Baro bir saatlik danışma için tavsiye ettiği tutarı güncelledi… Avukata soru sormanın bedeli 5 bin 200 lira mı olur?

İstanbul Barosu, avukatlık hizmetleri karşılığında alınmasını tavsiye ettiği ücretleri güncelledi. Sözlü danışma için bir saatte 5 bin 200 liranın tavsiye edilmesi eleştiriliyor. Ücretlerin tahsili ise avukatların en çok zorlandığı işlerin başına geliyor

İstanbul Barosu, avukatlık hizmetleri karşılığında talep edilecek tutarları tavsiye niteliğinde açıkladı

Hayat pahalılığı devam ederken zamlar hiç bitmiyor. Gelen zamlar sadece ürünleri değil, hizmet bedellerini de kapsıyor.

55 bine yakın üyesiyle dünyanın en büyük örgütlerinden İstanbul Barosu, "2023 yılı baro aidatı"nı bin 271 olarak belirledi.

Ayrıca avukatlara müşterilerden talep edecekleri ücret tarifesinde de artışa giderek tavsiye niteliğinde olmakla birlikte şu tutarları açıkladı: 

- Mirasçılık belgesinin alınması 16 bin

- Noterden alınması halinde 8 bin

- Boşanma davaları;

a) Anlaşmalı 35 bin lira

b) Çekişmeli 52 bin lira

c) Çekişmeli ve maddi, manevi tazminat istemli 52 bin liradan az olmamak üzere dava değerinin yüzde 15'i

-  Büroda sözlü danışma ilk bir saat için 5 bin 200 lira. Bir saati aşan her saat için 3 bin 500 bin lira

- Yazılı danışma 10 bin lira

- Sesli ve görüntülü iletişim araçlarıyla danışma 4 bin 500 lira

- Cumhuriyet savcılığına şikayet dilekçeleri 11 bin lira

- İstinaf, temyiz ve karar düzeltme dilekçeleri 15 bin lira

 

hukuki.PNG
Baro sayfasında tavsiye edilen ücretlerden bazıları

 

Sosyal medyada tartışma konusu oldu

Burada en dikkat çeken büroda sözlü danışmak için bile 5 bin 200 lira alınmasının talep edilmesi.

Zam haberinin sosyal medyaya düşmesinin ardından "soru sormanın bedeli 5 bin 200 lira mı olur" gibi yorumunda bulunanlar oldu.

Peki sistem nasıl işliyor? Bu konuya dair sorularımızı avukat Yankı Büyüksezer cevapladı.

 

yankıbüyüksezer.jpg
Yankı Büyüksezer / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Avukat inci boncuk satmıyor, ortaya bir maliyet koyamıyor"

Baro neden bu ücretlerin alınmasını tavsiye ediyor? Daha avukatla anlaşmadan niçin soruya para ödenmesi gerekiyor?

Kural olan avukatın ücretsiz iş yapma yasağıdır. Yani avukatların ücretsiz iş yapması yasaklanır. Çünkü burada öncelikle düzenlenen rekabet yasağı var. Bir şekilde mali durumunu düzeltmiş veya imkanları olan avukat bedava danışmanlık verirse oradan buradan müvekkil toplayabilir. Bu da ciddi bir rekabet sorunu yaratır. Bu işin bir tarafı. Bir yanıyla da aslında burada verilen hizmettirb. Avukat inci boncuk satmıyor, ortaya bir maliyet dökemiyor. 'Abla bize gelişi bu' diyemiyor.

"Ülkemizde salt bilgi değer görmüyor"

Bazı sosyal medya kullanıcılarından 'mağazaya, markete gidip bir ürün hakkında soru sorduğumuzda para vermiyoruz' gibi tepkiler dile geldi. Bunlara ne diyorsunuz?

Bu tür yorumlar yeni değil. Yetkili servisler baştan itibaren "biz gelirsek servis ücreti alırız" diyor. Burada harcanan zamanı da düşünmek lazım. Ben daha "kısacık sorum var" denildikten sonra o sorunun kısa olanını göremedim. O soruya cevap vermek için yılların eğitimi ve emeği var. Ama ülkemizde salt bilginin çok ucuz olduğu, değer görmediği açık. Daha meta, elle tutulur şeyler değer görüyor. Bir ürünü elinize aldığınızda kafanızda fiyatlıyorsunuz ama bilgi için durum böyle değil. Göremiyor dokunamıyor, o zaman 'neden para vereyim' diyor. 

"Danışmanlık ücreti dünyanın her yerinde katı uygulanır"

Diğer ülkelerde durum nasıl?

Danışmanlık ücreti dünyanın her yerinde hem de katı şekilde uygulanıyor. Bizim gibi eğitimin biraz zorlandığı ülkelerde hızlıca yok sayılıyor. Hoş, yıllarca meslektaşlar da alıştırmış, avukatlık mesleği daha kamusal görülmüş, kamu yararı denmiş. Ama o zaman nüfus, saygı vs. çok farklıydı tabii ki. Şimdiki piyasa şartları yoktu. O zaman belki danışmanlık ödenmiyordu ama 'avladım tarladan domates topladım yersin' diyordu teyzemiz ve danışılan avukatın bir aylık domates ihtiyacı görülüyordu. Hala elbet Anadolu'da bu takas usulü uygulanıyor.

 

ücret1.jpg
Bir saatlik danışma ücreti için tavsiye edilen tutar 5 bin 200 lira oldu

 

"Avukat soruya hakimse ücretini söyler"

Danışma karşılığı 5 bin 200 lirayı talep ve tahsil etme süreci nasıl işliyor? Önce para ödenip sonra mı soru yöneltiliyor?

Teori ile pratiğin asla örtüşemediği bir ülkeyiz. Teoride başlıklar halinde önce kısaca avukat bilgilendirilir. Avukat işi biliyor ve konuya hakimse ücretini söyler. Mümkünse ücret peşin ödenir. Tabi burada asgari tarife, tavsiye tarife farkı var. Adalet Bakanlığı ve Türkiye Barolar Birliği birlikte bir tarife belirler. Bu tarifede en az ücret belirlenir yani devletimiz ve maliyemiz 'bu ücretin altına iş alamazsın, alman yasak, alırsan bile ben tarifeye göre vergilendiririm seni' der. Yukarıdaki rekabet yasakları da buna dahildir.

 

istanbulbarosu.jpg
İstanbul Barosu, tavsiye ettiği tutarları açıkladı / Fotoğraf: Evrensel - Eylem Nazlıer

 

"Önerilen rakamlar tavsiye"

Avukatlar fazlasını talep edebilir mi?

Bir avukat bakanlığın belirlediği tarife ile tavsiye edilen tarife üzerinde bir ücret belirleyebilir. Bazı dava türlerinde üzerine de çıkabilir. Bazılarında tarife dışına çıkamaz. Danışmanlık ücreti de bunun içinde değerlendirilir. Bir avukat isterse '15 bin lira' da diyebilir. Ama onun dışında 'asgari tarife danışmanlığa bin 200 lira' diyor. İstanbul Barosu ise '5 bin 200 lira alabilirseniz iyi olur, bunu öneriyoruz ama size kalmış' diyor. Kısaca bu İstanbul'da yaşam şartları göz önünde bulundurularak hazırlanmış bir tarife. Adı üzerinde tavsiye.

 

avukat.jpg
Büyüksezer, avukatların kimi zaman ücretlerini tahsil etmekte zorlandığını söylüyor 

 

"Ücreti tahsil eden avukat sayısı çok az"

Her avukat bu paraları tahsil edebiliyor mu?

Hayır... Bütün avukatları geçtik, ücreti tahsil edebilen sayısı gerçekten çok az. 'Ben danışmanlık ücreti alıyorum' diyen avukata inanılmayabilir. Şehir efsanesi olabilir. Aldığını iddia eden ya da ispatlayan avukata 'helal olsun' denir. Dediğim gibi vatandaş bilgiyi ölçemiyor. 'Ne var? internette de var zaten' diyor. Eee neden oradan bilgilenmiyor? Orası da meçhul. Sanırım okuduğunu anlayacağına güvenemiyor. Burada da avukat aslında bir emniyet supabı. Ondan da zamanını almak ama bir bedel ödemek istemiyor. Çok kısır döngü. Bunun değişmesi için ülkemizde hukuk okur-yazarlığının, temel hak ve özgürlüklerin, savunma hakkının özümsenmesi gerekir. Sonuçta 'bir diploma aldın da kendini bir şey mi sanıyorsun' özgüveniyle kurulan cümlelerin olduğu bir coğrafya.

"Eş, dost işin kanayan yarası"

Eş, dost ilişkisinin yaygın olduğu Türkiye'de, bu kesimlerden gelen sorulardan para alabiliyor musunuz?

Eş, dost işin kanayan yarası. Hatta soru soran yakınlar para teklif edince bir felç falan iniyor ama eğer soru uzunsa ve cevap tatmin ediciyse genelde yemek ısmarlama gibi şeylerle geçiştirilir. Hadi eş, dost sorun değil sonuçta güldüğün eğlendiğin biridir de hiç sevmediğin bir akraban ya da ailenden dolayı zorunlu tanışıklığın olan kişiler, arkadaşının arkadaşı gibi epey tanımadığın ama nedense yardım etmek zorunda bırakıldığın kişiler en fenası. Bir de işin içinde bir isim tanışıklığı varsa gecenin 23.00'ünde bir anda telefonunuz çalabiliyor. Hayatınızda hiç hal hatır sormamış o kişi bir anda sizin gününüzü merak ediyor ve tabi devamında soru yapıştırılıyor. O kısma hiç girmeyelim…

"Dur bir avukatıma sorayım cümlesi havalı geliyor"

Bağımsız soru sormak paralıyken vekaleti verdikten sonra soru sormak ücrete dahil mi?

Aslında hepsi birbirine bağlı. Yine yurtdışında bu işler saatlik ücretlendirmedir. Avukat bir davayı bile görüyor olsa müvekkili adına müvekkili avukatın zamanını harcadıkça ücretlendirilir ama bizde paket program. Vekalet verildi dava alındıysa artık müvekkil gerek o dava dosyası gerekse tüm aklına gelen her türlü hukuki sorun için arar. Dahası kendi de yetmez eşinin dostunun işini de sorar. Sanırım 'dur bir avukatıma sorayım' cümlesi havalı geliyor. Avukatlar da artık bir vekalet ilişkisi kuruldu, müvekkil de kaçmasın diye buna boyun eğiyor.

 

avukatlar.jpg
Hukuk fakültelerinin artmasıyla avukat sayısındaki artış, iş bulmayı da güçleştiriyor

 

"Avukatların ite kaka iş buluyor olmaları sürdürülemez"

Rakamların yükselmesi internetten kendi başına hukuki sorulara cevap bulma ve dilekçe hazırlama oranlarını artırır mı?

Dava sayısının ve hukuki ihtilafların artması arttırır ama yine de henüz şimdilik avukata da ihtiyaç o oranda artar. Hukuk fakültelerinin sayısının kontrolsüzce çoğaltıldığı şu dönemde bile hala avukatlar ite kaka, sürüne öle iş imkânı bulabiliyor ama tabi bu sürdürülemez. Mevzu dilekçelerin internette olması ya da cevapların sitelerde olması da değil. Bugün bu sebepten avukattan imtina eden yarın başka bir kaynak bulur. Çünkü aynı kişi doktora gitmek yerine komşusunun önerdiği antibiyotiği de kullanıyor. En nihayetinde bu bir kültür. 

"Her yıl meslektaşlarımız maddi sıkıntılardan intihar ediyor"

Sosyal medyada bu ücretlerin duyurulması sonrası avukatlara yönelik oluşan tepkinin sebebi nedir?

Avukatlar da ciddi bir ekonomik darboğazda. Her yıl meslektaşlarımız maddi geçim kaygısından intihar ediyor. Sadece ekonomik de değil, mesleğe karşı engeller, hak arama özgürlüğü, hukukun geldiği ve gittiği yer zaten süreci zorlaştırıyor. Bir de toplumda ya da belki sadece sosyal medyada 'avukatlar zaten çok kazanıyor' algısı iyice düşmanlaştırıyor. Dünyanın hiçbir yerinde egemenler avukatları sevmez, avukatlık itiraz işidir. Ülkemizde vatandaşlar açısından hak, savunma gibi kavramlar ancak kendi başına geldiğinde önemli oluyor ama bir yan komşusunun hakkı ile ilgili en ufak endişesi olmuyor. Sonra da toplumda oluşan her türlü hukuku ilgilendiren öfkenin de yöneldiği yer avukatlar oluyor. Oysa kanunu yazan, uygulayan, karar veren onlar değil. Bu saydıklarımızı tesis edenler egemen devlet olduğundan ona öfkesini yansıtmaktan korkan, soluğu avukatta alıyor. Bu biraz işin kolayına kaçmaktır. Bu konu uzun ve derin elbet.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU