunun ucunu gördüğü anda direksiyonu bırakıp sağ eli tabancasının üzerine gelene dek katiller, M-40, M-50 tüfeklerinin yanı sıra 44, 45, 50 kalibrelik tabancalarını tüm mermileri tükenene dek hiç durmaksızın ateşlediler. 

Aynı anda gelen kurşunlardan biri Villa'nın kalbini diğeri sağ dirseğini parçaladı. General sağ tarafına doğru yaslanmış biçimde o anda hayata gözlerini yumdu.

Arabaya 150 mermi isabet etti ve General Pancho Villa 16 kez vuruldu. Eğer vücudundaki kurşun delikleri olmasaydı, eli silahında uykuya dalmış bir devrimci sanılabilirdi.  

Yanındaki yarbayı için aynı şey söylenemez: Trillo belli ki aracın penceresinden atlamaya çalışırken yoğun ateş altında kalmış ve belden aşağısı dışarıya sarkmıştı. Yüzünde ölümden kaçmaya çalışan birinin dehşeti vardı. 

Arkadakilerden yalnızca birisi ağır yaralı araçtan çıkıp saldırganlardan birini öldürüp kaçabildi. Diğerleri olay yerinde hayatlarını kaybettiler.

Namlular susup katiller olay yerinden atlarıyla kaçtıktan sonra kasaba halkı arabanın etrafına toplandı.

Cesetler oradaki bir otele götürülüp fotoğraflandı ve Pancho Villa'nın ölüm haberi telgrafhaneden ilk önce devlet başkanı Alvaro Obregon'a ulaştırıldı. 

General Villa'nın katli ülkede büyük bir tepkiye yol açtı. Çünkü Villa hükümetle resmi bir anlaşma yapıp silah bırakmış ve üç yıldır herhangi bir eylem ya da ayaklanmaya kalkışmadan yaşamını sürdürüyordu. 

Bu ülkenin hayatta kalmış en önemli devrimci liderine yönelik siyasi bir cinayetti. 

Eski bir asker Jesus Salas Barraza, Devlet Başkanı Obregon'a bir mektup yazarak cinayeti büyük çiftlik sahibi Meliton Lozoya ile işlediklerini söyledi. 

Bu ikisi yargılanarak 70'er yıl hapse çarptırıldı ama bir yıl sonra Obregon tarafından affedilerek serbest kaldılar.

İşin aslı Villa'nın katli eski düşmanlıklar ve yeni kaygılara dayanan bir iktidarın planıydı. 
 

 

Pancho Villa başkan olmadan önce bir general olan Alvaro Obregon'a ve onun halefi Plutarco Elias Calles'e karşı 1915'te Celaya Muharebesi'nde savaşmış ve yenilmişti. 

Suikastın siyasi sorumluluğunu Barraza üzerine almış olsa da Obregon ve Calles'in idaresinde gerçekleştiği kesindi. Zaten Barraza kısa sürede affedilmiş; sonra milletvekilliği ve valilik yapmıştır.

Villa her ne kadar silah bırakmış da olsa devrimin hayaleti gibiydi. Her an bir ayaklanmaya kalkışabilir ve büyük bir kuvveti arkasında toplayabilirdi. 

Ölümünden bir yıl önce verdiği bir röportajda Obregon'dan sonra seçilecek başkanın kim olacağı üzerine söyledikleri onun ulusal politikadan kopma niyeti olmadığını göstermişti.

Ayrıca Villa suikastında ABD'nin de parmağı olma ihtimali var.

Pancho Villa'nın 1916 Ocak ve mart ayında ABD topraklarına girerek iki defa askeri harekat yapan tarihteki tek kişi olduğunu hatırda tutmak gerekir.

General Villa'ya bağlı birlikler önce Sonora sınırındaki demiryolu tesislerine saldırı düzenlemiş sonra da Colombus kentini büyük oranda yıkmıştır.  

Villa'nın bu saldırılarının arkasında yatan amaç, ABD başkanı Woodrow Wilson'un desteklediği Meksika Başkanı Venustiano Carranza'yı zor duruma düşürmekti.

ABD'yi bir işgale zorlayıp ulusal liderliği ele almayı düşünüyordu. 

Colombus'ta Villa'nın bir adamının üzerinde ele geçirildiği iddia edilen ve Emiliano Zapata'ya ithafen yazılan mektupta, Villa'nın ABD'ye karşı birlikte savaş çağrısı yapılmaktadır.

Bu mektup tarihteki ABD'ye karşı ilk anti emperyalist silahlı cephe çağrısıdır.

Fakat bu harekatlar askeri olarak hiçbir şekilde planlı değil spontane biçimde gelişmişti.

Villa politik bir sonucu olmasa da en azında silah ve mühimmat elde etmeyi umuyordu. 

Wilson'un emriyle harekete geçen ABD ordusu 600 km Meksika içine girerek iki yıl boyunca Pancho Villa'yı kovaladı ama ona yaklaşmayı bile başaramadı.

Fakat bu süre içinde Villa'nın kuvvetleri dağıldı ve küçüldü. 

Villa devrimi yapmış, iktidarı kaybetmiş ama buna rağmen yenik sayılmayan bir kahramandı. Bu yüzden ortadan kaldırılması kaçınılmazdı.

Ancak Villa'nın ölümü bile onun yenik sayılması için yeterli değildi. 

Bu yüzden üç yıl sonra gömülü olduğu anıt mezarı açıp başını çaldılar.

Villa'nın başını çalan mezar hırsızları bölgedeki istihkam birliğine bağlı askerlerden başkası değildi.

Taibo II ve Katz gibi önemli araştırmacılar askerlerin General Francisco Durazo Ruiz'in emriyle hareket ettiği konusunda hem fikir. 

Başkan Obregon'un 1915'te Villa'ya karşı savaşırken kaybettiği koluna karşılık başını istediği söylentiler arasında.

Diğer yandan William Randolph Hearst adında bir Amerikalının Villa'nın başına 5 bin dolar koyduğu biliniyor.  

Ayrıca Emil Lewis Holmdahl adında bir Amerikalının Villa'nın başını almak üzere paranın bir kısmıyla yakalandığı söylenmektedir. 

ABD ordusunda Filipin'e karşı savaştıktan sonra Meksika Devrimine katılan eski bir asker olan Holmdahl çok ilginç bir karakter. 

Devrim sırasında Pancho Villa'nınki dahil farklı kuvvetlerde savaşan, bir dönem silah kaçakçılığı yapan, bu arada ABD'ye Meksika'daki durum hakkında bilgi gönderen tuhaf bir adam.

Holmdahl, Villa'yı kovalayan ABD ordusunun harekatında da görev almıştı. Harekatın başarısız komutanı General John J. Pershing'in emriyle Pancho Villa'nın başını almak istediği sanılıyor. 

Ama Holmdahl bu amacına ulaşamadı çünkü hırsızlar bir şekilde sakladıkları Villa'nın başını kaybettiler.

1920'lerin sonunda Ringling Brothers sirki Villa'ya ait olduğunu iddia ettikleri bir kafatasını 25 sente sergiliyordu. 

Bir başka iddiaya göre Villa'nın kafatası NewYork doğal tarih müzesinde bulunuyor.
 

 

Villa'nın evlat edindiği çocuklarından biri kafatasının bir benzin varili içinde ABD'ye kaçırıldığını, Iowa'daki bir antikacı da Villa'nın başının kendisinde olduğunu söylüyordu.

Villa'nın başına yönelik spekülasyonlar hiç bitmedi. 

Başının kaybolması bu tarihin en karmaşık siyasal fenomenin kişiliğiyle uyumludur. 

Devrim için binlerce hayvanlık sürüleri çalan bir kaçakçıydı. 

Sadece düşmanlarına, ittifaklarına değil kendi kuvvetlerine karşı bile savaşan bir liderdi.

Namus için elini kana bulamış bir köylüden bir hayduta; oradan trenler ve hatta uçaklarla kentleri fetheden devrimci bir lidere dönüşen, motorsiklet meraklısı bir adamdı. 

30'undan 45'inde ölene dek daha önce kimsenin yapamadığı şeylere kalkıştı. Ve her defasında sanki hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etti.

Öldükten sonra bile başını alıp gitmiş gibi…

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU