Diğer devletler aleyhine Twitter'dan yapılan paylaşımlar, kuvvet kullanma yasağını ihlal eder mi?

Memmed İsmayılov Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Sosyal medyadaki etkileşim hızının günden güne artması, bu alanın sadece bireyler için değil, devletler için de cazip bir iletişim aracı haline gelmesine neden oldu.

Günümüzde, Birleşmiş Milletler üyesi devletlerin çoğu resmi Twitter hesabına sahip. Bu hesapların bazıları devlet kuruluşlarına aitken, bazıları da devleti temsil eden kişilere ait.

Örneğin, devlet başkanı, dışişleri bakanı, hükümet başkanı, savunma bakanı ve diğer resmi devlet kuruluşlarının temsilcileri bu hesaplara sahip olabilir.

Devletin sorumluluğuna ilişkin kurallara göre, bu kişilerin eylemleri devlete atfedilebilir. Daha açık bir ifadeyle, bu kişilerin devletle ilgili eylemlerinden dolayı devletin sorumluluğu oluşabilir.

Uluslararası hukukta devletlerin birbirilerine karşı kuvvet kullanma tehdidi ve kuvvet kullanması BM Şartı'nın 2 (4) maddesinde yasaklanmıştır. Buna göre; 

Tüm üyeler, uluslararası ilişkilerinde gerek herhangi bir başka devletin toprak bütünlüğüne ya da siyasal bağımsızlığına karşı, gerek Birleşmiş Milletler'in Amaçları ile bağdaşmayacak herhangi bir biçimde kuvvet kullanma tehdidine ya da kuvvet kullanılmasına başvurmaktan kaçınırlar.


Bu bağlamda yukarıda atıfta bulunduğumuz kişiler tarafından Twitter vasıtasıyla başka devletlerin siyasal bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne yönelik ifadeler, o devletin uluslararası sorumluluğunu oluşturabilir.

Bu kapsamda örneğin A devleti Devlet Başkanı'nın Twitter hesabı vasıtasıyla B devletinin toprak bütünlüğü ve egemenliğini tehdit eder nitelikteki paylaşımları, BM Şartı'nın 2(4) maddesinde düzenlenen "kuvvet kullanma tehdidi" yasağının ihlalini oluşturabilir.

BM Şartı'nın ilgili hükmü, 1945'teki koşullara göre dizayn edildiği için bunu açıkça görmek mümkün değil.

Ancak Şart'ın ilgili hükmüne baktığımızda buna engel teşkil edecek bir husus bulunmuyor.

BM Şartı madde 2(4)'de, kuvvet kullanma tehdidinin biçimine ilişkin herhangi bir ayrıntı verilmiyor.

Bu da BM üyesi devletlerin kendilerini bağlayıcı herhangi bir araçla (örneğin Twitter veya diğer sosyal medya platformları) başka bir devletin toprak bütünlüğüne veya siyasal bağımsızlığına karşı kullandıkları ifadelerin kuvvet kullanma tehdidi yasağının ihlalini oluşturabileceği anlamına gelebilir.

Bu analiz yazısında temel olarak ele alınacak sorun, belirli bir tweetin, örneğin bir devlet başkanının kişisel hesabından gelmesi durumunda, bu tweetin BM Şartı'nın 2(4) maddesini ihlal edip etmediği veya ihlali tetikleyip tetiklemediğidir.

Bu kapsamda, madde 2(4)'ün ihlali için tehdidin bir devlet başkanının mutlaka resmi hesabından yapılması gerekip gerekmediği sorusu sorulmalı.

Bu sorulara cevap olarak vurgulanması gereken ilk husus, BM Şartı'nın 2(4) maddesindeki kuvvet kullanma tehdidi yasağının ne zaman hukuka uygun olduğuna ve ne zaman hukuka aykırı olduğuna ilişkin yeterli bir açıklık olmamasıdır.

Kuvvet kullanma tehdidinin hukuka uygunluğunu belirlemeye yönelik en önemli ölçüt, Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) "Nükleer Silahlar" danışma görüşünde benimsediği görüştür.

Bu danışma görüşünde, UAD, uluslararası hukuk kapsamında nükleer silahların hem kuvvet kullanma tehdidi hem de kuvvet kullanma bakımından hukuka uygunluğunu değerlendirmiştir.

UAD'nın vardığı sonuç, kuvvet kullanma tehdidinin tehdidin ötesine geçerek gerçekleştirilmesi halinde tehdit edilen eylemin kuvvet kullanma yasağını ihlal edecek bir eylem olması gerektiğidir.

Yani, tehdidin gerçekleştirilmesi halinde tehdit edilen eylem, kuvvet kullanma yasağını ihlal etmelidir.

Örneğin, devlet başkanının bir başka devleti ekonomik yaptırımla tehdit etmesi kuvvet kullanma tehdidi yasağını ihlal etmez, çünkü ekonomik yaptırımlar kuvvet kullanma yasağına aykırı değildir.

UAD bu danışma görüşünde vardığı diğer bir sonuç, eğer kuvvet kullanma tehdidi uygulansaydı diğer bir ifadeyle kuvvet kullanılmış olsaydı bu kuvvet kullanımı hukuka uygun olur muydu sorusuna verilecek yanıttır.

Cevap evet ise, kuvvet kullanımından önce yapılan tehdit hukuka uygun hale getirecektir.

Değilse, yani kuvvet kullanma eylemi hukuka aykırıysa, öncesinde yapılan kuvvet kullanma tehdidi de hukuka aykırı olacaktır. 

Uluslararası hukuka uygun kuvvet kullanma tehdidi, iki istisnai durumda söz konusu olabilir.

Bunlardan biri, BM Şartı'nın VII. bölümü çerçevesinde yer alan 42'inci madde uyarınca BM Güvenlik Konseyi tarafından kullanılan kuvvet kullanma tehdididir.

Diğeri ise, Şart'ın 51'inci maddesinde düzenlenen meşru savunma hakkı kapsamında gerçekleşen kuvvet kullanma tehdididir.

Geleneksel anlamda tehdit "Uy ya da başka türlü yaparız" anlamında bir uyarı veya ultimatom olarak algılansa da kuvvet kullanma tehdidi farklı şekillerde tezahür edebilen "söylenen bir şeyin yanı sıra yapılan bir şey" olarak da ortaya çıkabilir.

Bu bağlamda, örneğin A devletinin devlet başkanının Twitter hesabı aracılığıyla B devletini nükleer silahlarla vurma konusunda tehdit etmesine karşılık, B devletinin devlet başkanının Twitter hesabıyla cevaben daha güçlü ve etkili nükleer silahlara sahip olduklarını ifade etmesi bir kuvvet kullanma tehdidi yasağının ihlalini oluşturacak mı?

Ayrıca, A devletinin tehdidine B devletinin devlet başkanının verdiği yanıt, meşru savunma hakkı kapsamında hukuka uygun olarak kabul edilecek mi?

Twitter aracılığıyla yapılan bu tür tehditler, Nükleer Silahlar danışma görüşü dikkate alındığında A devletinin devlet başkanının tehdidi BM Şartı'nın 2(4) maddesinin ihlalini oluşturacaktır.

B devletinin devlet başkanının verdiği yanıt ise kuvvet kullanma tehdidi oluşturmasına rağmen BM Şartı'nın 51'incş maddesi kapsamında hukuka uygun olacaktır.
 


Bununla birlikte, Twitter üzerinden yapılan tehditlerin kuvvet kullanma tehdidi oluşturup oluşturmadığını tespit etmek açısından en önemli başlangıç noktası, Twitter hesabı sahibinin "statü"sünün tespit edilmesidir.

Örneğin, bir tweet, bir "devlet" hesabı yerine "kişisel" bir hesaptan geliyorsa, bu tweet BM Şartı'nın 2(4) maddesini ihlal etmeyecektir.

Daha açık bir ifadeyle, özel bir aktörün bireysel güç tehditleri, madde 2(4)'ün ihlalini tetiklemeyecektir. Çünkü bir birey BM Şartı'nın 2(4) maddesini ihlal edemez.

Bu maddenin ihlali yalnızca devletler tarafından gerçekleştirilebilir. Örneğin, A devletinin devlet başkanının Twitter kullanıcı adı resmi olarak tanımlanmadığı ve paylaşımları A devletinin dış politikasının doğrudan bir ifadesi olarak kabul edilmediği sürece yaptığı paylaşımlar BM Şartı'nın 2(4) maddesini ihlal etmeyecektir.

Kuvvet kullanma tehdidinin BM Şartı'nın 2(4) maddesini ihlal edip etmediğini belirlemek açısından tehdidin niteliği de önemlidir.

Daha açık bir ifadeyle, "tehdit eden devlet" askeri olarak yetenekli değilse ve tehdit, tehdit edilen devlet tarafından ciddiye alınmıyorsa, madde 2(4)'ün lafzını ihlal edebilir, ancak tamamen zararsız kalır.

Örneğin, askeri yeteneklere sahip olmayan bir devletten gelen tehdit edici bir tweet, kuvvet kullanma tehdidinin gerçekçi olmadığını gösterecektir.

Bununla birlikte, tehdit eden devlet askeri olarak tehdidini yerine getirme yeteneğine sahipse ve uluslararası toplumun gözünde ciddiye alınıyorsa, o zaman tehdidin kendisi madde 2(4) uyarınca hukuka aykırı olarak kabul edilecektir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU