Fransa, Cezayir'le ilişkilere nasıl bakıyor?

Fransa'nın her şeyden önce, Kahverengi Kıta'ya (Afrika) bakarken geçmişin gözlüğünden kurtulmaya ihtiyacı olduğu kadar hiçbir şeye ihtiyacı yok

İllüstrasyon: Erhan Yalvaç/Daily Sabah

Fransa, elbisesinin eteklerinde tutuşan ateşi söndürmeyle meşgul görünürken genç Nael el-Merzuki'nin bir polis tarafından öldürülmesi, ateşin başka yerlere sıçramasına sebep oldu.

'Nael' isminden öldürülen gencin bir Arap olduğu ve daha önce göç edip oraya yerleşen topluluklara mensup olduğu tahmin ediliyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Cezayir kökenleri de bir sır değildi, zira hadisenin gerçekleştiği ilk andan itibaren dillendirildi.

Daha sonra kökenine dair konuşmalar ortadan kalktı ama her geçen gün dairesi daha da genişleyen ateş kaldı.

Merzuki'nin ölümünün ardı sıra gelen öfke yeni değil; daha önce de defalarca görüldü.

Her defasında sebep farklı ama sonuç aynı oldu ve ışığın başkentindeki hükümet, söndürme faaliyetinden epey yorgun bir halde döndü. 

Olayları takip eden kişinin orada, Akdeniz'in kuzey kıyısındaki bir yerde yaşanan Merzuki olayı ile burada, Akdeniz'in güney kıyısındaki 'Milyon Şehit' ülkesinde (Cezayir) yaşanan bir başka olay arasında bağlantı kurması zor değil.

Buradaki olay, zamanlaması açısından Cezayir'in öldürülen gencin davasına doğrudan bir tepkisi gibi görünüyordu ama aslında öyle değildi; içinde döndüğü bir başka bağlam vardı.

Cezayir Yüksek Öğretim Bakanlığı, üniversite rektörlerine bir tebligat göndermiş ve her üniversiteyi, ülkede ikinci dil olarak Fransızca yerine İngilizce öğretimine başlamaya hazırlanmaları gerektiği konusunda uyarmıştı.

Bunun için belirlenen tarih, üniversitelerin başlamak üzere olduğu yeni akademik yılın başlangıcıydı.

Bakanlık, üniversitelerin konunun ciddiyetini anlamaları için talebinde tavizsiz davranıyordu.

Hal böyleyse orada öldürülen Cezayirli bir genç ile burada Cezayir'i ilgilendiren bu tebligat arasında bağlantı sağlamak zor değil.

Aralarındaki bağlantıyı, isabetli çıkaracak şeyler var. Bununla birlikte Fransızcanın İngilizce ile değiştirilmesi meselesi, şimdi ortaya çıkan bir şey olmayıp eski bir meseledir.

Geçen yılın sonbaharına dönersek ipin uçlarını orada buluruz. Bu ipuçlarından biri, 31'inci Arap Zirvesi'nin başkent Cezayir'de düzenlendiği gündür.

Bu zirvenin sloganı 'safları birleştirme' idi. Ondan sonraki Cidde zirvesi de sloganı alıp daha ileri boyutlara taşımak üzereydi ama bu, kendi detayları olan bir başka konu.

1 Kasım 2022 zirvenin toplanma tarihi olmakla birlikte, zirveden daha az önemli olmayan bir başka olayın da tarihiydi.

Söz konusu olay, 2 bin dinar değerinde yeni bir Cezayir banknotu çıkarılmasıydı.

Önemi, başlı başına banknotun çıkarılmasından veya yüksek değerinden ileri gelmiyordu; önemli olan şuydu ki banknotun üzerindeki açıklamalar önce Arapça ve sonra ilk defa Fransızca yerine İngilizce yazılmıştı!

Daha önce Arapça ve Fransızca dilleri, Cezayir'in kâğıt paralarında her zaman bir arada bulunurdu.

Ama şimdi ilk defa İngilizce, Moliere'in dilini yerinden edip onun yerine kuruluyordu. ABD'nin Cezayir Büyükelçisi Elizabeth Moore Aubin bu fırsatı kaçırmayarak o gün Twitter'da bir paylaşımda bulundu ve ülkesinin, Shakespeare'in dilinin kullanım alanının genişletilmesinde Cezayir hükümetini desteklediğini ifade etti.

Yeni kâğıt paranın piyasaya sürülmesi, Cezayir devriminin 1 Kasım 1954'te ilk kıvılcımının görüldüğü günün 68'inci yıldönümünde gerçekleşti.

Yeni kâğıt paranın piyasaya sürülmesi için bu günün seçilmesinin anlamı, Fransa ile Cezayir arasındaki durumu gözlemleyen birinin gözünden kaçmazdı.
 


Cezayir'de Shakespeare'in dilinin yaygınlaşması, ABD Büyükelçisini memnun etse de Fransa Büyükelçisinin ve aynı zamanda Paris'teki hükümetinin bundan memnun olmadığı kesin.

Bunun üstüne bir de Cezayir'deki iç yazışmaların ve belgelerin dilini Arapça yapmak için yürütülen aktif hareketi ekler ve bu hareketin sakin bir şekilde ilerlediğini bilirsek önümüzdeki, tablonun detaylarını neredeyse eksiksiz bir şekilde görürüz.

Fransız muhalefeti, bunları gözden kaçırmadı ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'u Cezayirlilere karşı siyasetinde başarısızlıkla suçlamaya başladı.

Muhalefetin söyledikleri pek çok bakımdan doğru. Zira Paris, 21'inci yüzyılın üçüncü on yılında Cezayir'le ilişki geliştirirken şunu fark etmek istemiyor:

Ülkenin Fransız işgali döneminin iki asırlık bir geçmişe sahip olduğu ve o dönemde uygun olanın bugünün çözümlemesinde yer alamayacağı.

Aynı şekilde, iki taraf arasındaki ilişkinin bir masada eşitlerin ilişkisi olması ve hâkim olması gerekenin karşılıklı çıkarlar olduğunu, aksi takdirde iki ülke arasındaki ilişkinin yalnızca içinde bulunduğu bağlamın dışında kalmayacağı aksine adımlarını atmak zorunda olduğu zamanın da dışında (anakronik) olacağı gerçeği.

Afrika'daki geleneksel nüfuz alanlarını kaybetmesi Fransa'nın çıkarına olmaz. Fransa'nın her şeyden önce, Kahverengi Kıta'ya (Afrika) bakarken geçmişin gözlüğünden kurtulmaya ihtiyacı olduğu kadar hiçbir şeye ihtiyacı yok.  

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Aybüke Gülbeyaz

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU