Rusya, Suriye'ye yönelik sınır ötesi yardımı neden veto etti?

Gülru Gezer Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AP

Bu hafta neredeyse tüm dünya 11-12 Temmuz 2023 tarihlerinde Vilnius'ta düzenlenen NATO Devlet/Hükümet Başkanları Zirvesi'ne odaklanmışken Rusya, BM Güvenlik Konseyi'nde çok önemli bir kararı veto etti.

Hafta başında, 2014 yılından bu yana Suriye'ye Türkiye üzerinden yapılan sınır ötesi yardımın uzatılması gündeme geldi.

Rusya ise kendi karar tasarısında diretti ve yeterli oyu alamayınca Norveç ve İrlanda tarafından sunulan tasarıyı veto etti.

Böylelikle Suriye'nin Kuzeybatısında yaşayan ve insani yardım sayesinde hayatını idame ettiren dört milyondan fazla insanın geleceği belirsiz bir hal aldı. 


Rusya'nın uzlaşmaz tutumu 

2014 tarihli ve 2165 sayılı ilk BM Güvenlik Konseyi kararı Türkiye'nin Öncüpınar (Bab al-Salam), Çobanbey (Al-Rai) ve Cilvegözü (Bal al-Hawa) sınır kapıları üzerinden Suriye'ye BM ajansları ve ortaklarının insani yardım ulaştırmasını öngörüyordu.  

Ancak yıllar içerisinde Rusya'nın itirazları nedeniyle Türkiye üzerinden Suriye'ye yardım göndermek sorun haline geldi ve sadece Cilvegözü sınır kapısını kullanarak yardım sevkiyatında bulunmak mümkün oldu. 

Geçen yıllarda Rusya'nın itirazının temelinde, söz konusu yardımın Esad Yönetimi'nin onayı alınmadan yapılıyor ve Şam'a sadece bildirimde bulunuyor olması vardı.

Rusya ayrıca, bu durumun Suriye'nin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine helal getirdiğini savunuyordu. Bu nedenle, Rus yetkililer "sınır ötesi yardım" yerine "çizgiötesi yardım"ın daha doğru olduğunu belirtiyordu.

Çizgiötesi yardım tüm malzemelerin Şam üzerinden ihtiyacın olduğu bölgelere dağılması anlamına geldiği ve Esad'ın meşruiyetini artıracağı için, Esad'ı muhatap almayan BM Güvenlik Konseyi üyeleri Rusya'nın bu önerisine sistemli olarak karşı çıkıyordu.

Buna ilaveten, Esad Yönetimi'nin Şam'a gönderilen insani yardımı ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak yerine iç pazara satma yoluna gittiği yönünde bazı iddialar da bulunuyordu. 

2022'de Ukrayna savaşının da patlak vermesiyle BM Güvenlik Konseyi'ndeki gergin çalışma ortamı Rusya'nın söz konusu karar tasarısını bir manivela olarak kullanmasına yol açtı. ABD dahil Batılı BM Güvenlik Konseyi üyeleri Rusya'yı şantaj yapmakla suçladı.

Nitekim, geçen temmuz ayında Rusya'nın itirazları nedeniyle normalde bir yıllığına uzatılması gereken karar altı aylığına uzatıldı.

Rusya, çizgi ötesi yardımın artırılmasına yönelik adımların atılması kaydıyla söz konusu kararı veto etmekten sarfınazar etti.  

Bu durum her ne kadar insani yardımın devamlılığını mümkün kılmış olsa da BM ajansları ile STK'ların çalışmalarını zorlaştıran bir gelişmeydi. 


Sınır ötesi yardım neden önemli? 

BM verilerine göre Suriye'nin kuzeybatısında yaşayan yaklaşık 4,4 milyon kişiden 4,1 milyonu insani yardıma muhtaç, bunlardan 3,1 milyonu ise yiyecek sıkıntısı yaşıyor.

2,8 milyon kişi ise yerlerinden edilmiş vaziyette. 1,7 milyon insan ise kamplarda hayatını sürdürüyor. Bu nedenle, insani yardımın düzenli olarak bölgeye ulaştırılması elzem. 

Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi'nin (OCHA) Haziran 2023 verilerine göre, sadece geçtiğimiz ay bölgeye Türkiye üzerinden 893 kamyon yardım gitti. 2014 yılından bu yana ise 59,166 kamyon sınırdan geçti. 

BM Güvenlik Konseyi kararı çerçevesinde oluşturulan mekanizma sayesinde gıda yardımının ötesinde; sağlık, eğitim, su, sanitasyon, hijyen ve barınma başta olmak üzere farklı alanlarda da milyonlarca insana yardım ulaştırıldı. 

Bununla birlikte, BM ve BM ajansları olmadan diğer STK'ların bölgeye yardım sevkiyatında bulunmaları kolay değil.

Sahada faaliyet gösteren STK'larının çoğu BM'nin üstlendiği koordinasyon ve kolaylaştırıcı rol sayesinde ihtiyaç sahiplerine hızlı bir şekilde ulaşabiliyor. 


Suriye'nin önerisi 

BM Güvenlik Konseyi'nde Norveç ve İrlanda'nın karar tasarısına Rusya'nın ret oyu kullanması, Çin'in de çekimser kalmasıyla söz konusu mekanizmanın görev süresi 10 Temmuz'da sona ermiş oldu.  

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres Güvenlik Konseyi'nin yardımın uzatılması yönünde bir uzlaşıya varılamamasından duyduğu hayal kırıklığını belirtirken, oylama sonrasında konuşan ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Linda Thomas-Greenfield durumu "Suriye halkı için üzücü bir an. Az önce bizim ve dünyanın tanık olduğu şey, tam bir zalimlik eylemiydi" şeklinde özetledi.

Oylamanın ardından, Esad Yönetimi BM'ye bir mektup göndererek yardımın sürdürülmesine yönelik bazı önerilerde bulundu.

Mektupta, önkoşul olarak bölgedeki terörist unsurların muhatap alınmaması ve yardımların Uluslararası Kızılhaç Komitesi ve Suriye Kızılay'ı tarafından dağıtılması istendi. 

BM'den gelen yanıtta ise, her iki koşulun yerine getirilmesinin sözkonusu olamayacağı, zira BM ajansları ve ortaklarının yerel muhataplarıyla iletişimlerini sürdürmeleri gerektiği, ayrıca Uluslararası Kızılhaç Komitesi ve Suriye Kızılayı'nın bölgede yer almaması nedeniyle yardımların bu iki kuruluş üzerinden gönderilmesinin fiilen mümkün olmadığı belirtildi.  

Öte yandan, BM, Suriye'ye yardım ulaştırılması amacıyla görüşmelerin devam ettiğini de vurguladı. 

Sahada faaliyet gösteren STK'lar mektupta belirtildiği şekilde, Suriye'nin Bab al-Hawa kapısını kontrol altına alarak insani yardım operasyonlarını yönetmesine karşı çıktı.

STK'lar bölge halkına yıllardır zulmeden ve düşman addeden Esad Yönetimi'nin yardımda bulunmasının düşünülemez olduğunu savundular. 


Zamanlama manidar 

Rusya bugüne kadar Suriye'ye yardım konusunu müzakere unsuru haline getirmiş olsa da insani yardım mekanizmasının sürekliliği için son noktada olumlu oy kullandı.

Ancak NATO Zirvesi'ne giden süreçte hem Batı'nın Ukrayna'ya yönelik kararlı desteği, hem de Finlandiya'nın ardından İsveç'in de ittifaka üyeliğinin söz konusu olduğu bir dönemde Moskova'nın bu defa 4,4 milyon insanı aç bırakmak pahasına bahse konu karar tasarısını veto etmesinin zamanlaması manidar. 

Diğer taraftan, Rus makamları 17 Temmuz'da sona erecek olan Tahıl Koridoru Anlaşması kapsamında Rus tahıl ve gübresinin uluslararası pazarlara ulaştırılması konusunda bir gelişme olmadığı gerekçesiyle bu defa söz konusu anlaşmayı uzatmayacağını defaatle vurguladı. 

Dolayısıyla, mevcut gelişmelerden rahatsız olan Rusya vetosuyla hem Batı'ya hem de son bir hafta içerisinde Batı'ya yönelik çeşitli hamlelerde bulunan Türkiye'ye bir mesaj vermek istemiş olabilir. 

Rusya'nın Türkiye'yi kendine çekme saikiyle yaptığı "Avrupa Türkiye'yi istemiyor, Rusya Türkiye'nin dostu" ve "İstanbul müzakereleri sürecini canlandırmaya hazırız" açıklamalarını da bu çerçevede okumak gerekir. 

Rusya'nın Suriye'ye yönelik insani yardımın sürdürülmesi karşılığında Tahıl Koridoru Anlaşması'na ilişkin bazı tavizler de talep etmiş olması mümkündür.

Nitekim, geçen hafta basında yer alan haberlerde, BM'nin Rusya'nın Tahıl Koridoru Anlaşması'nı uzatmasına karşılık bazı Rus bankalarının SWIFT sistemine geri dönmesini teklif ettiği iddia edildi. 

BM'de devam eden müzakerelerden bir sonuç elde edilememesi halinde, halihazırda aşırı sıcaklar ve 6 Şubat depremlerinin etkisi nedeniyle daha da zor koşullar altında hayat mücadelesi veren bölgedeki insanların Türkiye sınırına yönelmeleri ihtimal dahilindedir.

Bu durumun hem güvenlik hem de insani açıdan büyük sıkıntıları da beraberinde getirmesi muhtemeldir.

Bu çerçevede, BM'de tüm taraflarla diyaloğu olan Türkiye'nin çözüm için diplomatik girişimlerine ağırlık vermesi elzemdir. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU