Kolombiya'da darbe mi olacak? 50 yıllık sorun bir ayda çözülmedi

Hüsamettin Aslan Independent Türkçe için yazdı

Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro, askerlerin hükümetine yönelik bir darbe planladıklarına Twitter hesabından dair açıklama yaptı.

Başkan Petro, geçen ay yaptığı açıklamada "Neden darbe için komplo kuruyorlar? Çünkü cezasızlığa son vermemizden korkuyorlar. Gerçekler onları o kadar korkutuyor ki umutsuzluğa kapılıyor" dedi.  

Kolombiya Başsavcılığı, Devlet Başkanı Petro'ya yönelik darbe çağrılarıyla ilgili soruşturma başlattı.

Başkan Petro'yu darbe iddiasına götüren süreç, aslında seçildiği günden beri bir denge içinde çalıştığı bakanlar kurulunu değiştirmek istemesiyle başladı.

Başkan Petro, seçim dönemde eğitimden sağlığa, emeklilikten toprak reformuna çalışma hayatında vergiye ve sosyal programlara kadar birçok konuda reform sözü verdi.

Ancak bunların hiçbirini gerçekleştiremeyince çok büyük bir risk aldı ve kabinesini değiştirme kararı aldı.


Kolombiya'nın ilk solcu cumhurbaşkanı olan Petro, sağlık reformuna yönelik yapmak istediği bir düzenlemenin meclis ve bakanlar kurulunda kaynaklanan engellemelerin ardından hükümetini yeniden şekillendirmeye karar verdi.

Başkan Petro, kabinesindeki liberaller ve muhafazakarlardan oluşan koalisyonuna son vererek 7 bakanını değiştirip solcu bakanları kabinesine dahil etti.

Siyasi kriz 25 Nisan günü Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro'nun tüm bakanlarını istifaya davet etmesiyle başladı.

Başta özel sektörün güvendiği bir isim olan Maliye Bakanı José Antonio Ocampo da dahil 7 kişiyi görevden alındı.

Ayrıca Başkan Petro, Ağustos 2022'de iktidara geldiğinde kurulan koalisyon hükümetinin sona erdiğini açıkladı.

Görevden alınan bakanların yerlerine Petro, kendisine ve siyasi projesine yakın kişileri aldı.

Bu değişiklik sola keskin bir dönüş olarak algılandı. Üstelik bu karar Kolombiya gibi muhafazakâr-milliyetçiliğin güçlü olduğu bir ülkede tüm riskleri de göze almak demekti.
 

Gustavo-Petro-2.jpg
Gustavo Petro / Fotoğraf: AFP

 

Başkan Gustavo Petro'nun 11 Mayıs'ta olası bir darbeden bahsetmesinin ardından, emekli Albay John Marulanda'nın hükümeti devireceklerine dair açıklamalarıyla ülkede büyük bir tartışma çıktı.

Birçok emekli-muvazzaf asker ve aktif siyasetçi Petro'ya tepki göstererek medya üzerinden sert eleştirilerde bulundu.

Petro, Twitter üzerinden sadece bir darbe iddiasından bahsetmedi. Ayrıca, "Gerçek onları o kadar korkutur ki umutsuzluğa kapılırlar. Toplumun zaten bildiği şeyi mahkemelerden saklıyorlar. Devletteki muazzam yolsuzluk ve halkın üzerine salınan soykırım, şiddet ve terör aynı madalyonun iki yüzüdür" dedi.

Toplamda 15 gün içerisinde gerçekleşen bu iki siyasi kriz, askeri darbe iddialarına doğru evrildi.

Tartışmanın baş kahramanı, emekli bir albay olanve Kolombiya Askeri Kuvvetleri Emekli Subaylar Derneği'nin (Acore) eski başkanı John Marulanda idi.

Kolombiya'da sağ-sol, statüko ile seçilmiş hükümet arasında gerçekleşen üçüncü kriz ise 10 gün sonra çıktı.

Kolombiya'da bir süredir FARC-ELN gibi silahlı örgütlerle Petro hükümeti arasında devam eden barış görüşmeleri çeşitli nedenlerle akamete uğramıştı.

Kısa bir süre önce tekrar başlayan barış görüşmeleri 4 çocuğun eski FARC militanlarınca öldürülmesi yüzünden Kolombiya hükümeti tarafından görüşmeler 22 Mayıs'ta yeniden askıya alındı.

Kolombiya'da 25 Nisan ile 22 Mayıs arasında yaşanan bu üç siyasi kriz Kolombiya siyasi tarihinin son 50 yılını şekillendirmiş konulardı.

Soğuk Savaş'tan günümüze kadar gelen olaylar, görev süresi bir yılı dahil doldurmamış Petro hükümeti tarafından çözülebilmesi mümkün olmadığı gibi, sorunların daha da derinleşmesine ve kronikleşmesininde yolu açılmış alıyor. 

Her ne kadar Petro hükümeti, mevcut itilaflı konuların nedeni olmasa da çözümü noktasında bir karar alıcı olduğu için biraz daha soğuk kanlı, itidalli ve sabırlı yol alması gerekir.

Elbette Kolombiya sağı ve silahlı kuvvetler açısından benzer itidalli yaklaşım kaçınılmaz.


İlk kriz kabinede çıktı

Başkan Petro, 9 ay önce iktidara geldiğinde parlamento çoğunluğunu almak için merkez sağ partilerle ittifak yaptı.

İdeolojik tutarlılıktan çok mali yardımlarla ilgilenen geleneksel partiler (liberal ve muhafazakar) ve eski başkan Juan Manuel Santos tarafından kurulan U Partisi ve çevreci Alianza Verde Ppartisi Petro'nun koalisyon teklifini kabul etti.

Sol partileri bir araya getiren solcu Tarihi Pakt ile birlikte başkanlık koalisyonuna katıldılar.

Ancak sağlık sistemi için önerilen reform yasası, bu hükümet koalisyonunu bozdu.

Zira sağcı bazı bakanlar Petro'yu ve silahlı örgütlerle yapılan barış görüşmelerini medya önünde eleştirdi.

Petro ve ekibi, ülkenin ilk solcu başkanı olduğu için bürokraside ve mecliste acemi ve yetersizlerdi.

Her ne kadar Petro, eski bir meclis üyesi olsa da sağcılar hem ülkeyi hem de Petro'nun oturduğu başkanlık makamını yönetmeye devam ediyorlardı.

Özellikle liberal parti, hükümetin sağlık reformu önerisini açıkça eleştirdi.


Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro, 18 bakanını istifaya çağırdı. Ertesi gün sadece 7 bakanı değiştirdiğini açıkladı.

Ticaret, sanayi ve turizm bakanının; tarım ve kırsal kalkınma; içişleri; sağlık ve sosyal koruma; bilim, teknoloji ve yenilik; ulaştırma ve cumhurbaşkanlığı makamından sorumlu bakanlar değişti.

Özellikle Sağlık Bakanı Carolina Corcho,Tarım Bakanı Cecilia López ve Maliye Bakanı Jose Antonio Ocampo'yu görevden aldıktan sonra tahviller düştü ve Kolombiya borcunu temerrüde karşı sigortalama maliyeti arttı.

Bu üç bakanın değişmesi Kolombiya dışından da tepkiyle karşılandı.

Bunun dışında Başkan Gustavo Petro'nun yeni fosil yakıt (petrol ve gaz) arama yasağı konusu ülkede elit içi bir kavgayı beraberinde getirdi.

Çünkü Kolombiya doğalgaz rezervleri 2007'den bu yana en düşük seviyesine geriledi ve petrol rezervleri de düştü.

Ulusal Hidrokarbon Ajansı'na göre, doğal gaz rezervleri 2021'de 8 yıllık iken geçen yılın sonunda yıllık 7,2 üretime düştü. 

Aslında her ülkede bir bakanın görevden alınması veya değişmesi önemli bir gelişme olarak görülse de topluca bakanların istifalarının istenmesi olağanüstü bir değişimi işaret ediyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Nitekim Kolombiyalı bakanların özgül ağırlıkları, sermaye dostu olması ve Kolombiya statükosu ile yakın ilişkileri nedeniyle daha bir ehemmiyet taşıyordu.

Mesela 2010'da aşırı sağcı Başkan Alvaro Uribe, 2013 ve 2017'de Nobel Barış Ödülü sahibi başkan Juan Manuel Santos ve 2019'da başkan Ivan Duque'de bakanlar kurulunda revizyona gitmişlerdi.

Ancak o vakalar bugünle mukayese edilemez. Çünkü Petro'nun 9 aylık görev süresinde kabinesini istifaya çağırma kararı yeniydi.

Ayrıca, hiçbir cumhurbaşkanı göreve başlar başlamaz tüm bakanlarından bu kadar kısa sürede istifa etmelerini istememişti.

Parlamentodaki geleneksel partiler Petro hükümetin gündemini resmen desteklerken, Petro'nun reform programlarına karşı çıktılar ve meclis çalışmalarını engellendiler.

Özellikle komşu Venezuela ile ilişkilerini geliştirmeye ve son isyancı grup olan Ulusal Kurtuluş Ordusu (ELN) ile müzakerelerin üçüncü turuna karşı çıktılar.

Ayrıca, Paz Total ("Tam Barış") olarak adlandırılan çok sayıdaki küçük suç çeteleri ve dağınık gruplarla kapsamlı bir barışa da karşı geldiler.  

Öncelikle Petro'nun sağcı bakan ve partilere karşı aldığı tavır kendi içinde tutarlı, cesur ve kararlı bulunuyor.  

Ancak reform yasaların meclisten geçmesi için sayısal çoğunluğu da ihtiyaç duyuyor.

Bu durum beraberimde çeşitli ittifak ve koalisyonları da beraberinde getiriyor.

Ancak bunun nasıl olacağı konusu da birçok soru işaretini beraberinde barındırıyor.

Şimdi, Petro'nun sosyal adalet, iklim ve çevre koruma, tarım ve ekonomi, feminist politika ve (yeni) bir uyuşturucu politikasına yönelik reformist uygulamalara öncelik vererek yeniden umut dağıtıyor.


İkinci kriz, askeri darbe iddiası

Bir grup emekli subayın darbe ima ederek medya aracılığıyla açıklamalarda bulunmasının ardından Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro, Peru'nun yaşadığı gibi bir durumun ülkesinde olmayacağını ve darbeden korkmadığını söyledi. Petro bu açıklamaları Twitter hesabından yaptı.

Her ne kadar Kolombiya'da 1953'ten beri askeri darbe görülmemiş olsa da bu iddialar bile cumhurbaşkanı Petro ile silahlı kuvvetler arasında derin bir uçurum yaratıyor.

Zira ülkede silahlı kuvvetlerin ekonomiden siyasete kadar çok net bir ağırlığı söz konusu.

Geçen yıl Petro'nun seçimleri kazanmasından bu yana, ordunun, eski bir gerilla olan solcu Petro yönetimi altında 4 yıllık bir hükümeti kabul etmeyeceği genel bir kabuldü.

Ancak Kolombiya ordusu şu ana kadar hiçbir anti-demokratik eylemin içinde yer almadı.

Başkan Petro da ülke içi dengelere dikkat ederek görevinin ilk 10 ayında silahlı kuvvetlerle samimi bir ilişki sürdürmeyi başardı.

Hatta Petro, ünlü yolsuzlukla mücadele müfettişi Iván Velásquez'i savunma bakanı olarak atadı.

Ancak Petro, muvazzaf askerlerden daha çok emekli ordu mensuplarıyla ilişkilerinde sorun yaşadı. Hatta en çok emekli ve yaşlı askerlerle problem yaşıyor. 

Kolombiya Askeri Kuvvetleri Emekli Subaylar Derneği'nin eski yöneticisi Marulanda, Petro'yu devirmek için bir askeri "darbe"nin Kolombiya için bir seçenek olduğuna dair açıklaması ve Peru'daki siyasi krize atıfta bulunarak, solcu devrik-başkan Pedro Castillo'ya yönelik darbe yapılmasını, "yedek kuvvetlerin yozlaşmış bir başkanı devirmekte başarılı olduğu" şeklinde ifade etti.

Peru Silahlı Kuvvetlerinin darbeye geçit verdiğini ima etti.

Marulanda'nın açıklamaları ve Petro'nun olası bir darbe uyarısının ardından Genelkurmay Başkanı Laura Sarabia, emekli asker Marulanda'yı kınadı ve Kolombiya Silahlı Kuvvetlerinin demokratik karakterinin suçlanamayacağını söyledi.

Sarabia, Twitter hesabından şu açıklamada bulundu:

Hükümetle anlaşmazlığa düşmek, bir darbeyi kışkırtmaktan çok farklı. Marulanda'nın böyle bir açıklama yapması sadece sinir bozucu değil, aynı zamanda bir zamanlar giydiği üniformanın onurunu kırıyor. Güçlerimizin demokratik geleneği ASLA sorgulanmamalı.


Marulanda daha sonra ifadesini geri aldı ama ülke içinde siyasi kriz çoktan çıkmıştı bile.

Eski askerler ile Petro arasında, ordu içinde yaşanan çekişme/rekabetten ötürü derinleşen kurumsal bölünme vardı.

Çünkü 2022 Eylül ayında Petro tek taraflı olarak 70 subay ve komutanı görevden aldı ve artan narko-terörist şiddetin ortasında 200 bin kişilik ordunun komuta kademesini yeni bir gruba bıraktı.

Ordu içinde yaşanan bu çekişme Başkan Petro'nun varlığını tartışma konusu yapıyor. Mümkünse bir darbe yoluyla görevden alınmasını teşvik ediyor.

Aslında ordu içinde demokratik siyaset isteyen ve küresel sistemle barışık bir grup ile aşırı milliyetçi bir grup arasında sert rekabet ve bürokratik bir hizipçilik yaşanıyor.

Hatta gerginlik o kadar açık ki; 10 Mayıs'ta aralarında erken emekli olan komutanlar ve eski generallerin de bulunduğu yaklaşık 3 bin eski asker, solcu Cumhurbaşkanı Gustavo Petro'yu ve onun reformlarını protesto etmek için başkent Bogota'da gösteri düzenlendi.

Petro ise silahlı kuvvetler içinde bazı grupların suça bulaştığı ve narko-terörle mücadele adı altında kişisel servet kazandığı ve imtiyaz elde ettikleri yönünde sert eleştirileri söz konusu.

Bu eleştiriler her ne kadar ordunun kurumsal kimliğini hedef almadan yapılıyor olsa da silahlı örgütlerle yapılan barış görüşmelerinin sürekli olarak sabote edilerek akamete uğramasının ardında güvenlik bürokrasisinin kişisel ekonomik kaygılarının yattığını düşünüyor.

Devlet Başkanı Petro, silahlı kuvvetlerin daha profesyonel bir yapıya sahip olmasını ve böylece zorunlu askerlik hizmetine son verilmesini istiyor.

Hatta 2022 Eylül ayında, dönemin İçişleri Bakanı Alfonso Prada, hükümetin zorunlu askerlik hizmetini gönüllü hizmetle değiştirme planından bahsetmişti.

Petro, Silahlı Kuvvetler Genel Komutanlığı'nın 72. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen törende yaptığı konuşmada, "Gençlerin orduya katılma konusunda hayati bir varlık geliştirebilmeleri için teşvik edilmesinden bahsetmemiz gerekiyor" dedi.

Petro, sözlerine şunları ekledi:

Ama maaşlarda bir artış olmalı, paramız olmadan askerlik hizmetini iptal edip profesyonelleştiremeyiz.


Bu bağlamda Petro, ordu ve polis güçlerinin maaşlarının iyileştirilmesini ve zorunluluktan gönüllülük esasına geçilmesini ve silahlı kuvvetlerin profesyonelleşmesini istiyor.

Bunun için asker ve polisin maaşlarını iyileştirdi. Ancak güvenlik güçlerinin yasadışı işlere bulaşmasına da tepki gösteriyor.

Petro, "Yüksek polis veya ordu komutanlarının yolsuzluğuna izin verilirse, kayıt dışı ekonomiyi yok etmek mümkün değildir" uyarısında bulundu.

Ancak ordu içinde başta eski asker ve generaller bu değişimden rahatsız olduğu için Petro'yu istemiyor.

Lakin bu tepki kişisel hırs ve ikbalden ziyade ideolojik ve tarihsel karşıtlık üzerinden vücut buluyor.
 

Kolombiya'da geçen yılın son aylarında gerçekleşen ateşkes müzakereleri öncesinde avantaj sağlamak isteyen silahlı gruplar birçok kentte silahlı eylemlere girişmişti (AFP).jpg
Kolombiya'da geçen yılın son aylarında gerçekleşen ateşkes müzakereleri öncesinde avantaj sağlamak isteyen silahlı gruplar birçok kentte silahlı eylemlere girişmişti / Fotoğraf: AFP

 

Üçüncü kriz, silahlı örgütlerle yapılan barış görüşmeleri akamete uğradı

Devlet Başkanı Gustavo Petro, daha önce silah bırakmış olan Kolombiya Devrimci Silahlı Kuvvetleri - Halk Ordusu (FARC-EP) grubun muhalif bir alt grubu olan Estado Mayor Central (EMC) ile hükümet arasındaki ikili ateşkesin askıya alındığını duyurdu.

Petro'nun aldığı bu karar, mart ayında EMC tarafından zorla silah altına alınan bir yerli topluluğundan dört reşit olmayan çocuğun kaçmaya çalışırken öldürülmesinin ardından geldi.

Başkan Petro, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, çocukların öldürülmesini "barışçıl bir ülke inşa etme iradesini sorgulayan vahşi bir eylem" olarak nitelendirerek, "Bu tür bir suçun hiçbir gerekçesi olamaz" dedi.

Iván Mordisco liderliğindeki EMC grubunun, yaklaşık 3 bin savaşçısı var. (EMC, FARC isyancılarının silah bırakıp siyasi bir parti kurmasının önünü açan 2016 Havana Barış Anlaşmasını imzalamayı reddetmişti).

Petro hükümeti, 31 Aralık 2023'te EMC ile altı aylık ikili ateşkes ilan etti. Ateşkes 1 Ocak'ta başladı ve 30 Haziran'a kadar yürürlükte olacaktı. 

Petro başkan olduğundan beri birçok irili-ufaklı silahlı grupla ateşkes veya silah bırakma barış görüşmeleri yaptı.

Ancak bu görüşmelerin tamamı bir şekilde sabote edilerek akamete uğradı.

Bazı anlaşmalar polis veya askerlerin saldırıya uğraması, bazı görüşmeler ise ordunun silahlı gruplara yaptığı operasyonlar nedeniyle bozuldu.

2016'da Kolombiya hükümeti, en büyük FARC grubuyla yaklaşık 260 bin kişinin öldürüldüğü 50 yıllık çatışmayı sona erdiren bir barış anlaşması imzaladı.

Ancak ELN'nin uyuşturucu kaçakçılığı yollarını kontrol etmesinden ötürü şiddet devam etti.

Hatta uyuşturucu kartelleri ile bu örgütler arasında da silahlı mücadele sürdü.

Özellikle Körfez Klanı ve FARC'ın barışı reddeden küçük gruplarıyla yaptığı uyuşturucu pazarı ve kaçakçılık yollarının güvenliği yüzünden çıkan savaş ülkenin kırsal kesimlerini etkilemeye devam etti.

Petro, seçim kampanyası sırasında, "tam barış" olarak tanımladığı bir strateji uygulayarak Kolombiya'nın tüm büyük silahlı gruplarıyla barış anlaşmaları arayacağına söz verdi.

Ancak Kolombiya hükümeti ile Körfez Klanı arasındaki ateşkes mart ayında bozulurken, FARC'tan ayrılan küçük gruplarla müzakereler hâlâ hazırlık aşamasında.

Petro hükümeti ve ELN temsilcileri, Küba'daki üçüncü tur barış görüşmelerine katıldı. Ancak barış görüşmelerinde sürekli bir gerginlik veya barış masası dağıldı.  

Bu gerginlik, barış müzakerelerindeki ilk kriz değil. İlk darbe, hükümetin 31 Aralık'ta ELN ile altı aylık ikili ateşkes ilan etmesinden sonra oldu.

İkincisi, müzakere masasında üzerinde anlaşmaya varılmadığı sırada mart ayında Norte de Santander bölgesine bağlı El Carmen belediyesinde bir askeri birliğe düzenlenen ve 9 askerin ölümüne ve 9 askerin yaralanmasına neden olan saldırının ardından meydana geldi. 

Bununla birlikte, çatışmalara rağmen, her iki taraf da defalarca ve açıkça Kolombiya'da barışı sağlamaya kararlı olduklarını yineledi.

ELN, 1960'larda Küba devriminden ilham alan sendika liderleri, öğrenciler ve rahipler tarafından kuruldu. Bu örgüt, Kolombiya'nın en büyük isyancı silahlı grubudur.


Sonuç olarak geçen yıldan beri Brezilya, Şili ve Kolombiya'da solcu başkanlar iktidara geldi.

Arjantin, Bolivya, Meksika ve Peru'daki ılımlı solcu başkanlar ile Küba, Nikaragua ve Venezuela'daki oteriter solcu yönetimler iktidarlarını sürdürmeye devam ediyor.

Latin Amerika'da 19 ülkeden 12'si artık solcu hükümetler tarafından yönetiliyor (Karayipler hariç). Bölge halkının yüzde 92'sini ve GSYİH'nın yüzde 90'ını temsil ediyorlar. Ancak iktidarlarında muktedir değiller.

Petro'nun barışı sağlama, yolsuzluğu ortadan kaldırma ve insan hakları ihlalleri söz konusu olduğunda Kolombiya silahlı kuvvetleri ve polisinin yararlandığı cezasızlığı/imtiyaz/kayırmaları sona erdirme arzusu Kolombiya'da Başkan Petro'nun varlığını tehdit ediyor.

Zira bu tartışmalı konular 50 yıldır yarım milyon insan ölümüne yol açmış ve Kolombiya'nın kalkınmasının önünde en büyük engel teşkil etmiş konular olduğu için bir yılda da çözülemiyorlar.

Petro, Kolombiya Silahlı Kuvvetleri ile yaşadığı bariz gerilimlere rağmen genel ve işlevsel ilişkisini sürdürebilmeyi başardı. Ancak emekli ordu mensuplarıyla ilişkisi gergin ve düşmanca oldu.

Dolayısıyla 50 yıllık bu stres yükü ne kadar katlanılabilir öngöremesek de; sürdürebilirliği çok zor görünüyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU